17. Bölüm: Belli Belirsiz Kıskançlık

124K 8.9K 3.3K
                                    


ALPER EGE DEMİRCİOĞLU¸.

"Bu sesin sahibinin insan olduğundan emin miyiz?" Levent masanın üstüne koyduğum telefona şaşkınlıkla baktı. "Şarkıyı söylerken zorlandığı belli oluyor ama sesi o kadar güzel ki bu çok önemsiz bir ayrıntı gibi geliyor."

Yorumuna kaşlarımı çatarak telefonu elime aldım ve kaydı durdurup ekranı kapattım. Üçü de bana baygın bakışlarını yolladı.

"Gerçekten dediğin kadar varmış." Cihan hayranlıkla gözlerini kocaman açıp başını salladı. Yavru bir köpeğe benziyordu, dili de dışarıda olsa tam olacaktı. "Büyüleyici..."

"Her neyse," diye homurdandım. "Abartmayın ya da size ne? Sonuç olarak ısrar ettiniz ve ben de dinlettim, bitti."

"Sakin ol, Pikachu." Emir ellerini havaya kaldırıp bir adım geri gitti, sırıttı. "Kadınına göz koyduğumuz yok."

"Başka bir ses kaydı var mı?" Levent benim Emir'e cevap vermemi beklemeden bu soruyu sorduğunda başımı iki yana salladım sadece. Elimde olsa bunu da onlara dinletmezdim, bir de sözlerini kendisinin yazdığı şarkıyı mı dinletecektim?

Çok beklerlerdi.

Üçü de elimde sürünen şarkının bir günde düzenlenmesinin bitmesi üzerine üstüme gelmişti ve ben ilham kaynağımı açıklamak zorunda kalmıştım. Onun kim olduğunu değil, sadece birinin sesinin buna sebep olduğunu söylemiştim.

Şarkıyı sorumsuzca paylaşmam yüzünden duyduğum vicdan azabını dindirmek için isteklerini göz ardı etmemiş ve onlara Feyza'nın sesini dinletmiştim.

Bir dakika bile olmasa sonuçta dinlemişlerdi, değil mi?

"Onunla düet yapabilirim," diye konuştu Cihan. "Şarkıyı albüme ek değil de ayrı olarak çıkarırsak bu daha iyi olabilir."

"Hayranların ne tepki vereceğini kestirmek zor. Çok tehlikeli..." Levent çenesini ovarak bir an düşündü. Hemen ardından keyifli bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirdi. "Tehlikeyi severim, eğlencelidir."

"Tehlike benim göbek adım," diye duyuran Emir Levent'e doğru yaklaştı oturduğu yerde. Uzanıp kafasını Levent'in karnına yasladı. Kedi gibi sırnaşmıştı. "Beni de seviyorsun, değil mi?"

Levent güldü, önce Emir'in saçlarını okşadı sonra da sertçe kafasından itip onu yere düşürdü. "Bu çocuğa karşı aşırı bir şiddet eğilimim var." Emir'in yalandan inlemesini duyup daha da keyiflendi. "Yedi yirmi dört dövsem doymam, yemin ederim."

"Düet..." diye ısrarla konunun arada kaynamasına engel oldu Cihan.

"Unut bunu," dedim omuzlarımı silkerek. "Onun bunu kabul edeceğini sanmıyorum."

Her şeye rağmen hayatın olmak istiyorum.

Belki de kabul ederdi. Hayatım olmak istiyordu. Bu zamana kadar benden uzak durduğunu söylemişti. Uzak durduğu halde kafamı bu kadar meşgul ediyordu, bir de yakınlaşsa ne olurdu?

Acayip şeyler olacağı belliydi.

Baştan ayağa sırlarla doluydu. Aramızda mercimek beynimin hatırlamadığı bir şeyler olmuştu ve bu sayede bana aşık olmuştu. Ben de hatırlasaydım ona aşık olur muydum?

Bir de adaşım olan tatlı bir keltoş vardı ortada. Babası denen şerefsiz kimdi, nasıl bir kafayla Feyza'nın gitmesine izin vermişti bilmiyordum. Çocuğundan haberi olsa onların peşine düşecek miydi onu da bilmiyordum.

Belki de Feyza yalancının tekiydi, her şeyi sahteydi. Bir gazeteci bile olabilirdi.

İçten içe bunun olmadığını biliyor olmak, ona bu kadar çabuk güvenmiş olmak kendimi yumruklama isteğiyle dolup taşmama sebep oluyordu. Onun kalbi kırık ama çok güçlü bir anne olduğuna inanıyordum. Beni sevdiğine de...

"Baksana." Ne zaman masanın etrafında dolaşıp yanıma geldiğinden bihaber olduğum Levent'e baktım. "Yüzükle alakası var mı bu kızın?"

Nasıl oluyordu da eksik parçaları birleştirmede bu kadar becerikli olabiliyordu? "Var."

"Sana yüzüğü gönderen kız, değil mi?" diye emin olmak için sorduğunda başımla onayladım. Gözleri kısıldı ve yüzümü inceledi. Dünden beri aklımı meşgul eden o cümleyi her zamanki gibi düşünüyordum.

Gözlerimin önüne attığı fotoğrafları geldi. Sesiyle birlikte zihnim bana berbat bir oyun oynadı. Tam karşımda duruyordu ve kararlı bir ifadeyle "Her şeye rağmen hayatın olmak istiyorum," diyordu. O kadar gerçek duruyordu ki bir an nefesim kesildi.

Kısık sesle küfretti. "Ne bok yaptın kendine?" diye sordu hayretle. Omuzlarım çökerken söyleyecek bir şey bulamadım. Ben mi kendime bir şeyler yapmıştım yoksa Su Rüyası mı?

Levent bir eliyle omzumu dostça sıktı. "Geçmiş olsun, kardeşim," diyerek acıyan bir ses tonuyla konuştu.

Bana ne olmuştu ki?

Şey, favori karakteriniz kim?

The Dirty Collapse hakkında ne düşünüyorsunuz? Aralarındaki ilişki falan nasıl?

En çok hangi karakterlerin ilişkisi ilginizi çekiyor?

Öptüm o tatlı yanaklarınızdan♡

BATERİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin