CEVHERİ (+18)

By lalelikoyunkavalcisi

2M 67.4K 19.4K

+18 ve üzeri içindir. More

BÖLÜM • 1
BÖLÜM • 2
BÖLÜM • 3
BÖLÜM • 4
BÖLÜM • 5
BÖLÜM • 6
BÖLÜM • 7
BÖLÜM • 8
BÖLÜM • 9
BÖLÜM • 10
BÖLÜM • 11
BÖLÜM • 12
BÖLÜM • 13
BÖLÜM • 14
BÖLÜM • 15
BÖLÜM • 16
BÖLÜM • 17
BÖLÜM • 18
BÖLÜM • 19
BÖLÜM • 20
BÖLÜM • 21
BÖLÜM • 22
BÖLÜM • 23
BÖLÜM • 24
BÖLÜM • 25
BÖLÜM • 26
BÖLÜM • 27
BÖLÜM • 28
BÖLÜM • 29
BÖLÜM • 30
BÖLÜM • 31
BÖLÜM • 32
BÖLÜM • 33
BÖLÜM • 34
BÖLÜM • 35
BÖLÜM • 36
BÖLÜM • 37
BÖLÜM • 38
BÖLÜM • 39
BÖLÜM • 40
BÖLÜM • 41
BÖLÜM • 42
BÖLÜM • 43
BÖLÜM • 45 • FİNAL
• ÖZEL FİNAL •

BÖLÜM • 44

31.1K 1.1K 525
By lalelikoyunkavalcisi

1 Ay Sonra

"Aras inanamıyorum Zürafaya bak!",

"Ben zürafadan daha güzel bir şey gördüm.",

Dediğinde çektiği fotoğrafıma bakıyordu. Kıkırdayarak koluna vurdum.

Aras aracı çalıştırıp safariye kaldığımız yerden devam edince ben de etraftaki vahşi doğa hayvanlarını çekmeye devam ediyordum.

Hiç gitmediğimiz balayına hamile halimle gidiyor olmam nasıl bir ironik durumdu orası tartışılırdı tabii ki.

Elimdeki fotoğraf makinesini boynuma asıp gözlüğümü taktım. Saçlarım rüzgardan uçuşurken anın tadını çıkartıyordum.

• • •

Küvetin içerisindeki suyun soğumaya başladığını hissettiğimde sıcak suyu açtım. Vücudumdaki her bir kasın sıcak suyla gevşediğini hissetmek beni mayıştırmıştı.

Banyonun içerisinde çalan şarkıya eşlik ederek anın keyfini çıkarıyordum.

Bak yıldızlar altında
Gözlerimin içine
Duy rüzgarların bize
Anlattığı bir şey var

Bak yıldızlar altında
Gözlerimin içine
Duy rüzgarların bize
Anlattığı bir şey var

Bir fısıltı gibi bazen
O en büyük çığlıklar
Bilmezler mi gelir geçer?
En büyük fırtınalar?

Biz aşkı, meleklerden çaldık
Birbirimize sımsıkı bağlandık
Biz aşkı, meleklerden çaldık
Birbirimize sımsıkı bağlandık

Bak yıldızlar altında
Gözlerimin içine
Duy rüzgarların bize
Anlattığı bir şey var

Bak yıldızlar altında
Gözlerimin içine
Duy rüzgarların bize
Anlattığı bir şey var

Bir fısıltı gibi bazen
O en büyük çığlıklar
Bilmezler mi gelir geçer?
En büyük fırtınalar

Biz aşkı, meleklerden çaldık
Birbirimize sımsıkı bağlandık
Biz aşkı, meleklerden çaldık
Birbirimize sımsıkı bağlandık

Biz aşkı, meleklerden çaldık
Birbirimize sımsıkı bağlandık
Biz aşkı, meleklerden çaldık
Birbirimize sımsıkı bağlandık

"Vayy sesiniz güzelmiş İnci hanım!",

Aras'ın sesini duyduğumda sıçradım. Şarkıya dalıp gitmiştim.

"Sen ne zaman geldin?",

"Verdiğin konserin bir bölümünü dinleyebilecek kadar önce.",

Dediğinde kıkırdadım.

"Getirdin mi?",

Aras elindeki paketi salladığında heyecanlanmıştım.

"Versene ya! Çocuk içimde çikolata diye dolanıp duruyor.",

Dediğimde bana doğru gelip elindeki paketten çeşit çeşit Milka'ları çıkartmıştı. Hemen Oreo'lusunu kaptığım gibi paketi açtım.

Daha doğrusu ıslak ellerimle açmaya çalıştım. Beceremeyince Aras'a doğru uzatıp konuştum,

"Açar mısın?",

Aras elimdeki paketi alıp açtığında bir çocuk gibi heyecanla bekliyordum. Hiç bir zaman bu kadar fazla çikolata krizine girmemiştim.

Aras bir parça koparıp bana doğru uzattığında çikolatan bir parça ısırıp yemeye başladım.

Gözlerimi kapatıp tadını çıkarta çıkarta yediğim çikolatayla kendimden geçmiştim.

"Şu an seni bir çikolatadan kıskanmış olabilirim.",

Dediğinde kahkaha attım. Benimle birlikte Aras'ında hormonlarıda değişmişti sanırım. Aras'ın yakısından tutup kendime doğru çekip dudaklarına yapıştım.

Çikolatadan lezzetli bir şey varsa o da Aras'ın dudaklarıydı. Aras'ı biraz daha çektiğimde dengesini kaybedip küvetin içerisine düştü.

İri vücudu yüzünden küvetteki suyun çoğu taştığında hayıflandım,

"Ya daha yeni sıcak suyla doldurmuştum.",

Aras cebindeki telefonu çıkarttığında ellerimi ağzıma götürüp kahkaha attım.

"Özür dilerim!",

Aras arka cebinden cüzdanını da çıkarttığında dudaklarımı ısırdım. Sırılsıklam olan sadece kıyafetleri değildi anlaşılan.

"Bunun hesabını sormayacağımı düşünmüyorsun değil mi?",

Muzipçe sırıtıp konuştum,

"Ne yapacaksın?",

"Seni çok sert bir şekilde becereceğim.",

Dediğinde kahkaha attım. Bu adamın hiç terbiyesi kalmamıştı. Suları ona doğru fırlattığımda Aras dizlerinin üzerinde durup şehvetle bana bakıyordu.

Aras, üzerindeki ıslanmış tişörtünü çıkardığında karın kasları gözlerimin önüne gelmişti.

Dudaklarımı ısırıp iştahla baktığım vücuduna dokunduğumda Aras dudaklarımı yapıştı.

Ah şu an kesinlikle Aras'ı aşeriyordum.

Aras pantolonunu da çıkartıp yere attığında kıkırdadım. Kalp atış hızım artmıştı. Sanki ilk kez sevişecekmişiz gibi hissediyordum.

Aras bacaklarımı aralayıp arasına girdiğinde derin bir nefes aldım. Dudakları ıslak boynumu bulup öptüğünde elimi saçlarının arasından geçirdim.

Kıvırcık saçlarını okşarken Aras dudaklarını boynumdan göğüslerime doğru kaydırmıştı. Dudakları zaten hassas olan göğüslerimi bulduğunda dudaklarımı ısırıp inledim.

"Yavaş ol, uçları acıyor.",

Dediğimde Aras gözlerime bakıp dudaklarının arasına göğüs ucumu alıp emmişti.

Başımı geriye doğru atıp sesli bir şekilde inledim. Bu bir işkenceydi.

Aras'ın dudakları göğüs ucumla ilgilenirken elleride rahat durmayıp kalçalarımı avuçluyordu.

"Bu hamileliğin en güzel yanı dolgun vücudun oldu.",

Dediğinde kıkırdadım.

"Neden?",

"Artık rahatça avuçlayabiliyorum.",

Dediğinde kalçalarımı avuçlamıştı. Bu avuçlamaya inleyerek karşılık verdiğimde sırıttı.

Vücudum zaten bu aralar hassastı. Tenim geriliyordu, göğüslerim büyüyordu ve bu durumdayken sex yapmak resmen bambaşka bir şey oluyordu.

Hem bir işkence hem de bir zevk nasıl olabiliyordu anlamıyorum. Ama şu an Aras'ı içimde hissetmek için çıldırıyordum.

Ayaklarımı küvetin iki yanında sarkıttığımda Aras'a giriş için alan tanımıştım.

Aras sertleşmiş erkekliğini yavaşça içime soktuğunda küvetin kenarlarını sıkıca tutup sıktım. Parmaklarım bembeyaz olurken dudaklarım ısırmaktan şişmişlerdi.

Şu an içimden deli gibi çığlık atmak geçiyordu. Aras içimdeki yerine girişini yaptığında derin derin nefes aldım. Demek ki tek hassas olan yerlerim göğüslerim değildi.

"Öldüm mü?",

Aras kıkırdarken içimde hareketine başladığında kollarını sıkıca kavrayıp tırnaklarımı geçirdim. Kesinlikle ölmüştüm.

"Öp beni.",

Diye inlediğimde Aras dudaklarımı yapışmıştı. Ona olan açlığım asla bitmeyecek gibiydi.

"Ahh seni seviyorum!",

"Ben daha çok."

• • •

1 Ay Sonra

Aras elindeki şarap bardağına çatalla vurduğunda masadaki herkesin bakışları bize dönmüştü. Uzun bir aradan sonra tüm sevdiklerimizde bir masanın etrafında toplanmak beni çok mutlu etmişti.

Aras sandalyesini ittirip ayaklandığında konuşmaya başladı,

"Evet sevgili ailemiz, sizi neden bu gece bu masada toparladığımızı merak ediyor olmalısınız.",

Dediğinde herkes pür dikkat Aras'ı dinliyordu. Kızaran yüzümü saklamak için başımı eğdim.

"Elbette Başak ve Cem'in düğünlerini kutlamak için toplanmadık.",

Dediğinde herkes kıkırdamıştı. Bakışlarımı Başak'a çevirdiğimde sırıtıyordu. Haftaya düğünü olacağı için heyecanlıydı. Her halinde belli oluyordu.

"Kardeşim çatlatmadan söyleyecek misin artık?",

Koray'ın isyanıyla Aras kıkırdayarak konuşmasına devam etti,

"Sevgili dedeciğim, sevgili ailem, kardeşim, arkadaşlarım ve hiç sevmediğim koray kişisi.",

Dediğinde sırıttım. Koray'a inat ağırdan alıyordu. Gözlerimi devirip ayaklandım,

"Hamileyim!",

Dediğimde masadaki sevinç çığlıkları yüzünden kulaklarım sağır olmuştu. Aras hayıflanarak konuştu,

"Ama ben söyleyecektim.",

"Sen de cinsiyetini söyle.",

Dediğimde o gerçeği hatırlamış gibi muzipçe sırttı. Masadakilerin tebrikleri son bulduğunda Aras konuşmasına kaldığı yerden devam etti,

"Bir kızımız olacak!"

• • •

1 Hafta Sonra

Elimi karnımın üzerine koyup Başak'ın mihraba yürüyüşünü izliyordum. Benim güzeller güzeli kardeşim melek gibi olmuştu.

Hemen yanımdaki Gizem'in omzuna hafif bir omuz atıp konuştum,

"Darısı senin başına.",

Dediğimde sırıttı. Bize yıllar önce bu gruptan ilk kim evlenir diye sorsaydınız hepimiz Gizem derdik. Kim evlenmez diye sorsanız Ece derdik. Sırılamaya göre de ben 3. Sıradaydım.

İşler öyle ilerlememişti. İlk ben evlenmiştim şimdi de Başak. Tek doğru Ece'nin evlenmeyecek olmasıydı. Gerçi o doğruyuda sarsan bir adet Çınar faktörü vardı.

Ece ve Cem'in şahit olarak onayları alındığında bu muhteşem çift resmi olarak karı koca olmuşlardı. Bakışlarımı hemen yanımdaki Aras'a çevirdiğimde onun bakışlarıda bana dönmüştü.

"Seni seviyorum.",

"Ben daha çok."

• • •

2 Ay Sonra

"Şş Aras!",

"Hımm.",

"Aşkım.",

"Hı?",

"Aras uyan artık ya.",

Hayıflanarak söylediğim cümleden sonra Aras bana doğru dönüp gözlerini açtı,

"Yine ne oldu?",

"Acıktım.",

Dudaklarımı büzdüğümde Aras gözlerini devirdi. Daha bir saat önce dünyaları yediğim gerçeğini hatırlamamaya çalışıyordum.

"Sevgilim, acaba uyusan mı artık?",

Omuz silktim. Hiç bir şekilde hamilenin halinden anlamıyordu. Odunun tekiydi.

"İyi ben giderim.",

Trip atarak yataktan kalktığımda bileğimden tutup beni durdurdu.

"İncim bu koca karnınla nereye gidiyorsun?",

Dediğinde yüzüne tokatımı geçirdim. Aras gözlerini devirip mavi gözlerini gözlerimi diktiğinde konuştu,

"Şimdi bu niyeydi?",

Dediğinde öfkeyle konuştum,

"Koca karnımın nedeni çocuğumuz Aras! Bana şişko diyemezsin!",

Aras başını geriye doğru atıp inledi. Bu aralar hormonlar yüzünden çılgına döndüğümün farkındaydım ama yapabileceğim bir şey yoktu. İçimde bir beden daha büyüyordu. O yüzden bana saygı duymalıydı.

"Yine ne aşerdin?",

Dediğinde bu sefer diğer yanağına tokatımı geçirdim. Öfkem başıma vurmuştu,

"Bu niyeydi peki?",

Sakince sorduğu soru üzerine tekrar öfkeyle konuştum,

"Ben istemiyorum senin obur kızın istiyor bunları. Babası olarakta yapmak zorundasın.",

Dediğimde dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı. Bu hareketine biraz olsun gerilsemde çaktırmamaya çalışıyordum.
Benim tanıdığım Aras bu iki tokatın hesabını sorardı.

"O zaman kızımın canı ne istiyormuş?",

Dediğinde tekrar elimi kaldırdığım sırada bileğimi havada kavrayıp tokatımı durdurdu.

"A-aa bu seferkini anlayışla karşılamam.",

Bileğimi çekmeye çalıştığımda Aras dudaklarımı yapışmıştı. Küçük küçük kondurduğu buselerden sonra biraz olsun yumuşamıştım.

"Şimdi söyle bakalım bu geceki işkencenin asıl sebebi ne?",

Diye sorduğunda dudaklarımı büzdüm. Beni çok iyi tanıyordu. Göz yaşlarım akarken konuştum,

"O kadına nasıl baktığını gördüm. Artık benden hoşlanmıyorsun değil mi? Kocaman karnım var diye güzel bulmuyorsun beni dimi?",

Hıçkırıklarımın arasından söylediğim cümle üzerine gülümseyerek başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşadı.

"Güzelim, o kadın dediğin insan Nikola Kidman'dı. Ve biz bir film izliyorduk. Yani seni beğenmeme gibi bir durumum yok. Ayrıca ben seni çok güzel buluyorum.",

Dediğinde göz yaşlarımı silip konuştum,

"Bu halimle bile mi?",

"İster 30 kilo ol ister 300, benim için önemli olan sensin.",

Dediğinde gülümsedim. Öyle içten söylemişti ki inanmamak imkansızdı.
Dudaklarına yapışıp küçük bir buse kondurdum,

"Seni seviyorum.",

"Ben seni daha çok.",

• • •

1 Ay Sonra

7 aylık karnımla spor salonunda Aras'ı izliyordum. Pilates topunun üzerinde zıplarken Aras'ın benim kadar ağırlıklarını kaldırışında hayran hayran bakmamak elimde bile değildi.

Bakışlarımı hemen yanımızdaki Kal'a çevirdiğimde onunda hayran hayran Aras'ı izlediğini gördüm.

Kıkırdayıp Kal'la konuşmaya başladım,

"Ne o babanın ağırlık kaldırmasına şaşırdın mı?",

Kal'ın tüylerini okşarken altımdaki pilates topunda sabit durmaya çalışıyordum. Kal elimi yaladığında gülümsedim.

Aras halteri yere bırakıp başka bir alete gittiğinde onu izlemeye devam ettim. Hamile olduğumu duyduğundan beridir işlerini azaltmış evden devam ediyordu.

Sanırım bir kez daha düşük yapma ihtimalime karşı kendince önlem almıştı. Gerçi ben bu konuda rahatsız değildim. Bolca vakit geçirip seyahat edebiliyorduk.

Cebimden lolipopumu çıkartıp açtım. Aras büyük bir ciddiyetle kaslarını şişirmeye devam ediyordu.

Gerçekten buna gerek var mıydı? Benim hiç bir zaman bu kadar yoğun bir spor hayatım olmamıştı. Lolipopu ağzıma atıp konuştum,

"Yorulmadın mı?",

"5, hayır, 6, 7.",

Omuz silktim. Benim için sorun yoktu, onu böyle izlemek keyifliydi.

Aras adını bilmediğim aleti bıraktığında başka bir alete geçip yük kaldırmaya başladı.

Aras'a şehvetle bakarken altımdaki pilates topunun birden kaymasıyla çığlık attım.

Son dakikada yanımdaki aynanın demirinden tutunduğumda kıkırdadım. Popa üstü yere çakılmayı kıl payı atlatmıştım. Kal yattığı yerden kalkıp yanıma geldiğinde tüyleri okşadım.

"Endişelendin mi sen annem!",

Diye severken Aras'ta bizi izliyordu.

"Gerçekten hiç bir şey yapmadan kendini sakatlama potansiyeline sahip birisin.",

Aras'a bakıp gözlerimi devirdim.

Aras kaldırdığı ağırlığı bırakıp ayaklandığında pür dikkat onu izliyordum.

Aras üzerindeki siyah atleti çıkartıp alnındaki terleri sildiğinde dudaklarımı ısırdım. Çok ateşliydi.

Ağzımın suyu aka aka kocamın kaslarını izlerken karnımdaki ufaklık sert bir tekme attı.

"Ah.",

Aras kaşlarını çatıp yanıma geldiğinde kıkırdadım. Endişeli bakışları üzerimdeyken konuştu,

"Ne oldu?",

"Kızın daha şimdiden babasını sahipleniyor.",

Dediğimde elimle karnımı okşuyordum. Aras çömelip elini koca karnıma koyduğunda ciddiyetle karnımı yokluyordu.

"Ee hani?",

Dediğinde kıkırdadım. Tabii ki babacı kızım babasına tekme atmıyordu. Zaten tüm eziyeti anca anneyeydi.

"Sana tekme atmıyor. Onun eziyeti bana.",

Dediğimde kıkırdadı. Aras ağzımda dolandırdığım lolipopu tutup çektiğinde kaşlarımı çattım.

"Çok şeker tüketiyorsun.",

Lolipopumu ağzına sokup emmeye başladığında şaşırmıştım. Bu hareketinden etkilenmem aptallık olur muydu? Sonuçta bundan daha beter şeyler yapmıştık.

Ama nedendir bilinmez bu hareketi beni oldukça etkilemişti. Aras göz kırpıp spor salonundan çıktığında şaşkın bakışlarımla kala kalmıştım.

Bu adam yaşlandıkça arsızlaşıyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu?

• • •

1 Ay Sonra

"Ya inanamıyorum İnci.",

Gizem incecik bacaklarının üzerindeki laptoptan bizim fotoğraflarımıza bakarken ben de koca karnımla yanında oturup ona eşlik ediyordum.

"Ya çok güzel çıkmışsın. Bebiş burda kaç aylık?",

Dediğinde kıkırdadım.

"Sanırım 5'ti. Afrikaya gittikten sonraki ay gitmiştiktik.",

Dediğimde kafasıyla onaylayıp fotoğraflara bakamaya devam etti,

"Hiç birlikte çekinmemişsiniz ama...",

"Hiç fırsatımız olmadı. Yani hiç aklımıza gelmedi desem daha doğru olur.",

Dediğimde kıkırdadı. Aras'la bu konuda oldukça beceriksiz bir çifttik.

"Sen bizi bırakta siz nerler yapıyorsunuz onu söyle? Yok mu ufukta bir düğün?",

Diye sorduğumda Gizem bilgisayarın kapağını kapatıp bana doğru döndü,

"Yarın beni yemeğe çıkartacakmış. Sanırım evlenme teklifi edecek.",

Dediğinde mutluluktan kahkaha attım.

"Ay sende evli barklı oluyorsun ya, ölsem gam yemem artık.",

"İnci ya..",

"Ne İnci? Hani ilk sen evlenecektin? Böyle gitseydi sonuncu olmandan korkmaya başlamıştım. Çınar sağ olsun Ece'nin aklını karıştırmakta üstüne yok.",

Dediğimde kıkırdadı. Sanırım Gizem'de Ece'nin artık evlenmeyi düşünmüyorum demeyi bıraktığını farketmişti.

"Farketin mi?",

"Evet evet sus dilini ısır.",

Dediğinde dilimi ısırdım. Valla Çınar'ın azmine hayrandık.

Aras salona giriş yaptığında yüzümdeki gülümseme genişlemişti. Arada sırada şirkete gidip işlerini halledip geliyordu. Bu zamanlarda da benim yalnız kalmamam için sürekli birini yolluyordu yanıma.

"Hoş geldin..",

"Hoş geldin enişteee.",

"Hoş buldum. İnci Tavuk nerede gördün mü?",

Kaşlarımı çattım. Tavuk mu?

"Ben geldiğimden beridir ortalıkta yok. Görmedim.",

Gizem'in cümlesiyle oturduğum yerden kalkmaya çalıştım ama bu koca karnımla pek mümkün olmuyordu.

Aras kalkmam için yanıma gelip bana destek olduğu sırada konuştum,

"Kesin bebek odasında!",

Dediğimde hayıflanarak bebek odasına doğru yürümeye başlamıştık.

Aras yarım açık kapıyı ittirip komple açtığında ağzım sonuna kadar açık kalmıştı.

Bakışlarım ağzındaki yarısı parçalanmış bebek beziyle bize bakan Tavuktaydı.

Gizem, "Siktir.",

Aras, "Gizem!",

Gizem, "İyi be! Seninde ne bulunmaz kızın varmış, sanki hiç küfür duymayacak.",

Aras, bebeklerin anne karnından sesleri duyabildiğini öğrendiğinden beridir yanımda konuşmasına çok dikkat ediyordu.

Dikkatten kastım küfür etmiyor değildi. Küfür elbette etmiyordu ama artık yanımda İstanbul Türkçesi kullanmaya başlamıştı.

"Aras, odanın bu hale gelmesi senin suçun!"

"Ne alakası var sevgilim. Şahsım olarak bu suçu asla kabul etmiyorum. Kendi hakkımı sonuna kadar savunma konusunda oldukça kararlıyım. Pes etmek gibi bir huyum asla yok. Bunun mümkünatı bile olamaz.",

Şekil bir a da olduğu gibi oldukça uzun ve anlamsız cümleler kuruyordu. Güya kendince kızımıza hakkını savunmayı öğretecekti.

Kesinlikle bu hamilelik olayı erkeklerde de olsaydı, Aras'ın benim yerime seve seve bunu yapacağından emindim.

Tavuk yanımızdan kaçarak odadan çıktığında sıkıntılı bir nefes verdim. Odanın dört bir yanına dağılmış bezlere son kez bakış atıp odadan çıktım.

Burnuma kadar büyümüş karnımla odayı toplayacak halim yoktu.

Aras, "Gizem, kıvırcık tüylü, küçük, tatlı, asla yaramaz olmayan, kesinlikle şeytanlık yapmayacak bir köpek ister misin?",

Gizem, "Yok sağol enişteciğim. Benim başımdaki Barış faktörü yeterli.",

Dediğinde kıkırdadım. Tavuk ise her şeyden habersiz yemeğini yiyordu.

• • •

"Aras..",

"Güzelim?",

Aras'ın göğüsündeki kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Eğer bana bir şey olursa kızımıza iyi bakacaksın...",

Aras birden kaşlarını çatıp sözümü kesti,

"İnci saçmalamayı keser misin! Gerçekten böyle bir şeyler duymak istemiyorum.",

Dediğinde dudaklarımı ısırdım. Çok sinirlenmişti. Ama bu bir gerçekti. Sonuçta içimde bir can taşıyordum, başıma her şey gelebilirdi.

"Aras... Lütfen sadece beni dinler misin?",

"İnci duymak istemiyorum! Ne sana ne de kızımıza bir şey olmayacak!",

Dediğinde sıkıntılı bir şekilde nefes verdim. Bu konuyu konuşmalıydık. Bundan kaçamazdık.

"Aras! Beni dinle!",

Aras çatık kaşlarıyla yüzüme baktı,

"Bu bir gerçek! Doğum o kadar basit bir şey değil. Başıma her an bir şey gelebilir. Ya da kızımıza bir şey olabilir. O yüzden eşim olarak bu konuyu konuşmalıyız.",

"Öyle bir şey olmayacak.",

"Nerden biliyorsun?",

"Ben buna asla izin vermem!",

Derin bir nefes aldım. Biliyorum ikimiz içinde hiç kolay bir konuşma değildi ama yapabilecek bir şey yoktu. Başımı önüme eğip konuşmama devam ettim,

"Eğer bir tercih yapman gerekirse onu seçeceksin! Beni değil. Kızımızı.",

Dediğimde elleriyle yüzünü kapattı. Gerçekten duyması kolay bir şey değildi.

"İnci..",

"Aras! Ben bir evladımı daha kaybedemem. Buna gücüm yok!",

Dediğimde bakışlarını kaçırdı.

"Ya bana bir şey olursa? Nereden biliyorsun sadece size bir şey olacağını? Her an hepimizin başına bir şey gelebilir.",

Dediğinde sustum. Haklıydı. Aras'a bir şey olursa ne yapacaktım?

"Olmayacak.",

"Nerden biliyorsun İnci?",

"Buna izin vermem.",

Dediğimde bir şey söylemedi. Ne Aras'a ne de kızıma bir şey olmayacaktı.

"İkinize de bir şey olmayacak.",

Aras dudaklarını alnıma bastırıp saçlarımı okşadı. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Düşüncesi bile çok zordu.

"Aras.. söz ver! Kızımızı seçeceksin.",

"Sen de söz ver, kızımızı seçeceksin!",

"Olmaz! Ben sensiz yaşayamam.",

"O zaman ben de sensiz yaşayamam.",

Dediğinde yutkundum. Neden bir tercih yapmak zorunda kalıyorduk ki! Bu çok adaletsizdi.

"Hayır, beni, bizi bırakmayacaksın!",

Dediğimde alnını alnıma bastırıp konuştu,

"O zaman sen de bizi bırakmayacaksın.",

Dediğinde yutkunup gözlerimi yumdum. Son nefesime kadar birlikte olmamız için savaşacaktım.

• • •

2 Ay Sonra

"Aras!",

Telaşla merdivenleri inmeye devam ettim. Taş merdivenler, taş duvarlar, duvardaki meşaleler, üzerimdeki beyaz elbise...

"İnci...",

Adımı duyduğumda vücudumdaki tüm tüyler diken diken olmuştu. Sesin sahibinden kaçmaya devam ediyordum. Tek isteğim bir çıkış kapısıydı. Bu karanlıkla bütünleşen koridorlardan kurtulmaktı amacım.

Ayaklarım taşlık zeminde kesiliyordu ama bu umrumda değildi. Canımın acısı daha büyüktü. Ayaklarımın acısı bunun yanında hiç bir şey kalıyordu.

Üzerimdeki beyaz elbisenin eteklerindeki kırmızılık beni daha çok tedirgin etmişti.

"İnci...",

Hızlı şekilde koridorda yürümeye devam ettim. Az önce geçtiğim koridordaki meşaleler bir bir sönüyordu. Hepsi karanlığa gömülüyordu.

Koşmaya başladım. Kaçtığım zifiri karanlıktı belli ki. Sola dönüp girdiğim koridorda Alice'i gördüm.

Ellerinde okul kitapları, gözünde gözlüğü gülerek bana bakıyordu. Telaşla ona doğru koşmaya başladığımda hemen sağdaki koridora girmişti.

"Alice!",

Alice'in girdiği koridordan girdiğimde upuzun bir koridor vardı. Koridorda Alice yoktu. Bomboştu. Nereye kaybolmuştu?

Uzun koridordan koşup sola döndüm. Bu sefer karşıma Will çıkmıştı. Elindeki İnci kolyeyi sallarken gülerek bana bakıyordu.

Girdiğim koridordan geri geri yürüyerek çıktım. Az önce sağa girdiğim koridorun tam karşısındaki koridora doğru koştum. Bu nasıl bir şeydi böyle?

Sağa döndüğümde, Mark, Eric ve kendi arkadaş gruplarını gördüm. Ellerindeki viski bardaklarını havada tokuşturup kafaya diktiler.

Arkama baktığımda karanlığın yaklaştığını gördüm. Hemen çaprazımdaki koridora girip koşmaya devam ettim.

Koridorun sonuna geldiğimde sola döndüm. Maria elindeki bira şişesiyle birlikte sağdaki koridora girdi.

Neler oluyordu böyle? Nerdeydim ben? Aras neredeydi? Bebeğim neredeydi?

"İnci...",

O ürkünç sesi duyduğumda Maria'nın girdiği koridordan girdim. Bu sefer de karşıma Lale, Cansu ve Su üçlüsü çıkmıştı.

Hayatımda en nefret ettiğim kişilerdi. Lale'nin elinde şırınga, Cansu'nun elinde su şişesi, Su'yun elinde de kan vardı. O kanının benim bebeğimin kanı olduğundan neredeyse emindim.

Girdiğim koridordan çıkıp tam aksi yöne doğru koşmaya devam ettim. Neden kimse bir şey yapmıyordu? Ayrıca hepimizin bu koridorlarda ne işi vardı?

Durdum. Karşımda gidebileceğim üç yön vardı. Üç koridorun sonunda da kızlar vardı.

Sağ koridorda Ece ve Çınar, karşımda Gizem ve Barış, Sağ koridorda ise Başak ve Cem vardı.

Hangi yöne gidecektim? Kızlar benden uzaklaşıp kaybolduklarında koridorların meşaleleri sönmüştü. Üç yönde zifiri karanlığa teslim olmuştu.

Korkuyordum. Zifiri karanlığa girersem ürktüğüm ses beni yakalayacakmış gibi hissediyordum.

Geldiğim koridordan geriye dönüp devam ettim. Sol tarafa döndüğümde karşımda Alex'i gördüm. Ellerinde uyuşturucu paketleriyle bekliyordu.

Girdiğim koridordan da çıkıp düz koşmaya devam ettim. Bakışlarım arkaya döndüğünde meşalelerin sönmeye başladığını gördüm. Çok yaklaşmıştı.

Sağ döndüğümde bu sefer, Hande annemi, Yavuz babamı, Süleyman dedeyi, Aslıyı ve Korayı gördüm. Süleyman dede bana bakıp gülümsedi. Eliyle hemen sağımdaki koridoru işaret ettiğinde beklemeden oraya doğru koştum.

Neyden yada kimden kaçtığımı bilmeden her yerim kan revan içerisindeyken koşmaya devam ediyordum. Tek isteğim Aras'ı bulmaktı.

Sola döndüğümde karşımda Ege hoca ve David'i gördüm. İki adamda bana bakmıyorlardı. Sırtları dönüktü. Neden böyleydi? Yanlarına gitmek istesemde hemen bundan vazgeçtim.

Dümdüz koşmaya devam ettim. Koşarken sağ ve solumdaki koridorları bakmayı eksik etmiyordum. Koridorların her birinin sonunda bu güne kadar tanıdığım insanların çoğu yer alıyordu. Neden buradaydılar? Ve neden kimse bana yardım etmiyordu?

"Yardım edin!",

Diye bağırdım. Ama hiç bir işe yaramamıştı. Her yerim ter içindeydi. Vücudumdaki kan ile karışıyordu. Hiç bir yöne sapmadan düz koşmaya devam ettim.

Küçük bir beyaz noktayı gördüğümde adımlarımı hızlandırdım. Sonunda çıkışı bulmuştum. Sonunda kurtulacaktım.

O küçük beyazlık gittikçe büyüyüp bir kapı haline gelmişti. Kapının dışındaki yer bol ağaçlıklı, deniz kenarı, bir sürü hayvana sahip, güneşli, bir yerdi. Bu karanlık dolu koridorlardan bambaşkadı.

Kapıya o kadar çok yaklaşmıştım ki yüzümdeki gülümseme genişledi. Kurtuluyordum.

Kapının hemen önüne geldiğimde durdum. Durmamın sebebi Ağaçların arasından Annemle babamın el ele tutuşup bana doğru yürüyor olmalarıydı.
Gerçek miydi bu?

"Anneeee!",

Kapıya doğru bir adım attığımda annem elini kaldırdı. Beni durdurmak istiyor gibiydi. Eşiğe doğru attığım adımı geri çektim. Neler oluyordu?

"Baba!",

Babam kafasını olumsuz anlamda salladı. Ama ben onların yanına gitmek istiyordum neden beni istemiyorlardı?

Arkama baktım. Karanlık gittikçe bana yaklaşıyordu. Nefes nefese kalmıştım. Göğüsüm sıkışıyordu. Karanlığa hapsolmaktan korkuyordum.

Eşiğe doğru bir adım daha attığımda bu sefer Aras kollarının arasında küçük bir bebekle ağaçların arasından çıkmıştı. Annemlerin hemen arkasında durup bana doğru kafasını olumsuz anlamda salladı.

Neden girmemi istemiyorlardı? Neden kurtulmama izin vermiyorlardı?

"Aras!",

Aras sert bakışlarla bana bakmayı sürdürüyordu. Girmemi asla kabul etmiyordu. Neden ama?

Arkama döndüm. Son meşalelerde söndüğünde çığlık çığlığa kalmıştım.

"İnci? Güzelim iyi misin?",

Terden yapışan saçlarımı önümden çekip derin derin nefes aldım. Her şey çok gerçek gibiydi.

"Korkma güzelim, korkma bebeğim ben buradayım. Rüyaydı sadece!",

Aras'a bakıp sımsıkı sarıldım. Her şey niye gerçek gibiydi? Neden bu kadar korkmuştum?

"İyi misin?",

Yüzümü ekşittim. Kasıklarımda sancı vardı. Aras'ın endişeli yüzüne bakıp konuştum,

"İyiyim.",

"Emin misin?",

Derin bir nefes aldım. Ağrının geçmesi için dua etmeye başlamıştım.

"İyiyim bir şey yok.",

Aras pek inanamamışa benziyordu. Zaten tipimden de belli oluyordu.

"Bana su getirebilir misin?",

Aras yataktan ayaklandı. Birden durup duvardan destek aldığında kaşlarımı çattım.

"Aras?",

Elini gözlerinin önüne götürmüş bir şekilde ayakta durmaya devam ediyordu. Bir şey mi olmuştu ki?

"İyiyim. Birden kalkınca başım döndü.",

Dediğinde ayaklandım. Hemen yanına gidip koluna dokundum. Hiç iyi durmuyor gibiydi.

"İyi misin?",

"Güzelim iyiyim.",

Kasıklarıma ikinci bir şiddetli sancı girdiğinde inledim.

"Ahh.",

"İnci?",

İki büklüm olurken derin derin nefes alıp veriyordum. Sakin ol İnci! Sakin ol!

Aras kolumu tutup endişeyle bana bakıyordu. Gülümsemeye çalışıp konuştum,

"Bir şey yok. İyiyim.",

Aras beni yatağın üzerine oturttuğunda derin nefes alış verişime devam ediyordum.

Ne olmuştu ki birden?

"Sen burada dur ben su alıp geliyorum.",

"Dikkatli ol.",

Dediğimde bir şey söylemeden odadan çıktı. Koca karnım yüzünden Aras'ın tişörtlerinden birini giymiştim. Çünkü artık kendi tişörtlerim olmuyordu. Aras'ın tişörtleri de bir zamanlar elbise gibi oluyordu ama artık bu bile mümkün değildi.

Elimi koca karnıma götürüp okşadım. Sanırım rüyanın etkisinden bir türlü çıkamamıştım.

Aras halen gelmeyince endişelenip ayaklandım. Başı dönmüş olması beni korkutmuştu. Acaba yine bir sorun vardı?

Endişeli düşüncülerimi yok saymaya çalışsamda engel olamıyordum. Yavaş adımlarla odadan çıktığım sırada bacaklarımın arasından bir şey aktığını hissettim.

Başımı yere doğru eğdimde yerin ıslak olduğunu gördüm. Gri eşofmanımda da ıslaklık vardı.

"Aras.",

Şok olan sesimle Aras'a sesleniyordum ama bir işe yaramıyordu çünkü sesimi ben bile duyamıyordum.

Üçüncü sancıyla sesli bir şekilde inleyip dişlerimi sıktım. Sancıların arasındaki süre git gide kısalıyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu?

Aras merdivenleri çıkarken göz göze geldik. Tırabzandan aldığım destekle ayakta duruyordum. Aras'ın yüzümdeki bakışları önce bacaklarımın arasına daha sonra yere indiğinde inledim. Kesinlikle sancılar arasındaki süre azalıyordu.

"Aras bebek geliyor!",

Diye haykırdığımda Aras elindeki bardağı yere düşürmüştü. Bardak kalın camdan olduğundan mıdır bilinmez tuzla buz olmak yerine seke seke yere düşmüştü.

"Allah! Ne yapacağım? Ne yapacağım? Bebek çantası!",

Aras yanımdan geçip yatak odasına girdi. Sancılardan inlerken Aras'ın ne yaptığına bakıyordum. Aras bebek çantasını alıp merdivenlerden indiğinde bağırdım,

"Beni unuttun!",

"Ah! İncim! İyi misin?",

Aras beni kucakladığında çığlık attım. Bu halimle beni nasıl taşıyacaktı?

"Aras indir beni fıtık olacaksın! Ahh!",

Aras elinde çanta kollarında ben koşturarak merdivenlerden inip evden çıkmıştı. Sanırım beni duymuyordu. Şu an kızım diye sayıklamakla meşguldü.

Bir başka sancıyla inleyip dudaklarımı ısırdım. Ben vazgeçmiştim böyle acı mı olurdu! Kesinlikle acıdan bayılacakmışım gibi hissediyordum.

Aras beni yere indirip üzerindeki cepleri karıştırdı. Sanırım arabanın anahtarını arıyordu. Çığlıklarımın arasından konuştum,

"Anahtar pantolonun cebinde!",

"Ahh! Sakin ol! Yetişiceğiz sakin ol!",

Aras söylene söylene eve girdiğinde ben halen sancıların etkisindeydim. Bu sancıları çekeli daha kaç dakika olmuştu ama ben ağrıdan ölmek üzereydim.

Aras koşturarak evden çıktığında derin bir nefes aldım. Arabayı açıp beni koltuğa yerleştirdiğinde dişlerimi sıkmaya devam ediyordum. Aras kapımı kapatıp sürücü koltuğuna oturduğunda konuştum,

"Bebek çantası!",

Aras arabadan inip yerdeki bebek çantasını arka koltuğa koydu. Tekrar yanıma oturduğunda derin bir nefes aldım. Umarım Kal ile Tavuk tek başlarına idare edebilirlerdi. Aras arabayı çalıştırdığında konuştu,

"Sakin ol! İyiyiz. İyi olacağız. Her şey yolunda! Kızımıza kavuşacağız.",

Benden ziyade kendini telkin ediyormuş gibi hissediyordum. Çünkü ben oldukça sakindim. Tek derdim sancıların sıklaşmasıydı.

"Hızlı sür.",

Aras gazı arttırdığında kapının kolunu sıkıca tuttum. Nefes aldıkça sancı çekiyordum.

"Ihhh!",

"İyi misin? İyi misin? İnci?",

"Aras sus ve daha hızlı sür nolur!",

Aras'a doğru dönüp bağırdığımda susmuştu. Şu an acıdan birden Aras'ı çekemezdim. Dayanacak gücüm yoktu. Bu nasıl zor bir şeydi? Bilseydim asla hamile kalmaya çalışmazdım.

Hastanenin tabelasını gördüğümde derin derin nefes alıyordum. Hastanenin girişinin önünde Aras birden fren yapınca kaşlarımı çattım ne olmuştu?

Aras'a dikkatle bakıyordum. Başını öne doğru eğmiş gözlerini kapatmıştı. Ne olmuştu?

"Aras? Ahh Aras?",

Aras kafasını kaldırıp derin bir nefes almıştı. Hiç iyi durmuyordu. Ne oluyordu?

"İyi misin? Ahh! Aras? Sevgilim?",

Aras bir şey söylemedin Acile giriş yaptığında derin nefes alışverişlerime devam ettim. Aklım halen Aras'taydı. Bir şey olmuştu.

Acilin önüne geldiğimizde Aras arabadan inip telaşla kapı açtı. Yüzü bembeyazdı. Açılan kapıyla inmeye çalıştığımda Aras beni durdurmuştu,

"İnci?",

Aras bacaklarımın arasına baktığında sokak lambasından zar zor bir leke olduğunu seçtim. Işığa doru kaydığımda bu lekenin aslında kan olduğunu anladım.

Tüm vücumdaki kanın çekildiğini hissettiğimde çığlık attım. Acilin kapısı açılıp yanımıza bir grup insan geldiğinde korku dolu bakışlarım Aras'taydı. Onunda hiç iyi olmadığı belli oluyordu.

"Aras!",

Koyulduğum sedye harekete başladığında göz yaşları içerisindeydim. Göz yaşlarım yüzünden etrafı seçmekte zorlansamda elimi Aras'a doğru uzattım. Aras'ın büyük sıcak ve yumuşak eli elimi kavradığında derin bir nefes aldım.

"Seni seviyorum güzelim. Seni seviyorum İncim! İkinizde iyi olacaksınız! Kızımız çok iyi olacak!",

Diye bana telkinde bulunuyordu ama sözcükleri bile ne kadar kötü olduğunu kanıtıydı.

