18. Bölüm, özürlerle <3

7.6K 465 606
                                    

İvan geliyordu.

Bunu evvela kalbim anlamıştı. Çıldırasıya atmaya başlamasının başka bir açıklaması yoktu çünkü. İki elimi de avucum göğsümün üstüne gelecek şekilde kalbime bastırdım. Tik tak tik tak. Sanki içimde saatli bomba taşıyordum.

İvan görüş alanıma girdiğinde aslında ne için burada olduğumu hatırladım.

Vera... Vadim.

Bu iki V benim sonum olacaktı. Panikle arkamı dönüp tekrar İvan'a baktım.

Gülüyordu...

Gülümseyerek bana geliyordu...

O bakışı... Her şey güzel olacak dermiş gibi gülüşü... O kendinden emin, güçlü duruşu umuduma yağmur oluyor, beni sırılsıklam ediyor ve ben şemsiyeye bile gerek duymuyordum.

Hiç böyle güzel gülünür müydü?

Bu sabahki küçük tartışmamızı hatırladım.

"Saçmalama."

Sadece kendi isteğine odaklıydı ve benim öne sürdüğüm sebepleri duymuyordu bile. Egoist piç, bir kere de dediğini yaptırtma.

"Leyla..." Adımı söyleyişinde bile bir seksilik vardı ve kalbim buna dayanamıyordu. Elinde tuttuğu elbiseyi bana uzattı. "Bu elbise sana çok yakışacak. Giy."

"Gelinin yanında beyaz giyilmez İvan. Gelinle yarışır gibi..."

"Blyad," sıkıntılı bir nefes aldı ama vazgeçmemekte çok kararlıydı. Bu elbise o müthiş mağaza maceramızdan aldığı bir elbiseydi. O gün elinde bir poşetle çıkmıştı. Meğerse bana bir kıyafet almış...

"İvan." Gözlerimi kapattım, omuzlarım aşağı düşmüştü. Bu savaşı kaybedeceğim daha başından belliydi. "Neden bu kadar diretiyorsun?" Gözlerimi açıp kararından asla dönmeyecek adama baktım. "Beyaz olmaz. Yakışmaz. Vera'ya çok ayıp olur. Bu, onun günü."

"Nyet, olmaz," bileğimi nazikçe eline alıp elbiseyi askısıyla birlikte elime tutuşturdu. "Giyeceksin." İtiraz edeceğimi görür görmez devam etti. "Benim için..." Sen var ya sen, akan suları durduruyordun sen. "Benim için bu kadarını yapamaz mısın?"

"Çok ayıp olacak." Mırıldanışımla birlikte sırıtmaya başladı.

Dudaklarında beliren o sırıtışı öpmemek için zor dayandım. "Giyecek misin?" Nasıl da umutlu umutlu bakıyordu. Ben başka bir insanın umudunu nasıl kırabilirdim ki?

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Gözlerimi açtığımda doğrudan onun gözlerine bakıyordum. "Senin için." Gülümsemesi daha da büyüdü. "Sadece senin için."

Bir şey demesini beklemeden, kalbimi hoplatan gülümsemesiyle gözden kayboldum ve o beyaz elbisenin içine girmeye çalıştım. Üzerime tam oturmuştu. Yalnız fermuarını çekemiyordum.

"Giyindin mi?" Sesini işittiğimde arkamı döndüm. "Fermuarı çekemiyorum." Gülümseyerek, yardım istercesine yüzüne bakıyordum ama o donmuş gibiydi. Lavicert gözbebeklerinde parlayan ışıltı gözlerimi alıyordu. Bana... Sanki çok eşsizmişim, bambaşka bir dünyadan gelmişim gibi bakıyordu.

"Blyad... Hayal ettiğimden bile daha çok yakışmış."

Hayallerini de mi süslemeye başlamıştım?

Bakışlarından hafif utanarak alt dudağımı dişledim. Midem heyecandan düğüm düğüm olmuştu. "Fermuarımla ilgilenir misin?"

Bana yaklaştı, sarılır gibi ellerini arkadan uzatıp evvela tenime dokundu. İşaret parmağı fermuarın olduğu kısımdan geçmiş, popomun girintisinden içeri kaymıştı ve ben hafif inleyerek ona daha çok yaklaşmış, dudaklarım boynuna değmişti. "İvan... Geç kalacağız."

TUTSAKWhere stories live. Discover now