Masalsı dünya

190 18 8
                                    

Etraf o kadar güzel süslenmişti ki şaşkınlığımı atamıyordum . Ömer karşımda oturuyordu .
- Kıvılcım : Ömer sen hangi ara burayı hazırladın , süsledin?
- Ömer : Benim zaten burada bolca vaktim var . Sana teşekkür etmek istedim , seni hastaneden çıkaramazdım ben de burada hazırlık yaptım .
- Kıvılcım : Haberim olsaydı bu kıyafetlerle oturmazdım .
- Ömer : Böyle de çok  iyi görünüyorsun umarım hazırlandığın bir anda yine böyle birlikte aynı masada oluruz .
- Kıvılcım : Kıpkırmızı olmuştu yanakları , teşekkür ederim . Biraz kafam dağılmış oldu .
- Ömer : Aslında ben de kendime inanamıyorum . Benim için çok büyük bir gelişme .
- Kıvılcım : İlk karşılaşmamızda yanımdan öylece geçmiştin , sana teşekkür etmek istediğim zamanlarda kafanı hep çeviriyordun .
- Ömer : İlk defa benimle bu kadar göz teması kuran birisi vardı ve ben ne yapacağımı bilemiyordum . Bu arada ne içersin ? Doldurayım.
- Kıvılcım : Teşekkür ederim ben alırım .
- Ömer : Sen kızardın mı ?
- Kıvılcım : Ellerini yanaklarına götürür . Şey bir anda böyle sıcak bastı galiba ondan .
- Ömer : Hııı hava baya serin , gülmeye başlar .
- Kıvılcım : Gülme . Ne diyeceğimi bilmiyorum . Lütfen .
- Ömer : Tamam , bu senin teşekkür yemeğin . Nasıl gidiyor ?
- Kıvılcım : Ece için doğru olanı yapmaya karar verdi annesi . Bugünü böyle kapattık . Zorlayıcı ama günün sonunda hastalar mutlu ayrılınca o yorgunluğun üzerinden kalkıyor , kuş gibi hissediyorsun .
- Ömer : Ben ne zaman iyileşeceğim peki , hemşire hanım ?
- Kıvılcım : Sizi burada biraz daha misafir etmeyi düşünüyorum .
- Ömer : Benim de pek gidesim yok .
- Kıvılcım : Gülmeye başlar , elbet taburcu olacaksın . Hatta en kısa sürede diyebilirim .
- Ömer : Olamaz diyerek ellerini bağdaş yapar .
-Kıvılcım : Noldu ? İyileşmek istemiyor musun ?
- Ömer : İlk defa istemiyorum galiba .
- Kıvılcım : Neden?
- Ömer : O zaman seni bu kadar sık göremem . İyileşirsem buradan uzak kalırım ve seni göremem bu beni daha fazla üzer . Bir dakika o zaman tekrar hasta olup gelebilirim , Dimi ?
- Kıvılcım : Gülerek , saçmalama ömer . Sen iyileş yeter ki , istediğin zaman sana vakit ayırırım . Yeter ki karşımda çok daha iyi umut dolu bir Ömer olsun .
Ömer ayağa kalkar ve yanıma gelip
- Ömer : Bu dansı bana lütfeder misiniz ?
- Kıvılcım : Nasıl ? Şimdi mi ? Ama müzik yok
- Ömer : İşte burayı atladım ama şöyle hayal edelim mi ? Şimdi biz dans ediyoruz gözlerimizi kapatıyoruz ve olmak istediğimiz yerde kendimizi hayal edip ne istersek onu dinliyoruz . Nasıl ?
Kıvılcım Elinden tutup ayağa kalkar , bacaklarına kadar titriyordur ama çaktırmamak için de çok çabalıyordur . Ömer Kıvılcımla olan mesafesini iyice azaltıp belinden kavrar. Kıvılcım gözlerini kapatmıştır. Ömer ise onu izliyordur gülümseyerek .
- Ömer : Ne dinliyorsun ?
- Kıvılcım : Söylemesem .
- Ömer : Söylemen gerekiyor çünkü ilk dans müziğimiz ileride lazım olabilir .
- Kıvılcım : İleride derken .
- Ömer : Mesela , oğlum bana gelip annemle ilk dans müziğiniz ne diye sorsa cevap vermem gerekiyor .
- Kıvılcım : Aniden gözlerini açar , Ömer'e doğru şaşkın bir şekilde bakar . Anlamadım nasıl ?
- Ömer : Hep böyle mi takılacağız ?
- Kıvılcım : Güler , konuşmayı dener yapamaz
- Ömer : Dur heyecanlanma şimdi ikimizede doktor gerekicek .
Birlikte kahkahalar eşliğinde danslarına devam ederler .
- Kıvılcım : Kendimi masallarda gibi hissediyorum .
- Ömer : Sen hangi masal kahramanı oluyorsun ? Rapunzel ? Pamuk prenses ? Dur bulacağım .
- Kıvılcım : Ömer , ondan bahsetmedim ortamın büyüsünden bahsediyorum.
- Ömer : Tamam buldum vardı ya ayakkabısını merdivenlerde bırakıyordu bir prenses vardı .
- Kıvılcım : Kül kedisi ?
- Ömer : Gülmeye başlar .
- Kıvılcım : Tamam ben anladım . Kafasını eğer .
- Ömer : Aslında benzetmek istediğim şey seninde büyülü biri olman . Önlüğünü giydiğin an şu koridorda yürüyorsun ya böyle arkandan sihirli tozlar dökülüyor .
- Kıvılcım : Neyse ki düzelttin .
- Ömer : Güzel çevirdim ama dimi ?
- Kıvılcım : O zaman bu kül kedisinin hastaneye dönme zamanı .
- Ömer : Hemen mi ?
- Kıvılcım : Kötü üvey kardeşlerim beni böyle görürse sonum hiç iyi olmaz .
- Ömer : Merak etme ben buradayım . Üvey kardeşlerinden seni korurum .
- Kıvılcım : Çok teşekkür ederim bana çok iyi geldi . Bu arada bana büyük bir buket dolusu gül geldi üzerinde not yoktu ama yinede ...
- Ömer : Ellerini cebine sokar , gözlerini kısar . Yoksa başka bir prens mi var ?
- Kıvılcım : Hayır , yani aslında bilmiyorum belki ...
- Ömer : Elini ceketinin içine atar ve bir kırmızı gül çıkartır , bir tanesini ben almıştım içinden bugün için . Kıvılcıma doğru uzatır . Gizem severim . Dur notun da burada olmalıydı diyerek cebinden bir not çıkartır .
- Kıvılcım : Doğru tahmin etmişim .
- Ömer : Al bakalım bunu sakla bak , ileride lazım olucak .
Tam o sırada ortama Kenan Doktor dalar alkış yaparak içeri girer .
- Kenan Doktor : Mükemmel bir ortam , ben bile düştüm .
- Ömer : Ama davetli değilsin ?
- Kenan Doktor : Gerek yok , Kıvılcımın olduğu her yere davetli sayılırım .
- Ömer : Kenan'a doğru yaklaşır . Yakasından tutar sandalyeye oturtur . Buyur otur seyirci olarak .
- Kıvılcım : Ömer , biz de hastaneye geçiyorduk değil mi ?
- Kenan Doktor : Böldüm mü yoksa , çok pardon bilseydim daha erken gelirdim .
- Ömer : Kıvılcıma bakar , gözlerini kısar ellerini tekrar cebine koyar . Kenan'a doğru yaklaşır . Sence burası neye benziyor ?
- Kenan Doktor : Teras ?
- Ömer : Bilemedin , diyerek kafa atar . Kenan doktor yere düşer .
- Kıvılcım : Ömer napıyorsun ?
- Ömer : E e bilemedi ? Telefon joker hakkını kullansaydı , Diyerek. Oradan elleri ceplerinde bir şekilde ayrılır . Ve geri döner kıvılcımın elinden tutup oradan uzaklaştırır . Az kalsın seni o yamyamın yanında unutuyordum .
- Kıvılcım : Ömer , lütfen bir daha bunu yapma .
- Ömer : Bu adamı sevmiyorum , bütün kontrollerimde canıma okuyordu . Kocaman elleri var . Gelip tadımızı kaçırdı . 
- Kıvılcım : Sürekli karşılaştığım ve aynı hastane içerisindeyim lütfen beni zor duruma sokma .
- Ömer : Bak gidip kafasına buz koymaya kalkma . O kendi halleder . Belki bir şeyde olmamıştır . Çok sert vurmadım .
- Kıvılcım : Ömer .
- Ömer : Kıvılcım Hemşire . Ben en iyisi ilaçlarımı alayım . Odama götürür müsünüz beni ?
- Kıvılcım : Derin nefes alır . Buyur gidelim .
- Ömer : Peki koluma girer misiniz . Ayaklarım tutmuyorda . İlaç almadım ya ondan sanırım .
- Kıvılcım : Karşında ilaçların ne işe yaradığını bilen bir hemşire varken numara yapmasan mı ?
- Ömer : Gülmeye başlar . Ve kıvılcımın koluna girer birlikte odaya giderler . Ömer çocuksu çapraz yürüyüşle keyifle odasına girer . Görüşürüz Kıvılcım .
- Kıvılcım : Görüşürüz , uslu dur olur mu ? Yabancılara kapını açma . Ve onlara kötü davranma .
- Ömer : Ellerini önüne alıp dudaklarını büzer , peki Kıvılcım hemşire .
Arkamı dönüp gittim ona karşı gülmedim ama kendimi tutamadım .  Yüzümde komik bir ifadeyle istemsiz bir şekilde dolaşıyordum .
- Zeynep Hemşire : Kenan bey yüzünüze noldu ?
- Kenan Doktor : Terasta ayağım kaydı düştüm .
- Zeynep Hemşire : Geçmiş olsun , karanlık sanırım o yüzden bir daha ki sefere dikkatli olun .
- Kenan Doktor : Olurum . Ece taburcu olmuş sanırım . Son bir kontrolüm vardı .
- Zeynep Hemşire : Annesi ile birlikte hastaneden ayrıldı gerek kalmadı . Kıvılcım buradasın . Hastaların son kontrollerini yapar mısın bu gece nöbet sırası sendeydi .
- Kenan Doktor : Kıvılcım , erken dönmüşsün .
- Kıvılcım : Tabi Zeynep Hanım şimdi yapıyorum kontrolleri . Diyerek hastaların yanına doğru ilerledim Kenan'ı görmezden gelmem gerekiyordu . İyi birisi olsada başım belaya girebilir . Hastaların tansiyon ölçümlerini yaptıktan sonra masama döndüm yarım kalan dosyaları tamamlarken , aklıma teras gelince bütün dikkatim dağılıyordu .
- Dilara : Kıvılcım Acile yaşlı bir kadın geldi yaşı 70 adı Sevgi Parkinson hastası . İlgilenir misin ?
- Kıvılcım : Tabi gidiyorum hemen . Aşağıya indim , karşımda duran yaşlı kadının hali hiç iyi görünmüyordu üzerinde ona büyük gelen kıyafetler. Elini Kalbine koymuş bir şekilde üzgün , üzgün oturuyordu . Hemen yanına giderek onu bir odaya aldırdım . Önlüğünü giydirdim . Şimdi nasılsınız ?
- Hasta : Elleri titreyerek elimi tuttu , başıda sürekli sallanıyordu . Ayakta durmayı bırakın otururken bile zorlanıyordu . Sana iyiyim dersem bana inanır mısın ?
- Kıvılcım : Genelde bizler nasılsınız sorusuna iyiyim diye cevap verdiğimiz için kimse gerçek mi sahte mi sorgulamıyor . Ağzımızda bir alışkanlık olmuş . Kötü olsakta karşımızda ki insana iyiyim der geçiştiririz .
- Hasta : Ben hiç bir zaman kimseye kötüyüm diyemedim . Hep iyiyim dedim insanlar zaten kötü olduğumu bilselerde bana yardım etmezlerdi . En yakın dostumda olsa bunu yapmadı .
- Kıvılcım : Bir kaç test yapacağız size . İlaçlarınızı da getirdim bunlar sizi sakinleştirir .
- Hasta : Kalbim ağrıyor . Kalbim acıyor birisi kalbime bıçak sokmuş gibi . Hiç geçmiyor . Ağlamaya başlar , biliyor musun beni çocuklarım bile istemedi . Benden hep utandılar . Ellerim hep böyle titriyor ayakta zor duruyorum diye , onlara yük oluyormuşum . Oysa ki ben onlar doğduğu zaman tek bir göz odadaydım . Onlara daha güzel bir hayat vermek isterdim ama elimden bir şey gelmiyordu . Ne şartta olursa olsun onları doyurdum . Sürekli bezlerini yıkardım ama bir kere bile pişmanlık duymazdım . Onları bugüne getirip sonrasında benden sıkılmaları utanmaları benim ağrıma gidiyor . Bana kurdukları her bir söz kalbime bir bıçak gibi saplanıyordu.
