CEVHERİ (+18)

By lalelikoyunkavalcisi

2M 67.4K 19.4K

+18 ve üzeri içindir. More

BÖLÜM • 1
BÖLÜM • 2
BÖLÜM • 3
BÖLÜM • 4
BÖLÜM • 5
BÖLÜM • 6
BÖLÜM • 7
BÖLÜM • 8
BÖLÜM • 9
BÖLÜM • 10
BÖLÜM • 11
BÖLÜM • 12
BÖLÜM • 13
BÖLÜM • 14
BÖLÜM • 15
BÖLÜM • 16
BÖLÜM • 17
BÖLÜM • 18
BÖLÜM • 19
BÖLÜM • 20
BÖLÜM • 21
BÖLÜM • 22
BÖLÜM • 23
BÖLÜM • 25
BÖLÜM • 26
BÖLÜM • 27
BÖLÜM • 28
BÖLÜM • 29
BÖLÜM • 30
BÖLÜM • 31
BÖLÜM • 32
BÖLÜM • 33
BÖLÜM • 34
BÖLÜM • 35
BÖLÜM • 36
BÖLÜM • 37
BÖLÜM • 38
BÖLÜM • 39
BÖLÜM • 40
BÖLÜM • 41
BÖLÜM • 42
BÖLÜM • 43
BÖLÜM • 44
BÖLÜM • 45 • FİNAL
• ÖZEL FİNAL •

BÖLÜM • 24

39K 1.3K 564
By lalelikoyunkavalcisi

4 Ay Sonra

"Aras! Uyan hadi!",

"Ihmm.",

"Aras! Hey!",

Aras kafasını diğer tarafa çevirdiğinde sıkıntılı bir nefes verdim. Kalkmak bilmiyordu.

"Aras hadi ya güneşin doğuşunu izleyecektik.",

Dediğimde tekrar kafasını bana doğru çevirip gözlerini açtı.

"Güzelim tüm gece ayaktaydık. Sen yorgun değil misin?",

Tamam yorgundum ama bugün burada geçireceğimiz son gündü. Yarın ilk uçakla Türkiye'ye dönecektik.

Elimi cebime götürdüğümde üzerimde bornoz olduğunu unutmuştum. Arkama dönüp komodinin üzerine baktığımda telefonumu görememiştim. Tekrar başımı Aras'a çevirdiğimde onun telefonunu gördüm. Saatte bakmam lazımdı. Güneşin ne zaman doğacağına bakmalıydım.

Aras'ın üzerinden komodine doğru uzanıp telefonu aldım. Şifreyi bildiğim için sorun yoktu. Telefonun ortasındaki tuşa tıkladığımda yeni arka planı gözlerimin önüne geldi.

"Allah aşkına Aras! Bu yaptığın çok canice!",

Arka planına koyduğu pasaport vesikalığım gerçekten çok komikti. Salak gibi çıkmıştım.

Elimdeki telefonu Aras'a çevirip hesap sormaya başladım.

"Sen ciddi misin gerçekten? Ekran resmin bu mu olacak?",

Aras gözlerini açıp telefonun ekranına baktığında uykulu ses tonuyla konuşmaya başladı,

"Ne var? Çok tatlı çıkmışsın sayın tavşan hanım.",

Dediğinde koluna yumruğumu geçirmiştim. Gerçekten sinirimi bozmuştu.

"Ahh! Aşk olsun İnci, insan sevgilisine yumruk atar mı hiç?",

"Sen görürsün Aras bey! Ben de sizin en komik fotoğrafınızı ekran resmim yapacağım.",

Dediğimde kıkırdamaya devam ediyordu.
Gözlerimi devirip telefonun şifresini girdim. Açılan ekranla hava durumuna tıklayıp, İtalya'da güneşin ne zaman doğacağına baktım.

"Aras 1 saattimiz var! Hadi kalk. Anca hazırlanırız.",

Dediğimde Aras beni umursamamış yatmaya devam ediyordu.

"Aras!",

"Kızım sen bu enerjiyi nerden buluyorsun Allah aşkına söyler misin? Bir saat önceye kadar altımda inliyordun!",

Dediğinde söylediği edepsizce cümle yüzünden ağzım beş karış açılmıştı. Söylediklerini sindirmem bir kaç dakikamı aldıktan sonra arkamdaki yastığı alıp Aras'ın kafasına geçirdim.

"Edepsizsiz! Arsızsın sen arsız! Kalk hadi, yoksa ben tek başıma giderim.",

Dediğimde Aras, yediği yastık darbeleriyle yataktan kalkıp ayaklanmıştı.

"Beni sik Aras! Öp beni Aras! Yala beni Aras! Derken iyiydi de şimdi ben mi Edepsiz oldum.",

Dediğinde kıpkırmızı olmuştum. Ben boşuna bu adama arsız demiyordum. Yataktaki tüm yastıkları Aras'a doğru fırlattığımda, Aras banyoya doğru kaçmıştı.

Dışarıdan ultra yakışıklı, akademisyen, zengin iş adamı olan adam benim yanımda edepsiz bir ergenden farkı yoktu. Gerçi yanımda böyle rahat ve özgür olması hoşuma gitmiyor değildi.

Aras banyonun kapısını kapattığında ben de hazır halde duran valizimden mayomu ve siyah eşofman takımımı çıkarttım. Plaj çantam zaten hazırdı içerisinde az önce valizden çıkardığım beyaz mayomu attım. Oradaki kabinlerin birinde giyerdim.

Bir süre sonra siyah eşofman takımımı ve siyah sandaletlerimi giymiştim. Banyonun kapısı açıldığında Aras belindeki beyaz havluyla çıkmıştı. Aynadaki yansımadan onu süzmeye başladım. Elindeki el havlusuyla saçlarını kuruluyordu. Vücudundaki su damlaları yer çekimine engel olamayarak akıp gidiyorlardı. Kasları ve göğüsündeki kıllarıyla oldukça erkeksi ve çekici duruyordu.

Aras kesinlikle benim tipimdi. Hayallerimdeki erkeklerden bile daha çekici ve yakışıklıydı. Asla onun gibi bir adamla çıkacağımı tahmin etmezdim.

Aras kendi ağzı açık toplanmış valizine gidip bir kaç parça eşya çıkartmıştı. Tepemde havluyla topladığım ıslak saçlarımı serbest bıraktığımda Aras yanımdan geçerken açık olan omzuma dudaklarını bastırmıştı.

Ona gülümseyerek tekrar banyoya girdim. Saçlarımı kurutmam lazımdı. Kurutma makinesi çalıştırıp yarı kurumuş saçlarımın üzerine tuttum. Kulağımın dibindeki uğultudan pek hoşlanmadığım için uzun süre kurutma işini yapmıyordum. Sadece biraz nemli kalacak şekilde bırakarak makineyi bıraktım.

Kapanan makineyle içeriden Aras'ın sesi gelmeye başladı. Bir süre ses çıkarmamaya özen göstererek Aras'ın ne söylediğinin dinledim.

"Hayır anne. Anne hayır dedim. Doğru konuş! Şirketin başın geçtim işte daha ne istiyorsunuz benden! Hayır. Asla. Öyle bir şeyi aklından bile geçireyim deme. Anne ben İnci'yi seviyorum. Onunla da çok mutluyum. Bunu kabul et artık!",

Bir süre ses gelmemiş sadece karşı tarafı dinlemişti.

"Yarın geliyoruz. Bakarım. Tamam. Kapatıyorum anne işim var!",

Aras'ın telefonu kapattığını bir daha konuşma sesini duymadığımda anlamıştım. Tezgahtaki tarakla bir kaç tur saçımı tarayıp banyodan çıktım. Bütün bir yaz boyunca geçirdiğimiz tatil harikaydı. Tabii arada Hande hanımla, Yavuz beyin telefon tacizlerini göz ardı ettiğimizde.

Aras gülümseyerek bana baktığında konuştu,

"Hazır mısın?",

"Evet. Hadi geç kalacağız.",

Dediğimde Aras yatağın üzerindeki şapkasını aldı. Ben de koltuğun üzerindeki telefonum ve plaj çantamı alıp çıktım.

Birlikte gürültü yapmamaya dikkat ederek asansöre bindik. Giriş kata geldiğimizde sabah temizliğinin yapıldığını gördüm. Gün daha yeni başlıyordu.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Gökyüzünde yavaşça yükselen güneşe bakıp iç çektim. Burayı özleyecektim.

"Denize girecek misin?",

Aras'ın sorusu üzerine bakışlarımı ona çevirip konuştum.

"Şimdi değil. Güneş daha yeni doğdu biraz su ısınsın ondan sonra.",

Dediğimde gülümseyerek yanağımı öpüp üzerindeki tişörtü çıkardı. Bir kez daha kasları yüzünden transa geçtiğimde Aras denize doğru gitmişti.

Onun bu halini çekmek için çantamdaki telefonumu çıkarıp kamerayı açtım. Aras suya girdiğinde yüzündeki sertlikten suyun ne kadar soğuk olduğu belli oluyordu.

Son çektiğim fotoğrafı tekrar açtığımda sesli bir şekilde kahkaha attım oldukça komik duruyordu. Öne doğru uzattığı dudaklarını ısırasım gelmişti.

Telefonumun ekranı birden kararınca küfür savurdum. Şarja takmayı unutmuştum. Neyse en azından Aras'ın en komik fotoğrafını ekran resmi yapmayı unutmamıştım.


Kapanan telefonumu tekrar plaj çantama attığımda Aras'ın telefonuna bildirim gelmişti. Parlayan ekranın üzerindeki mesaja gözlerimi diktiğimde mesajı annesinin attığını gördüm.

"Annem;
Rüzgar, biz kararımızı aldık. Ya o kızı bırakırsın ya da soyadını! Kararını ona göre ver.",

Soyadı mı? Ne yani Aras'ı evlatlıktan red mi edeceklerdi? Hemde benim yüzümden? Bu nasıl vicdansızlıktı böyle? Aras'ı defalarca duymuştum her seferinde ben böyle mutluyum diyordu. Niye evlatlarının mutluluğunu düşünmüyorlardı? Neden engel oluyorlardı?

Aras'ı tanıyorsam benden vazgeçmeyecekti. Ya soyadından? Paradan, maldan, mülkten? Hatta şirketten? Her şeyden vazgeçebilecek miydi? Bu çok acımasızcaydı. Bir aile oğluna nasıl buna layık görürdü?

Sıkıntıyla oturduğum yerden kalktım. Ne yapacaktım? Gözlerim Aras'a kaydığında yüzmeye devam ettiğini gördüm. Asıl Aras ne yapacaktı? Her şeyi, ailesini bırakabilecek miydi?

Boş plajda yürümeye başladım. Her şeyden uzaklaşıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Ne yapacağımı düşünmeliydim. Aras'ın beni seçmeyeceği zaman ne yapacağımı düşünmeliydim. Buna kendimi hazırlamalıydım.

Aras'a beni seç diyemezdim. Sonuçta diğer şık ailesiydi. Her şeyden önemlisi onlardı. Aynı durumda ben kalsaydım ne olacaktı? Ben Aras'ı seçebilecek miydim? Ailemi geride bırakabilecek miydim? Düşüncesi bile mahvediyordu. O kadar kötü bir durumdu ki bu. Düşünmek bile ürkütüyordu.

"İnci?",

Aras'ın sesini duyduğumda durdum. Dönüp arkama baktığımda Aras'ın koşarak bana doğru geldiğini gördüm. Oturduğumuz yerden baya uzaklamıştım. Hangi ara bu kadar çok yürümüştüm?

"Nereye gidiyorsun?",

Aras'ın endişeli suratına baktım. Kaşları çatılmıştı. Üzerindeki sular kurulanmadığının kanıtıydı.

"Şey ben yürüyordum.",

Dediğimde Aras inanmamıştı.

