24. Bölüm

15.3K 575 91
                                    

İSTEKLERİNİZ ÜZERE SEZON FİNALİ VERMEKTEN VAZ GEÇTİM.


Kulağımdaki telefonla arkamı döndüğümde gördüğüm arabayla sinirlenmeye başlamıştım. Arabanın kapısını yavaş yavaş açıp cool bir şekilde indi. Şuan bu sokaktan geçen veya camdan bakan bir genç kız bayıla bilirdi ama benim fatihe karşı hiç bir etkilenmede bulunmuyorum. Fatih benim gözümde sadece bir yavşak.

"sonra görüşürüz selin." Dedim ve telefonumu cebime sokup fatihe

" nerden buldun beni yavşak?" Dedim.

"yavşak? Ben daha çok salak, sapık gilan bir şeyler bekliyordum."

"bence yavşak bunların en ağrı. Hem senin burada ne işin var? nasıl buldun evimi? Yoksa bizimi takip ediyordun? Pis sapık." Sorularla kurulu bir cümle kurdum.

Tam bana cevap gerçeği sırada telefonum çalmaya başladı. Hemen cebimden çıkarmaya başladım. Arayanın bora olduğunu görünce yüzümde aptal bir sırıtış belirdi. Yüzümü telefondan kaldırıp fatihe bakınca hemen sırıtışımı sildim ve gözlerimi devirdim.

Telefon elimde titremeye devam ederken hemen açtım ve kulağıma getirdim.

"Dilara oturduğun yerin adresini mesaj at" cevap vermeme gerek kalmadan telefonu yüzüme kapatmıştı. Telefonu kulağımdan çekerek ekranına kaşlarım havada bakmaya başladım.

Şoktan çıkınca başımı yukarı kaldırıp fatihe baktım. Arabasına yaslanmış ve kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde beni izliyordu.

Umursamadan boraya kaldığım yerin adresini mesaj olarak atım.

Fatihe dönüp"hadi git sen" dedim. Ee yukarı çıkıp düzenli olan bavulumu tekrar düzeltecektim.

"niye gidiyim?" Diye sordu yavşakça.

"niyemi" diye söyledim onda doğru iki adım atım aramızdaki mesafeyi kapatım benim bu hareketimi görünce o da yaslandığı arabadan ayrılıp bir adım öne atı ama hayla aramızda mesafe vardı. Zaten ona yapışmak istemem. "sevgilim gelecek ve beni şimdi alacak bence gitsen iyi olur."

Borayı sevgilim diye tanıtırken içimde oluşan kelebeklere gözlerimi devirmek istedim ama dışardan bir gerizekalı olarak anılmak istemem.

Fatih ilk önce şaşırma, sinirlenme ve son olarakta rahat bir yüz ifadesine geçiş yaptı.

"hmm... Sevgilin he" dedi ve arabaya doğru bir adım adım atıp ilk geldiği pozisyona geri döndü. "bir gün içinde burdan biriyle hemen sevgili olmak he gelsinde tanışalım." Dedi. Gözlerine alayla bakıp

"burdan olduğunu nerden biliyorsun?" Dedim. Fatihin yüzü artık sinirden kızarmaya başlamıştı. Fatih tam bana cevap verecekken sokağa giren BMW ile açtığı ağzını geri kapatıp arabaya bakmaya başladı. Tabiki bende.

Bora BMW'nin önü ile Range Rover'in önünün arasına bir parmak sığacak derecede önüne park eti.

Arabadan tüm cool'luyla inen boraya salyalarımı akıtarak bakmamak için kendimi kasmaya başladım.

Bora arabadan inip yanımıza geldi ve fatihe dönüp 'hayırdır' bakışı atmaya başladı. Fatih elini uzatıp gevşekçe "selam. Ben sevgilinin sapığı" sevgilinin sapığı'nı derken üstünde durarak söylemişti.

Bora kaşlarını kaldırarak bana bakınca sesli bir şekilde yutkundum. Bora , fatihe dönüp"sapığı" dedi yalandan şaşırmış bir şekilde. Fatih her zamanki gevşekçe sırıtışı ile kafasını aşağı yukarı sallayarak borayı doğruladı.

Bora kafasını sağa sola çevirip kıtlatınca alt dudağını dişledim. Ben daha ne olduğunu anlamadan saniyeler içinde bora fatihe yumruk atmış ve gene saniyeler içinde fatih yeri boylamıştı.

Ben herşeyi şaşkın bir şekilde izlerken bora, fatihin üstüne çıkıp yumruklamaya başladı. Her yumruğum sonunda 'sapığı he' demeyi de ihmal etmiyordu.

Artık fatihin dayaktan hareket bile etmeye hali kalmamıştı. Bende sonunda şoktan çıkıp "bora tamam yeter...lütfen" deyip kolunu tutum. Bora fatihin üstünden kalkıp yanıma geldi ve yüzümü avuçlarının içine alıp

"sana dokundu mu?" diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. Bora derin bir nefes alıp anlımdan öptü be kollarını etrafıma sardı. Özlediğim kendine has kokusu.. Bende kollarım kaldırıp onun beline sardım başımı iyice göğsüne bastırıp daha sıkı sarıldım.

Fatihin arabasının gidiş sesini duyduğumda derin bir nefes alıp başımı boranın boyun girintisine soktum. Burnum yanlışlıkla boranın boynuna değince boranın oradan tiki olduğunu anladım . Ee o birden irkilince bende kıkırdadım ve tekrar burnumu değdirdim o gene boynunu uzaklaştırmaya çalışınca gülmeye başladım. Bora tekrar boynunu getirince kendini kastığını anladığım için bu sefer kendini kasması geçsin diye bekledim. Sonunda kendini rahat bırakınca tekrar burnumu sürtecekken yanlışlıkla dudaklarım değmişti bu sefer bora geri çekilmek yerine öyle kalmıştı.

Bende şoktan dolayı hareket edemiyordum. Sonunda bora saçlarıma bir öpücük bıraktı ve başını geri çekmeden konuşmaya başladı "hadi çık üste bavulunu alda gel." Nefesi saçlarıma karışıyordu başımı hafif aşağı yukarı sallayıp hiç çıkmak istemediğim kollarından çıkıp apartmana doğru koşmaya başladım. Arkamdan boranın kahkasını duyduğum halde hızla eve gidip bavulumu almak için koşmaya devam etim.

Bavul yerine söylediğim küçük çantamı alıp teyzemlere küçük bir not da gidiyorum yazıp evden koşarak çıktım bora arabanın içinde oturduğunu görünce hemen çantamı arka koltuğa atıp sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna oturdum.

Bora bana bakıp "bir yere uğrayacak mısın" diye sordu. Başımı hayır anlamında sallayınca arabayı sallayıp sürmeye başladı.

Yola çıkalı daha yeni olmuştu ama benim canım çok sıkılmaya başlamıştı. Yola baktığımda bir tane bile araba olmadığını görünce boraya dönüp "bora?" Dedim.

Bora kafasını çevirip bana bakarak "hı" dedi

"canım çok sıkıldı"

"şarkı aç"

"yaa bora ben araba sürmek istiyorum." Bora gözlerini açıp bana baktı

"araba?" Heycanla başımı aşağıya yukarı salladım. Bora bana bakıp derin bir nefes alıp arabayı kenara çekip durdurdu.

"gel bakalım" deyip bacaklarına iki kez vurdu. Gözlerimi pörtletip boraya bakarken "ne gaz, firen, vides biliyormusun?"

Başımı hayır anlamda salladığımda kaşlarını ve ellerini havaya kaldırıp "ben bilmem. Ya kucağımda tek direksiyonun hakimiyetini alıp sürersin ya da yol boyunca sıkılırsın." Dedi 'öff' leyip yerimden kalkıp Bora'nın kucağına oturdum.

"arabayı çalıştırıyorum bak" dediğinde hemen kafamı aşağıya yukarı salladım. Bora sol kolunu belime sararken sağ kolu vitesteydi. Araba hareket etmeye başlayınca ister istemez kıkırdadım. Bora benim kıkırdadığımı duyunca oda kıkırdadı

"bora biraz daha hızlı sür kaplumbağa bile daha hızlı" diye mızmızlandım.

Bora arabayı daha hızlı sürmeye başladı. Biz hızlı giderken dönemecin oraya geldiğimiz için yollar tek şerite düşmüştü ama alan gene büyüktü boraya tam yavaşlamasını söyleyecektim ki karşıma çıkan tırla şaşkınlıktan söyleyeceğim kelimeler ağzımda tıkalı kalmıştı.

"bora" diye fısıldadım. Bora kafasını yan taraftan uzatıp öne bakınca tırı gördüğü gibi direksiyonu yama doğru kırmıştı. Tırdan kurtulmuş olabilirdik ama önümüzdeki taşlı dağdan kurtulamamıştık.

SERSERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin