Bölüm Dokuz: Herr Mannelig

45 5 25
                                    


Selamlar canlarımmm.

Başlamadan önce size bir açıklama yapmak istiyorum. Bölümde geçen ve başlıkta da bulunan şarkı Garmarna grubundan Herr Mannelig şarkısı.

Kitabı yazmaya başladıktan sonra bu şarkıyı dinledim ve bana karakterleri andırdı bölümlerin birinde de kullanmak istedim.

Sara karakterinin soy ismi de bu şarkıdan geliyor, şarkının çevirisini youtube'da bir videodan bakarak yazmıştım.

Neyse ben sizi daha fazla tutmayayım iyi okumalar dilerimmmm.

Prens William ile nişanımızın üzerinden üç gün geçmişti. Erkek kardeşi Sam, baş muhafızı Jacob ve birkaç arkadaşı ile kasabaya ineceğini söylemişti bana.

Onunla nişanımızdan beri baş başa kalamamıştık ki bu kalp sağlığım için olumlu bir durumdu.

Odamda oturmaktan canım çok sıkılmıştı. Ben de biraz dışarıyı gezmeye ve buraları daha iyi tanımaya karar vermiştim.

Elime gelen ilk mavi elseyi giyip odadan çıktım.

Uzun koridorlarda koşar adımlarla ilerlerken Castom kraliçesi, Kraliçe Kristen Olivia Castom ile karşılaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun koridorlarda koşar adımlarla ilerlerken Castom kraliçesi, Kraliçe Kristen Olivia Castom ile karşılaştım.

Yanında diğer hizmetlilere nazaran daha itibarlı iki genç kız duruyordu. Üniformalarından belliydi. Kraliçe Kristen'e döndüm. Üzerine uzun siyah bir elbise giymişti. Aynı renk omuzlarına geçirdiği pelerini konbinini tamamlıyordu.

Yanından geçerken ona tüm içtenliğimle tebessüm ettim ancak o beni aldırmadı, gözlerime bakma tenezzülünde bile bulunmadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yanından geçerken ona tüm içtenliğimle tebessüm ettim ancak o beni aldırmadı, gözlerime bakma tenezzülünde bile bulunmadı.

Daha fazla birşey yapmadan hızlı adımlarla saraydan çıktım. Sarayın büyük bahçesinde biraz ilerledim. Küçük, ağaçlık bir alanı seçti gözlerim. Minik ormanın içerisinden bir dere akıyordu.

Derenin kenarına oturup etrafı izledim bir süre. Yanıma küçük bir kitap ve kömürden bir kalem almıştım.

Etrafı izlemeyi sürdürürken içimdeki dürtüye engel olamadan, mırıltılı bir sesle çocukluğumdan beri bildiğim, Geripca'nın ana dili olan İsveççe şarkıyı söylemeye başladım.

Kimsesiz TahtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin