BÖLÜM 21 Eyvah

458 43 31
                                    

Odadaki mor yastık dediği gibi yatağının üzerindeydı. Üzerimde belli belirsiz bir his vardı. Bu his heyecan mıydı?

Hızlı adımlarla yatağın yanına gidip yastığı elime aldım. Yastığın fermuarını açtım ve elimi içine soktum. Evet, dediği gibi defter yastığın içindeydi. 

Defteri elime alıp yastığı yatağa fırlattım. Daha bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum. Neden onun saçma düşüncelerini merak ediyordum ki? Zamanı geldiğinde onunla dalga geçmek için mi? Elimde ona karşı bir koz bulundurmak için mi?

Sun Hee'nin yattığı odaya, kendi odama, gidip yatağın kenarına oturdum. Sırtım Sun Hee'ye dönüktü. Ona bakip uyudugundan emin olduktan sonra elimdeki defterin kapağını açtım. 

 Herkesin gizli saklı yazdığı ve 'Sevgili Günlük' olarak söze başladığı bu deftere ben farklı başlıyorum:

 Adım Sun Hee,

Melezim. Avustralyalı annem koreli babamla evlenmiş ve ben dünyaya gelmişim. Bana 'İyilik' anlamına gelen Sun Hee adını koymuşlar. 

 Ama ne yazık ki ben henüz 4 yaşındayken onlar talihsiz bir trafik kazasında hayatlarını kaybetmiş. Ben de yetimhanede, benimle aynı kaderi paylaşan onlarca çocuğun arasında yaşamaya başlamışım.

 9 yaşına geldiğimde yetimhaneye sonradan gelen Hana ile tanıştım ve onunla çok yakın arkadaş olduk. Yaşça benden 2 yaş büyüktü. Birbirimizi kollayıp sahip çıkıyorduk. Öz birer kardeş gibiydik.

 Ben 12, o 14 yaşındayken yetimhaneden kaçtık. Artık özgür olmak istiyorduk. 

 Aradan 5 yıl geçti...

 Şu an 17 yaşındayım. Gerçek olan ama inanması güç olan bir geçmişe sahiptim. Sahiptik. 5 yıl hayat kolay olmamıştı bize. Hana ve ben çok çabalamıştık. Sürekli iş ve ev değiştirip hayatta kalmaya çalışmıştık. Ve sonunda başarmıştık. Hana şu an 19 yaşındaydı ve eskiye göre doğrudüzgün bir işi vardı.

 Ben mi?

 Ben bir pasta dükkanında temizlikten ve bulaşıktan sorumlu bir çalışandım. 

 Ama çabalamaya devam ediyorum. Edeceğim de...

Nedense otomatik olarak elim bir sonraki sayfaya gitmişti. 

Sonraki sayfayı çevirdim.

Hana uzun bir aranın ardından iyi olduğuna kanaat vermişken yine kabus görüp uyandı. Onu sakinleştirmeyi başardım ama hala kabusun etkisinde olduğu belliydi. Uyumadan önce bir kez daha bir şeyler sayıkladı. Bu durumunu beraber atlatacağımıza inanıyorum. 

Hana'nin benden haberi olmaması iyi. Çünkü o günden beri kendimi daha güçsüz hissediyorum.

Burada Sun Hee'nin neyden bahsettiğini anlamam uzun sürmedi. Mutfakta onu bıçakla korkuttuğum zamanki krizini hatırladım. 

Sonraki sayfayı çevirdim.

Sanki tüm dünya benim köpeklerden korktuğumu biliyordu. Hana'yla temiz hava almak için yürüyüşe çıktığımız parkta devasa bir köpek bize doğru koştu. Ama sahibinin dediğine göre o yalnızca oyun oynamak istiyormuş. Haha! Sivri dişlerini göstererek bize hırlaması oyun oynamak istediği için miydi yani?

İnanmadım.

Hızlı hızlı sayfaları çevirdim. Bunların hepsini okuyacaktım ama şu an merak ettiğim şeyler bunlar değildi. 

♥Seni Sevebilir miyim?♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin