BÖLÜM 19 Hana Ve Yasak Aşkı

637 45 14
                                    

MULTIMEDIA'daki HANA <33 :)

Kendine gel artık Sun Hee! Ondan ayrılman gerek!

Sıcaklığını hissetmek çok farklı bir duyguydu. Ona sarılmak...

Tahmin edebiliyordum. Benden nefret ediyor olmalıydı. Onun iznini almadan ona sarıldığım için. Belki de tahmin edemeyeceği bir şeyi yaptığım için. Ama eğer gerçekten böyle düşünüyorsa da neden karşı gelmiyordu? Neden beni kendinden itip, bağırıp çağırmıyrodu?

Gerçekten sarılmaya mı ihtiyacı vardı?

Nane kokusu ve lavanta birbirine karışırken farkında olmadan ciğerlerimi sonuna kadar bu kokularla doldurdum. Neden bir bağımlı gibi sürekli olarak onun kokusunu içime çekmek istiyordum?

Kendimi ondan ayıramamışken cebimdeki telefon çalmaya başladı.

Minhyun'dan ayrılıp telefonuma baktığımda arayanın Hana olduğunu gördüm.

***

-Sun Hee!- dedi Hana hattın öbür ucundan. Telaşlı veya korkmuş gibi konuşmuştu.

-Ne oldu?- dedim telaşla.

-Yine aynı şey oluyor!-

-Ne oluyor?-

-Çabuk buraya gel! Hemen!-

Ardından da ben bir şey diyemeden telefonu kapadı.

Neler oluyordu? Yine aynı şey oluyor mu? Yoksa Hana'nın başı dertte olabilir miydi???

Minhyun'un soran gözleri ile karşılaştım.

-Benim hemen gitmem gerekiyor!- dedim hızlıca.

Ne tepki verdiğine bakmadan odadan çıktım ve meldivenlerden aşağı inmeye başladım.

-Nereye gidiyorsun?- dedi arkamdan. Sesi sert ve duygusuz olmuştu. Eski Minnhyun gibi...

Durdum.

Üzgünüm Minhyun. Sen bu haldeyken seni bıraktığım için...

Arkama dönmedim.Şu an ona bakmak istemiyordum.

-Ben...üzgünüm.- diye fısıldadım. Duyup duymadığından emin olmasam da samimi olduğumu bilmesini isterdim.

***

-Hana!- diye selendim.

Candy Cake fazlasıyla kalabalıktı. Bu saatlerde burada çalıştığım zamanlar geldi gözümün önüne. Tezgahta yığınla yıkanacak tabakların olduğu mutfak.. Pasta kokusu. Tatlı bir telaş içerisinde olan Hana ve diğerleri. Müşterilerin memnuniyetini yansıtan hoş gülümsemeleri...

-Buradayım!- 

Hana'nın sesiyle geçmişimden sıyrılıp yürümeye devam ettim. Boş bir masa bulup oturdum. Sonuçta Bayan In Jung'un beni mutfakta görmesi hiç de hoş olmazdı. Hem de ikinci kez.

Hana, elindeki tepsiyle buraya doğru geliyordu. Tepside de bir bardak portakal suyu.

...Onda tuhaflık vardı. Ters giden bir şeyler vardı.

Mesela:

1- Hana kesinlikle bakımlı bir kızdı. Ama iki dakikada bir saçını düzeltip, kıyafetinin orasını burasını çekiştiren biri değildi.

2 - Yürüken bacakları titremezdi. Elindeki tepsi de titremezdi.

3 - Yürüken sürekli olarak etrafına bakan biri değildi.

♥Seni Sevebilir miyim?♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin