50

7.3K 497 60
                                    

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️

Meriç

Yıllarca benim için mutluluk kaynağı olan tek şey gökyüzü ve uçaklardı. Bu mutluluğuma yediğim ilk darbe hava harbe giremediğim gün olmuştu. Elimdeki elendiğime dair bilgi veren kağıda baktığım zaman hayal kırıklığı ne demek anlamıştım. Havaya girmediğimi öğrendiğimde kafadan karayı da elemiştim. Niye öyle düşünmüştüm, bilmiyorum. Sonuçta havaya girmek daha zordu. 

Umutsuzca kara harpten gelecek haberi beklerken kafam o kadar boştu ki. Bundan sonra ne olacağına dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Yıllarca bir plan üzerinde gitmiş hayatım küçük bir darbeyle yıkılmıştı adeta. Yıkıldığını düşündüğüm o hayatı biraz da olsa kendine getiren şey kara harbe girmiş olmamdı. Sonrası zaten o kadar hızlı gelişmişti ki. Hiç aklımda yokken Kaya'nın dört yıl boyunca durmadan 'Sen mezun olunca helikoptere geç, hayatını yaşa.' demesiyle kendimi kara havacılığın içinde bulmuştum.

Gökyüzüne çıktığımdaki her an beni bundan daha mutlu eden bir şey olamaz, diye geçiyordu aklımdan. Ta ki Yağız hayatıma girene kadar. Eyvallah, gökyüzü de beni mutlu ediyordu ama Yağız'la olmak, Yağız'ın var olması bambaşka bir mutluluktu. 

Şimdiyse elimde yine bir kağıt vardı. Mutluluğuma aldığım bir başka darbenin kağıdı. 

Beklemediğim bir şey değildi. Nerdeyse üç yılı aşmıştı buradaki görev sürem. Beklemediğim şey  bu kadar uzak bir yere olmasıydı. Yine doğuda bir yer olur sanıyordum. Ankara'ya gideceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. 

Derin bir nefes alıp kağıdı katladım. Ceketimin cebine koyduktan sonra odadan çıktım. Çıkar çıkmaz Yağız'ı görmüştüm. O da kendi odasından çıkmıştı. 

"Üsteğmenim."

Gülümseyerek yanıma gelirken bende gülümsedim.

"Yüzbaşım."

"Bu akşam ne yesek?"

"Bilmem. Aklıma bir şey gelmiyor."

"Eve gidene kadar bulurum bir şeyler."

Merdivenden inerken günlük şeylerden konuşuyordu. Bense arada kısa cevaplar vererek onu hem dinliyor hem de izliyordum. Başta duyduğunda üzülecekti o da. Ben inanıyorum ki uzak mesafeyi yürütebilirdik. Neden yürütemeyelim ki?

Otoparka geldiğimizde durup bana döndü. 

"Bir şey sorucam?"

"Sor yavrum."

"Biz ne zaman evleri birleştireceğiz? Böyle ikimizde yoruluyoruz."

Bunu duyduğumda ilk defa ağlamak istemiştim. Yağız'a sarılıp ağlamak ve onunda yanımda gelmesi için yalvarmak istemiştim. 

Söz // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin