Öfke çok saftı.
Aşkın ise iki gözü kördü.
İhtiras boynuna darağacındaki ipek urganı geçirdi ve şehvetin erotizm kokulu nefesinde can verdi. Çakmak çakmak bakan mavi gözlerimi orman yeşili gözlerine diktim. Buz tutan kalbim, onun taş kalbiyle yarış...
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Emeğimi karşılıksız bırakmasanız çok mutlu olurum.
Keyifli Okumalar Dilerim.
Bölüm Şarkısı-Sancak-Gölge.
'Sırrın sır kalması da doğru değil. Güvenilir birine açılmak gerek, aksi halde kendi yalnızlığımızda yok oluruz.
*Orhan Yeniaras*
HEVES ALACA.
Her sır öğrenilemeyen bir gerçektir...
Üzerime uzun kazağı geçirdim. Bu kazak benim değildi. Hiç yoktan iyidir. Bej rengi kapşonlu kazağı aşağıya kadar indirdim. Ayak uçlarımla odadan çıkacağım sırada Timuçin yatakta döndü. Daha önce de birlikte uyumuştuk. Bu sefer ki uykumuz biraz farklıydı. Uyurken fark ettiğim bir detay vardı; Timuçin bacağını karnımın üstüne atarak uyuyordu. Zordan kalkmıştım. Aşağıdan bazı sesler geliyordu.
Gece ne mi oldu?
Hiçbir şey...
Uyuduk öyle. Evet, evet; kardeş gibi uyuduk. Timuçin'in yaralı kolu yastığın üstünde duruyordu. Gece boyunca da o yastık oradan kalkmamıştı. İkimiz bir yastıkta uyumuştuk. Bir yastıkta kocayın, deyimini dün akşam test etmiştik. Yüz üstü yatan adamın sırtındaki izleri gördükçe içim bir tuhaf oluyordu. Haliyle onun böylesine zorlu uykuları beni gece boyunca rahatsız etmişti. Beline kadar açık kalan yorgan ile sarmaş dolaş uyuyordu. Uykusunun hafif mi ağır mı olduğunu çözemedim tabi. Benimki ortada bir uykuydu. Ne çok hafif ne de çok ağır...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Odadan çıktım. Timuçin uyumuş kalmıştı. Kapıyı aralık bırakarak aşağıya indim. Rengin ve Caner salonda oturuyor, bir de Uraz vardı. Sadece trabzanların oradan onlar gözüküyordu. Sonra köşede olduğu için kendisini göremeyip sadece sesini duyduğum Asya ile kafamı uzatıp ona baktım. Koltukta oturuyordu. Tekerlekli sandalyesi etrafta gözükmüyordu. Demek ki, sakat rolüne son vermişti. Uraz ile de barışmış olmalarını sezdim. Onların böylesine yakın olacağını elbette tahmin etsem de Asya'nın Kutay olayından sonra bir erkeğe güvenmesi bana abes gelmişti.
Haliyle ikisinin bu denli yakın olmalarını, kalkıp buraya birlikte gelmelerini başka şekilde açıklamaya lüzum yoktu. "Talya" arkamdaki sese baktım. Timuçin kalkmış ayakta dikiliyordu. Eğildiğim yerde bedenimi düzeltip yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirdim. Kolunu sargıya almıştı. Yanına doğru gitmek için birkaç basamak çıktım. "Günaydın" gözlerini üstümde gezdirdi. Altımdan gözüken şort ile kaşlarını çattı. "Sana da sana da. Altında ne var?" Beni hiç umursamışa benzemiyordu. Aslında bir noktadan sonra ona hak vermiştim.