- Kıvılcım : Gözlerinde ki yaşları siler , ellerinden tutar . Siz çok iyi bir annesiniz eminim çok fazla emeğiniz olmuştur . Lütfen şimdi bunları düşünüp kendinizi hırpalamayın . İlaçlarınızı alıp sakinleşin .
Odadan çıktığım zaman başım dönmüştü ellerimi duvara yasladım , o kadar üzülmüştüm ki ağrısı başıma vurmuştu . Ne olursa olsun ben bunlara alışamayacağım sanırım .
Sabaha karşı hastaneden çıkmak üzereyken hastanın oğlu bağır çağır resepsiyona geldi .
- Annem nerede ? Siz nasıl bizim iznimiz olmadan onu bu tımarhaneye yatırırsınız ! Hemen bana yetkili birini çağırın !
- Kıvılcım : Buyrun , annenizle ben ilgilendim . Ayrıca bu tımarhane diye bahsettiğiniz yerde onlarca iyileşmek için umut bağlamış hastalar var . Kelimelerinizi küçümser bir tavırla değil , anlayışla kurun . Kimse bile isteye hasta olmaz bu hayatta . Kimin başına ne geleceği hiç belli olmaz .
- Senden mi öğrenicem ! Bana ders mi vericeksin ! Hastalar işte ! Hepsi zır deli ! Bunların içinde annemin ne işi var ? Para koparmak için her yolu deniyorsunuz . Soyguncular .
- Kıvılcım : Senin tek derdin para mı ?
- Ne olacaktı ? Üstüne birde burada kaldığı her gün için para mı ödeyeceğim evine gitsin otursun uslu uslu .
- Kıvılcım : Yazık , bahsettiğinden çok daha kötü bir durumdaymış . Şimdi onu çok daha iyi anlıyorum .
- Ne diyorsun sen be ! Çekil şurdan ! Çıkart annemi .
- Kıvılcım : Güvenliği çağırmadan kendin ayrıl bu hastaneden .
- Güvenlik mi ? Siz şaka mısınız ? Kimi kovuyorsunuz ulan ! Diyerek elini kaldırır tam kıvılcıma vuracakken . Elinden Ömer tutar .
- Ömer : Hadi bir denesene ! Hadi bir dene !
- Kıvılcım : Ömer dur . Hasta yakını ne dediğini bilmiyor .
- Ömer : O zaman öğrenecek ! Saygıyı öğreneceksin . Karşında 7/24 hastalarla uğraşıp onları tedavi etmek için kendine bile zaman ayıramayan insanlarla nasıl konuşması gerektiğini öğrenecek . Ha öğrenmiyorsa ben öğretirim .
- Alın şunu başımdan ! Bu kim oluyor ?
- Zeynep Hemşire : Noluyor burada ? Ömer senin burada ne işin var odana döner misin ?
- Bu bir de deli miymiş ? Bana akıl verene bakın .
Ömer'i zorda olsa Zeynep hemşire odasına çıkartmıştı .
- Demet : Kıvılcım . Vasisi ne istiyorsa onu yapmak zorundayız.
- Kıvılcım : Nasıl yani , onu bu adamın eline mi bırakacağız .
- Demet : Bu adam dediğin oğlu . Anne de gitmek istiyor .
- Kıvılcım : Çünkü o her zaman onlar ne istediyse onu yapmış , hayır demeyi bilmiyor . Bakın onu iyileştirmeliyiz gerekirse oğlunuda . Lütfen izin vermeyin . Eğer şimdi izin verirsek çok daha kötü sonuçlar çıkabilir .
- Demet : Bir kere daha ikna etmeye çalışıcam ama eğer kabul etmezlerse yapıcak bir şeyim yok .
- Kıvılcım : Gerekirse ben de konuşurum .
O sıra Ömer Sevgi hanımın odasına doğru ilerler . Yanına gider .
- Ömer : Merhabalar .
- Hasta : Gel oğlum . İlaçlarımı aldım bak çok daha iyiyim birazdan hastaneden taburcu olucam merak etme bir daha seni utandırmayacağım .
- Ömer : Durumu anlar ve ağlamaya başlar . Anne ...
- Hasta : Oğlum ... Noldu neden ağlıyorsun ?
- Ömer : Anne , ben özür dilerim .
- Hasta : Niye özür diliyorsun oğlum .
- Ömer : Gelemedim yanına , sana sarılamadım . Seni koklayamadım sana ... veda edemedim .
- Hasta : Ben buradayım oğlum sen gelmedin ama ben senin işinin çok olduğunu biliyordum . Sen çok akıllı bir çocuktun , çok çalışkandın . Fazla asabi olmuştun ama olsun . Seni başarılı görmek beni mutlu ediyordu .
- Ömer : Anne bana kırılmadın dimi ?
- Hasta : Hayır oğlum , anneler affeder ne olursa olsun ... evlat çok başka bunu evladın olmadan belki anlayamazsın ama beni bir gün anlayacaksın .
- Ömer : Hastaya sarılır ellerinden öper . Ve oradan ayrılır .
- Demet : Kıvılcım hasta gitmek istiyor . Onu burada tutamayız .
- Kıvılcım : Biliyorum , bana da söyledi . İkna etmeye çalıştım ama benim yanım evlatlarımın yanı dedi . Keşke onlarda kıymetini bilseler .
- Demet : Her hastamız çok özel ama bazı hastalarımızla başka bir bağ kurarız . Bazılarına elimizden geldiğince yardımcı oluruz ama bazen bırakmak gerekiyor . Olucağına bırakmak .
- Kıvılcım : Ya çok daha kötü olursa ?
- Demet : Bu olasılığı düşünürsek hiç bir zaman rahat uyuyamayız , kendimizi rahat hissedemeyiz . Ya daha kötü olursa diye yapmaktan çekindiğimiz ne varsa çok daha kötü olabilir . Ona ne iyi geliyor bilemeyiz . Evlatlarıyla olmak ona daha iyi geliyor olabilir . Sen dışarıdan farklı görüyorsun ama o bir anne .
- Kıvılcım : Umarım yanılırım . Bunu çok istiyorum .
Mesaimden fazla hastaneden kalmıştım ve eve doğru yola çıkmıştım . Aklıma gelmemesi için farklı şeyler düşünmeye çalıştım . Buna beynimi alıştırmakta çok zorlanıyordum .
Eve gidip yatağıma uzanmadan önce mutfağa gidip anneme sarılıp öptüm .
- Sönmez : Noldu kıvılcım ?
- Kıvılcım : Sadece sarılmak istedim .
- Sönmez : İyi bakalım , yemek yiyecek misin ?
- Kıvılcım : Dinlensem iyi olucak çok yorgunum .
- Sönmez : Tamam yavrum sen dinlen .
Güzelce dinlendikten sonra hastaneye döndüm ve beni karşılayan hastanın Sevgi hanım olduğunu görünce duraksadım . Bu sefer kafası yaralıydı ve canı çok yanıyordu .
- Kıvılcım : Ne oldu ? Bunu kim yaptı ?
- Dilara : Geldiğinde böyleydi ve hiç bir şey hatırlamıyor . Sadece sızlanıyor .
- Kıvılcım : Yarasına bakalım daha sonra ailesi ile iletişime geçelim
- Dilara : Şey .... Zaten onu buraya onlar bırakmış .
- Kıvılcım : Nasıl ?
- Dilara : Biz bununla uğraşamayız diyip bırakmışlar . İstediği kadar kalabilir demişler .
- Kıvılcım : Kahretsin ! Biliyordum böyle bir şey olacağını !
- Dilara : Sakin ol , ben de çok sinirliyim ama ilk önce Sevgi hanıma bakmalıyız .
Yarasına pansuman yaptıktan sonra onu yatağına yatırdım .
- Hasta : Anneciğim sen mi geldin ? Anne ışıkları kapatma olur mu ? Ben çok korkuyorum .
- Kıvılcım : Başını okşar , merak etme ışıklar hep açık kalacak .
- Hasta : Anne gitmesen olur mu ? Bana kızma bana vurma ama ben çok korkuyorum .
- Kıvılcım : Neden korkuyorsun ?
- Hasta : Beni bırakıp gitmenden , babam gitti ya sen de bana sinirlenip bana kızıyorsun . Beni de bırakıp gidersen diye korkuyorum .
- Kıvılcım : Sessizce bakar . Gözlerinde ki yaşlar önlüğüne tane tane damlar .
- BÖLÜM SONU -

Mucize Yaşam Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