Oy verirseniz sevinirim ;) iyi okumalar...
/ 3 ay sonra /
Kış yeni bitmişti. Bu sene hiç dışarı çıkıp kara dokunamamıştım. Sadece bir kere dokundum. Ama içerde. Taehyung üyelerle birlikte yaptıkları bir kavanoz getirmişti. Büyük bir kavanoz. Kavanozun içine kar koymuşlardı ve kapağını güzel bir kurdele ile bağlayıp kavanozun dışını da renkli kalemlerle süslemişlerdi. Kısa kısa mesajlar yazmışlardı. Bu hediyeleri çok hoşuma gitse de o kar da erimişti. Kavanoz ve içindeki kar suyu ile bu güne kadar baş ucumda beklemişti.
Bir iki gün önce menajer bir kuaför getirmişti. Saçlarım düzensiz kesildiği için kuaför düzeltince yine biraz kısalmıştı. Derin bir iç çektim. Bu 3 buçuk ay benim için çok zor geçmişti. Hâlâ ağrılarım vardı. Her hafta sık sık rehabilitasyon aldım. Dışarıya çıkmaya hazır mıydım bilemiyorum. Korkuyordum. Şirket de zaten her şeyi açıklamıştı. Menajer öyle söylemişti.
Korkumdan hiç internete girip kim ne diyor diye de bakmamıştım. Gerçek ismim , nereli olduğum , daha da önemlisi kim olduğum... herşey. Artık işler daha zora giriyordu. Ülkeme dönmeliydim. Çocuklar da benim yüzümden zarar görüyordu zaten. En iyisi gitmekti.
Kenarda duran ceketimi de giyip aynada kendime baktım. Çok ta kötü görünmüyordum. Kar kavanozumu kucağıma aldım.
Menajer - hazırsan gidelim.
Menajere kafamı sallayıp onunla beraber yürümeye başladım. Dedemler bir hafta kadar önce hazırlık yapmaları gerektiğini söyleyip eve gitmişti. Onlara benim evimde kalmayı teklif etsem de kabul etmeyip benim onlarla gitmem gerektiğini söylemişlerdi.
Yürürken bazen gerçekten zorlanıyordum. Menajer sağolsun yavaş yavaş yürüyordu. Kenardan gelen bir görevli kucağımdaki kar kavanozunu aldı. Arabaya götürdüğünü görünce rahatladım. Kapının önüne gelmiştik. Yine birsürü kameraman falan vardı. Hafiften menajerin arkasına doğru kaydım. Kahretmesin korkuyordum.
Menajer önden gitmeye başlayınca ben de arkasından gitmeye başladım. Sakin kalmaya çalışıyordum. Araba yakındaydı. Bir an önce binmek istiyordum.
■■■■■■■■
Menajere yardımlarından dolayı teşekkür ettim. Onlarla konuşmalıydım. Onlara da zarar veriyordum.
Hoseok - yha yha yha ! Çilek. Seni ne kadar özledik tahmin bile edemezsin.
+ ben de sizi çok özledim oppa.
Hoseok çok hafif bir şekilde bana sarılmıştı. Ben de ona sarıldım. Daha sonra da diğer üyelerle. Hepsi beni ne kadar özlediklerini ve ben yokken neler olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Onlardan ayrılmak istemiyordum.
Namjoon - sen geliyorsun diye çay koydum. Seviyordun çayı değil mi ?
+ evet... severim
Göz pınarlarım dolmuş taşmıştı. Fark ettim de ben bu sıralar çok ağlıyordum.
+ sizinle konuşmak istediğim bir şey var.
Jin - yha ! Konuşarak kendini yomamalısın biraz dinlen sonra konuşuruz.
+ hayır. Gerçekten konuşmamız gereken şeyler var.
Hepsi dikkatini bana verince derin bir nefes çektim.
+ gitmem gerek. Dedem , benim eve dönmemi istiyor. Hem zaten size de epey zarar verdim. Ayrıca artık kimliğim de açıkta. Sizi daha fazla zora sokamam. Hem...
Gözlerimi kapattım. Az önce bir çırpıda söylemiştim ama zorlanıyordum.
+ hem ben artık dans falan da edemem. Sizin yanınızda durmak için bir bahanem kalmadı. Üzgünüm. Gerçekten üzgünüm. Sizden ayrılmak istemezdim. Böylesi daha iyi olacaktır.
Menajer - n..ne demek gitmem lazım. Ne !?
+ özür dilerim. Güya sizi korumak için girmiştim gruba. Zamanınızı aldığım için özür dilerim.
Yoongi - saçmalama istersen , burası da senin evin.
Jimin - ayrıca dans etsen de etmesen de sen bizim üyemizsin. Dans edemeyecksen ne olmuş ?
Taehyung - hem biz sana çok alıştık. Biz bir aileyiz. Eğer ülkeni özlediysen git biraz kal , dinlen ama geri gel.
Menajer - evet , çocuklar haklılar. Dans etmezsin sen de. Hem fanlar da sana çok destek olmaya çalışıyorlar. Sen hiç odana gidip baktın mı ? Peki ya internet ? Herkes sana destek olmaya çalışıyor. Şirkete o kadar çok e posta geldi ki bir kısmı mektup olarak ayırıldı.
Jungkook - internette çok fazla paylaşım var. Hiç bakmadın mı ?
Menajer - eğer ülkene gitmek istersen gidebilirsin. Ama geri gelmek şartıyla. Çünkü ben idolümü çok uzun süre gözümün önünden ayırıp tehlikeye atamam.
+ bilemiyorum. Ama-
Yoongi - bilemeyecek birşey yok. Gider bir iki hafta sonra dönersin.
Taehyung - bu kadar gerginlik yeter. Çayın yanında ne istiyorsunuz ?
Jimin - leblebi ( jajfjfkdkfdjfksf)
Namjoon - çayın yanında leblebi değil de lokum getir sen. Ben onları sevmiştim.
Taehyung - vazgeçtim hiçbir şey getirmiyorum.
Menajer - önce çayı getirin sonra kim ne yemek istiyorsa alsın.
Hoseok - ben de çay şekeri getireyim.
( amq jrjfidjfkvkd neyse yaw hayal gücü işte)
■■■■■■■■
Güzel bir akşam çayından sonra odama çıkıyordum. Menajer beni konuşmasıyla ikna etmiş sayılırdı. Gerçekten kararsızdım.
Odamın kapısını açıp içeri girdim. Aynaya bakmak için soluma döndüğümde birsürü paket ve mektup gördüm. Cidden bunları kabul ediyorlar mıydı ? Ben şirketler bunları direk reddediyor diye düşünüyordum.
Oraya doğru yürüyüp yavaşça yere oturdum. Belim ağrıyordu. Mektuplara göz gezdirdim. Elime geçen bir tanesinin üzerini okudum.
Adana , Istanbul , Ankara, İzmir, Urfa..
Daha birsürü şehirden mektup ve kutular vardı. Sadece Türkiye'den değil , bazı diğer ülkelerden de vardı. Onlara biraz göz atıp mektupları bir köşeye koydum. Gelen hediyeleri de güzelce sağa sola yerleştirdikten sonra yine yavaşça yatağıma uzandım. Telefonumu elime alıp fan sayfalarına , magazin ve haber sitelerine girdim.
Gerçekten internette bile destekleyenler vardı. Bu beni her ne kadar mutlu etse de bir yandan da geriyordu.
Dispatch. Hastaneden çıkarken yakalamışlardı beni bu sefer. Dispatch işinin hakkını verebiliyordu bazen.
koreadispatch :
BTS'den Berry bu gün taburcu oldu. Talihsiz olaydan dolayı üzüntülerimizi bildiriyor , geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz. Geçmiş olsun Berry... Fighting !
Birkaç yorum okuyup telefonumu kapattım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. İki gün sonra uçağım vardı. En iyisi gidip orda karar vermekti.
■■■■■■■■
Üyelerle sarılma merasimini tamamladıktan sonra menajerle de sarıldım. Hepsi bana bişeyler tembih etme peşindeydi. Bu yoğun kargaşada ne dediklerini pek anlamasam da kafa sallıyordum.
Sanırım geri dönecektim. Türkiye'ye gidip 8 gün kalıp tekrar evime dönecektim. Benim evim burasıydı. Ve eğer geri dönmezsem ailemi çok özlerdim.
+ gelirken bir şey isteyen var mı ? Ya da varsa mesaj atın sonradan gelir aklınıza falan.
Kendimi Almanya'ya giden halalardan zannetmedim değil bir ara. Onlara tekrar el sallayıp menajerin ikazı üzerine ayakkabılarımı giydim. Menajerle bu sefer havaalanına gidiyorduk.
+ oppa , sen de mesaj at. Birdaha uzun bir süre gidemeyebilirim bak gelince.
Menajer - tamaam ! Tamam Çilek tamam. Uçağı kaçırmak istemiyorsan yola odaklan.
+ asansördeyiz oppa !
Menajer - herneyse.
Menajere gülüp önüme döndüm. Heyecanlıydım. Uçakta benimle birlikte bir , inince de 3 koruma olacaktı. Yine ağzım gözüm kapalı geziyordum ortada. Güzelce dinlenecek ve tekrar dönecektim. Umarım hayatının bundan sonrası daha güzel olurdu. Daha az maceralı falan. Yine de çok şükür tabi. Neyse. Mu 'yu çok özlemiştim. Onu görecek olmanın büyük bir heyecanı vardı içimde. Aklıma o gelince gülümsedim. Onu da buraya getirmek istiyordum. Hatta onu buraya getirecektim. Mu'yu ailemle tanıştırmak için sabırsızlanıyordum.
Merhaba ! Biraz geç oldu ama kusura bakmayın biraz rahatsızım şu sıralar. Anca yazabildim. Umarım beğenmişsinizdir.
● KTH1 doğum gününde diyorum ben ya siz ? Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında ?
● kdrama önerir misiniz acaba ¿
● en sevdiğiniz şarkı hangisi ?
Oy vermeyi unutmayın !!!!