19. Bölüm - Göze almak ve Kazanmak

40.5K 2K 298
                                    

                   

                   

Merhaba güzel okurlarım birtanelerim! Sınırı beklemek istemedim gördüm ki birçoğunuz yorumlarda sınır geçsin diye yalvarmış yakarmış sizi üzmek ve bekletmek istemedim! Yine yorumlarda buluşalım Ayaz ve Irmak'la birlikte zirveleri görelim istedim ve geldim. Siz de, istediğiniz kadar yorum bırakın, beğendiğiniz her satıra pasaj yorumu yapın ve oy vermeden lütfen geçmeyin. Şımartın beni bakalım :) Multimedia Ayaz... Sizleri çok seviyorum keyifli okumalar dilerim!

Bölüm Playlisti:

Zayn-Pillow Talk

Omarion - Boss

Sia - Alive

Biraz huysuz biraz da mızmız bir ifade takınarak yanına yaklaştım ve ellerimi ceketinin yakalarına koyup başımı yana doğru eğdim ve ona bir yavru kedi gibi bakmaya çalıştım. Duş aldıktan sonra saçlarımı tam olarak kurutamamıştım. Hala biraz ıslak olan saç tutamlarım yüzüme doğru düştü. "Lütfen Ayaz." Dedim en ince ses tonuyla. Bacağımı bir yardımı olur belki diye bacağına sürttüm. "Yarışa gideceğiz dedin. Ben de istediğim şeyi giymek istiyorum."

Gözlerini devirerek başını arkaya attı ve gözlerini yumup hırıltılı bir oflama çıkardı. "Sana alışveriş yapalım dediğimde istediğin şeyleri almamış mıydın zaten?"

"Öyle değil!" dedim yakasını çekiştirerek. "Seninle, yarışa gider gibi giyinmek istiyorum."

Başını tekrar önüne doğru eğip gözlerime baktı. "Pekala." Dedi. "Madem istediğin bu, gidelim. Fakat..."

Ah lanet olsun. Bu adamın her bir evet cümlesinin ardından bir ama geliyordu!

Dudakları yeniden kendinden eminliğini tüm dünyaya kanıtlamak isteyen fakat bunu küçücük bir kıvrımla başarabilen gülümsemeyi edindi. "Eğer benimle yarışa gidiyormuşsun gibi buna yakışacak bir şey seçmeyi başaramazsan, tek gidiyorum, Kirpi. Sen kaşındın. Madem istediğin bu, giyin bakalım."

Gözlerimi kısarak bir süre tüm huysuzluğumla ona baktım. Resmen madem yanıma yakışmak istiyorsun yakışamazsan gelemezsin oyunu oynuyordu. Pekala bu oyuna da vardım ve kaybetmeyecektim!

Ellerimle omuzlarına vurdum ve sanki oradan bir şeyi silkeliyormuşum gibi yaptım. "Atahan beni oyunlara alıştırdın, artık kaybetmiyorum biliyorsun." Dedim kendi meydan okuyan gülümsememi dudaklarıma asarak.  Parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı dudaklarına değdirdim fakat onu öpmedim. Gözlerim ona bakarken fısıldadım. "Göreceğiz, Atahan."

Ve ben bu hareketi yaptığımda hiç beklemediğim bir atakta bulundu. Eğildi ve hızla beni bacaklarımdan yakalayarak kucağına, kollarının arasına aldı. Eğildi ve benim yaptığım gibi dudaklarıma fısıldadı. "Görelim, Doğan." Dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırdı ve beni birkaç saniye öptükten sonra alt dudağımı dişlerinin arasına alıp çekiştirerek dudaklarımı bıraktı.

Nefessiz kalmış bir şekilde kucağında omuzlarına tutundum. Ne öpücüktü ama! Çok tutkulu, çok vahşi ve adrenalini zorlayacak şekilde çok ani. Tam Atahan...

Artık yanında birçok sefer fırtına olabiliyor olsam da beni bu şekilde öptüğünde, bana bu fırtınasıyla dokunduğunda yaprak yanımı da çağırıyordu. Dudaklarımı utanarak birbirine bastırdım ve yüzümü boynuna gömerek "Hadi," dedim. "Gidelim artık." Ve dudaklarıma öpüşüyle bıraktığı mutlu ve tutkulu kadın gülümsememi ondan gizleyerek o beni odadan çıkarırken gülmeye devam ettim kollarında.

***

Ayaz ile anlaşmıştık. Ben üzerimi değiştirecek ve alışveriş merkezinin çıkışına, bahçeye gelecektim. Ve tabi ki az bir zamanım olduğunu söylemişti. Fakat zaten ne giymem gerektiğini çok iyi biliyordum. Sadece bulacak ve giyecektim.

Fırtınaya Dönüşen YaprakWhere stories live. Discover now