13❤️

1.3K 86 11
                                    

2010-Bursa

"Zeytin gözlü"

Esmanın fısıldadığı kelime ile Musab'ın gülüşü büyüdü. Tanımıştı ve sonunda söyleyebilmişti o da.

Esma, elindeki karta bir kez daha baktı ve inanamayarak Musab'a döndü.

"N-Nasıl? Yanii nasıl tanıdın beni?"

Musab, kollarını çözüp ona doğru yürüdü.

"Aslında bugün emin oldum. İlk kez şüphelenmem ise hastanede ismini görmemdi."

Kara bakışları derin bir hâl alırken ciddiyetle cevap verdi bu kez.

"Bugün, Maşuk ve Maşukiyye'den bahsettiğinde tek bir kişi olabileceğin geldi aklıma."

Esma, utançla başını yere eğdi. Küçüklük halinden eser yoktu. Küçükken inatçı ve bir o kadar bakışlarını esirgemeyen bir insandı. Ama şimdi farklıydı. Büyümüştü ve gözlerine o kadar uzun bakamazdı. Sınırlar vardı. Rabbinin koyduğu sınırlar.

"O yüzden o sensin diye fısıldamıştın."

"Duymuşsun."

Esma kafasını aşağı yukarı salladı.

Kafasını kaldırmış Musaba bakmaya çalışırken yine gözleri onun dışında diğer her şeyin üzerinde geziniyordu.

Musab, Esmanın bu utangaç hallerini daha bir sevmişti sanki. Şuan içinden ona delice sarılmak geliyordu ancak bunu yapamayacağını biliyordu.

Musab, Esmaya olabilecek en içten şekilde bakıp konuşmasına devam etti.

"Biraz konuşalım mı Esma bugün derslerin bittikten sonra?"

Esma, bu teklif ile ne yapsa bilemedi yüreğinin bir tarafı delice kanat çırpan bir kuştu adeta. Diğer tarafı ise oldukça çekiniyordu. Ama o kanatlanıp uçmakta olan kuşu seçti.

"T-Tamam, olur."

Heyecandan kekelemeden edemiyordu ve bu çok sinir bozucuydu. Kendi kendine  zihninde kafasını duvarlara vurdu.

"Peki o halde çıkışta okulun bahçesinde görüşmek üzere." dedi Musab arkasını dönüyordu ki Esma durdurdu onu.

"Dur bir dakika. Bahçe olmaz yani arkadaşlarım beni senin yanında görürse yanlış anlaşılabilir. Bem otobüse biner gelirim buluşacağımız yere."

Musab, Esmanın ince düşüncesine hak vererek kafasını salladı ve buluşacakları çay bahçesini söyledi.

"Ve birde yanımda Fatıma da gelecek."

Musab, bunu da düşünmüştü ve o söylemese kendi söyleyecekti.

"Tamam, daha iyi olur."

Ve ardından Esmaya bir kez daha baktı ve gülümsedi. Arkasını dönmüş giderken Esma adamın gülüşünün aynı çocukluktaki gibi olduğunu düşünüyordu. Hâlâ daha hayrandı o gülüşe.

İçindeki kıpırtıların taptaze yerinde olduğunu anladığında elini götürüp kalbine koydu ve delice çarpan o yüreğine şaşkınlıkla bakakaldı.

Aklına gelen anıyla küçükken Musab'ın ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyordu.

~

Bir küçük kavanoz ilk önce büyük bir boşluk barındırıyordu içinde. Sonra ne ile mi doldu? Bir yürekle.

O yürek artık tüm kavanozu kaplıyordu.

Bir Kavanoz AşkWo Geschichten leben. Entdecke jetzt