27 - FİNAL

6.5K 609 30
                                    

Nefesimi tutmuş sadece öyle duruyordum. "Benim yemeğim sensin." "Benim yemeğim..." Söyledikleri kulağımda yankılanıyordu. Öylece boş boş bakıyordum. Gideli tam iki saat olmuştu. Ten rengim beyazın olabileceği en açık tonuydu. Hiçbir hücremi hissetmiyordum. Sanki zamanda yok olmuştum. Öylece Mandy'nin başında duruyordum. Akacak yaşım kalmamıştı. Hissetmiyordum artık kısacası. Ölümü bile hissetmiyordum. Nefes alıyor muydum bilmiyordum. Almakta istemiyordum. Polis sirenleri kulağımı tırmalıyordu. Birileri kollarımdan tuttu. Sonra kucaklarına aldılar. Ama ben zamanda yok olmuştum. Bütün sesler yankıydı. Gözlerimi açık tutmak bana işkence gibiydi. Mandy'nin tabutu karşımdaydı ve ben öylece bakıyordum. Bütün her şey benim yüzümdendi. Aptal bir karaltının takıntısı olan aptal bir ben.

Bir gün karşıma çıkacağını biliyordum ve ben ona bunu fena ödetecektim.

2 ay sonra...
"2 aydır böyle. Ne konuşuyor ne de cevap veriyor. Sadece boş boş bakıyor. Zar zor yemek yiyor." 2 aydır babam başımdan ayrılmamıştı. Bu yüzden dükkanı Dustin idare ediyordu. Odamdan hiç çıkmıyordum. Ve kimseyle konuşmuyordum. Sky hariç. O beni konuşturabiliyordu. O da çok nadir bir şekilde.

Her şeyin suçlusu bendim. Ve yarın bu gece sabaha karşı benim doğum günümdü. Odamda fark etmeden eşyaları hareket ettiriyordum. Ve herkesin düşüncelerini duyabiliyordum. Bu çok kolaydı. Hatta istemeden yapıyordum bunları.

Babam telefonuyla dışarı çıktı. Yine çok özel arkadaşlarına beni anlatıyordu. Neden evden çıkamadığını falan işte. Pencereden dışarı baktım. New York bir farklıydı bugün. Karlar lapa lapa yağıyordu. Bazen gözlerimi kapatıp orada hayal ederdim kendimi karların arasında ya da kartopu savaşı yaparken. Birden kafama gelen topla yatağıma düştüm. Gözlerimi açtım. Doğruldum. Sky... Hiç şaşırmamıştım. Baygın baygın baktım ona. "Hadi ama küçük Naira böyle bakma."

Omuz silktim. "Umurumda değil."

Birkaç saat gevezelik yaptıktan sonra gitti. Babamın geleceğini düşündüğüm için yattım. Kafamı yastığa koydum. Birden kapı açıldı. "İyi ki do..." Birden sesini kıstı. Gözlerimi kapattım. Elinde pasta olduğunu hayal edebiliyordum. Yıllardır aynı günde aynı pasta. Tekrar ışığı kapattı ve dışarı çıktı. Gözlerimden yaşlar inmeye başladı. Yorgana sımsıkı sarıldım. Burnumu çektim. Hıçkırdım. Sesimi çıkarmamaya çalışıyordum. Olanların hepsi benim suçumdu. Ve bir pasta bunu değiştirmeyecekti. Ben bugün doğmuş olamazdım. Ben bugün ölmüştüm.

Uyumaya çalıştım. Belki sabah kalktığımda sırtımda kanatlarım olabilirdi. Ama artık umurumda değildi. Pes etmiyordum. Savaşacaktım. Ama şimdi değil. Yanağımın okşanmasıyla derin olmayan uykumdan kalktım. Sky karşımdaydı. "Neler oluyor?" Güneşin çıkmasına az kalmıştı.

Elimi tuttu. "Gel."
Bir an tereddüt ettim ama sonra elini tuttum. Gülümsedi. Kanatlarını açtı ve bizi New York manzarası eşliğinde uçurdu. Karlara dokunmaya çalıştım. Bu çok güzeldi. Ormanlık bir alana indik. Ortasında küçük bir göl vardı. Etraf ağaçlarla kaplıydı. "Nereye geldik?" Fakat bir manzara vardı. Mükemmel! Saatine baktı. Elimden tuttu ve biraz daha yükseğe çekti beni. "Neler oluyor?"
"Hep görmek istediğin bir yere götüreceğim seni." Alnım kırıştı. Neresi ki? "Sadece iki dakika bekle." Kafamı salladım. "Kendini rahat hisset." Kafamı salladım. İki dakika boyunca manzarayı izledim. "Ee? İki dakikayı geçti." Ona döndüm. Şaşkın bakıyordu. Arkama. Neden öyle baktığını anlamamıştım. Arkamı göremeyeceğim için göle gittim. Yansımama baktım. Ve küçük dilimi yuttum. Ben neydim? Kanatlarım çıkmıştı. Fakat hissetmemiştim bile. Kanatlarım koyu kahveye çalıyordu. Annem ve babam Ay Işığıydı. Benim de öyle olmam gerekiyordu. Burada neler dönüyordu? Kanatlarım tahmin ettiğimden daha büyüktü. Ama onları hissetmiyordum bile çok hafiftiler.

Elimi tuttu. "Ben neyim?"
"Şimdi onları boş ver. Kanatlarını kapat."
O da kapattı. Göle yaklaştık. "Şimdi göle atlayacağız. Korkma. Kafa üstü atla. Korkmadan yüz. Çakılmaktan korkma." Gözlerim irileşti. "Olmaz. Islanmak istemiyorum." Gülümsedi. "Islanmayacaksın," dedikten sonra göle atladı. Kaşlarımı kaldırdım. Ne demek istemişti? 10 dakika bekledim. Ama çıkan olmadı. Korkmaya başlıyordum.

Ben de onun dediği gibi atladım. Bir süre boğulacağımı sandım. Ama hava içime girdiğinde gözlerimi açtım. Gölden çıktım. Bilmediğim bir yerdeydim. Ve biz buraya cidden bu yolla mı gelmiştik? Ve dediği gibi ıslak değildim.

Elimi tuttu ve beni bir yere çekti. Buradan bütün manzara görünüyordu. "Biz neredeyiz?"

"Naira'dayız."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
NAİRA‧✕‧Örümceğin Laneti |3K Serisi 1.kitap|Where stories live. Discover now