20.Bölüm 💜 Final Part 2

2.5K 295 18
                                    



Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 💜🔮

20.Bölüm

Çığlıklarım boğazımı delip geçiyordu. Göğsümden yükselen haykırış o denli fazlaydı ki, beni saran iblislerin varlığını özümseyemiyordum. Gail ile benim etrafımı 360 derece çevirerek yakalamışlar, bedenimize dolan zincirlerle sarayın içerisinde yürütmeye başlamışlardı.

Kaiden'ın cansız bedeni iblislerin kirli elleriyle sürüklenirken, Kaiden'a atılmak için çaba sarf ediyor, gözyaşlarım gözlerimin önünde büyük bir bulanıklığa sebep oluyordu.

O an Gail'ın da en az benim kadar perişan bir halde olduğunu hayal meyal görüyordum. Ara ara Kaiden'ın ve benim adımı mırıldanıyor, daha sonra iblislere bizi bırakmalarına dair büyük bir yakarış tutturuyordu.

Normal bir zamanda, iblislere yakarmasını onur kırıcı bulurdum. Ancak şuan Gail'ın davranışını dahi yargılayacak gücü kendimde bulamıyordum.

Zincirlerin yol açtığı tahribat, kollarımı ağrıtırken daha önce sadece bir kez içerisinde bulunduğum büyük taht salonuna sürüklenmiştim. Yerlere dek dökülen flamaların paralel biçimde yukarıdan aşağı indiği salonda, kırmızı halıların ve gri duvarların görüntüsü kaplıyordu.

Kaiden'ın bedenini adeta çuval gibi salonun çıplak mermerleri üzerine bırakmışlar, bizi ise ondan sadece iki metre ötedeki bir sütuna bağlamışlardı.

Zincirleri çekiştirerek Kaiden'ın doğru atılmam sonuçsuz kalıyordu. Gözlerinin kapanmış olması, bedeninden süzen kanlarla bütün kabuslarımın en korkunç olanıydı.

Bir kez daha, "Bırakın beni!" diye haykırdığımda dudaklarımdan bana yakışmayan küfürler fırladı. 

"Küfür etmek sana hiç yakışmıyor sevgili gelinim." dedi Haiden.

Arkamızdaki sinsi varlığıyla tüylerim diken diken olurken, mide bulantımı bastırmak için çabalamam gerekti. Göz yaşları içerisinde arkamı döndüğümde, "Sen bir yılansın Haiden!" diye tısladım. "Oğlunu öldürdün!"

Haiden sanki bir yaz gününde, sahildeymiş gibi rahat tavırlarla salonun ortasına doğru yürüdü ve Kaiden'ın yerde yatan bedenine aldırmadan tahta doğru yürüdü. 

"Bazı şeyleri çok fazla içselleştiriyorsun Siena." diye mırıldandı. "Kaiden da beni öldürmek için buradaydı."

Arkasını döndü ve tiksinç suratını görmeme sebep olarak tahta oturdu. Kaiden'a benzeyen endamlı fiziği ile bacak bacak üzerine attığında yeniden ağlayarak Kaiden'a  doğru atıldım.

"Bunu ona nasıl yaparsın?" diye ağladım. "Hiç mi canın acımıyor? Hiç mi bizi düşünmüyorsun?"

"Düşünmez olur muyum Siena? Elbette ki düşünüyorum. Örneğin siz öldükten sonra torunumun ne olacağını düşünüyorum. Varisim olarak onu seçmem gerekecek..."

Temaris'in bahsinin geçmesi tüylerimi diken diken ederken, "Kızımdan uzak dur!" diye tısladım.

Muhtemelen Temaris'in ölümünü Gloria'dan öğrenmişti. Çünkü bu kaleden kaçtığımdan beri Kurak Topraklarda gizli bir hayat sürüyor, bebeğimin varlığını sadece bir avuç insan biliyordu.

Onlar da şuan Gölge Diyarını ele geçiren iblis ve yaratıklarla savaşmak zorundaydı. Biz öldüğümüzde o canavarlarla nasıl başa çıkacaklarını merak ettim. Haiden'ı hepsini öldürür müydü? Yoksa aralarında acıdığı kişiler de olur muydu? Bu soruların cevabını asla bilemeyeceğimi düşündüm. 

Büyüler Kraliçesi 2 (Bitti)Where stories live. Discover now