10

15.8K 1K 120
                                    

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️

Yağız

Saat kaçtı bilmiyorum ama aşırı susuzlukla  gözlerimi açmıştım. Açar açmaz karşılaştığım yüzle hızla yattığım yerde doğruldum. 

Meriç burada olduğuna göre rüya sandığım hiçbir şey rüya değildi. Dizlerinin üstünde oturmuş şekilde gözlerimin içine bakarak söylediği 'Sizden hoşlanmasam burada ne işim var?' demesi de rüya değildi. 

Hızla çarpan kalbimin üzerine elimi koyarak yanımdaki bedene kaçamaz bakışlar attım. Hastayım diye buraya kadar gelerek bakması yetmiyormuş gibi bir de yorgun düşüp yanımda uyuyakalmıştı. 

Kaçmaya çalıştığım hisselerim Meriç'in her yaptığından sonra beni daha da içine alıyordu. Kalbimde yayılmaya başlayan yangını artık söndürmeye gücüm yetmezdi. Ama onu kendi içimde tutabilirdim. 

Bulunduğumuz meslek hayatımızdaki çoğu şeyi daha okula girdiğimiz anda kısıtlamaya başlamışken normalde bile hoşgörülmeyen durumu hiç iyi karşılamazdı. Büyük olasılık meslekten ihraç ederlerdi ki bu en korktuğum şeydi.

Bu hayatta en çok endişelendiğim şeylerden biri vatanımı korumak olmuştu. Babam şehit olduktan sonra asker olduğum için annem bana hâlâ kızgındı. Babamdan sonra bizi de kaybetmekten korkuyordu. Ben onu anlıyordum ama o beni anlamıyordu. Ben kendimce babamın mirasını yaşatıyordum

Öte yandan Meriç'inde benden hoşlanma ihtimali küçük de olsa vardı. Ne kadar gözü kara biri olduğunu biliyorum. Böyle bir şey olursa sonrasını hiç düşünmeyecekti. Mesleğini, çok sevdiği gökyüzünü hiç düşünmeden o yangının içine atardı kendini.

Bu yüzden ne olursa olsun içimde tutmalıydım hislerimi. Mutsuz olsam, üzülsem de bunu ikimiz için en çok da Meriç için yapmalıydım. Zaten birkaç yıl sonra yine görev yerim değişecekti. İşte o zaman benim için mazide kalacaktı.

Yataktan yavaşça kalkıp mutfağa gittim. Koca bir bardak suyu içerken buzdolabına yapıştırılmış kağıdı gördüm.

'Komutanım, size sormadan dolapları karıştırdım. Uyuyordunuz.'

Yazıya gülerek baktım. Söylemese karıştırdığını anlamayacaktım ama o yine de söyleme gereği bulmuştu.

Bardağı tezgaha koyduktan sonra odaya yürümeye başladım. Odaya geldiğimde yatağa girmeden önce dolaptan bir battaniye aldım. Yorganın içine girmek aklına gelmediği için üstü açık uyuyordu. 

Önce yavaşça yastığını düzelttim. Uyanır gibi olduğunda biraz uzaklaşıp bekledim. Uyanmadığına şükredip battaniyeyi üzerine örttüm. 

Yatağın çevresini dolanarak kendi tarafıma geçtim. Yavaşça içine girip uyumaya kaldığım yerden devam ettim.

Kulağıma dolan yabancı telefon sesinden sonra Meriç'in sesi gelmişti.

"Alo."

Yerimden kıpırdamadan konuşmaları dinlemeye başladım.

"Uyuyordum Kaya."

"..."

"Evet bu saatte. Gece uyumadım."

"..."

"Beşik salladım Kaya. Ya ne bu merak sabah sabah?"

Sona doğru sinirlenmiş ve hafif bağırmıştı. 

"Beni sinirlendiriyorsun. Uyanacak şimdi."

"..."

"Bebek Kaya. Hani beşik salladım ya."

"..."

"Tek bir izin günüm var. Onda da beni bir sal gözünü seveyim."

Söz // bxbWhere stories live. Discover now