26 Bölüm

15.3K 556 71
                                    

Bir yolculuğun hiç bitmenesini isteyeceğimi hiç sanmazdım ama boranın kucağında geçen bu güzel baş ağrımı yolculuğun hiç bitmesin istiyordum ama herşey gibi buda biti.

Boranın hastaneye gidelim diye tutursada zar zor hastaneye gitmeme kararına ikna edebilmiştim. Ama Bora beni evime değilde kendi evine getirme kararından geri çevirememiştim.

Boraların evin önüne gelince yürümeye üşendiğim için gözlerimi kapatıp uyuyormuş taklidi yaptım. Küçükken babama çok yapardım. Canım hepte kucağına alırdı.

Bora arabayı park etikten sonra gözlerinin üzerimde olduğunu hissetim ama çaktırmamaya çalıştım. Artık ne kadar başarılı olabildim Allah bilir.

Bora biraz hareketlendikten sonra cebinden bir şey çıkardı. Galiba telefondu çünkü ekranı açarken ses gelmişti.

Bora bir iki dakika sonra konuşmaya başladı.

" evimin öndeki arabamı alın ve yaptırın eğer yapılmazsa satın gitsin." Dedi.

Benim neyimeydi ki arabayı sürmek? Otur işte yolcu koltuğuna uyu gitsin. Yok ama illaki çocuğun başına dert açacaktım. Gitti güzelim araba.

Düşündükçe yanaklarımın kızardığını hissettiğim için kafamı biraz oynatıp saçlarımın yüzüme düşmesini sağladım.

Bora elini kaldırıp gözümün üstüne düşen saçlarımı geriye itip göz kapağımın üstünden öptü. Sırıtmamak için elimden geleni yaptım. Doğrusu yapmaya çalıştım.

Bora arabanın kapısını açıp yavaş yavaş eve doğru yürümeye başladı.

Bora eve girip beni kucağında kendi odasına taşıdı ve yatağa yatırıp yanıma yatı.

" bu sefer uyumuş numarası yapma barim prenses" dediğinde kapalı olan gözlerim bi anda açıp başımı boraya çevirdim. Gözlerini kapatmıştı ama dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı.

"nasıl anladın?" Diye sordum şaşkınlıkla.

Gözlerini açıp dişlerini gösterecek derecede güldükten sonra cevap verdi.

"telefon konuşmasından sonra biraz elma olmuş olabilirsin" dedi o yüzündeki gülümsemesiyle.

"yaa." Diye mızmızlandım. Bora kahka atarak gülerken ben yüzümü yastığa gömdüm. Başım hafif ağrıyordu ama boranın yanında hissetmiyordum.

Bora gülmesini sonunda kestiğinde bedenimi boraya doğru çevirip gözlerimi kapatım. Bora kollarını bana sardıktan sonra sımsıkı sarıldı bana.

Göğsü inip kalkarken başımın göğsüne geldiği için güldüğünü anlamıştım.

"gülme." Dedim kokusu beni mayıştırırken

"tamam. İyi geceler prenses." Dediğinde çoktan gözlerim ağırlaşmaya başlamıştı

"hm hmm" gibi bir şeyler geveleyip kendimi uykunun kollarına teslim etim. Yada bir dakika boranın kollarına teslim etim demek daha doğru olur.


FATİH'TEN ~~


Sevgilisiymiş peh. O kız benim. Hiç dokunmadığın halde her halinden beli olan ipeksi saçları , mavi gözleri ile benim olmalıydı. Ve ben ne istersen elde etmişindir. Ee yalan yok şimdi yakışıklı çocuğum.

Ankara'daki tüm kızlar tanır beni. Hata tek kızlar değil erkekler bile tanır. Hemen yanlış anlamayın ha erkeklerle birlikte olmuyorum.

Yani erkekler pek ilgi alanımda değiller. Zaten hiç bir zaman anlamamışımdır o kafa güzel kız varken erkek erkeğe ne gerek varki? Hele dünyada Dilara gibi bir kız varken... Ah bu kız bu kadar güzel olmak zorundanıydı?

Aklıma Dilara'nın yanındaki ibne aklıma geldikçe sinirlenmeye başlamıştım. O bora denen şerefsizi bitireceğim.


Belki bir mafya değildim ama mafyanın yanındaki çalışandım. Buda birşey.

Bende fatihsem o bora denen şerefsize işini bildirirdim. Hemen mafya olan burak -mafya- ağabeyin odasına doğru yürümeye başladım.

Burak ağabeyin kapısını iki kere tıkladıktan sonra gel komutunu duyduktan sonra içeri girdim ve

" burak ağabey sizden bir şey isteye bilir miyim?" Diye sordum

"iste bakalım ,fatih." Dedi. Gözlerimi duygusuzca bakarken. Bu adam hiç mi gülmez ?

"şey abi ben birini dövdürmeni istiyorum." Dedim

"kimi?" Dedi tek kaşını havaya kaldırırken.

"adı bora abi ama bana iki dakika versen soy adını buluyum geleyim"

Burak abi kaşlarını çatarak "tamam. Soyadını da bul gel." Başımı tamam anlamında aşağı yukarı sallayıp hemen odadan çıktım.

Şimdi yaktım çıranı bora bey.

Hemen o sokaktaki kameraları haçkeletip kavga ettiğimiz saatlerdeki kayıtları açtım ve kamerayı yaklaştırdım. Yüzü tamamen gözüktüğü bir anı yakaladım ve yüz sayesinde ismini bulabilen siteyi açtım ve resmini arattım.

Bora Kanlı. Bu soyadı bir yerden tanıdık geliyordu ama şuan hiç düşünemem.

Hmm bu olaydan sonra vücudun soy adın gibi kanlı olacak, piç kurusu.

Gözümün önünden saniyesinde burak beyin ona neler yapabileceğini gözlerimin önüne gelmişti.

Huhuu burak ağabeyin fantezileri çok farklıdır.

Hemen burak ağabeyin odasına gidip kapıyı tıklattım. Ve gir komutundan sonra odaya girdim.

"bula bildin mi , fatih" dedi.

"buldum abi. Adı soyadı Bora Kanlı." Burak ağabeyin kaşları havaya kalktı. "Kayseri'de yaşıyor." Dediğimde Burak ağabey gülmeye başladı.

Ben önceden bu adamın hiç gülmediğini söylemiştim ama adam şimdi gözlerimin önünde kahka atıyor.

Asıl merakım şimdi niye gülüyor?


inşallah çok saçmalamamışımdır amin amin amin. 😂

SERSERİWhere stories live. Discover now