18

13.8K 901 89
                                    

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar

Yorum yapılmayınca bölüm yazma isteğim gelmiyor🥺

Meriç

Yağız'ı öptükten sonrasının böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Her ihtimal vardı kafamda. Ona açıldığım zaman dayak yiyeceğimi falan  bile düşünmüştüm.

Ama hiçbir zaman ona açılma şeklimin onu öpmek olacağını da düşünmemiştim. 

O an Yağız'ı öptükten sonrasının güzel olacağını düşünmüştüm. Hatta karşılık verdiği o kısacık anda kalp krizi geçirecektim. O kadar imkansız gibi gelmişti ama olmuştu işte.

İnkarda etse bana karşılık vermişti. Dudaklarımızı ayırdığım o ilk an tekrar öpmek istiyor gibi bakmıştı. Bu cesaret vermişti zaten bana da. Bu yüzden her şeyin güzel olacağını düşünmüştüm.

Öyle olmamıştı ama. 

Beni iterken de yüzünde ne bir iğrenme ne de bir tiksinme ifadesi vardı. Garipti bakışları. Sanki bunun olacağını biliyormuş da önceden engel olamadığı için kızgın, bir o kadar da kırgın bakıyordu.

Bana git bile diyememişti. Onu öpmeden önce söylediği şeyleri tekrarlamıştı sadece. 

Sonuç olarak şu an evde tek başıma oturarak düşünmekten kafayı yememeye çalışıyordum. 

Bundan sonra ne olacaktı? Görevler dışında beni görünce yolunu mu değiştirecekti?  Timdekilerle ortak bir şeyler yapacağımız zaman ben varım diye gelmeyecek miydi? Ya bir süre sonra beni görevlerde bile görmek istemezse sadece timin pilotunu mu değiştirirdi, yoksa beni başka bir şehre mi gönderirdi?

Ondan uzak da olma düşüncesi bile beni mahvedecek hale getiriyordu.

Hızla oturduğum yerden kalkıp mutfak tarafına geçtim ve tezgahta duran bardağa su doldurdum. Suyu içtikten sonra bardağı tezgaha koymak yerine kendime hakim olamayarak yandaki duvara fırlattım. 

Bardak büyük bir gürültüyle kırılırken sinirle elimi saçlarımdan geçirerek çekiştirdim.

"Aptal Meriç. "

"Her şeyi kendi ellerinle mahvettin. Ne olacak şimdi?"

Bu seferde sürahiyi yere fırlatmıştım. Sinirimi atmama yetmemişti. Karşımdaki koltuğa  da tekme atarak öne doğru gitmesini sağladım. 

"Seni memleketin öbür uçuna sürsün de gör o zaman."

Sırtımı tezgaha yaslayarak yere oturdum. Bir yandan saçlarımı çekiştirip bir yandan kendime söyleniyordum.

"Ama onu öptüğümde sever gibi bakmıştı bana.."

"Gidip öpmen gerekmiyordu, gerizekalı."

"Sıçayım senin olmayan beynine ."

"Ne yapacaksın şimdi onu görmeden?"

Çalan kapıya kısa bir bakış attıktan sonra hemen önüme döndüm. Kalkıp açacak gücü kendimde bulamıyordum.  Küçük çaplı bir sinir krizi geçirirken kimseyi görmek istemiyordum.

Kapının arkasından gelen konuşma seslerinden sonra anahtar sesi gelmişti. Gelen büyük ihtimalle Kaya'ydı. Taburdan erken çıkmış, kimseye bir şey dememiştim. Geldiğimden beri telefona da bakmamıştım, merak etmişti büyük ihtimalle.

Dizlerimi kırıp kafamı dizlerime yaslarken Kaya ve Mert çoktan içeriye girmişti.

"Ne olmuş buraya?"

Söz // bxbWhere stories live. Discover now