27. Bölüm: "Bir Gün Daha."

13.4K 1K 595
                                    

Multimedya;

Hüsnü Arkan -Kırık Hava

Hüsnü Arkan -Kırık Hava

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Tanık olmak istemediğim anlara tanık olmak yoruyordu beni. Aren'e sımsıkı sarılamamak da yoruyordu. Şimdi karşımda Aren böyle mutsuz dururken ona sarılamamak o kadar zoruma gidiyordu ki... Niye sarılamıyordum? Artık birçok şeyi aşmıştık. Cesaretsiz de değildim eskisi kadar. Ama aramızdaki o boşluğu aşıp da ona sarılamıyordum. Bu beni çok kötü hissettiriyordu.

Az önce Enes, Aren'den ayrılıp burayı terk etmişti. Derneğin bahçesinin dışındaydık. Tekrar içeriye girmeye korkuyordum.

Büşra ne durumdaydı? Kim bilir ne çok üzülmüştü. Sevdiği adam, onu sevdiğini öğrenmiş ve resmen kaçmıştı. Acısını bedenimde hissediyordum.

Ben şimdi Büşra'ya mı üzüleyim, hiçbir suçu olmadığı halde kendini suçlu bulan Enes'e mi, hem öz hem de manevi kardeşine üzülen Aren'e mi? Ya da sevdiği adama gidip sarılamayan kendime mi?

Zorlukla birkaç adım atıp Aren'e yaklaştım. O da bir adım attı. "Aren." dediğimde gözlerime baktı. "Ne olacak şimdi?" diye sordu. Bir şey diyemedim. Ne olacağını ben de bilmiyordum ki. "Büşra çok üzülecek. Enes de üzüldü. Onların üzülmesini engelleyemem mi?"

Sorusuna karşılık burukça tebessüm ettim. "Onların acısını dindirebilmek yine onların elinde Aren. Ne sen ne de bir başkası bir şey yapabilir."

Nefesini uzun uzun verdi. Gözlerini kapatarak soluğunu içine çekti. Aren'in böyle üzülmesine dayanamazdım ki ben. "Kendini bu kadar çok üzersen ben de üzülürüm ama." diye üzgün bir sesle konuştum. Gözleriyle yüzümü taradı. "Onların acısını ben de hissediyorum. Ama biz nasıl yardımcı olacağız ki?"

Ben seni severken kimse bana yardımcı olmadı. Kimse senin bir bakışının verdiği mutluluğu veremedi bana.

"Üzülme sen." dediğinde kaşlarımı çattım. "Sen üzül ama ben üzülmeyeyim öyle mi?" Kafasını sallayarak işaret parmağını kaşlarımın arasına değdirdi. Kaşlarım gevşeyerek normal haline döndü. "Ben senin yerine de üzülebilirim. Sen mutlu ol." Kalbim dedikleriyle çok daha hızlı atmaya başladı. Her geçen gün bana karşı daha rahat oluyordu. "Yaa." dedim şımarık şımarık. Başımı sağ tarafa doğru eğdim. Aren yavaşça güldü. Parmaklarıyla saçlarımı kulağımın arkasına ittirdi. "Yaa." dedi sessizce. Benim şımarıklığım aksine onun sesi ciddi çıkmıştı.

Seni nasıl seviyorum bir bilsen!

"Sen de üzülme ama. İkimiz de mutlu olalım." dediğimde sessiz kalarak gözlerini derneğin kapısına çevirdi. "Ben şimdi içeri giremem ama akşam Büşra'yla konuşurum." dedi iç çekerek. Kardeşinin üzülüyor olması onu çok fazla üzüyordu. Görebiliyordum. "Ben onun yanına gideyim şimdi." dedim ama burada Aren'le kalmak istiyordum. "Söyle çok üzülmesin." Kafamı sallayarak geriye bir adım attım. "Görüşürüz o zaman." deyip arkamı döndüm ona. "Sen de üzme kendini." diye konuştu. Gülümseyerek yürümeye devam ettim. Bir anda aklıma gelen şeyle yerimde durdum. Ona geri döndüm. "Ne oldu?" diye sordu. Ona geri yaklaştım. "Siz neden gelmiştiniz?" diye sordum. "Enes, Emine'ye bir şey verecekmiş o yüzden gelmiştik." diye cevap verdi. "Tek başına neden gelmedi?" diye sordum. Aslında merak etmiyordum ama onunla daha çok konuşmak istiyordum. "Belki ben gelmek istemişimdir." diyerek kaşlarını kaldırdı. Omuzlarımı silktim. "Tabi görmek istediğin şeyler varsa." Güldü. "Kim bilir."

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin