Onu ilk gördüğümde anlamalıydım. O, karşıma geçip de ilk kez aklımı başımdan aldığında, ilk kez her anımı sildiğinde zihnimden, ondan başkasını düşünmemi imkânsız kıldığında, kirpiklerinin altından bana odakladığı gözlerini kırptığında ilk kez, ilk kez anlamsızca gülümsediğimde ona bakarak. Biliyor olmalıydım. Anlamalıydım. O benim hem kurtuluşum, hem de felaketimdi. Her şey nasıl olup da buraya gelmişti bilmiyordum. Hep korktuğum gibi, Ay karanlığa gömülmüştü. Beni de en dipte unutmuştu. Karların üzerine uzanmış Ay'ın olması gereken yere bakıyordum. Gökyüzü ise bomboştu. Ay sönünce yıldızları da göremez olmuştum. Bomboş. Tıpkı onun gözleri gibi. Bomboş. Soğuk. Mavi. Ay.