1.Bölüm ✣ Çakı ve Kan

215K 5.6K 563
                                    

2.Kitabın ilk bölümü hayırlı uğurlu olsuuun! 

Ayaz beni kolları arasında tutmaya devam etti. Benden istediği şey zor ve ağırdı. Ben onun gibi olamazdım. Fırtına yıkıcıydı. Ben yıkıcı olacak kadar bir güce nasıl sahip oalcaktım?

Belki de önce kendime güvenmem ve dizginleri ele almam gerekiyordu.

Kolları arasından çıktım. Bir süre nefes alışverişlerimi dizginlemeye çalıştım. Gözyaşlarımın durması için epey çaba harcadım. Ve en sonunda durduklarında ve tamamen sakinleştiğimde Ayaz ile geri döndük.

Ayaz'ın hemen arkasında, tekrar depoya girmiştik ve deponun gizli bir bölümünden ortaya çıkan eski ve dökük merdivenlerden çıkıp binanın üst katına ulaşmıştık.

Bu kat daha büyüktü. Uzun koridor aşağıdaki kadar dar değildi. Önümüzde birkaç adam yürüyordu. Nereye gidiyorduk bilmiyordum. Sadece, kendimden emin gözükmeye ve dik yürümeye çalışıyordum.

Bunca zaman Yaprak rolünü oynamıştım ve şimdi benden Fırtınaya dönüşmemi istemişti.

Tehlikeli bir noktadaydık. Korkmam, ağlamam ve paniklemem belli ki yasaktı.

Gözlerim Ayaz'ın üzerinde dolaştı. O nasıl oluyordu da her an sert ve duygusuz gözükebiliyordu? Onun gibi olmayı isterdim. Önümde dimdik yürüyordu. Sanki hiçbir şey onu sarsamazdı.

Adamlar koridordaki odalardan birinde durduğunda Ayaz da durdu. Gözlerimi ondan başka yere çeviremiyordum. Her hareketini takip ediyor ve ne yapmam gerektiğini yakalamaya çalışıyordum.

Aşağıda, o koridorda benimle konuşurken gayet gergindi. Bunu hissedebilmiştim. Ama şuanda bu gerginliğini öyle ustaca gizlemişti ki.

Ayaz bana döndü ve dudaklarını oynatarak sessizce "Bekle." dedikten sonra önünde durduğumuz odanın kapısına yürüdü. Kapıyı çalmadan direkt içeriye daldı ve ardından kapıyı kapattı.

Ben de iri yarı adamlarla baş başa kalmış oldum. Bana tokat atan adam bana doğru bakıyordu. Bakışlarını üzerimde hissettiğimde kendi bakışlarımı yere düşürdüm ve başımı eğdim. Fakat daha sonra Ayaz'ın söylediği şey aklıma geldi.

Fırtınaya dönüşmemi istiyorsa, sert olmamı istiyor demekti.

Eğdiğim başımı kaldırdım ve sırtımı dikleştirip bakışlarımı karşıdaki duvara odaklayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Bana bir şey yapamazlardı. Yapabilir olsalar bile, böyle hissettiğimi onlara da hissettiremezdim. Ayaz bu konuda çok iyiydi. Kabul, ben değildim.

Yaklaşık 10 dakika sonra içeriden bir ses geldi. "Ceyhun!"

Ve adamlardan biri olduğu yerden fırlayıp kapıya koştu ve kapıyı açıp içeriye başını uzattı. "Evet efendim." dedi. İçerideki adamın sesi duyulmadı fakat adamın cevabını duydum.

"Sevgilisi değilmiş efendim."

"Peki efendim."

Adam dışarı çıktı ve bana doğru yürüdü. "Ne oluyor?" dedim geri geri yürürken. Bileğimi tuttu ve beni odaya çekiştirdi.

Elimi kaldırıp adamın omzuna bir yumruk attım ve "Bırak beni!" diye cırladım. Fakat çoktan beni odanın içine sokmuştu.

Kapı arkamdan kapandığında odaya göz gezdirdim. Küçük bir yerdi. Cam yoktu. Hemen karşımda bir masa vardı. Masanın arkasında kızıl saçlı bir adam oturuyordu. Cildinden orta yaşlı olduğunu anladım.

Masanın karşısında yani hemen yanımda büyük deri bir koltuk vardı. Ayaz koltukta oturuyordu. Bir bacağını bükmüş, dizinin üzerine koymuştu. Ona döndüm ve suratına baktım. Fakat bakışlarımız birbirine çarptığında gözlerini benden kaçırdı ve adama döndü.

Fırtınaya Dönüşen YaprakWhere stories live. Discover now