1 - Milkshake Canavarı

18.1K 1.1K 51
                                    

"Hadi ama o kadar da kötü değilim güzelim, bir ısırık veremez misin?" diyerek pis pis sırıttı karşımda iğrenç, leş gibi kokan vampir. Evet, Nairalar vampirlerin kokularını 100 metre öteden bile alabiliyorlardı. Ve inanın hiç koklanası bir koku değil. Ölü insan ve kan kokusu. Onun sırıtmasına karşılık ben daha da sırıttım. Çünkü biraz sonra sonu olacaktım. "Gülümsemek güzel değil mi?"

İki adım yakınlaştı. "Ne diyorsun hiç anlamıyorum bebeğim." Yere tükürdüm. Durdu. "Kes." Gayet sakin ve temkinliydim. Hadi ama! Bu benim ilk leşim değildi. Sırtımdaki samuray kılıcını yavaşça yerinden çıkardım. Vampirin gözleri irileşti. "Yoksa sen o ucubelerden misin?" Sırıttım. Sonra kafamı salladım. Anında dişlerini çıkardı ve hızlıca üzerime atıldı. Fazlasıyla hızlıydılar. Hareketlerini zor anlıyordunuz. Fakat ben bu hareketlerine alışmıştım artık. Yere kendimi attım ve sola kayarak ayağımı uzattım. Çelmem sayesinde yeri boyladı. Toparlanmaya çalışırken kılıcı ayağına savurdum. Bileğinden ötesi koptu. Çığlık attı pislik. "Ucubenin kim olduğunu göstermeme gerek var mı?" diyerek ona yakınlaştım. Yakınlaşmamdan faydalanarak saçımdan tuttu ve üzerime çıktı. Boynuma abanmaya çalıştı dişlerini güzel kırmızı damarlarıma geçirmek için. Ellerimle onu uzak tutmaya çalışıyordum ama bu o kadar kolay değildi. O sırada kılıcım yere düşmüştü. Göz ucuyla yerde daha demin kanını içtiği kadına baktım. Ayağa kalkmış burada neler olduğunu çözmeye çalışıyordu. Bizi görünce bir çığlık attı. Eyvallah bağyan.


Vampir çığlığa döndüğü an her zaman belimde bulundurduğum küçük bıçağı yüzüne geçirdim. Çığlık attı acı içinde. Oyalıyordum. İstesem şimdiye onu öldürmüştüm. Ama bana da eğlence çıkmıştı. Dediğim gibi bundan keyif alıyordum. Üzerimden ittim ve üzerine çıktım. Bıçağı çektim tabii hala inliyordu. Bir yandan da küfürler savuruyordu. Önüme gelen ince tel saçlarımı hissettim ve rüzgarın yardımıyla onları geriye attım. Her zamanki gibi çok rahattım. Yüzüne sağ yumruğumu peş peşe geçirmeye başladım. Sonra karnına. Yumruklarım kanlanıncaya kadar. Parmaklarımı hissetmeyene kadar. Ben ne olduğunu anlamadan alnıma elini çıkardı ve uzun iğrenç tırnaklarını alnıma geçirdi. Bağırarak geri atıldım. Gerçekten bu pisliğin uzun iğrenç tırnakları vardı. Hani şu cadılardakinden. A bu arada acaba cadıların da gerçek olma ihtimali yüzde kaçtı?

Kılıcımı almak için eğildim fakat bana tekme attı ve yeri boyladım. Karnımı tutarak nefes almaya çalıştım fakat bu beni zorluyordu. Sanırım kaburgam zarar görmüştü ama önemli değildi. Naira olduğum için iyileşmem uzun sürmezdi. Bana doğru geldi. İğrenç hırıldamamsı sesler çıkartarak tekrar ısırmayı denedi. Nefes aldığımı hissettiğimde tekmemi konuşturdum. Müsait bir yerine hızlıca vurunca yerinde zıplayarak geri düştü. Bu kadar eğlence yeterdi. Alnımdan akan kana dokundum. Parmağım bulaşmıştı. O ise acısından kurtulmuş ayağa kalkmıştı. "Ne o ucube? Yoksa alnın kanıyor diye korkmaya mı başladın?" dedikten sonra pis pis kahkaha attı. Ayakta duramıyordu bir de. Sözlerine sinirlenmiştim fakat duygu katmak yok! Yoksa kaybedersin!


Ben sinirli bakışlarımı ona atarken o şu hızlı vampir atlamasını yaptı ve boynumu boğazladı. Isırmadı canım elleriyle sıkmaya çalıştı pislik. Onun da birçok yerinden kan akıyordu. Hele de yanağından geçirdiğim bıçak sayesinde bir delik açılmıştı. Nefes almaya çalışırken bir yandan kılıcımı yerde aradım. Fazla uzakta değildi. Sadece bir metre ileri de yanımda. Elimi uzatmaya çalıştım. Diğer elimle de onu uzak tutmaya çalışıyordum. Odaklandım. Odaklandım. Ona uzanmalıydım. O sırada aklıma gelmeyecek bir şey oldu. Kılıç birden avucuma ilerledi. Avuçlarımda hafif bir duman gördüğüme yemin edebilirdim. Ama ne rengini bulanık görüşümden ne de gerçekliğini giden bilincimden anlayabilmiştim. Belki de hayal görmüştüm boğazımdaki el sayesinde. Fakat görmüştüm. Kılıç birden avcumun içindeydi. Son nefesimle kılıcı aldım ve kabzası tam karnımın üzerine gelecek şekilde dik halde yerleştirdim. Sonra yukarı çıkarttım. Dank.
Vampirin sonu. Elleri gevşerken son kez gözlerinin içine bir sırıtış attım. Bembeyaz dişlerim şimdi kan içerisindeydi. Kandan dişlerim görünmüyordu. Gözleri karardı. Tamamen simsiyah oldu. Belinden ayağımla iterek yere yapıştırdım. Evet yarasa şovu mod on!
Ayağı kalktım ve kılıcı arkamdaki kılıfına yerleştirdim. Tekrar alnımdaki kana dokundum. "Ah!" Acımıştı. Elimdeki kana baktım. Sonra deri ceketime sürdüm. Ağzıma dolan kanı yere tükürdüm. Gecenin kızı gibiydim. Siyah pantolon, siyah salaş tişört, siyah deri ceket, siyah asker botları...
Yani vampir avına çıkarken Dustin gibi beyaz-mavi tişört giyip üzerime bulaşan kanları belli mi etmeliydim? O tam bir aptal. (Kafasını sallayan sırıtış. O nasıl oluyorsa? Hayali size kalmış.)
Önüme gelen saç tellerini geri savurduktan sonra iğrenç yaratığın son nefesini vermesini bekledim. Gözleri bembeyaz oldu ve sonra eski göz bebeği geldi. O sırada ağzından tam tahmin ettiğim gibi bir düzine yarasa uçtu ve gökyüzünde kayboldu. Yeniydi. Çünkü buralarda bu kadar açık seçik insan emen vampir pek rastlanmazdı. Fakat o tırnaklara bir anlam veremiyordum. Yoksa içine girdiği insan mı anormal bir şeydi? Her neyse... Ellerim arka cebimde yarasaların gidişini izledim. Gözden kaybolduklarından sonra sağ cebimdeki telefonu aldım elime. Hızlı aramalardan Dustin'e tıkladım. Gerçi orada bir babam bir Dustin ve bir de BurgerKing'in numarası kayıtlıydı. Neden mi? Haftada en az 5 milkshake tüketen bir Nairayım. Ondan mı desek?

NAİRA‧✕‧Örümceğin Laneti |3K Serisi 1.kitap|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin