19. Bölüm: Küçük Anlaşma

121K 9.2K 3.5K
                                    

Bu bölümden sonra 1 bölüm daha gelecek. Öncesinde 1 bölüm attım, onu okumadan buraya atlamayın♡

ALPER EGE DEMİRCİOĞLU¸.

"İşte ben de şarkı yazıyorum." Emir telefonunun ekranını bana çevirdi. Notlar kısmındaydı, oraya şarkı yazıyordu.

Koca bir dangalaktı.

"Telefondan mı yazıyorsun? Oğlum kağıt, kalem kullansana. Kağıt, kalem kullanmayacaksan da bilgisayar kullan bari." Şarkılarımı kağıt kalem kullanarak yazardım. El yazıma bayıldığımdan değildi ama yazınca kafam daha iyi çalışıyordu. Bilgisayardan yazılmasına ayar olmuyordum, yazan yazardı. Bestelemesine gelince ben de kullanıyordum zaten ama telefondan şarkı yazmak da neydi?

Düzeltiyorum, notlar kısmında yazmak.

"Açacaktım bilgisayarı da uğraşamadım." Yattığı yerden birkaç kelime daha yazdı. Böyle hiç odaklanmadan yazdığı şarkının bok gibi olacağını söylemek isterdim de öyle olmayacaktı. Emir'in daha önce arabada otururken şarkı yazdığına şahit olmuşluğum vardı. Acayip iyi bir şarkı olmuştu. Grubun şarkılarını genelde yazan bendim ama o da arada bana destek çıkardı ve yazdığı şarkılar mutlaka tutardı.

"Dangalak." diye homurdandım.

"Senin ergen tavırlarınla uğraşıyorum diye teşekkür edecektin sanırım." Can skandalın önüne geçmek için bir şey uydurmuştu, uydurduğu şeyi hayata geçiriyordu. Bu, daha önce de yaşanmıştı.

"Ne bok yersen ye."

"Bokları yiyen ben değilim, sensin. Uslu dur." derken ondan beklenmeyecek şekilde ciddiydi. "Onun enerjisinin çoğunu bana harcaması lazım."

"Gereksiz." Normalde de hiç çekilmiyordu ama geceleri daha katlanılmazdı. Ayağa kalkıp odama çıkmadan önce bagetleri koyduğum raftan bir tane alıp kafasına fırlattım. Arkamdan küfretti ama kıçını yerinden oynatmadı.

Merdivenlerden çıkarken sessiz oldum. Turne yaklaştığından çoğunlukla grup evindeydik ve Can da bizim birbirimizi öldürmememiz için başımızda nöbet tutuyordu. Şu anda da buradaydı, odasında uyuyordu. Onu uyandırarak cenaze namazımın kılınacağını garantiye alamazdım.

Odaya gidip ışıkları açmadan telefonu ve sigara paketini alıp balkona geçtim. Paketin içine sıkıştırdığım çakmakla bir sigara yaktım ve karanlık gökyüzüne bakıp içmeye başladım.

Aklım yine ondaydı. Siktir. Aklımın onda olmadığı bir saniye var mıydı?

Sözleriyle yine kafamı bulandırmıştı. Karşılaştığımızı, sarıldığımızı söylemiş ama bunun nasıl olduğunu ne kadar ısrar edersem edeyim anlatmamıştı. Ben de kafayı yememek için bir senaryo uydurmuştum.

Konser çıkışında sarılıp fotoğraf çekmeleri için poz verdiğim kişilerden biriydi. Konserlere geliyorsa bunu iki defa yapmamız da mümkündü. Onu hatırlamamam normaldi çünkü böyle anlarda kimsenin yüzüne doğru düzgün bakmazdım. Yok saydığımdan değil, bütün konser boyunca davullara vurup bütün enerjimi harcadığım için hâlim kalmadığından. Baksam da görmezdim; gülümserdim ama neye, kime gülümsediğimi bilmezdim.

Gökyüzüne bakarken kaç sigara yaktım, belirsiz. Gecenin bu saatinde aklımı meşgul eden kadın biliyormuşçasına bana mesaj atıncaya kadar devam ettim.

Onunla konuştuğumda da dertli hâlimden eser kalmadı.

Su Rüyası: "tdc-egedemir sizi takip etmek istiyor." (02.11)

Su Rüyası: Bu bildirimi görünce şoka uğradım (02.11)

Su Rüyası: Cidden hesabımı nasıl buldun? (02.11)

BATERİSTWhere stories live. Discover now