❄️ Güç ve Güçsüzlük Kıyası

302 15 27
                                    

"Ve bazen roller değişir, bunu güç değil güçsüzlük sağlar"

            *Zülfü Livaneli*


Sesler karışır, gülümsemeler yarım kalır.
Hayalkırıklığı güce batar...

HEVES ALACA.


Titredi ellerim.

Musluk suyunun ortasında kalmıştım avuçlarımda filizlenen çiçekleri soldurarak...

Gözlerimi sildim. Yüzümü yıkadım. Bir kez daha hıçkırdım. Sesimin çıkmaması için avcumun içine doğru çığlık attım. Sesimi çıkarmadan ağlamaya son vermekten başka bir çarem yoktu.

Bugün sonumdu.

Yarın da başlangıcım olacak değildi ya.

Bir zaman kırılması içine saplanmış kalmıştım. Gözlerimi iyice yıkadım. Maviden hallice gözbebeklerim çoktan kızarmıştı. Sadece bu kadar çok ağlamadığım için şanslıydım. Bu yollardan geçmiştim. Terk edilmenin daha önce ne demek olduğunu bilecek kadar tecrübeliydim. Bunu ilk önce babam yaşatmıştı. Daha sonra da annem yaşatmıştı.

Ardından hayallerim beni terk etmişti.

Şimdi baştan başlayalım.

Babür'ün kızını babam vuruyor ve sakat bırakıyor o da gelip intikam uğruna benim babamı öldürüyor, beni de genelevinde çalıştırıp fahişesi yapıyor... Özetle ben küçük, hayalleri yıkılmış bir fahişeden ibarettim.

Keskin bir mızrak içimi delerek sırtımdan çıktı. Erkek arkadaşım bana tecavüz ediyor, beni borçlarını kapatmak için sermaye uğruna geneleve satıyor... Özetle ben küçük Talya'nın kapana kısılmasına vesile olan Heves idim.

Elimde ki kanı temizledim. Bu kan Emre'nin kanıydı. Ona kazığı saplamıştım. Ne mi olmuştu? Elbette Timuçin onu Caner'e teslim etmişti. Elbette ki Emre tek başına gelmemişti. Caner'in varlığına dua etsin... Yoksa ölebilirdi.

Ellerimi üstüme sildim. Musluğu kapattım. Yüzümde yer yer oluşan su damlalarını sildim. Artık avcum eskisi kadar acımıyordu. Zorlamamak gerekirdi sonuçta. Aynaya baktım. Ağlamıştım. Bu bariz belliydi. Kirpiklerime asılı duran su damlalarını yerlerine bırakmak için gözlerimi kırpıştırdım. Su damlalarını sildim yeniden. Banyodan çıktım. Karşımda dimdik duran, ellerini ceplerine sokmuş bana keskin şekilde bakan Timuçin'in varlığı ile elimi banyonun kapısının kulbundan çektim. Ona doğru bir adım attım. O ise asla duruşunu bozmadı. Geniş omuzlarını bir kez silkeledi.

Bana kızgındı.

Öfkeliydi.

Yalanlarım bir bir ayyuka çıktığı gibi aynı zamanda da ayağıma dolanıyordu. Ayaklarımda oluşan yalan düğümlerini ise çözemiyordum. "Geç otur" demesiyle başımı salladım belli belirsiz.

Koltuğun etrafından dolandım. Artık ona yalan söylemek yerine doğruları söylemeye çoktan karar vermiştim. Rodin'i, Uraz'ı hatta Kutay'ı bile anlatacaktım. Bana bir kez güvenmişti. Sakasını, güvendiği için kanatları altına almıştı. Bilse sakasının kanatlarını kökünden keseceğini, alır mıydı hiç?

K.U.R.T(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin