ABİ KARDEŞ

161 15 7
                                    

İçeriye giren kişi Bekirdi . Ömer hemen ayağa kalktı bekir içeri girdiği gibi Ömer'e bir yumruk attı .
- Kıvılcım : Napıyorsun ! Seni bu yüzden çağırmamıştım .
- Bekir : Kıvılcım , sen karışma . Hadi Ömer karşılık versene , sen bir yumrukla düşecek adam mıydın ?
Ömer düştüğü yerden kalkamaz , Bekir yanına doğru eğilir . Bu anı beklemiyor muydun ? Hadi kalksana ayağa ?
- Ömer : Kısık bir sesle " Gücüm yok "
- Bekir : Ellerini Ömer'in yakasına koyup onu sallamaya başlar . Kalksana ! Şu haline bak ! Zavallı gibi görünüyorsun .
- Ömer : Ellerini başına götürüp ağlamaya başlar.
- Kıvılcım : Ben böyle hayal etmemiştim , oturup konuşursunuz diye düşünmüştüm ama görüyorum ki hala öfkeniz kininiz bitmemiş .
- Bekir : Müsade ederseniz Ömer'i bir yere götürmek istiyorum .
- Kıvılcım : Nereye ?
- Bekir : Bunu söylemek istemiyorum .
- Kıvılcım : Benimde gelmem gerekiyor . Yoksa bir yere gidemez .
- Bekir : O zaman Ömer'i de al gel dışarıda bekliyorum .
Kıvılcım Ömer'in koluna girerek Bekirle birlikte yola koyulurlar . Gittikleri yeri tahmin etmişlerdi ki Ömer ağlamaya başladı . Arabadan indiler , mezarlığa doğru ilerlediler .
- Bekir : Bak burada yatıyor . O çok sevdiği rüzgar gülüde baş ucunda .
Ömer yavaş adımlarla ilerler mezarın başına oturur . Toprağını avuçlar yüzüne doğru götürüp koklar .
- Ömer : Böyle kokmazdın sen , insanın sevdiği toprak mı kokar .
- Bekir : İşlerime o kadar vakit ayırmıştım ki bir oğlum olduğunu neredeyse unutuyordum . Sen ona hem amca hem de bir baba olmuştun . Benden daha fazla hakkın vardı onun üzerinde . Suçlayacak birini aradım , kendimi suçlayamazdım çünkü ben bir babaydım . Hangi baba buna dayanırdı ,  suçu bir başkasına atarak kendimi kandırıyordum . Herkesler bana hak verdikçe buna daha fazla inandım . Asıl suçlunun ben olduğumu herkesler görmezden gelmişti . Ona senin kadar vakit ayırsaydım , beni her aradığında yanında olsaydım belki şu an ... yaşıyor olurdu . 
Ömer'in yanına doğru yaklaşıp , o yumruk kendine gelmen içindi . Senin nasıl bir halde olduğunu bana gelip anlatınca kıvılcım kendime gelemedim . Hadi ona bir şeyler söyle Ömer ,  seni beklediğine eminim .
- Ömer : Gözlerinde ki yaşı toprak olan elleri ile siler . Titrek bir sesle Metehan ... Ben geldim .
Burnunu çeker .
Ellerini tekrar toprağına götürüp kafasını taş'a yaslar . Ah be oğlum ... neden beklemedin , ben sana gelirdim . Seni her zaman çok sevicem , fotoğrafını saklıyorum . Sakın seni unuttuğumu düşünme .... Kim unutabilir ki sevdiğini . Sesin , görünüşün bana gülüşün her zaman hafızamda . Bana koşarak "Ömer Amca" diyişin . Rahat uyu , bir gün hepimiz sevdiklerimiz ile kavuşacağız o zaman sana sıkı sıkı sarılıcam bir daha asla bırakmayacağım .
Anlaştık mı ?
O sıra hiç dönmeyen rüzgar gülü dönmeye başlar . Ömer dayanamayıp ağlar . Herkesin gözleri dolu doludur . Bekir Ömer'e doğru gidip sarılır . Birbirlerine sarılıp ağlamaya başlarlar .
Geç de olsa birbirlerine kavuşmuşlardı .
