CEVHERİ (+18)

By lalelikoyunkavalcisi

2M 67.4K 19.4K

+18 ve üzeri içindir. More

BÖLÜM • 1
BÖLÜM • 2
BÖLÜM • 3
BÖLÜM • 4
BÖLÜM • 5
BÖLÜM • 6
BÖLÜM • 7
BÖLÜM • 8
BÖLÜM • 9
BÖLÜM • 10
BÖLÜM • 11
BÖLÜM • 12
BÖLÜM • 13
BÖLÜM • 14
BÖLÜM • 15
BÖLÜM • 16
BÖLÜM • 17
BÖLÜM • 18
BÖLÜM • 19
BÖLÜM • 20
BÖLÜM • 21
BÖLÜM • 22
BÖLÜM • 23
BÖLÜM • 24
BÖLÜM • 26
BÖLÜM • 27
BÖLÜM • 28
BÖLÜM • 29
BÖLÜM • 30
BÖLÜM • 31
BÖLÜM • 32
BÖLÜM • 33
BÖLÜM • 34
BÖLÜM • 35
BÖLÜM • 36
BÖLÜM • 37
BÖLÜM • 38
BÖLÜM • 39
BÖLÜM • 40
BÖLÜM • 41
BÖLÜM • 42
BÖLÜM • 43
BÖLÜM • 44
BÖLÜM • 45 • FİNAL
• ÖZEL FİNAL •

BÖLÜM • 25

37.4K 1.3K 393
By lalelikoyunkavalcisi

"Aras, bunu yapmasak mı?",

"İnci, artık sen benim karımsın. Kimsenin de bunu değiştirmeye gücü yetmez.",

Dediğinde derin bir iç çektim. 4 ay önce geldiğim evin kapısının önünde bu sefer evli bir şekilde duruyordum. Şaka gibiydi.

İçeriye girdiğimizde alacağımız tepkiden deli gibi korkuyordum. Endişeli bakışlarımı Aras'a çevirdiğimde onun oldukça sakin ve kararlı olduğunu gördüm. Gerçekten bunu yapmaya hazırdı.

Kapının ziline bastığında her şeyi bırakıp kaçma isteğim gelmişti. Aras kadar gözü kara biri değildim. Korkuyordum.

İlk geldiğim zamanki çalışan kadın tekrar kapıyı açmıştı. Kadının gülümsemesi beni gördüğünde solmuştu. İyi bir şeyin beklemediğinin fragmanı gibiydi.

Aras elimi sıkıca kavrayıp beni içeriye doğru çekiştirmeye başladı. Çekiştirmese ben asla kendi irademle bu eve ayak basamazdım.

Salona giriş yaptığımızda koltuklarda oturan aile fertlerinin yüzleri bize çevrildi. Hepsi şok olmuş gibiydi. Süleyman dede elindeki gazeteyi bırakıp benim suratıma baktı, bakışlarımı kaçırıp Yavuz beye çevirdiğimde elindeki tableti koltuğa bırakmış o da bana bakıyordu. Hande hanımın bakışları Arasla birleştirdiğimiz ellerimizin üzerindeydi.

Aslı ve Kal'ın bu kaos ortamında olmaması iyi olmuştu. Çünkü Hande hanım her kaos sırasında hırsını Aslıdan çıkarıyordu. Aklımdaki ilk plan Aslı'yı bu evden uzaklaştırmaktı. Aras'ın evine taşınması için onunla konuşacaktım.

"Rüzgar? Bu ne demek oluyor? Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Bu sünepenin burada ne işi var?",

Hande hanımın gözlerindeki alevi görebiliyordum. Artık konuşmasına dikkat etmiyordu. Oturduğu yerden kalkıp bize doğru yürümeye başladığında gerilmiştim. Aras ise annesine boş bakışlarla bakıp omuzlarını dikleştirdi.

"Hande sakin ol.",

Yavuz bey de oturduğu yerden kalkmıştı, Hande hanımın kolunu tutup öfkesine hakim olması için çabalıyordu.

"Doğru konuş anne! O sünepe dediğin kadın benim EŞİM!",

Hande hanımın Aras'ın özellikle vurguladığı kelimeyi sindirmesi dakikalarını almıştı.

"Sen ne diyorsun? Rüzgar sen ne saçmalıyorsun?",

"Duydunuz baba, İnci benim karım. Ona saygılı olmayı öğrenecekseniz!",

Dediğinde Aras'ın koluna dokundum. Çok fazla agresifçe konuşmaya başlamıştı. Her şeye rağmen onlar anne babasıydı. Anne baba olamasalarda en azından başındaydılar. Benim öyle bir şansım bile yoktu.

"Ne? NE! NE? Karım mı? Rüzgar sen bu ezik kızı bana gelin mi getirdin?",

Hande hanım son cümlesini söylediğinde fenalaşmaya başlamıştı. Yavuz bey ona destek olarak az önce kalktığı koltuğa geri oturttu. Hande hanım hayıflanmaya devam ederken Yavuz bey konuşmaya başladı,

"Rüzgar biz sana gerekeni söyledik. Tercihin bu kızsa bundan sonra senin gibi oğlumuz yok! Her şeyi bırakıp defolup git bu evden!",

Yavuz beyin kükremesiyle, Aras'ın öfkeli halinin kimden geldiğini anlamıştım. Kesinlikle babasına çekmişti. Aras anne ve babasına iğrenerek bakarak konuştu,

"Ne sizin paranıza ne de soyadınıza ihtiyacım var! Benim ihtiyacım olan şey burada gerisi önemli değil!",

Dediğinde elindeki elimi tutup dudaklarına götürdü. Bu hareketi kalbimi okşamıştı.

"YETER!",

Süleyman dedenin bağırışıyla Hande hanımın hayıflanması son bulmuştu. Süleyman dede bastonunu alıp ayağa kalktı. En çok onun tepkisini merak ediyordum.

"Yeter artık! Size ait olmayan soyadını nasıl benim torunumdan almaya kalkarsınız? Siz kimsiniz?",

"Ama baba!",

"SUS Yavuz! Aras Rüzgar, benim torunum. Cevheri'de benim soyadım! Sizin torunuma çektirdikleriniz yetti artık. Bütün mal varlıklar benim üzerimeyken siz kimin malını kimden alıyorsunuz ha?",

"Baba! Senin o mal varlıklarını büyüten bendim!",

"İki kez batırdın şirketi, iki kez! Sen ve karın yediniz bitirdiniz bizi! Benim Gül'üm de sizin yüzünüzden öldü! Şimdi hangi yüzle konuşuyorsunuz ha!",

"Baba, annem bizim yüzümüzden ölmedi! Annem kanserdi!",

"Sizin yüzünüden kanser oldu kadın! Sizin bitmek bilmeyen kavganız ve aç gözlüğünüz yüzünden! Senin, Yavuz bu hayatta yaptığın tek iyi şey Aras Rüzgardı!",

Süleyman dede bastonunun sertçe zemine geçirdikçe yerimden sıçrıyordum. Yaşlı adamın bu kadar öfkelenmesi onun sağlığı için hiç iyi değildi. Araya girip sakinleştirmek istesemde konuşmaya korkuyordum.

"Siz ikiniz, ya adam olur oğlunuzun arkasında durursunuz ya da burdan defolup gidersiniz. 5 kuruş bile almadan!",

"Baba görmüyor musun? Bu kız bizim adımıza yakışır biri mi? Elalem ne diyecek?",

Hande hanımın hiddetle araya girmesiyle ben bir adım geri gittim. Gerçekten söyledikleri yenilir yutulur cinsten bir şey değildi.

"Hande! Ya edebinle oturur ağzını kapatırsın ya da geldiğin yere geri dönersin!",

Süleyman dede bakışlarını bana çevirdiğinde nefesimi tuttum. Mavi gözleri üzerimdeydi. Bana doğru yaklaşırken konuşmasına devam ediyordu,

"Benim torunum bu kızı karım diye getirdiyse bu eve, bize de kabul etmek düşer! Allı şanlı bir düğün yapmakta benim boynumun borcudur.",

Süleyman dede tam önümde durup elini uzattığında bana doğru, gülümseyip devam etti,

"Öp bakalım, İnci Cevheri.",

Adımı ilk kez bu şekilde duyduğumda kalp atışlarım hızlanmıştı. Ben artık İnci Cevheri mi olmuştum?

Süleyman dedenin uzattığı elini kavrayıp öptüm. Öptükten sonra alnıma koyduğumda Süleyman dedenin yüzündeki tatmin olan bakışlarını görmüştüm.

"Bundan sonra bu evin hanımı İnci kızımdır. O ne derse o olacak! Anlaşıldı mı?",

Süleyman dedenin arkamdaki bir noktaya bakıp konuşmasından sonra arkamı döndüm. Evdeki çoğu çalışanın salonun kapısının önünde dizilmiş halde bize baktığını gördüm.

Hepsi kafasıyla Süleyman dedeyi onayladıklarında, Süleyman dedenin bakışları arkasındaki Hande hanım ve Yavuz beye dönmüştü.

"Anlaşıldı mı dedim?",

Yavuz bey de kafasını olumlu anlamda salladığında Hande hanım bir hiddetle salondan çıkıp gitmişti. Süleyman dede onu umursamadan Aras'a dönüp konuştu,

"Bundan sonra şirket senden sorulacak Aras Rüzgar. Babaannenle benim yüzümüzü kara çıkarma oğlum.",

Dediğinde Aras, Süleyman dedenin elini kavrayıp öpüp başına koydu.

"Sen merak etme dedeciğim ben sizin asla yüzünüzü kara çıkarmayacağım.",

Dediğinde Süleyman dede gülümseyerek kalktığı koltuğa tekrar oturdu.

"Hadi herkes dağılsın kafamı dinleyeceğim!",

Dediğinde çalışanlar etrafa dağılmışlardı. Aras beni tutup salondan çıkarttı. Birlikte evden çıktığımızda saatlerdir tuttuğum nefesimi bıraktım. Az önce olanlar rüya mıydı?

"Bu gerçek miydi?",

"Oldukça gerçekti İnci Cevheri."

Aras'ın imasıyla gülümsedim. Bir cephe kapanmış, bu cephenin kazananı biz olmuştuk. Sıra en büyük ve en zor cephedeydi. Sıra kızlardaydı.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

"Bence kızların bilmesine gerek yok.",

Aras'ın korku dolu bakışlarına bakıp kıkırdadım. Aynı ifadeyi ben de onun ailesinin yanında vermiştim. Şimdi o da benim ailemin yanında aynı ifadeyi veriyordu.

Zile bastığımda Başak'ın sesini duyabiliyordum.

Başak, "Ben bakarım.",

Kapı açıldığında Başak'ın gülen yüzü daha çok genişlemişti. Bu yaz boyunca görüşememiş olmanın özlemi vardı hepimizde.

"Kızlar İnci gelmiş!",

Başak'ın içeriye doğru bağrışından sonra kollarının arasına girdim. Sıkı sıkı sarılırken merdivenlerden Gizem'in koşarak indiğini gördüm.

"İncim! Hoşgeldin kuzum!",

Başak'la olan sarılmamıza Gizem de katıldığında, bu sefer merdivenlerden ıslak saçlarıyla Ece iniyordu. Sanırım yeni duştan çıkmıştı.

"İnciii!",

Klasik dörtlü sarılmamızı yaptığımızda hepimizin yüzünde kocaman gülümsemeler vardı.

Başak, "Seni çok özlemişiz.",

"Ben de sizi çok özledim.",

Dediğimde birbirlerimizden ayrılmıştık. Kızlar halen açık olan kapının önündeki Aras'a baktıklarında kaşlarını çattılar. Aras'a karşı bir kızgınlıkları vardı. Sanırım Aras yüzünden üzüldüğüm zamanın acısını çıkartıyorlardı. Gerçi bu durum hoşuma gitmiyor değildi. Ben kıyamadığım için acısını çıkartamadığımdan kızlar çıkarıyordu işte.

Ece, "Aras beyler de buradaymış.",

Başak, "İnci'yle geçirdiğin zaman yetmedi mi niye halen burdasın?",

Bakışlarımı Aras'a çevirdiğimde kızların söylediklerini çok umursamamışa benziyordu.

"Kızlar size bir şey söyleyeceğiz.",

Gizem, "Hamile misin? Ay kesin hamilesin! Teyze oluyorum!"

Başak, "Kiloda almış zaten. Kesin hamile.",

Ece, "Kızım sen daha çok gençtin! Niye korunmuyorsunuz ki!"

Ağzım açık bir şekilde kızları dinliyordum. Şok olmuştum. Araya girip yanlış anladıklarını söylemeye çalışsamda buna izin vermemişlerdi.

Aras içeriye girip kapıyı kapattığında kahkahası evin içerisinde yankılanıyordu.

Gizem, "İnşallah kız olur. Ona elbise giydiririm.",

Başak, "Kız olursa adını Başak koyun.",

Ece, "Aldırmayı düşündünüz mü?",

"Kızlar sakin! Ben hamile değilim. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz zaten.",

Gizem, "Hadi ya. Ne güzel teyze olacaktım. Küçük İnci sayesinde 200 bin takipçi gelecekti.",

Ece, "Ay çok sevindim. Çok bir doğru karar. Önce okulunu bitir.",

Başak, "Hamile değilsen ne söyleyecektiniz bize?",

Başak'ın sorusuyla Aras'a baktım. O da gerilmişti. Kızların çıldıracağından adım gibi emindim.

"Ayakta kaldık hadi salona geçelim.",

Dediğimde kızlar kaşlarını çatarak salona girdiler. Ciddi bir şey söyleyeceğimi anlamışlardı.

Kızlar üçlü koltuğa oturduklarında Aras'la ben tekli koltuklara oturmuştuk.

Ece, "Neler oluyor?",

Gizem, "Bu yüzünüzdeki ifade ne?",

Derin bir nefes aldım. Ne kadar oyalarsam o kadar fazla sinirleneceklerdi. Direkt söylemek daha mantıklıydı.

"Kızlar, biz Aras'la...",

Bakışlarımı Aras'a çevirdim. Benim dilim söyleyemeye varmıyordu. Aras anlayışla bana bakıp konuşmaya devam etti.

"Biz Evlendik.",

Aras'ın birden söylediği cümle yüzünden kızların bakışları Aras'a doğru dönmüştü. Kimseden çıt çıkmıyordu. Sanırım sindirme sürecindeydiler. Ya da dalga geçtiğimizi mi düşünüyorlardı.

Kızlar birenden kahkaha atmaya başladıklarında Aras'la birlikte çok daha fazla tırstık.

Gizem, "Güzel şakaydı ama yemeyiz.",

Başak, "İnci bizsiz evlenecek ha! Hayatta inanamam.",

Ece, "Seninle evleneceğini nerden çıkardın acaba? Sevgilisiniz diye evlenecek değil.",

Ece'nin Aras'a oldukça fazla ters yapışının altındaki nedeni merak ediyordum. Bir tahmin vardı ama emin olamıyordum. Umarım Çınar kampta olanları Ece'ye anlatmamıştır diye dua etmekten başka çarem yoktu. Anlatmışsa diğer kızların öğrenmesi an meselesiydi ve bu bermuda şeytan üçgeninin Aras için bir son demek olduğu anlamına geliyordu.

"Kızlar, şaka değil. Biz evlendik. İtalya'da dün konsoloslukta evlendik.",

Dediğimde kızların suratlarındaki gülümseme donmuş kaşları çatılmıştı. Ciddi olduğumu görmeleri sanırım bunun bir şaka değil gerçek olduğunu kavramalarına sebep olmuştu.

"Ne?", "Ne?", "Ne!",

Gizem, "Bir dakika siz ciddi misiniz?",

Başak, "Biz evlendik ne demek?",

Aras, "Evliyiz ve mutluyuz demek.",

Aras'ın araya girmesiyle dudaklarımı ısırdım. Benim üzerimdeki oklar anında Aras'a dönünce kızlar Aras'a saldırmaya başlamışlardı.

Ece, "Alçak düzenbaz!",

Gizem, "Sen bizim kardeşimizi sahipsiz mi sandın ha!",

Başak, "Şerefsiz! Sen İnciye ne içirdin doğru söyle!",

Aras, "İnci bu şeytanlar al üzerimden!",

Gizem Aras'ın saçını çekerken, Başak yumruk atıyordu. Ece ise Aras'a tekme atmakla meşguldü.

Hemen yerimden kalkıp kocamı kızların elinden kurtarmaya çalıştım.

"Kızlar bir durun ya! Ece! Başak ne yapıyorsun! Gizem bırak Aras'ın saçlarını!",

Aras bu işkenceye dayanamayıp oturduğu yerden kalkınca kızlarda durmak zorunda kalmıştı. Çünkü Aras tüm heybetiyle ayaktaydı.

"Kızlar biraz sakin olun!",

Ece, "Ya bunu nasıl yaparsın İnci? Bu adam seni aldatmadı mı?",

Allah belanı vermesin Çınar senin! Tahminim doğru çıkmıştı.

Başak, "Ne? Bu adi bir de İnci'yi aldatmış mı?",

Gizem, "Polisi arıyorum! İnciyi zorla nikahını aldı diye şikayet edeceğim.",

Aras, "Bela mısınız kızım siz! İnci benim karım onu aldatmadım ayrıca biz hür irademizle evlendik.",

"YETER!",

Şu an Süleyman dedenin olması için her şeyi verirdim. Bu dört çocukla kendim baş edemiyordum çünkü.

"Yeter artık! Bakın kızlar ben özür dilerim ama evlendik işte bunu düzeltemem. Sizin olmanızı isterdim ama olmadı.",

Ece, "İnci sen mantıklı birisisin. Doğru söyle bu alçak seni zorladı mı? Sen böyle ani kararlar vermezdin!",

Başak, "Hele bir kaç ayda tanıdığın adamla evlenecek insan değilsin sen.",

Gizem, "Diyorum bu adi bir şey yaptı. Polisi arayalım işte.",

"Kızlar Aras'ın bir şey yaptığı yok. Biz birden karar verip evledik işte, olan biten bu. Özür dilerim.",

Başak, "Sana inanmıyorum.",

Gizem, "Ne aceleniz vardı? Bize söyleyemez miydin?",

Ece, "En azından kızlar ben evleniyorum diye haber verseydin.",

Kızların ne kadar üzüldüklerini görebiliyordum. Söylemek isterdim ama bu sefer daha büyük olay olurdu.
Biz zaten bu evliliği kimse duymasın diye gizli yapmıştık.

Başak salondan çıkıp gittiğinde nefesim kesildi. Kızlar bana çok kırılmışlardı.

Ece, "Bence bundan sonra kocanla yaşamalısın!",

Ece'de Başak'ın arkasından salondan çıktığında gözümden bir damla yaş akıp gitmişti.

"Gizem...",

Gizem bana bakmak yerine öfkeyle Aras'a bakıyordu.

"İnci'yi kandırabilirsin ama bizi kandıramazsın! Eğer bu kız bir kez daha senin yüzünden bu eve ağlayarak geri dönerse ölmüş olursun Aras Rüzgar Cevheri!",

Gizem yüzüme dahi bakmadan salondan çıkıp gittiğinde göz yaşlarım hızını artırmıştı. Aras beni kollarının arasına alıp sırtımı okşayıp teselli ediyordu.

"Merak etme senin ne kadar mutlu olduğunu görünce affedeceklerdir.",

Niye hep bir şeyi düzeltirken diğer şeyi bozuyordum ki?

Continue Reading

You'll Also Like

103K 3.3K 6
Eğer hayat bana ikinci bir seçim hakkı daha vermiş olsaydı bu hakkı Kılıç Şahbazoğlu'undan boşanmak için kullanırdım.
91.8K 17.7K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
43.3K 1.9K 39
"TUTKU KOKANLAR SERİSİ 1" Genç kız işini bitirip kabinden çıktı askıda duran beyaz havlusuna sarındı saçlarınıda minik havlusuna sarıp dışarıya çıktı...
118K 8.8K 57
"Atlamak mı istiyorsun Kayla? O halde durma atla" gözlerimi dikmiş Ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm neydi? Öfke mi? Hayır. Üzüntü mü? Hayır. Gözle...