Bölüm On Beş: Kütüphane Yolu

23 4 0
                                    


   Samantha ve Cedric yanımızdan ayrıldıktan bir süre sonra Prens William muhafızlara da uzaklaşmalarını söyledi. Prens Sam ise çoktan yanımızdan ayrılmıştı.

   Prens William, terzilerin olduğu bölgeye kadar bana eşlik etti ardından biraz işi olduğunu belirterek gitti.

   Başımda uçuşan dört terziden bir tanesi belimin, bir diğeri omuzlarımın, birisi bileklerimin ve sonuncusu da boyumun ölçüsünü alıyordu.

   Terzi kızlar ölçümlerini yaparken odanın büyük kapısı açıldı. Kapının önünde duran gözler Prenses Katie'ye aitti. Delici bakışları beni baştan ayağa inceledi.

   "Dünyanın en güzel gelinliğini de dikseler yakışmaz sana,  tıpkı William'ın yanına yakışmadığını ve yakışmayacağın gibi."

   Dudaklarımı aralayıp birşey söyleyecekken arkamdaki kapıdan tanıdık bir ses işittim.

   "Ona bakarsan sen aptal ve şaşalı elbiselerine bir servet yatırıyorsun ancak buna rağmen herhangi bir güzellik belirtisi elde edemiyorsun. Eminim onun çıplak hali bile senin abartılı makyajlı ve elbiseli halinden kat ve kat daha iyidir."

   Arkamda konuşan Samantha'ya döndüm.

   "Adam saf biridir." Kafasını omzuna yaslayıp kollarını önünde bağladı ve cümlesini sürdürdü. "Benim doğamda ise sana duyduğu kördüğüm aşk bomboş bir aptallıktan ibaret."

   Odanın içine doğru birkaç adım attı ve biraz önümde durdu. "Ancak William akıllı bir çocuktur, senin gibi kendini beğenmiş, paragöz, kaosa aç birine âşık olmadı. Sen kendini uyanık zannederek Adam'la değil de Sam ile evlenmeye çalıştın." Dudağının sağ kenarı yukarı kıvrıldı. "Ancak Sam kurnaz bir çocuktur, aldatmaya nasıl meyili olduğunu ufak çaplı testleriyle anında kavradı."

   Katie'nin tam önünde doğru ilerledi. Karşısında durup birkaç saniye sakince suratını izledi alaycı bir simayla. Ardından hızlı bir hareketle belindeki kılıcını kabzasından çıkardı ve Katie'nin boynuna uzattı.

   Hızla terzilerin arasından ayrılıp Samantha'nın yanına koştum. "Samantha yapma!" Boşta kalan elini havaya kaldırarak beklememi işaret etti.

   Katie korku ile titremeye başlamıştı bile. Samantha ise öfke dolu yüz hatlarıyla onu inceliyordu.

   "Birdaha sevgilime yaklaşmaya kalkarsan bu kılıç kabzasından bedenini parçalara ayırmak için çıkar."

   Kılıcını kabzasına yeniden yerleştirdiğinde bu sefer ona tekrardan alayla baktı. "Sana acıyorum Katie, bu kadar aptal olmana, bu kadar kıskanç olmana acıyorum. Ayrıca şunu da söyleyeyim,"

   Kollarını arkasında birleştirerek ona doğru eğildi. "Sen bırak William'ı, Adam gibi saf, temiz, sadık ve merhametli birini asla hak etmiyorsun."

  Odanın çıkışına doğru ilerlerken bana döndü. "Eminim nişanlın Katie'nin sana olan bu yaklaşımından çok rahatsız olacaktır-"

   Katie birden Samantha'ya doğru öfkeyle bağırmaya başladı. "Sana asla inanmaz Samantha, böyle birşey yapmayı sakın aklından geçirme!"

   Samantha alay dolu bir kahkaha attı. "Ona asla yalan söylemeyen biricik kardeşine mi inanır yoksa senin gibi bir düzenbaza mı?"

 
                                 ●●●

  
   Gelinlik ölçülerim alındıktan sonra odama girip kendimi yatağıma bıraktım.  Canım çok sıkılıyordu. Mavi gözlerimi yatağımın yanında bulunan kitaplığa çevirdim.

   Castom'a geleli altı gün olmuştu ve altı gündür neredeyse kitap okumak dışında hiçbirşey yapmıyordum. Kütüphaneden getirdiğim on sekiz kitabı da bitirmiştim.

   Kitaplardan beş tanesi Castom'un gelmiş geçmiş en iyi yazarlarının bazılarının kalemindendi. Yedi tanesi diğer ülkelerle alakalı genel bilgilerin yer aldığı kitaplardı. Bu yedi kitabı özellikle tüm dikkatimi vererek okumuştum. Çünkü ben Castom'un geleceğiydim, gelecekteki kraliçeleriydim. Kraliçeler en basit konularda bile geride kalmamalıydı.

   Ve okuduğum bu kitapların hiçbirinde Geripca'nın kıyametinin nedeni bilinmiyordu.

   Ancak Geripca'nın kıyameti bu kitapları okuyordu.

   Kafamdaki bu gerçeği bir kenara attım. Burada yer alan bilgiler genel bilgilerdi. Yönetim şekli, nüfusu, savaşları, dilleri, kaç yıldır yaşadıkları, gelmiş geçmiş yöneticileri gibi.

   Ancak eminim ki asıl bilgiler kralda idi. Bir diğer altı kitap ise Castom ülkesiyle alakalıydı. Castom'la alakalı asıl bilgiler ise kralın zihnindeydi.

   Yeni kitaplar almak için kütüphaneye gitmeye karar vererek ayağa fırladım. Odamdan dışarı çıkıp bulunduğum katta yer alan kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Ancak tanıdık bir sesle adımlarım yavaşladı ve arkamı döndüm.

   "Geldiğiniz günden beri kütüphane eviniz haline geldi leydim."

   Prens Sam...

   Bu adamla konuşmak vücudumdaki gerginlik oranını arttırıyordu. Çok zeki ve kurnazdı.

   Tebessüm etmeye çalışarak konuştum. "Size de tünaydın Prens Sam. Evet, sürekli kütüphanedeyim. Kitaplarla vakit geçirmeyi seviyorum. Önerebileceğiniz bir kitap var mı?" 

   Yüzünü ekşitti. Elleri cebinde bana doğru birkaç adım attı. Aramızda hâlâ dört adım kadar mesafe vardı. "Ben kitap okumayı pek sevmem aslında." Ellerini arkasında birleştirdi.

   "Sizinle karşılaşmam iyi oldu leydim, Katie hakkında bir sıkıntı yaşarsanız kapım size her zaman açık. William gibi bazı konularda öfke kontrolsüzlüğüm yok. Normalde çok sabırlı bir insandır, ancak söz konusu siz olunca kimseye karşı çok anlayışlı davranacağını düşünmüyorum. Size gerçekten değer veriyor."

   Dizlerimi kırarak eğildim ve selam verdim. "Bu düşünceli davranışınızdan dolayı minnetlerimi kabul etmenizi dilerim bayım."

   O da kafasını eğerek selamımı aldı. "Unutmadan şunu da söyleyeyim, kitap konusunda Adam, Samantha veya Julia'ya danışman daha sağlıklı olur, eğer hâlâ nişanlından çekinmeyi sürdürüyorsan."


Selammmm, nasıldı bölüm?

Karakterlerimiz hakkında neler düşünüyorsunuz?

Sizce bir sonraki bölümde neler olacak?

Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın, mutlu kalın :)

                                                  ~Aleyna

  

  

Kimsesiz TahtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin