9. Bölüm

4.4K 497 62
                                    

Bayılacakmışım gibi tutunarak ilerliyordum. Ben yemek salonuna girerken Lia çıkıyordu. Dwayne yerindeydi, beni görünce başını kaldırmıştı. Benimki gibi simsiyah olan saçları yine benimki gibi nemliydi. Duşa girmiştim, suyun sesini duyduğunu da biliyordum. Üzerimdeki kirden ve pislikten kurtulmaya çalışırken çok oyalanmıştım, buhar bana hiç iyi gelmemişti.

Kısa kollu bir tişört ve yeni bir pantolonlaydım. Temizlendiğim için bileklerimdeki morluklar çok daha göze batar olmuştu. Karnım açlıktan sırtıma yapışmıştı ama masanın üzerindeki hiçbir şey çekici gelmiyordu.

Dwayne'in yanına sanki günler öncesine dönmüşüm gibi oturdum. İlk önce birkaç yudum su içtim, o ise sessizce beni izlemeyi sürdürdü.

Sulu yemekten bir kaşık aldıktan sonra yüzümü ekşittim ve arkama yaslandım.

Delirdiğimi sanıyordu. Yine.

"Ne zaman doğdun Dwayne?" diye sordum patateslerle oynarken. "O tablonun bu yüzyıla ait olmadığı belliydi."

Soruma hemen cevap vermedi. Düşünüyordu, kendi yaşını bilmiyor muydu?

"Bin sekiz yüz iki." dediğinde gülümsemeden duramadım.

Çenemi avucuma yasladım ve suratına baktım. "İlk defa kendimden yüz doksan dokuz yaş büyük birisi bana çekici görünüyor. İlkleri başarmak zordur." Bir tane patatesi ağzıma attım ama oturuşumu bozmadım. "Amcan da seninle aynı görünüyordu."

Dwayne şüpheyle izledi. "Aklını yavaş yavaş kaçırıyor musun?" dedi sözlerim garibine gidince.

Omuz silktim. "Hayır. Kendin gibi davranıyorsun, bir canavar gibi görünüyorsun, o centilmen adam kaybolmuş... ben de Nora gibi davranayım dedim. Kötü mü ettim?" Onun sırıtışından ben hoşlanmıyordum, o da benden hoşlanmıyordu.

Başını hayır der gibi salladı ve tabağına döndü. Küçücük bir lokmayı ağzına attı. "Bir kurt adam yeterince besleniyorsa en iyi fiziğinde kalır Nora."

Bundan daha iyi zaten görünemezdi, belki amcası da beslenemiyorum dediği için otuz beş yaşlarında duruyordu. Yoksa ondan daha genç bir yüze sahip bile olmuş olabilirdi.

"Dediklerimi düşündün mü?" diye sordu ama bu kez ben yanıtlamamayı seçtim.

Çatalına baktım. Normalde yemeğe başlamazdı bile. Şimdi ise benden önce davranıyordu. "Neden bu kadar az yiyorsun?" Ağzımdakini çiğniyordum, ilk önce o bana cevap verecekti.

Ne yaptığımı anladı.

Payidar bana söylemem gerekenleri sıraladığında her şey açıklığa kavuşmuştu. Ben Dwayne'e beni öldürme diye dil dökmeyecektim, o kendisine yardımcı olmam için uğraşacaktı. Kitabın çizdiği yol belliydi lakin araları yine boştu, bir ara aklını kaybedip beni bin kalbe eşit görmesi muhtemeldi. Ama hislerimi yansıtmamaya çalışıyordum.

"Karnım tok oluyordu Nora." dedi içimi ürperten bir sesle. "Sebebini hatırlamıyorsan hatırlatabilirim."

"En son sekiz gün önce Rick'i öldürdün." Ardından on yıl hiçbir şey yemese bile aynı kalacağını söylediğini hatırladım. Şimdi öldürdükleri sadece zevktendi. Oyunu burada bitirdim, yüzüm ekşidi. Çatalı bıraktığımda tabağa çarptı.

Bu kez üzerinde keten bir gömlek vardı. Beyaz kumaş geniş omuzlarından aşağıya düşmek istiyor gibiydi. Salaştı, çok boldu, düğmeleri açıktı.

Gömleğine baktığımı gördü. "Böyle mi ilerlemek istiyorsun? Hatırlamadıklarını hatırlatmama ihtiyacın var gibi."

"Hiç üşümüyorsun."

PayidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin