BÖLÜM 8 Bir İddia Mı?

919 53 18
                                    

MULTIMEDIA'daki MINHYUN <3 :D

Gözlerimi açtığımda kendimi dar bir sokakta buldum.

Sokak tuhaf bir şekilde tanıdıktı bana. Yağmur yağıyordu. Tanıdık yağmur kokusu...

O tanıdık his...

Yalnızlık, umutsuzluk, karamsarlık...

Ölmek istemek, bu dünyada hiçbir işe yaramadığını düşünmek, Hiçbir işte başarılı olamadığını bilmek...

Evet hatırlıyorum. Bugün:

O gündü.

***

-Elinizde ne var ne yok hepsini istiyorum.- 

-Bizim sana verecek hiçbir şeyimiz yok!- 

Adamın bu sözleri ikimizinde kalbimizin ağzımıza gelmesine neden oluyordu.

Sokakta yaşadığı belliydi. Kıyafeti, konuşması, yüzü...

Tıpkı bizim gibiydi.

Biz de onun gibi zayıftık ve üzerimizdeki kıyafetler kir pas içindeydi.

Ama aramızda gözle görülecek kadar büyük bir fark vardı:

Adam kötüydü. Biz ise iyi...

Hana'nın bu telaşlı yüksek sesinden sonra adamın yüz ifadesi daha kötü bir hal aldı. Anlaşılan bizi kolay lokma sanıyordu. Fakat Hana'nın böyle karşı çıkması onu daha da sinirlendirmiş, yüzünü çirkinleştirmişti.

-Size son uyarım. Az önce sizi zengin mahallesinde gördüm. Hem de bir kadınla konuşuyordunuz. Size bir kaç değerli şey verdiğine eminim! -

Sözcükleri yuvarlayarak söylemesi sarhoş olduğunu belli ediyordu. Kim bilir ne kadar soju içmişti? (Soju: Sert bir kore içkisi. Küçük bir bardakta tek dikişte içilir. Pirinçten yapılır.)

Adam adeta tükürükler saçarak konuşuyordu. Bu soğuk kış gününde burnunu çekti ve kafasındaki bereyi düzeltti.

-O bize hiçbir şey vermedi!- diye bağırdım. Evet, zengin bir kadınla zengin bir mahallede konuşmuştuk. Ama bu sadece bir konuşmaydı. Bize hiçbir şey vermemişti.

Çok korkuyordum. Hava soğuktu, titriyordum. Tıpkı yavru bir sokak kedisi gibi Hana'nın arkasına geçmiş bu kötü durumdan kurtulmanın bir yolunu arıyordum.

Beynimdeki tüm sinirleri akıllıca bir plan için zorluyordum.

Ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. 

-Beni zora sokuyorsunuz, pişman olacaksınız!- İçki kokusu bu soğuk havada midemi bulandırırken ben en akıllıca olanın hemen şimdi kaçmak olduğuna karar verdim.

Hana'nın 'her şey yolunda, korkma' fısıltılarından ve elimi sımsıkı tutmaısndan güç alarak onu dar sokağın başına doğru çektim.

Ne yaptığımı henüz kavrayan Hana son anda bana ayak uydurup koşmaya başladı.

Az önceki yağan yağmurdan dolayı yırtık botlarımın ıslanmasıyla çoraplarımda soğuk bir ıslaklık hissettim.

Kuru  hava yüzümüze çarparken kalbimiz de korkuyla çarpıyordu.

Hana'nın elini elimde hissederek bu dar ve ürkütücü sokaktan çıkıyroduk.

Son bir kaç adım...

Adam bize yetişemeden terk etmeliydik burayı.

***

Aniden...

♥Seni Sevebilir miyim?♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin