8. Bölüm

4.5K 503 101
                                    

Dwayne arkasını dönüp hızlıca çıktı, beni burada resmen yalnız bıraktı. Şaşkınlıktan dolayı ne ona bir şey diyebildim ne de hareket edebildim. Arabanın durduğunu duymuştum, motor sesi artık gelmiyordu.

Dwayne bana dışarı çıkma demişti, yani dışarıda kurtuluşum duruyordu. Bazı insanların onun ne olduğunu bildiğini düşünmeye başlamıştım ama bu gelen her kimse yüzünde endişeli bir hal sergilemesine yol açmıştı.

Masadan inmek bile benim için meydan okumaydı. Yanımdaki su şişesine bakarken ağlamaklı bir hale bürünmüştüm. Gücümü toplayamıyordum ve deminden beri oradan oraya savrulmak uyumak istememe sebep olmuştu. Bir yudum suyun bile beni kendime getireceğini biliyordum. Çok fazlasının beni kötü etkileyeceğini bir insan olarak düşünüyordum ama ben Nora değildim, Avcı Nora'ydım.

Su şişesinin kaptım ve kapağını açıp üç yudum suyu dudaklarımı ıslata ıslata, damağımın her yerine değdirerek içtim.

Gözlerimi kapatıp koca bir nefesi tavana bakarak aldım. Su dudaklarıma değdiği an sekiz gündür yaşamadığımı fark etmiştim.

Yorgunlukla omuzlarım düştü.

Şişeyi kenara bıraktım ve moraran bileklerimin üzerinde parmaklarımı gezdirdim. Üç yudum su içmenin verdiği dinçlikle masadan inip pencereye doğru sessizce ilerledim. Perdeyi parmağımla araladım ve bahçeye baktım.

Dwayne oradaydı, bana sırtı dönüktü ve hemen karşısında da az önce arabadan inen iri adam duruyordu. Dwayne onunla rahatça konuşurken adamın gözleri şatoya kaydı. Olduğum yere baktığını fark edince hemen bir adım kenara kaydım ve nefes nefese bekledim.

Burada olduğumu biliyor muydu?

Fox, sandığım gibi bir adam olmayabilirdi. Belki de Rick'i buraya getirdikten sonra başka bir avcı olduğundan bahsetmişti ve Dwayne'i ispiyonlamıştı?

Kurtuluşum bu adam mıydı? Avcı olup olmadığını bile anlayamıyordum, sıradan bir insan da olabilirdi. Dwayne için kolay lokma olurdu ama sürekli insanlara dokunmadığından bahsedip duruyordu. Bu insan, beni çıkarmak isterse onu öldürmeyeceğine dair bir inancım vardı.

Perdenin arasından bir kere daha baktım.

Adam, ileriye doğru bir adım atmak için hareketlendi, kapıya doğru yürüdü ama Dwayne onun önüne geçip başını iki yana salladı, kolunu da gitmesini engellemek için önüne gerdi.

İçeri girmek istiyordu ve Dwayne ilk defa birisinin içeri girmesine izin vermiyordu. O gün Rick'e de içeri gir deyip durmuştu, o ikna olmayınca beni ikna etmeye çalışmıştı. Ben şatoya dönseydim Rick'i ben görmeden öldürecek ve belki de bana gittiğini söyleyecekti, oyuna devam edecekti.

Rick'i içeri alsaydı da onu beni beklettiği zindana kapatacak, bir bahaneyle Rick'in beni almadan uzaklaştığının yalanını zırvalayacaktı ve ben de ona inanacaktım.

Yapabildiğim en hızlı şekilde kapıya yürüdüm ve dışarı çıktım. Dwayne'in bunu duyduğunu biliyordum. Koridordan geçtim, çıplak ayaklarımla yürüdüm. Kazağım yırtıktı, kan içindeydi ama bu benim kanım değildi. Dwayne beni sürüklerken üzerimde izler bırakmıştı.

Erwin, Lia ve asla meydanda görünmeyen diğer hizmetliler çıkıp beni durduracak diye düşündüm lakin o günkü gibi hepsi kaybolmuştu. Dwayne'in evine misafir yaklaştığında Lia da Erwin de ortalıkta görünmüyordu.

Antreye çıktığımda güneş ışıkları beni rahatsız etti. Koca camlardan onları gördüm ve öfkeyle hareket ettim. Bir silahım olsaydı Dwayne'i kesinlikle vururdum.

PayidarWhere stories live. Discover now