- Kıvılcım : Gözlerinden akan yaşları silip , Metehan gördün mü ? onlar artık çok iyi gözün arkada kalmasın , der .
Ömer Bekirden ayrılıp Kıvılcıma doğru ilerleyip ona sarılır . Sen benim bitti dediğim yerde parlayan Umudum oldun .
- Kıvılcım : Gülümseyerek , birine umut olmak çok güzel bir duygu . Ömerin gözlerinin içi gülüyordu . İlk defa onu böyle görmüştü kıvılcım . O an hissettiği duygu kalp ritmine basınç yapıyordu .
Birlikte hastaneye doğru döndüler .
- Bekir : Artık burada kalması gerekmiyor dimi ?
- Kıvılcım : Ona biraz daha bir süre verelim , pat diye iyileşmek için bir sihre ihtiyaç var .
- Bekir : O sihir sizde .
- Kıvılcım : Gülümseyerek , ben size tekrar haber vericem . Sık sık ziyarete gelin ona iyi gelicektir bu .
- Bekir : Ömer ben gidiyorum . Tekrar geleceğim .
Ömer yanına giderek Bekir'e bir yumruk atar.
- Kıvılcım : Ömer ne yapıyorsun ?
- Ömer : Ayağa kalktım onun içindi .
- Bekir : Güler , hala aynı güç . Sen çok güçlüsün bunu unutma .
- Kıvılcım : Bence daha fazla zarar vermeden ikinizde vedalaşsanız mı ?
- Ömer : Yine beklerim .
- Bekir : Benden bıkana kadar .
Artık içim rahat ayrılmıştım odadan çünkü aralarında ki bu tatsız olay tatlıya bağlanmıştı .
O sırada koridorda büyük bir yaygara vardı . Ece kendine zarar vermeye çalışmış onu engellemeye çalışıyorlardı . Koşarak yanlarına gittim .
- Kıvılcım : Sorun yok . Sakin olun. Sizi yoğun bakım ünitesine götüreceğiz . Kalkın lütfen gidelim .
Eceyi sakinleştirip ayrı bir odaya almışlardı .
- Kıvılcım : Bir süre yoğun gözetim altında olacak . Şimdilik kapalı serviste tedavi görmesi daha iyi olur. Kapalı serviste kişisel eşyalar konusunda çok daha katı kurallar var .
- Ecenin Annesi : Haklı sebepleri olduğuna eminim .
- Kıvılcım : Bir tek banyo kullanımı biraz sıkıntılı ama onun dışında orası da açık servisle  hemen hemen aynı . Merak etmeyin . Kısa sürede alışacağına eminim .
- Ecenin Annesi : Tek endişem kızımın hisleri .Buraya bir kaç test için geldiğimizi sanıyor . Buradaki işi uzun sürecek mi ? Çok sinirlenecek.
- Kıvılcım : Ben Ece ile güzelce konuşurum .
- Ecenin Annesi : Ece onsuz yapamaz .
- Kıvılcım : Bunun kırılma riski var . Maalesef şimdilik bende kalması gerekecek .
- Ecenin Annesi : Yaptıklarım için özür dilerim . Çok bencillik ettim .
- Kıvılcım : Sorun değil . Lütfen kendinizi hırpalamayın .
- Demet : Ece hanım kapalı servise geçti mi ?
- Kıvılcım : Evet ama hastanın eşyalarını almak kendine zarar vermesini engeller mi ?
- Demet : Muhtemelen hayır . Bu yüzden tedavisi zor bir hastalık .
- Kıvılcım : Kendine zarar verdiği için hastaneye yatırılan bir çok insan varmış .
- Demet : Başta da çok vardı ama nedense son zamanlarda vakalar daha da arttı . Ortaya çıkmayan daha çok insan vardır .
- Kıvılcım : Bunu niye yapıyorlar ?
- Demet : Kendine zarar verenlerin amacı intihar etmek değil . Bu bir yardım çığlığı . Dikkat çekmek için yapan da var . Bazıları da kendilerini işe yaramaz hissettiklerinden ceza olarak kendilerine zarar veriyorlar . Ece gibi çocuklukta başlayan birçok vaka var . Kişi ne kadar genç yaşta baskı ve stres hissetmeye başlarsa kendine zarar verme ihtimali o kadar artar . Stres ve kaygıyla başa çıkmayı bilmiyorlar .
