Bölüm 8: Bilinç Yönlendirme Projesi

1.6K 24 5
                                    

İrlanda’da Dublin’e biraz uzak mesafede kalan ve kuş bakışı kıpkırmızı görünen tarlalardan oluşan Rathvilla bölgesinde yüzyıllardır, büyük bir proje adına çok gizli deneyler yapılıyordu.

Geç saatlere kadar üniversitede araştırmalar yaptığı sıralar eve dönerken kaçırılan ve hiç izine rastlanmayan Profesör Gerard, BYP (Bilinç Yönlendirme Projesi) ‘de çalışan binden fazla bilim adamından sadece birisiydi.

Çok uluslu büyük şirketler Hindistan’ın Goa kentinde bulunan Armata isimli reklam ve pazarlama ajansının başarısına inanamıyordu. Firmanın sahibi soğuk savaş sırasında esir alınan ve bir daha haber alınamayan bilim adamlarından Tomah Opa’nın Nörolog oğlu Mert Opa’ydı. Şirketler Mert Opa’nın Nörolog olduğu için mi satışlarında ciddi başarı yakaladıklarını yoksa Tanrı’nın bir muzicesi olduğu için mi bu kadar yetenekli birisi olduğunu pek de önemsemiyorlardı. Önemli olan tek şey paraydı.

Fahişeler para için zorla yaptıramayacağınız şeyler yapıyorlardı, iki küçük kardeş harçlıkları paylaşmak için ilk kavgalarını ediyorlardı, Avrupa ve Amerika kıtalarındaki neredeyse her ülke sadece para için diğer kıtalara tecavüz ediyordu… İnsanın hiçbir önemi yok. Üzerinde marka varsa insan o derece seviye atlamış sayılıyordu. Bu da sadece ve sadece para kazanmak isteyen şirketlerin işine geliyordu.

Reel dünyada pazarlama stratejileri üreten firmaların işleri “bir malı nasıl daha iyi satılabilir konuma getirmek” ile ilgili fikirler üretmektir. Fakat Armata ajansı bunu bilinmedik yöntemler kullanarak, BYP’den yardım alarak yapıyordu.

BYP kurulmadan önce dünyadaki sağ elle yemek yeme oranı %64 iken, şu an %87 oranındadır. Bu sadece insanların bilinçlerini yönlendirerek elde edilmiş bir veri.

BYP projesinde çalışan bilim adamları, yeni buluşlarını Fox, Al Jazeera, Cnbc gibi büyük kanallara paravan şirketler aracılığı ile reklamlar veriyorlar ve bu reklamların insanların bilinçlerini yönlendirerek bilinçsiz bir şekilde bir komutu yada bir görevi yerine getirmek için kullanıyorlardı.

Kırmızı et deyince akıla kola gelmesi, günde 3 öğün yemek yeme isteği, iş hayatında başarılı olan insanların (diş macunu gibi) kaliteli ürünler  kullandığı, vücut kokusunu karşı cinsi elde etmek için güzelleştirmek gerektiği,  diğer insanlardan daha kaliteli yaşamak için mutlaka düzenli alışveriş yapılası.. tüm bunlar “medya” kavramının icadından önce BYP tarafından ortaya atılmış ve günümüze kadar başarılı bir ivme yakalamış deneyler sonucu ortaya çıkmış tabulardır.

BYP 5 büyük ülkenin sürekli kaynak sağladığı “çok gizli” bir projeydi ve bu projeyi tehlikeye sokacak bilim adamları ekibe dahil ediliyor, bu konu hakkında bilgi sahibi olan istenmeyen kişiler intihar süsü verilerek ortadan kaldırılıyordu.

Filmler ile empoze edilmeye çalışılan subliminal mesajlar az kişiye ulaştığından, soğuk savaşlar sırasında ortadan kaybolan yönetmen ve sinema ustalarının uzun uğraşlar ve bilim adamları ile yaptıkları beyin fırtınalarının sonucu ortaya yeni bir ürün çıkmıştı : dizi !

Filmdeki kısıtlı süre zarfından anlatabildiklerini aylarca hatta yıllarca ayrıntılara varacak şekilde izleyiciye aktarabileceklerdi. Bunun üç geri dönüşü olacaktı. Birincisi BYP için çalışan bu yönetmenler BYP için ciddi bir kaynak akışı sağlayacaktı, ikincisi BYP teorilerini halka empoze ettirebilecek ünlü oyuncular var olacaktı, üçüncüsü ise BYP subliminal mesajlarını tekrar tekrar aktarabilecek ve zaman sıkıntısına düşmemiş olacaktı.

