BÖLÜM • 30

32.6K 1.2K 394
                                    

"Ah Su ne gerek vardı.",

Hande hanım elindeki elbiseyi en değerli şeymiş gibi tutup Su'yun yanağına teşekkür öpücükleri kondurdu.

Hande hanımı ilk kez bu kadar mutlu ve sevecen görüyordum. Bakışlarım yanımdaki kocama kaydığında o da hissetmiş gibi bana bakıp gülümsedi. Onun gülüşüyle cesaret alıp omuzlarımı dikleştirdim.

Hande hanım elbiseyi Ezgi'ye verip tekrar yerine oturup yemeğine devam etti.

"Paris'teki defileni izledim muhteşemdi.",

Hande hanımın Su'ya çektiği yağlar yüzünden gözlerimi devirip bardaktaki suyumdan bir yudum aldım. Aslında şu an ağır bir içki iyi giderdi ama Süleyman dedenin yanımda içecek biri değildim.

Masadaki konuşmaları bir süre sonra takip etmeyi kesip önümdeki tabağa biraz daha taze fasulye koyup yemeye devam ettim.

Bu zenginlerde yemek yememek gibi bir huy vardı sanırım. Benim dışımda kimse doya doya yemek yemiyordu. Oysaki yemek masasında elliden fazla çeşit vardı. Ben hangi birini yiyeceğime şaşırıyordum.

Bir de her gün bu çeşitler değişiyordu. Sırf bu yüzden kilo almıştım. Ama çokta dert etmedim, kilo alınıp verilen bir şeydi. Önemli olan sağlıklı olup olmadığımdı.

"...İnci?",

Bakışlarımı adımı söyleyen kişiye yani Su'ya çevirdiğimde ağzımdaki lokmamı zorlukla yutup konuştum,

"Özür dilerim duymadım ne sormuştun?",

"Son sınıftasın değil mi? Nasıl geçiyor üniversite?",

Su sorusunu tekrar yenilediğinde yalancı bir gülümsemeyle cevapladım.

"Evet, son sınıftayım. Üniversite yoğun geçiyor malum son sene bir sürü şeyle uğraşıyorum.",

"Ah bilirim. Hele bir de asistan öğrenci olduğunda işin iki katına çıkar ya hiç unutamıyorum o zamanları.",

"Evet öyle ama asistan öğrenci olmak güzel bir şey. Sana bir çok şey katıyor.",

Dediğimde Aras araya girip konuştu,

"Asistan öğrenci mi oldun? Ne zaman?",

"Ah söylemedim mi. Bir kaç gün önce oldum. Daha yeni.",

Gerzek kocam bana vakit ayırıp ne yaptığımı sormamıştı ki. Anca Su ile vakit geçirip durmuştu. Bunu bilmiyor oluşu o yüzden normaldi.

"Kimin?",

Aras'ın sorusuyla gülümseyerek konuştum,

"Ege hocanın. Ege Akpınar.",

Dediğimde konuşmaya Yavuz bey girmişti,

"Aa Ege. Onun asistanlığını yapmak kolay değildir. Zor biridir.",

"Evet, çok yoruyor beni ama ondan çok şey öğrendim.",

"Bilirim. Ege çok zeki ve çalışkandır. Öğrencilerinin de öyle olmasını ister. Tebrik ederim.",

Yavuz bey ilk kez bana gururlu bir ifadeyle baktığında gerçek manada gülümsedim. Sanırım takdirini kazanmıştım. Uzun zamandan sonra bir babanın takdirini kazanmak kalbimi ısıtmıştı.

"Ege Akpınar'ı sen nerden tanıyorsun baba?",

"Biz birlikte bir projede yer almıştık. O zamanlar şirketini yeni kurmuştu. Benden küçük olmasına rağmen ondan çok şey öğrendim.",

Yavuz beyin lafından sonra bakışlarımı Aras'a çevirdim. Kaşlarını tekrar çatmıştı. Neden çattığını anlamasamda üzerinde durmadım.

CEVHERİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin