BÖLÜM 3 Kurban

985 56 3
                                    

Kısa bir bölüm :( :( çünkü daha başlangıçtayız sayılır 

Multimedia'daki Sun Hee <3 :D

-Ne yapmam gerekiyor?-

-Çok basit. Bugün akşam evime geleceksin.-

İşte o an ciddi olduğunu anladım.

Şaşkın bakışlarla bir ona bir arkadaşına baktım.

-Ne? Yani... Anlamadım?- Evine gitmek mi? İmkansız!

-Duydun. Evime geleceksin ve hatanı telafi edeceksin.- Ne demek istiyordu? Yoksa...

-Altı üstü bir pasta neden bu kadar abartıyorsun...uz?- diyerek son anda resmileştirdim cümlemi.

-Yani teklifimi reddediyorsun?- diyerek üzerime yürüdü adeta. Gözlerinin içine bakamıyordum. Gözlerimi ondan kaçırdım. Aksi halde tek bir kelime dahi edemezdim. Çok asi bakıyordu. Korkunçtu.

-E- evet. Bu kadar uzatmaya hiç gerek yok.- Bunu ben mi söylemiştim?

-Bunu sen istedin ufaklık.- 

Ben bir şey istemedim ki. :( Ve yine şu kelime: ufaklık.

Arkamdaki birine doğru gülümsedi ve o yöne gitti.

Bir dakika! Gittiği yer... Bayan In Jung'un olduğu yer!

Olamaz! 

Hızlı adımlarla Minhyun'un peşinden gittim. Hemen arkamdan arkadaşı da geldi. Sanki eğlenceli bir şey varmış gibi sırıtıp duruyordu da neyse.

-Bir sorun mu var efendim?- dedi Bayan In Jung. Minhyun' a son derece mütavazi, kibar ve güleryüzlüydü. Bana ise 'sen görürsün' bakışı atıyordu.

-Evet. Şikayetçiyim. Çalışanınız bana bazı hakaretlerde bulundu. Üstelik üzerime de pasta ve meyve suyu döktü.- Minhyun gayet ciddiydi. Yok artık! Yanlış duyduğumu düşünerek uzun bir süre ona baktım. 

Resmen şok olmuştum.

Konuşmak için ağzımı açtığım sırada Bayan In Jung konuştu:

-İsterseniz onu hemen şimdi kovabilirim. Yeter ki siz şikayetinizi geri alın.- Oldukça gergin görünüyordu. Ama karşısındakine yapmacık bir şekilde gülümsemeyi ihmal etmedi.

-Hayır ben kimseye hakaret etme--

-Sen sus Sun Hee!- 

-Ama--

-Kapa çeneni dedim!- Bayan In Jung'un bağırışlarına az çok alışkındım ama bu iftiranın üzerine promosyon olarak azar işitmek gibiydi. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Tüm çalışanlar pür dikkat bizi dinliyordu. Hana'ya baktığımda yüzü beş karıştı. Ama bu 'merak etme sana inanıyorum' anlamı taşıyan bir yüzdü.

-Üzgünüm ki şikayetimi geri almam çok zor-

-Lüften, birlikte mantıklı bir karara varabiliriz efendim.- dedi ve bana döndü Bayan In Jung:

-Şimdi tüm samimiyetinle eğil ve özür dile Sun Hee.- (burada eğil derken uzakdoğudakilerin saygılarını göstermek amaçlı eğilmelerini kastediyor. Mesela selam verirken eğilmeleri gibi.)

-Ne?- 

-Dediğimi yap.-

-Ama ben hakaret falan etmedim.-

-Sana eğil diyorsam eğil! Yoksa Hana ile seni hemen şimdi kovacağım.- Hana'nın ne suçu vardı ki? Onu niye bu işe karıştırıyordu?

Birden ortam sessizleşti. Herkes özrümü bekliyordu. Minhyun bunu neden yapıyordu? Onu tanımıyordum bile. Benimle alıp veremediği neydi?

♥Seni Sevebilir miyim?♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin