22❤️

1K 88 22
                                    

2010-Bursa

"Evlilik teklifini."

Esma, ne demişti öyle ? Evlilik teklifini kabul mü ediyordu? Musab, gözlerini bir süre Esmadan çekmedi. Çekemedi. Duydukları doğru muydu?

Musab'ın bir şey demeyeceğini anlayan Esma, çekingen bir şekilde ona baktı. Kabul etmişti ama o bir şey dememişti. Yoksa..

"Tabi eğer teklifin hâlâ geçerliyse?"

Musab bu sözle kendine gelirken zeytin gözlerini mutlulukla kıstı. Gülüşü yüzünde insanı ferahlatan bir hâl aldığında Esma sessizce iç çekmeden edemedi.

"Allah be. Duyduklarım doğru değil mi Esma?"

Esma, kafasını aşağı yukarı salladığında tam bir çocuk gibiydi. Hafif kıkırtısı da arkasından gelmişti. Musab, heyecanla yerinde kıpırdanırken Esmanın hareketini gördüğünde ellerini açtı ve sanki sarılacakmış gibi ona yaklaştı. Esmanın gözleri büyürken yaptığı hatayı anlayıp elleri havada dokunmadan son buldu. Şuan Esmayı mutlulukla kucağına alıp döndürmek istiyordu. Ancak bunu yapamazdı.

Şimdilik..

"Şuan dünyanın en mesut insanı olabilirim." dedi Musab. Sevinci yüreğinden taşıyordu adeta.

Esma da Musab gibi sürekli gülümsüyor ve yüreğinin yansıması misali yüzünde güller açıyordu.

Yeniden yürümeye başladıklarında dondurmaları da bitmişti.

"Esma?"

"Hmm?"

"Babanla hemen konuş olur mu?"

Esmanın yüzü bu söz ile aydınlanırken gülümsemesini belli etmemeye çalıştı.

"Hemen mi? Onlarla konuşmam biraz daha zaman alır aslında."

Bilerek böyle demişti. Musab anında kaşlarını çatıp yerinde durdu ve ona döndü.

"Nasıl zamanını alır? Neden alsın ki? İki kelime konuşacaksın bitecek. "

Esma, ciddi yüz ifadesini korumaya çalışarak cevap verdi.

"Öyle kolay değil ki, anlayacağını düşünüyorum. Hem babam kız babası hemen evet diyeceğini nerden bileceksin. Hatırlatırım okul bitsin demişti."

Musab'ın yüzü düşerken önüne döndü.

"Sen az önce teklifimi kabul ettin ve ben bunu duyduktan sonra kimse bize dur diyemez. "

Esmanın gözleri büyürken Musab'a inanamadı. Ne demek istiyordu?

"Tabi ki anne ve babalarımızın rızasını alacağız. Lakin ikna edeceğiz daha erken olması için. İkimiz içinde böyle hayırlısı olur."

Musab'ın her şeyin hayırlı olması için uğraştığını düşündü. Haklıydı da okulun bitmesine daha çok vardı, ikisi de gençti. Hayırlı işlerde acele edilmeliydi. Hem Esma da Musab'ta kendinden eminlerdi.

Yürekleri buluşmak için can atıyordu.

Esmaların evlerine yaklaştıklarında vedalaşmak için durdular. Esma, bir kaç kez etrafına bakıp sonunda elalarını zeytin gözlüyle buluşturdu. Dudaklarını araladı ve biraz da çekinerekte olsa eskisi gibi veda etmek istedi.

"Görüşürüz, Zeytin gözlü."

Esmanın neredeyse kendisi duyacağı kadar söylediği söz karşısında Musab kaşlarını çattı biraz anlamıştı ama bir daha duymak istiyordu.

"Efendim Esma bir şey mi dedin?" Hafifte öne eğilmişti.

Esma, bu kez gözlerini kaçırarak tekrar etti.

"Görüşürüz Zeytin gözlü dedim."

Zar zor diyebilmişti ama demişti.

Musab'ın yüzünde en içten gülümsemesi oluşurken cevap verdi.

"Görüşürüz Maşukiyye. Kavanoza iyi bak."

Esma, içinde kalpler dolu olan kavanoz resmi düşündü. Elaları parıldadı ve içinden söz verdi.

'Daima iyi bakacağım.'

Gözleri kısılınca ne de güzeldi diye düşündü Musab.

Esma, tam arkasını dönmüş gidiyordu ki Musab  onu durdurdu.

"Bir dakika Esma, sana vermek istediğim bir şey var."

Esma arkasını döndüğünde Musab arabasına gidip elinde rulo bir kağıtla geldi. Sarımsı ve kartona yakın sertlikte bir kağıttı.

Neydi ki bu?

Musab ona uzattığında ruloyu açtı ve kağıda baktı.

"Buradan ayrıldıktan sonra Maşuk ile Maşukiyye'yi çok özledim bu yüzden onların resmini yapmaya karar verdim. Her daim odamda asılı duruyordu. Şimdi de sende durmasını istiyorum."

Kağıtta iki kumru vardı yan yana , aynı Maşuk ile Maşukiyye'ye benziyorlardı ve belkide onlardı. Üzerinde de Osmanlıca bir şey yazıyordu ama ne yazdığını Esma okuyamamıştı.

"Çok güzelmiş. Peki burada ne yazıyor?"

Musab, Esmanın gözlerine bakarak cevap verdi.

"Kuşlar uçar. Senin gönlünü taklit için."

Musab böyle dediğinde Esmanın göz pınarları doldu. Ve ikisi de aynı anda fısıldadı.

"Sezai Karakoç."

Bir damla göz yaşı Esmanın pürüzsüz yüzünden aşağıya kayarken Esma ağlamanın aksine mutluluk gözyaşları döküyordu. Hangi duasının kabulüydü Musab. Ona nasıl bir armağandı. İlk önce Rabbine teşekkür etti göğe bakıp ardından Musab'a baktı ve cevap verdi.

"Sen benim göğe fısıldadığım ruh eşimsin. Şimdi anlıyorum meğer bizim kanatlarımız birmiş, Rabbim bizi buluşturmuş."

Kara bakışlı adam Esmanın güzel sözlerine oldukça şaşırmıştı. Aklına gelen anıyla yüreğinde akan pınarların sesini işitti.

❤️

Üstad Sezai Karakoç'u rahmetle anıyorum. Rabbim mekanını cennet eylesin..

Bir Kavanoz AşkWhere stories live. Discover now