Sara Mannelig,
Kıskançlığın kölesi olan o genç ruh.
Ruhunun kuyuya kapatıldığı süreyi hesaplarsak, çok da genç sayılmazdı.
O kuyudan ilk dışarı çıktığında, rüzgar ilk yüzüne çarptığında, düşman topraklarına ilk adım attığında, o yeşil hareler ile i...
Castom ülkesine geleli 2 gün olmuştu ve iki gündür odamdan yemek yemek haricinde dışarı çıkmıyordum, kendimi buraya çok yabancı hissediyordum.
İki gündür kitaplara bakıyor, Castom ülkesiyle alakalı daha fazla şey öğrenmeye çalışıyordum.
Odanın içerisinde dolanmayı bırakıp aynadaki yansımama baktım. Bugün nişan günüm olduğundan hizmetliler tarafından özenle hazırlanmıştım.
Üzerimdeki mavi elbiseyi dikmek için saraya ülkenin dört bir yanından terziler çağırılmıştı.
Elbisenin omuz kısmı, omuzlarımı ve kollarımın yarısını gözler önüne serecek kadar düşüktü. Elbisenin çeşitli bölgelerinde gümüşten işlemeler vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarımı önden birer tutam sarsacak şekilde toplamış ve -hizmetlilerin yapmasına gerek kalmadan- parmaklarımı ısıtarak uçlarını bukleler haline getirmiştim.
Elbisemin uzunluğundan ötürü görünmese de ayağımda gümüş topuklu ayakkabılar vardı.
Nişan töreninin başlamasına az bir süre kalmıştı. Saçlarımı düzenlemeye çalışırken kapı çalındı ve açıldı. Gelen Prens William'dı. Aynadan yansımasını görmüştüm.
Beyaz gömleğinin üzerine siyah, arkası uzun, üzerinde çeşitli desenler olan bir ceket giymişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aynaya bakarak yansımamı uzun uzun süzdü. Ardından içeri girip kapıyı kapattı.
Tam arkamda durdu, uzun parmakları sarı saçlarıma dokundu. Bukleleştirdiğim için belime kadar uzanan saçlarımı omzumun sağ tarafına attı, ve elbisemle uyumlu safir rengi bir kolye çıkardı ceketinin cebinden. Ben ise ne yapacağını izlemeyi sürdürdüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yavaşça boynuma yaklaştı parmakları. Sıcak nefesini boynumda hissettim. Kolyeyi boynuma takarken konuştu. "Bu kolyeyi senin için yaptırdım," kolyeyi taktıktan sonra kollarını belime sardı ve çenesini çıplak omzuma yasladı. Bu hareketiyle kalbimin ritmi hızlandı, elim ayağıma dolaştı. Ben ne yapacağını bilemez bir tavırla oracıkta beklerken o konuşmayı sürdürdü.
"İçerisindeki taş Castom'da nadiren bulunur. Castora taşı, aşkı, sadakati ve güzelliği temsil eder." Fısıltılı çıkan sesi heyecanımı artırıyordu, içimi ürpertiyordu.
"İnanışa göre, bu kolyeyi gerçekten güzel kadınlar takabilir. Güzel olmayan kadınların takmaması için karşılarına mutlaka bir engel çıkar."
Gözlerini aynadaki yansımamızdan çekip bana bakınca ben de ona döndüm. Burunlarımız neredeyse birbirine değecekti.
Tuhaftı, bu yakınlığımız beni rahatsız etmemişti.
"Ve Castora taşını kim bir kadına verirse ona ebediyen âşık kalır."
Gözlerine daha fazla bakamadığımdan kafamı çevirip ellerime baktım. Ebedi âşk.. İki kelime, sekiz harf. Benim kendimi kaybetmeme yetmişti. Asırlar gibi geçen saniyelerin ardından konuştu.
"Bir büyülü yaratığa göre fazla güzelsin Sara," dudaklarından dökülen kelimeler bir anlığına nefes almayı unutmamı sağladı. "Güzel ve güçlü." Aynaya döndü dakikalar sonra.
"Ama bunu kontrol edemezsen eğer," kafasını olumsuz anlamda salladı. "Seni güçlendirmek yerine," belimden ayrılarak derin bir nefes aldı. "Delirtir."
Castom veliahtı sandığımdan da zeki çıkmıştı. Hakkımda bu denli önemli bir bilgiyi bu kadar kısa bir sürede çözmesi beni oldukça şaşırtmıştı. Ancak ilginç bir şey de vardı, her ne olursa olsun o bu yolda benimleydi.
Benimle olmak doğru bir şeçim miydi? Sanmıyorum, ancak birbirimizle bu yolda yürümek oldukça güç vericiydi.
Selamlarrr, nasıldı bölüm beğendiniz mi?
William ve Sara çifti hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce William Sara'ya efsanedeki gibi ebediyen âşık kalacak mı?
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın, kendinize çok iyi bakın :) ~Aleyna
