CEVHERİ (+18)

lalelikoyunkavalcisi tarafından

2M 67.4K 19.4K

+18 ve üzeri içindir. Daha Fazla

BÖLÜM • 1
BÖLÜM • 2
BÖLÜM • 3
BÖLÜM • 4
BÖLÜM • 5
BÖLÜM • 6
BÖLÜM • 7
BÖLÜM • 8
BÖLÜM • 9
BÖLÜM • 10
BÖLÜM • 11
BÖLÜM • 12
BÖLÜM • 13
BÖLÜM • 14
BÖLÜM • 15
BÖLÜM • 16
BÖLÜM • 17
BÖLÜM • 18
BÖLÜM • 19
BÖLÜM • 20
BÖLÜM • 21
BÖLÜM • 22
BÖLÜM • 23
BÖLÜM • 24
BÖLÜM • 25
BÖLÜM • 26
BÖLÜM • 27
BÖLÜM • 28
BÖLÜM • 30
BÖLÜM • 31
BÖLÜM • 32
BÖLÜM • 33
BÖLÜM • 34
BÖLÜM • 35
BÖLÜM • 36
BÖLÜM • 37
BÖLÜM • 38
BÖLÜM • 39
BÖLÜM • 40
BÖLÜM • 41
BÖLÜM • 42
BÖLÜM • 43
BÖLÜM • 44
BÖLÜM • 45 • FİNAL
• ÖZEL FİNAL •

BÖLÜM • 29

31.7K 1.1K 293
lalelikoyunkavalcisi tarafından

Yağan yağmur damlaları saçlarımı ıslatırken kulaklığımda çalan şarkının tadını çıkarıyordum. Yağmurda yürümenin en güzel yanlarından biride çalan şarkıyla çok güzel harmanlaşmasıydı.

Uzaktaki otobüs durağını gözümü kestirdiğimde bomboş olduğunu gördüm. Büyük ihtimal otobüsü kaçırmıştım. Sıkıntılı bir nefes verip sakince durağa doğru yürümeye devam ettim.

Aklıma sürekli hakkımda çıkan dedikodular geldikçe canım sıkılıyordu. Hayatımın hiç bir zamanı arkasından dedikodusu yapılan kızlardan olmamıştım. Ama demek ki bununda bir ilki olacaktı.

Boş caddeye bakıp iç geçirdim. Yağmur yağdığında bir tane bile taksi bulamamanın sıkıntısını çekiyordum. En azından otobüse binerim diye düşünmüştüm ama otobüsüde kaçırmıştım.

Keşke Aras'ın sabahki araç teklifini reddetmeseydim diye düşündüm. Şimdi de arayıp isteyip istememe konusunda kararsız kalmıştım. Biraz daha bekleyecektim eğer otobüs gelmezse aramaya karar vermiştim.

Siyah bir araç önümde durduğunda kaşlarımı çattım. Hemen önümdeki pencere açıldığında içersindeki kişiyi görebilmiştim.

"İnci.",

"Aa hocam.",

"Atla hadi seni de bırakayım.",

Dediğinde gülümsedim. Şu an Ege hocanın arabasına binip binmeme konusunda karasız kalmıştım.

"Hasta olup işini aksatmak istiyorsan o senin tercihin saygı duyarım.",

Dediğinde dudaklarımı ısırdım. Sonuçta adam benim hocamdı. En fazla ne olabilirdi ki?

Ön kapıyı açıp oturduğumda Ege hoca gülümsemişti. Hemen kemerimi takıp konuştum.

"Teşekkür ederim hocam. Size de zahmet oldu.",

"Nerede oturuyorsun?",

"Beykoz.",

Dediğimde Ege hoca beni başıyla onayladı.

"Siz beni taksi durağına bıraksanız yeterli aslında.",

Dediğimde Ege hoca yüzüme bakmadan konuştu,

"Ben de beykozda oturuyorum.",

Söyleyecek bir şey bulamadığım için susmayı tercih ettim. Üstüm su içerisindeydi. Saçlarımdan halen sular akıyordu.

"Evlilik nasıl gidiyor?",

Ege hocadan beklemediğim soru yüzünden tereddütle konuştum,

"Alışmaya çalışıyorum. Her şey iyi.",

"Aras'ın evleneceğini düşünmezdim.",

Dediğinde kaşlarımı çattım. Onu tanıyormuş gibi konuşmuştu.

"Siz Aras'ı tanıyor musunuz?",

"Evet. Bir projeyi babasıyla ortak yürütmüştük.",

"Sizinde mi şirketiniz var?",

"Evet.",

Dediğinde anlayışla onayladım. Şaşırılacak bir şey değildi. Şirketi olan bir çok hocam olmuştu.

"Siz düğün yapmadınız sanırım. Kimse evlendiğinizi pek bilmiyor sanki.",

Evet, bir başka sorunumuzda buydu. Yakın çevre dışında bizim evlendiğimizi bilen kimse yoktu. Ve buna en çok Süleyman dede üzülüyordu. Torununa düğün yapamamanın ezikliğini hissediyordu sanki.

Yağmur ve soğuktan kızarmış ellerime baktım. Evlendiğimin kanıtı olan bir yüzüğüm bile yoktu. Sadece resmi olarak soyadım değişmişti o kadar. Ha birde artık Aras'ın ailesiyle kalıyordum.

Sanırım bu durumun ezikliğini ben de hissetmeye başlamıştım. Kaçar gibi evlenmiştim. Annemin zamanında yaptığını şu an ben yapmış olmam bizim ailede bir döngü olmuştu sanırım.

Aras'ın da bu konuyu unuttuğunu farkındaydım. Ya da umursamıyordu. Sıkıntılı bir nefes verdim. Aras'a söylesem yüzük meraklısı ya da düğün meraklısı kadınlardan olduğumu düşünebilirdi. Sırf bu yüzünden bir şey söylemiyordum. O da bu konuyu sorgulamıyordu.

"Evet, sonra yapacağız.",

Kestirip attım. Bunun cevabını ben bile bilmiyorken Ege hocaya bir şey söylemeyi doğru bulmuyordum. Gerçi sonra yapacağımızda doğru değildi. Her şey en üstteki rafa kaldırılmıştı. Bir gün indirilip çözülmeye bekleyen sorunlardan biriydi işte.

Telefonumun bildirim sesi arabada yankılandığında elimi ceketimin cebine atıp telefonumu aldım.

Aras,
"Güzelim beni bekleme bugün geç geleceğim.",

Mesajını okuduğumda dişlerimi sıktım. Bana vakit ayırmadığı için ona kızgın olmam adil bir davranış olur muydu?

"Şaşırmadım."

Yazıp yolladığımda telefonumu kapatıp cebime attım.

"Hocam ben burada inebilirim. Hazır taksi durağıda var.",

Ege hoca bir şey söylemeyip sağ çekmişti.

"Teşekkür ederim. İyi akşamlar.",

"İyi akşamlar.",

Dediğinde kemerimi çözüp arabadan indim. Ege hoca kapattığım kapıyla birlikte harekete geçip yoluna devam etmişti.

Hemen çaprazımdaki taksinin kapısını açıp bindim.

"Buyrun. Nereye gidecektiniz?",

"Cevheri Holding.",

Dediğimde Adam konuma yazıp arabaya çalıştırdı. Eve gitmekten vazgeçmiştim. Eğer kocam geç kalacaksa ben de onu odasında beklemeye hazırdım. Ha evde ha holdingde beklemişim benim için bir farkı yoktu.

• • •

Taksinin parasını ödeyip indiğimde hemen önümde yer alan gökdelene baktım. Aras'ın şirketine ilk defa geliyor oluşum yüzünden etrafa sürekli meraklı bakışlar atmam normaldi.

Duran yağmur tekrar yağmaya başladığında gökdelenden içeriye girdim. Resepsiyondaki sarı saçlı kadın bana bakıp gülümsediğinde ben de ona gülümsedim.

"Hoş geldiniz.",

"Hoş buldum. Aras Rüzgar Cevheri için gelmiştim.",

Dediğimde kadın beni baştan aşağıya süzdü. Yağmurdan karışmış saçlarım, yarı nemli ceketim ve dağınık üzerimle sanırım beni küçük görmüştü.

"Ne için gelmiştiniz?",

"Kendisi kocam oluyor.",

Dediğimde kaşlarını çattı. Az önce küçük gördüğü kadının patronun karısı olması gerçeğini kabul edemiyordu belli ki.

Sarışın kadın telefonu alıp bir kaç numaraya bastıktan sonra konuştu.

"Resepsiyon 1'e güvenliği yollar mısınız.",

Dediğinde kaşlarımı çattım. Bu kadın niye güvenliği çağırıyordu ki?

"Hanımefendi lütfen sorun çıkarmadan çıkar mısınız?",

Sarışın kadın bana küçümseyici bakışlar attığında konuştum,

"Ben İnci Cevheri. Aras beyin karısıyım neyi anlamıyorsunuz?",

"Aras beyin karısı yok. Lütfen hanımefendi çıkar mısınız?",

Arkamda birini hissettiğimde arkamı döndüm. Güvenlik beni çıkartmak için yanıma geldiğinde sinir kat sayım artmıştı. Ciddi ciddi benim yalancı olduğumu düşünüyorlardı.

"Bir dakika bekler misiniz.",

Dediğimde ceketimin cebindeki telefonumu çıkardım. Hemen son aramalar kısmına girip 'Aras' ismine tıkladım. Bir kaç çalıştan sonra açılmıştı.

"İnci ben toplantıdayım güzelim, seni daha sonra arayayım mı?",

"Aras ben aşağıdayım.",

"Ne? Sen şirkete mi geldin.",

"Evet ve birazdan kapı dışarı edileceğim.",

"Bekle geliyorum.",

Dediğinde telefonu kapattım. Karşımdaki kadına ve arkamdaki güvenlik görevlisine baktım.

Onlarada kızamıyordum onlarda görevlerini yapıyordu. Benim kızdığım Arastı. Beni bu konuma soktuğu için en çok ona öfkeliydim. Aslında şu an Aras'ın yüzünü göresim yoktu ama sırf sarışın kadının yüzünün mor olmasını izlemek için duruyordum.

"İnci hanım, lütfen bize zorluk çıkarmadan dışarıya çıkar mısınız.",

Sarışın kadın sabırsızca benim çıkmam için ısrarda bulunduğunda hemen yandaki asansörün kapısı açılmıştı. Aras tüm yakışıklılığı ve heybetiyle bana doğru yürüdüğünde gülümsedim. Gülümsemem sırf sarışın kadına inattı.

"İnci? Geleceğini neden söylemedin?",

Aras önüme geldiğinde omuzlarımı dikleştirip konuştum,

"Sürpriz yapmak istedim.",

Dediğimde bakışlarımı sarışın kadına çevirdim. Kadının ağzı beş karış açılmış mosmor olmuştu. İçten içe onun bu haline zevk alırken Aras'ın kollarının arasına girip sarıldım.

"Senin adın neydi?",

Aras kolunu belime doladığı sırada konuşmuştu. Kız kekeleyerek cevapladı,

"Şu-şule efendim. Ben çok özür dilerim İnci hanımın karınız olduğunu bilmiyordum.",

"Kovuldun.",

Aras sert sesiyle kadının ağlamaklı yüzüne bakmadan konuştuğunda biraz olsun üzülmüştüm. Sonuçta kadın vazifesini yapmıştı.

Aras beni belimden tutup asansöre doğru sürüklediğinde dudaklarımı ısırdım. Benim yüzümden kadının işsiz kalmasına üzülüyordum.

Aras 27. Kat düğmesine bastığında asansörün kapısı kapanmıştı. Kapanan kapıyla birlikte Aras'ın kolunun altından çıkıp sinirli bakışlarımı ona çevirdim.

"O kadını kovmamalıydın.",

"Seni dışarı attırıyordu.",

"O sadece görevini yapıyordu Aras, senin karın olduğumu bilmiyordu.",

"Ne yapmamı istiyorsun İnci?",

Aras birden sert bir sesle konuştuğunda kaşlarımı çattım.

"Birincisi o kadını kovamamanı. İkincisi bana vakit ayırmanı. Bilmem farkında mısın ama aramızdaki ilişki kardeş ilişkisine döndü.",

Dediğimde Aras kaşlarını çatıp sıkıntılı bir nefes verdi.

"İnci benim hoşuma mı gidiyor sanıyorsun? Her şey benim üzerimde, koca holdingi yönetmek kolay mı sanıyorsun? Ben istemez miyim seninle vakit geçirmeyi?",

Dediklerinde haklı bile olsa şu an öfkemden dolayı onu haklıymış gibi göremiyordum.

"Aras... Bu ne zamana kadar böyle sürecek? Ne zaman normal bir çift olacağız?",

Dediğimde Aras üzerimdeki bakışlarını kaçırmıştı. Cevabı onunda bilmediğinin farkındaydım. Ben de bilmiyordum. Ne zaman birlikte oturup sohbet edebilecektik? Ne zaman normal bir evliliğimiz olacaktı? Bilmiyorum ama Arasla ilişkimde oldukça yorulduğumun yavaş yavaş farkına varıyordum. Bazı şeyleri aşıp halletmek bile çözüme ulaşmamıza yardımcı olmuyordu.

Birbirimize olan aşkımızın çözemediği sorunlar oluyordu. Onlardan biride buydu.

Aras'a karşı haksızlık yaptığımı düşünsemde bu aralar duygularımı o kadar yoğun yaşıyordum ki kendime engel olamıyordum.

Gözlerim dolduğunda içimden kendime küfür ettim. Bunda abartılacak ne vardı İnci? Neden bu kadar duygu yoğunluğu içerisindeydim? Neden sürekli regliymişim gibi geziyordum ki ortalıklarda?

Kollarımı Aras'a doladığımda Aras'ta hemen karşılık vermişti. Burnumu dolduran erkeksi kokusu biraz olsun öfkemi dindirmişti.

"Özür dilerim.",

Aras saçlarımı okşayıp açıkta kalan boynuma dudaklarını bastırdı.

"Asıl ben özür dilerim. Bu aralar seni çok ihmal ettiğimin farkındayım. Telafi edeceğim.",

Dediğinde gülümsedim. Aras bir şey söylüyorsa onu kesinlikle yapardı.

Sanırım, ani gelişen evliliğimiz, kızların küslüğü, Hande hanım ve Yavuz beyin laf sokmaları, Aras'ın yokluğu, okuldaki hakkımda çıkan dedikodu, yaşayamadığım düğün telaşı gibi faktörler beni çok yıpratmıştı.

Düğün telaşını düşündüğümde bile utanıyordum. Kendimi sürekli evlilik meraklısıymışım gibi hissediyordum. Ama öyle değildi. Resepsiyondaki kadın olsun Ege hocanın söyledikleri olsun sanırım onlardan etkilenmiştim.

Tamam kimsenin bilmesine gerek yoktu. Düğün, yüzük gibi kavramlara da gerek yoktu. Aras benim kocamdı gerisi önemli değildi. Diye düşünsemde bir tarafım buna katılmıyordu. O tarafımı kilitli bir kutunun içerisine koyup beynimin gizli rafına sakladım.

İnsanların düşünceleri beni etkilemesine izin vermemliydim. Aras'a evet dediğimde bu yaşayacaklarıma da evet demiş oldum. Sonuç olarak Aras'ın suçu olduğu kadar benimde suçum vardı.

Aras'ın kolları arasından çıkıp buruk bir şekilde gülümsedim. Onu da zora sokmuştum. Durduk yere olay çıkarmıştım.

"Ben gitsem iyi olacak.",

Dediğimde Aras'ın bir şey söylemesine fırsat gelmeden kapı açılmıştı.

"Rüzgar.",

Aras'ın bakışları açılan kapının önündeki kadına kaydığında bende kadına baktım. Manken gibi fiziğe sahip, yeşil gözlü, uzun boylu, esmer, dolgun göğüslü bir kadın gülerek Aras'a bakıyordu.

"Su?",

Su mu? Bu ismi ben nerden hatırlıyordum?

"Seni bekliyordum ama sen birden fırlayıp gidince ben de bir şey oldu sandım.",

Kadının cümlesiyle Aras asansörden çıkıp kadına sarıldı. İstemsizce çatılan kaşlarım bu ikileye öldürücü bakışlar atmama engel olamıyordu.

"Seni görememişim kusura bakma.",

"Niye öyle fırladın?",

Aras'ın elleri kadının kolundayken beni hatırlamış gibi bakışları beni bulmuştu. Kadınla göz göze geldiğimizde sahte bir gülümseme koydum yüzüme. Sağ olsun Hande hanım sayesinde bu konuda ustalaşmıştım.

"İnci, bu liseden beridir arkadaşım Su, Su bu da İnci.",

Dediğinde yutkundum. 'Bu da İnci.' Demek ha Aras bey! Bunun hesabını sana çok ciddi bir şekilde soracaktım.

Karım, eşim, sevgilim gibi kavramları kullanmayı ne zaman bırakır olmuştu bu adam?

"Memnun oldum İnci.",

Su'yun uzattığı elini kavrayıp sıktım.

"Ben de.",

Dediğimde bakışlarım Aras'ın üzerindeydi.

"Sen ne zaman döndün? Hiç haber vermedin.",

"Bugün döndüm. Bir kaç ay buralarda olacağım. Sonra tekrar Paris'e döneceğim.",

Bu ikilinin konuşmalarını dinlerken asansörden inmek için hamle yapmayı düşünsemde bundan vazgeçtim. Bu ortamda bulunmak istemiyordum. Aras'ın bu kadına gülerek bakmasını görmek istemiyordum.

Belkide gereksiz kıskançlık yapıyordum ama bu ortamda durdukça bayılacakmışım gibi hissediyordum.

"Söyleseydin seni karşılamaya gelirdim. Neyse demek bir kaç ay İstanbul'dasın o zaman bol vaktimiz var desene, iyi zaman geçirebileceğiz.",

Aras'ın ilk kez bir kadınla bu kadar samimi olduğunu görüyordum.

"Aras..",

İkilinin konuşmasının arasına girip konuştum,

"Ben gidiyorum. Bitirmem gereken işler var.",

"Yeni gelmiştin. Kalsaydın biraz daha. Hem Su ile kaynaşırdınız.",

"Teşekkürler ama benim gitmem lazım.",

"Tamam görüşürüz.",

Dediğinde bana doğru yaklaştığında dudağına doğru uzattığım dudaklarımı es geçmiş yanağına koymuştu. Sürekli beni dudaklarımdan öpen adam bu sefer yanağımdan öpmüştü. Şaka mıydı bu?

Geri çekilip bozulduğumu belli etmemek adına gülümsemeye çalıştım. Asansörün düğmesine bastığımda Aras ile Su birlikte Aras'ın odası olduğunu tahmin ettiğim yere girdiler.

• • •

Gökdelenden kendimi dışarıya attığımda göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Şu an niye ağladığımı bilmiyordum. Ağlıyorum diye de kendime öfkeliydim. Gidip neden Aras'ın koluna girip bu adam benim dememiştim ki? Neden ezik gibi hissetmiştim?

Ayağımdaki topuklu ayakkabılarımı çıkarıp yürümeye devam ettim. Sokaktan geçen insanların acıyan bakışları üzerimde olsada umrumda değildi. İçimden şu an bağıra bağıra ağlamak geçiyordu ve kendimi tutmayacaktım.

Bilmediğim sokaklarda yürümeye devam ettikçe biraz olsun rahatladığımı hissediyordum.

Bu zamanlarda insan sığına giderdi ama ben şu an sığınamdan kaçıyordum. Bu nasıl bir durumdu?

Midem kasılmaya başladığında kendimi hemen ara sokağa atıp bir çöp konteynırın başına geçtim. Midemdekileri çıkardığımda ağlamaya devam ediyordum.

Bitik bir haldeydim.

Midemde boşaltacağım bir şey kalmadığında çantamdaki ufak pet şişeyi çıkarıp ağzımı çalkaladım.

Etrafta kimsenin olmayışına sevinsemde tedirgin olmamak elde değildi. Elimdeki ayakkabılardan sıkılıp çöpün yanına bıraktım. Şu an üzerimdeki her şeyden kurtulmak istiyordum.

Üzerimdeki pahalı marka ceketimi çıkarıp ayakkabıların üzerine koydum. Pahalı çantamın içindeki önemli eşyalarımı alıp  ceketimin yanına bıraktım. Kollarımdaki takılardan kurtulduğumda üzerimdeki yüklerin azalmasından dolayı mutluydum.

Bu ben değildim. Bu İnci'yi tanımıyordum. İnci, ağlayıp zırlayan biri değildi. Kaçan hiç değildi. İçindekileri söylemekten çekinmezdi. Kendine güveni vardı. Savaşırdı.

Bu İnci, kaçan, korkan, zırlayan, sünepe biri olmuştu. Hande hanım haklıydı. Şu an kendimi sünepe gibi hissediyordum.

Yerdeki pahalı marka eşyalara baktım. Bunlar bana ait değildi. Bunların hiç birini kendim almamıştım. Üzerimde yüktü hepsi. Hepsi sanki güçlü olmamı engelliyormuş gibi hissediyordum.

Omuzlarımı dikleştirdim. Bu son zamanlarda olduğum İnci her kimse onu bir an önce bırakmam lazımdı.

Ben, Ege hocanın karşısında başı dik bir şekilde konuşan kadındım. Ben Şirkete gelip kocama sahip çıkacak kadındım.
Burada oturup ağlayan, kusan bir kadın değildim olmayacaktım.

Aras bey, beni karım diye tanıştırmadıysa ne olmuştu? Şart mıydı? Değildi. İsterse kimseye evlendiğinden bahsetmesindi umrumda değildi. Kendi kaybederdi. Aras'ın peşinden koşacak değildim. Ben onun yanımdaydım, o olmayacaksa bu iş burada biterdi.

Yeterince kendi hayatımı geri planda bırakmıştım. Artık sıra kendi ideallerimi yerine getirmekteydi. Aras'tan önceki İnci kimse o olmaya devam edecektim. Bu sünepe İnci bugün burada kalmıştı.

Suratıma çarpan rüzgara rağmen kararlı adımlarla yürüyordum. Az öncekiye göre daha özgür hissediyordum kendimi. Daha cesaretliydim.

Biraz önce ağlayarak çıktığım gökdelene tekrar giriş yaptım. Sarışın kadın beni görünce korkarak ayaklandı. Onu umursamadan asansöre binip 27. Katın düğmesine bastım.

Asansörün kapıları açıldığında kendimi Arasın kapısının önünde buldum. İçerideki kahkaha seslerini duyduğumda dişlerimi sıktım. Ezik gibi ayrıldığım yere şimdi ne için gemiştim? Ne yapacaktım?

Kapıyı tıklatmadan açtığımda Aras'la Su'yun bakışları bana döndü.

"İnci? Bu halin ne? Ne oldu sana?",

Aras oturduğu koltuktan ayaklanıp yanıma geldiğinde konuştum,

"Üzerimdekiler ağır geliyordu bende çöpe attım.",

Bakışlarımı Aras'tan çekip Su'ya çevirdiğimde konuştum,

"Tekrar merhaba. İzninle kocamı almaya geldim.",

Gözlerimi açıp hayalini kurduğum şeyi düşündüm. Bunu yapacak mıydım gerçekten? Gerçekten gidip böyle bir şey yaptığımda kendimi küçük düşürmeyecek miydim?

Vazgeçtim. Bunu yapmayacaktım. Eve gidip duşumu alıp uyuyacaktım. Kıskanç kadınlar gibi salak saçma kavgaların içerisinde yer almayacaktım.

Ayrıca Su belkide çok iyi biriydi. Gidip böyle bir şey yaparsam hem kendimi hem de Aras'ı rezil ederdim.

Aras'a güveniyor muydum?

Güvenimi bir kez daha sorguluyordum, bir kez daha bu sınavdan geçiyorduk. Önümdeki kocaman gökdelene baktım.
Aras Rüzgar Cevheri, bana aşkıda, sevgiyide öğreten adamdı. Zamanında hataları olsa bile bu hataları telefi eden adamdı. Ona olan güvenimi de tekrar kazanmamı sağlamıştı.

Ben kocama güveniyordum. Ondan emindim. Aras beni delicisine seviyordu bana ihanet etmezdi. Ben de onu delicisine seviyordum. Aramızdaki aşka inanıyordum.

O yüzden önümden geçen taksiyi durdurdum. Buradaki işim bitmişti.

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

90.3K 17.6K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
70.4K 5.8K 23
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
58K 2.7K 24
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
43.2K 1.9K 39
"TUTKU KOKANLAR SERİSİ 1" Genç kız işini bitirip kabinden çıktı askıda duran beyaz havlusuna sarındı saçlarınıda minik havlusuna sarıp dışarıya çıktı...