O sıra Ece yeni Odasına yerleşir .
- Kıvılcım : Ne dersin ? Açık servisten pek farkı yok , değil mi ?
- Ece : Testler ne zaman yapılacak ?
- Kıvılcım : Yakında . Doktorlar söyleyince yapacağız .
- Ece : Tableti mi alabilir miyim ?
- Kıvılcım : Hayır
- Ece : Neden ?
- Kıvılcım : Burada ki kurallar böyle .
- Ece : O zaman dönmek istiyorum .
- Kıvılcım : Burada da bir sürü eğlenceli şey var .
- Ece : İstemiyorum ! Tabletimi geri verin !
- Kıvılcım : Sana kitap getireyim . Burada çizgi roman da var .
- Ece : Niye istediğimi vermiyorsunuz ? Vermezseniz kendimi öldürürüm .
- Kıvılcım : Hangi kitabı istersin ?
- Ece : Hastan bu yüzden öldü . Dediğim her şeyi duymazdan geliyorsun !
Söylediği şey karşısında donup kaldım , bir şey söyleyemedim . Bana tekrar hatırlatmıştı . İşim bitmişti eve gitmek üzere üzerimi değiştirdim .
Depresyon değişken bir hava durumu gibi bazen hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor . Bazen de sonsuz bir iyimserlik hissediyorsun . Hastaneden çıktım ve otobüse bindim kafamı kaldırıp baktığım yer tam da Mehmet'in intihar ettiği yerdi . Bana son telefon ettiği ver . Bir daha ki sefere görüşürüz demişti . Eve vardığımda direkt odama gittim bugün benim için dolu dolu geçmişti .
Ertesi gün
Her zaman ki alarm sesi ile uyandım hızlıca otobüse bindim ve tabi ki yer yoktu . Ayakta durmakta zorlanırken birden kolumdan birisi tuttu ve
- Kenen Doktor : Kıvılcım , gel buraya otur senin için kaptım .
- Kıvılcım : Kenan bey , merhaba
- Kenan Doktor : Gel otur , Nasıl gidiyor görüşemedik ne zamandır. Sağdan soldan duyuyorum . Hiç konuşmayan Ömer Ünal'a bile iyi gelmişsin . O adamı çok sevmem ama şaşırdım .
- Kıvılcım : Neden sevmiyorsunuz ?
- Kenan Doktor : Fazla yakışıklı ve şaka şaka , soğuk birisi bir kaç defa kontrollere geldiğinde beni öldürücek gibi bakmıştı .
- Kıvılcım : Aksine çok iyi birisi onu tanıdıkça daha çok seveceğinize eminim .
- Kenan Doktor : Sen baya sevmiş gibisin ?
- Kıvılcım : Yanakları kızarır . Bütün hastalarımla böyleyim yani Aa geldik sanırım . İnelim mi ?
- Kenan Doktor : Bana baksana sen , niye böyle kızardın ?
- Kıvılcım : Ellerini yanaklarına götürür , yok sıcaktan olabilir fazla kalabalıktı otobüs ondan .
- Kenan Doktor : O zaman şöyle söyleyeyim Ömer Ünal'ın fazla şansı yok çünkü rakibi benim .
O sıra kıvılcıma kocaman bir buket dolusu kırmızı gül gelmiştir .
- Kıvılcım : Bunlar benim mi ?
- Bakıcı Ahmet : Evet , çok büyüktü iki kişi taşıdık .
- Kenan Doktor : Üzerinde not var mı kimdenmiş .
Ahmet ve Kıvılcım Kenan'a bakarlar
- Kenan Doktor : Merak ettim sadece kartta acaba Ö harfi var mı ?
- Kıvılcım : Ben en iyisi bunu masama götüreyim kendinize iyi bakın Kenan bey görüşmek üzere .
- Kenan Doktor : Vay be rakibim güçlüymüş .
Masama doğru ilerledim ve kızlar gülleri görünce çığlık atmaya başladılar .
- Dilara : Kıvılcım çok güzeller , mis gibi kokuyorlar . Kim yollamış .
- Kıvılcım : Daha bakmadım üzerinde bir not yok .
- Dilara : Gizli bir hayran mı yoksa .
- Zeynep Hemşire : Kızlar , Ecenin IQ testi yok muydu ? 
Hepimiz hemen işe koyulduk .
- Kıvılcım : Evet , bir klinik psikologa test yapılacak .
- Zeynep Hemşire : Sen de eşlik et , bugün yeni bir bipolar hastası geliyor . Hadi kızlar çok işimiz var bugün .  Herkese boş şans .
- Doktor : Size bazı kelimeler vereceğim . Onların anlamını söyleyeceksiniz .
" Gurur duymak. "
- Ece : Pilot olmak
- Doktor : " Başlamak "
- Ece : Oyun oynamaya başlamak
Arka camdan Ecenin Annesi ile Eceyi izliyorduk .
- Kıvılcım : Niye teste girmesini istediniz acaba ?
- Ecenin Annesi : Ece küçükken her şeyi çok geç öğrendi. Konuşmayı geç öğrendi, arkadaşlarıyla anlaşmakta da sorun yaşıyordu .
İstediği meslek Pilot olmaktı , her sınavdan sonra tercihi bu oluyordu . Ona sürekli bu notlarla Havacılık bölümü olmaz başka bir şey yaz diyip durdular . Bunu sürekli tekrarlamış ve en sonunda müdür başka birine Ece'ye durumu anlatması için görevlendirmiş . Sınıfta zorbalığa uğramış dalga geçilmiş Ece buna dayanamayıp kendine zarar vermiş .
Biraz zaman sonra
- Doktor : Ecenin IQ sonucu geldi . 71 puan almış . Aldığı puana göre sınırda zihinsel işleve sahip .
- Ecenin Annesi : "Sınırda " mı?
- Doktor : 70'in altı zihinsel engeli gösterir , 90 üstüde ortalama olarak kabul edilir . 70 ile 84 arasında puan alanlar sınırda zihinsel işleve sahiptir . Ecede onlardan biri .
- Ecenin Annesi : Testi tekrar yapabilir misiniz ?
- Doktor : Bu sınırda zihinsel işlev olayı biraz belirsiz . Puanın size az geldiğini biliyorum ama bunun çok bir önemi yok . Bu durumdaki çocuklar doğru eğitimle aradaki farkı hemen kapatabilirler .
- Ecenin Annesi : Yine de onu bir kez daha test edemez misiniz ? Çok rica ediyorum .
- Ece : Sadece bir kez gireceğimi söylemiştin ! Niye tekrar girmemi söylüyorsun ? Sen de herkes gibisin . Niye herkes hep "Hatalısın " diyor ?
- Ecenin Annesi : Sadece teste bir kere daha gireceksin !
Ece odasında yine kendine zarar vericek hareketlerde bulunmaya kalkmıştı . O sıra aklıma bir fikir geldi ve Dilaranın kolunda ki lastik tokayı alıp Ecenin koluna taktım lastiği geri çekip bıraktım .
- Kıvılcım :Acıtıyor , canın yandı , değil mi ?
Kendine zarar vermek istediğinde bu lastiği çek . Sana istediğin kadar lastik getiririm .
- Demet: Harika bir iş çıkardın . Hastaların kendine zarar vermesini engellemek imkansız . Bu yüzden kendilerine zarar vermelerini engellemeye değil zararı minimuma indirmeye çalışmalıyız .
- Kıvılcım : Ece iyileşecek mi ?
- Demet : Senin bu çabanla iyileşeceğine eminim .
Ecenin ikinci testi yapılıyor .
- Doktor : Buna matris testi deniyor. Boş kareye aşağıdaki seçeneklerden hangisi gelmelidir ?
- Ece : Dört numara
Testi bittikten sonra sonucu öğrenmek için Müdirenin odasına koştuk .
- Demet : İlkinden daha iyi . 75 almış .
- Dilara : Daha iyi sanırım . Keşke biraz daha yüksek alsaydı bu puandan memnun olmayacak .
- Demet : Daha yüksek değil daha az puan almasını istemiş olabilir .
Cam kenarı
- Ecenin Annesi : Geçen sefer söyledim mi ? Daha düşük puan alacaktın .
- Ece : Hep her soruyu cevaplamamı söylerdin . Niye şimdi tersini söylüyorsun ?
- Ecenin Annesi : Çünkü özellikle cevap vermemeni söyledim .
- Ece : Pilot olmak için iyi bir not almalıyım . Aynı odada kaldığımız kız söyledi . O yüzden hepsini cevapladım .
- Ece'nin Annesi : Ece sen ...
Aradan biraz zaman geçer .
- Ecenin Annesi : Bu sefer 75 almış . İlk seferde 71 almışı. 69 alması yetiyordu . Sadece iki puan fark var . İki puan eksik olsa özel eğitim okuluna kabul edilebilirdi .
- Kıvılcım : Amacınız özel eğitim okuluna kabul edilmesi miydi ?
- Ecenin Annesi : Ece normal çocuklarla takılıp ders çalışsa onlar gibi olur sanmıştım . Ama sonunda fark ettim ki üniversiteye gidebilmek ,iş bulabilmek ,evlenebilmek ve diğerleri gibi normal bir hayat yaşayabilmek için daha çok çalışmalıydı. Ama o bile imkansız . Çocuğumun engelli olarak görülmesi hoşuma gittiğinden değil ama gerçeklerle yüzleşmeliyim . Ebeveynler çocukların hayalini gerçekleştirmeli , derler . Ama ecenin hayali pilot olmak bunun imkansız olduğu ortada gerçekleşmeyecek bir hayali desteklemektense ona para kazanmayı öğretmek istiyorum bu onun için daha faydalı olacak ama bir kaç puanla özel eğitim okulunu kaçırıyor . Çocuğum normal bir çocuk değil ama onu öyleymiş gibi yetiştirmem gerek .
Her şey bir düzene oturduğuna göre Ece'nin hastaneden taburcu edilmesi gerekiyordu .
- Doktor : Tedavine devam edecek misin ?
- Ece : Evet
- Doktor : Sihirli bir şekilde bir anda iyileşmeyeceksin o yüzden her gün elinden geleni yap , tamam mı ?
- Ece : Tamam
- Ecenin Annesi : Bunları ne yapayım ?
- Kıvılcım : Ben alayım , ne yapmaya karar verdiniz ?
- Ecenin Annesi : Şu anda gittiği okula devam etmesine karar verdik . Okul onu işe yerleştirme programına almayı kabul etti .
- Kıvılcım : Ece ne dedi ?
- Ecenin Annesi : Hala okumakta ısrar ediyor "Pilot olmak için üniversite şart " diyor . Okulun yardımcı olacağını söyledim ama eve gidince kesin yine tartışacağız .
- Kıvılcım : Onu çok strese sokmamaya çalışın . Bu sizin için de geçerli .
- Ecenin Annesi : Tamam. Yaptığınız her şey için teşekkürler .
- Kıvılcım : Size de teşekkürler .
Hastaneden ayrılmışlardı umarım hayal ettiği o pilotluğa kavuşur . Hayal kurmak ve onu gerçekleştirmek çok büyük bir başarı , bazı hayaller uçuk kaçık olsada ben hayal kurmayı çok seviyorum . Kendimi mutlu ettiğim tek yer orası . Yukarı çıkarken Ömer'in odasına da uğramak istedim kapıyı tıklattım ve içeriye girdim . Ömer odasında yoktu hemşirelere sordum onlarda görmediklerini söyledi . Ömer'i aramaya başladım o sıra bakıcı Ahmet bey gelip terasta olduğunu söyledi . Koşarak terasa çıktım ve gördüğüm manzara karşısında kalakaldım . Işıklar , güller ve mumlarla dolu bir masa . Ve karşımda olduğundan çok farklı bir Ömer üzerinde önlük yerine jilet gibi duran lacivert takım . Bana yaklaşarak elimden tuttu ve sandalyemi çekti .
- Bölüm Sonu -

Mucize Yaşam Where stories live. Discover now