"Hastanın kanaması var! Hemen ameliyathaneye!",

Etrafımda koşuşturan insanları umursamadan sadece Aras'ın mavi gözlerine bakıyordum.

"Beni bırakma!",

Hıçkırıklarımın arasından konuştuğumda Aras'ta ağlamaya başlamıştı.

"Seni seviyorum! Seni çok seviyorum! Seni hiç bir zaman bırakmayacağım.",

Neden veda ediyormuş gibi hissediyordum? Neden ikimizden birine bir şey olacakmış gibi bir his vardı içimde?

"Beyfendi siz buradan sonra gelemezsiniz.",

Aras'ın eli elimin arasından kayıp gittiğinde ağlamalarım şiddetlendi. Bakışlarımı aşık olduğum adama çevirdiğimde bana bakıyordu. Dolu gözlerinin kayıp gittiğini gördüğünde doğruldum.

Aras'ın koca cüssesini yerde gördüğümde çığlık attım.

"ARAS!"

"ARAS!",

Sedyeden kalkmaya çalıştığımda buna engel olmuşlardı. Etrafımdaki bir kaç insan Aras'ın etrafına toplandığında ameliyathanenin kapıları kapandı. Son gördüğüm şey Aras'ın bedeninin yıkılışıydı.

"Bırak! Bırakın beni! Aras! Bırakın Kocam! Kocam düştü! Aras! Bırak beni!",

Beni tutmaya çalışanlara engel olmaya çalışıyordum. Ama gücüm yetmiyordu. Sancılarım buna engel oluyordu.

Ameliyat masasına alındığımda ağlamaya devam ediyordum. Aras'a ne oldu? Neden yere düştü?

"Ne olur söyleyin? Kocam! Aras iyi mi?",

Ameliyathanenin kapısı açıldığında yüzü maskeyle kapalı dokturum içeriye girmişti.

"İnci! Senden sakin olmanı istiyorum! Şu an hem kendini hem de bebeğini riske atıyorsun!",

"Aras! Eşim! Zeynep hanım Eşim iyi mi?",

Hıçkırıklarımın arasında konuştuğum sırada Zeynep hanım bacaklarımı aralamıştı.

"Doğum başlamış. Yeterli açıklık mevcut.",

Yeniden gelen sancıyla çığlık attım. Allahım bu nasıl çaresiz bir durumdu! Bu nasıl bir haldi! Eşim orada ne halde olduğunu bilmediğim bir halde yerde yatarken kalkıp yanına gidemiyordum.

"Ahhhhhh! Aras! Aras iyi mi? Nolur bir şey söyleyin! Ne olur!",

"İnci! Sakin ol ve ıkın!",

Çığlık atıp ıkındım. Canım çıkıyordu sanki ama şu an bunu umursayacak halde değildim. Aras ne haldeydi? Durumu nasıldı?

"NEDEN KİMSE BİR ŞEY SÖYLEMİYOR?",

Diye bağırdığımda Zeynep hanım konuştu,

"Engin hemen gidip Aras beye bakıyorsun! Durumunu bize haber ediyorsun! Çabuk!",

Başımdaki adının Engin olduğunu öğrendiğim adam hemen hareketlendiğinde ıkındım.

"İnci, Engin kocanın başında, şimdi senden sakin olup bu bebeği doğurmanı istiyorum! Bir bebeğini daha kaybetmek istemezsin değil mi?",

Kafamı olumsuz anlamda salladım. O Arasla benim bir parçamdı. O benim canımdan daha kıymetliydi. Mucizemdi.

"O zaman ıkınmaya devam et!",

Çığlıklarımın arasında ıkındım. Ben hiç böyle hayal etmemiştim. Başımda Aras olacaktı bana destek olacaktı. Bebeğimizi ilk o kucağına alacaktı.

"LANET OLSUN! AHHHH.",

Şiddetli bir şekilde ıkındım. Her yerim ter içinde kalmıştı. Beynimde tek bir şey vardı, Aras!

"Söyleyin Eşim iyi mi? Ne olur!",

Ağlamaya devam edip yanımdaki hemşirelere yalvarıyordum.

"İnci devam et! Ikınmaya devam et az kaldı! Başını görüyorum.",

Zeynep hanımın sesiyle bir kez daha ıkındım. Canımdan can çıkıyordu sanki. Canımdan bezmiştim. Ölmek bile bu kadar acılı olmazdı.

"Son kez hadi!",

Zeynep hanımın komutuyla son bir kez daha tüm gücümle ıkındım. Vücudumdan bir bedenin ayrıldığını hissettiğimde artık olduğum yere yığıldım. Hareket edip konuşacak gücüm yoktu.

Gözlerimi kapattım. Aras'ın ve kızımın iyi olduğunu bilmek dışında bir şey istemiyordum.

"İngaa.",

Küçük bir ağlama sesi duyduğumda gözlerimi açtım. Zeynep hanımın kucağındaki güzeller güzeli kızımın ağlayışını dinledim. Bu dünyada duyduğum en güzel sesti.

"Serap bebeği al hemen!",

Göz kapaklarım ağırlığını koyup gözlerimi kapattığında engel olamadım. Ruhumun bedenimden çıktığını hissediyordum.

"Doktor hanım hastanın çok kanaması var durduramıyoruz.",

"İnci! İnci beni duyuyor musun?",

Sesler bulanıklaşıp kayboluyordu. Dudaklarımın arasında tek tek kelimeler düşüyordu. Düşen kelimeleri de toplamak etrafımdakilere kalmıştı.

"Aras!, kızım, Arin!"

Continue Reading

You'll Also Like

133K 15.1K 36
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
6.6K 592 18
"Fakat Efnan..." sertçe yutkunduğumda yumru boğazıma oturdu, tekinsiz sesiyle devam etti. "Korkak gözlerinin bedenime her değdiği an bana bir yaratık...
108K 4.2K 40
Bazen yaşadıkları ağır gelir insana. Sorgular durmadan onu, bunu, kendini, yaşadıklarını ya da yaşayamadıklarını. Bu kadar haksızlığı da hak etmedim...
11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...