BYP eski teknolojilerini satarak da kaynak elde ediyordu. Örnek olarak Dolby Surround ses teknolojilerinde çok kanalı keşfetmiş ve bunu uzun süre kullandıktan sonra sinemaseverlere bir armağan olarak sunmuştur.  BYP şu an kulağın duymadığı fakat beynin algıladığı ses kanalları üzerinden mesajlarını yayınlamaya devam etmektedir. Ya da gözün göremediği görselleri size göstermeye!

Profesör Gerard birkaç yıl şizofreniye yakalanmış fakat sonra hiçbir takviye kullanmadan bu hastalığı atlatabilmiş bir bilim adamıdır.  Şizofreniye yakalandığı yıllarda Psikoloji dalında eğitimine yeni başlamıştı. Fakat ne olduysa şizofreniyi yendikten sonra hiç olmadığı kadar hırslı ve analitik düşünebiliyordu.

BYP tarafından kaçırılana kadar hiçbir yasadışı deney yapmamıştı. Fakat ilginç bir teorisi vardı. Bulduğu bir yöntem ile toplu intihar olayları gerçekleştirilebilirdi fakat bu sadece bir teoriydi. BYP projesinde çalışıp sınırsız ekipmanlar ve yardımcılar ile çalışmaya başladığında bu teorisine de zaman ayırarak kusursuz bir deney için BYP Yüksek Komitesi’nden izin istedi.

Fakat BYP Yüksek Komitesi’nde görevli 5 kişiden birisi olan İsrail Başbakanı Menachem Begin kesinlikle bunun çok büyük zararları olacağı için red oyu vermişti. Bir red oyu bile kurala göre planı tamamen iptal etmeye yetiyordu.

-Bu bizim için geri dönüşü olmayan bir dalgalanma yaratır. Bu ancak deli birisinin ortaya atacağı bir öneri diyeceğim ama Profesör zaten şizofreniyi atlatmış bir kaçık! Piramit Dairesi’nden izin almadan onaylanması mümkün değil. Ben irtibata geçmeyi ve izin almayı öneriyorum.

Diğer 4 üye de Piramit Dairesi ile iletişime geçilip konu hakkında izin almayı uygun görerek Piramit Dairesi’ne mesaj gönderdiler ve görüntülü konferanstan ayrıldılar. Yıl 1978’di.

BYP Yüksek Komitesi dünyadaki bütün siyasi ve uluslar arası birimlerden daha büyük bir oluşum olmasına rağmen bazı nüanslarda Piramit Dairesi’nden onay almadı gerekiyordu.

Piramit Dairesi Profesör Gerard hakkında araştırma yaparak sakıncalı bir kişi  olmadığına karar verdi. Fakat toplu intihar olayı araştırmalarını sekteye uğratacak derecede tehlike içeriyordu. Gerard’ın bunun hakkında en ufak bir bilgisi olmadığını bildiklerinden “medyada büyük yankı uyandırır ve geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurur” gerekçesi ile BYP Yüksek Komitesine “Eylem Planı İptal” mesajını ilettiler.

Profesör Gerard zaten %90 oranında bir red bekliyordu ve o yüzden yıllar öncesinden çalışmalarına başlamıştı bile. Belki de Piramit Dairesi’nin direkt olarak ondan şüphelenmemesi için yaptığı bir manevraydı.

Her Pazar kiliseye giderek dua eden bir bilim adamıydı. Hristiyanların arasında küçük çaplı bir yıldız olarak kabul edilen James Warren’ın vaaz verdiği kiliseye gidiyordu. Kilisede ayinler dünyada bir ilk olarak halka kapalı şekilde yapılıyordu.Gerard, ayin bittiğinde James’in yanına giderek sarıldı ve kulağına fısıldadı

-Planımızın 2 aşamasına geçiyoruz. Guyana ülkesindeki ormanlık araziye yerleşin ve oraya Jonestown adını verin. Zamanını ben sana haber vereceğim.

Diyerek omuzlarından tutarak devam etti

-Çok teşekkürler Rahip Jones. Bu özel dualarınız için size minnettarım.

Ve kiliseden ayrılarak bekleyen özel aracına binerek BYP alanına geri döndü.

Sirius ŞizofrenleriKde žijí příběhy. Začni objevovat