12.Bölüm ✣ Yangın

80.4K 4.4K 827
                                    

BU BÖLÜMÜ MUTLAKA, MUTLAKA AMA MUTLAKA "SIA - FIRE MEET GASOLINE" ŞARKISIYLA OKUYUN. Kesinlikle ilham alınarak yazıldı bu bölüm. Bittiğinde başa sarın yine onunla okuyun. MULTIMEDYADA VAR. AYNI ZAMANDA BÖLÜM MULTIMEDYAMIZ DA VAR. 


Huzurlu, gerçekten huzurlu bir uçak yolculuğunun ardından havaalanına inmiştik.


Uçaktan korkan ben, bütün yolculuk boyunca tek düşündüğüm etrafıma sarılan kolların verdiği huzurdu. Ve tek korkum ise o kolların arasından kayıp düşmekti.


Ona kalbimi vermiştim ve bunu biliyordu. Artık korkum ona yaklaşmak değil, ondan uzak kalmaktı.


Havaalanından çıkarken sadece ikimizin belirgin bir farklılığı vardı; Sadece bizim bavulumuz yoktu. Belki bavulumuz yoktu ama arkamızda bırakıp geldiğimiz bir yığın şey vardı.


Havaalanından çıkıp metroya bindikten sonra şehir merkezinde inmiştik. Ve bütün bunlar olurken tek yaptığımız yan yana, tek beden olarak yürümek, Ayaz'ın benim saçlarımı ara sıra öpmesi, benim her 2 dakikada bir başımı kaldırıp yüzüne hayranlıkla bakmak olmuştu.


İnsanlardan oluşan bir topluluğun arasına girmiştik ki bir anda durdu. Başını gökyüzüne kaldırdı ve gözlerini kısarak gülmeye başladı.


"Ne oldu?" diye sordum. "Aklına komik bir şey mi geldi?"


Başını iki yana salladı. Gülmeye devam ediyordu. Bana doğru döndü ve gözlerini açıp, sırıtışı gözlerimin önünde parlamaya devam ederken beni belimden kavrayıp kendisine çekti. "Bunu yaptığıma inanamıyorum." Dedi ben ellerimi boynuna doladığım sırada. "Gerçekten inanamıyorum."


Dudağımı ısırıp gülümsememi bastırmaya çalıştım. "Neye inanamıyorsun, Atahan."


Sağımızdan, solumuzdan, önümüzden ve arkamızdan geçen insanlar umurumuzda değil gibi gözüküyordu. Biz sadece, yürüyen ve bir yerlere yetişmeye çalışan insan topluluğunun ortasında durmuş, yol akışını olduğumuz nokta etrafından geçmeye zorlayan iki deliydik.


"Sen." Dedi kendinden emin bir şekilde. Alnını alnıma bastırdı. "Ben." Belimdeki elleri git gide beni kendisine bastırıyordu. "Ve bu yaptığımız. İnanamıyorum. Hiçbir şeye. Her şeyi arkamda bıraktığıma ve gerçekten seninle buraya geldiğime inanamıyorum. Ne zaman oldu bütün bunlar? Sen odama yerleşmiş, yanımda tir tir titreyen o kızdın en son."


Yürüyen insanların etrafımızdan dolaşmak zorunda kaldıkları için bize dik dik bakıp homurdandıklarının farkındaydım. Ama duymak istediğim tek şey Ayaz'dı. Kıkırdayarak güldüm. "Çok kolay." Dedim ve parmak ucumda yükselip suratına yaklaştım. "Yıkıcı bir rüzgar, dalda kalmış tek bir yaprağı koruduğunda ve yaprak o rüzgara güvendiğinde." Elimi yanağına koydum ve seyrek sakallarına dokundum. Onları parmaklarımın altında hissetmek harikaydı.


"Artık sadece fırtına ve yaprak olduğumuzu düşünmüyorum." Gözlerinde farklı bir şeyler belirdi. "Biz artık sadece fırtınada sürüklenmiyoruz." Dedi suratıma fısıldayarak. "Biz yanıyoruz, Irmak. Bu benzinin ateşle buluşması gibi. Biz alev aldık ve külleri her yeri yakıyor."

Fırtınaya Dönüşen YaprakWhere stories live. Discover now