"Ne oldu? Bu yüzünün hali ne?",

Diye sorduğunda yürümeye devam ettim. Bu sefer oturduğumuz yere doğru yürüyordum.

Aras birden kolumu tutup beni durduğunda konuştu,

"İnci, ne oldu? Hiç iyi durmuyorsun? Bir şey mi yaptım?",

Diye sorduğunda derin bir nefes verdim. Sonuçta öğrenecekti. Ha benden ha telefondan farketmezdi.

Göz yaşlarımın akmaması için kendimi sıkarken konuştum,

"Ben telefonumu çantaya koyarken senin telefonuna mesaj geldi. Açıp bakmayacaktım ama üzerindeki bildirimde annem isminini görünce dayanamayıp okudum.

"Ne demiş yine? İnci lütfen annemin saçmalaması yüzünden bu hale geldiğini söyleme.",

Dediğinde yutkundum. Bence bu saçmalığı o bile tahmin edemezdi.

"Sana iki seçenek sunmuş, ya soyadını ya da beni seçmeliymişsin.",

Dediğimde şok olmuştu. Kaşlarını çatmış, çenesi sertleşmişti. Sertleşen çenesiyle dişlerini sıktığını anlamıştım. Tahmin ettiğim gibi bunu o da asla beklemiyordu.

"Soyadım mı?",

"Sanırım sana ait olan her şey.",

Dediğimde bakışlarını benden kaçırdı. Öfkelendiği belliydi.

"Aras, bek ben seni anlıyorum. Kolay değil. Aileni seçersen ben tercihini anlayışla karşılarım.",

Dediğimde koyulaşam mavilikleri bana dönmüştü. Onun bu halini göremez biraz olsun ürkütmüştü.

"Sen ne diyorsun İnci? Ne ailesinden bahsediyorsun? Beni doğurup çalışanların ve babaannemin kucağına bırakıp giden kadın mı ailem? Yoksa bana 5 dakika bile vakit ayırmayan adam mı ailem? Aslıyı sırf gösteriş için evlat edinen insanlar mı ailem? Benim ailem sensin. Benim ailem dedem, Aslı ve kal. Soyadım veya servetim olmasada olur ama sen olmazsan olmaz.",

Dediğinde hali hazırda akmayı bekleyen göz yaşlarım akıp gitmeye başlamıştı.

Aras yanıma gelip başparmaklarıyla göz yaşlarımın ıslattığı yerleri kuruladı.

"İnci, güzelim, ben sensiz bir hiçim. Ben sensiz boşluğum, kapkaranlığım. İğrenç biriyim. Ben sensiz hiç bir şeyim. O yüzden ne olur beni bırakıp gitme.",

Dediğinde dayanamayıp boynuna atlayıp kollarımın arasına aldım. Bu adam benim her şeyimdi.

Bir kaç dakika sonra geri çekilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. O aşkın sevginin, huzurun en güzel tadı olan dudaklarını dudaklarımda hissetmek bana  asla doymayacağım bir mutluluk veriyordu.

Dudaklarını geri çektiğinde gözlerimin içine bırakıp konuştu,

"Aslında bunu daha güzel bir zamanda sormayı planlıyordum ama bence bu an tam sırası.",

Dediğinde kaşlarımı çattım. Dediklerinden hiç bir şey anlamamıştım.

"İncim. İnci tanem, güzelliğim, ruhum, en değerlim, benimle evlenir misin? Hayatıma hayat olur musun?",

Dediğinde gözlerim yerlerinden çıkacak kadar açılmıştı. Tüm vücudum buz kesmişti. Az önce duyduklarım gerçek miydi? Aras bana evlenme teklifi mi etmişti? Aras! Bana!

"Ne?"

"Biliyorum. Erken. Senin okulun bitmedi, her şey daha çok yeni. Falan filan. Sana evlenmememiz için 100 neden sayarım ama evlenmemiz için tek bir neden hepsinden daha önemli... Ben sensiz yaşayamam.",

Dediğinde duran göz yaşlarım tekrar akmaya başlamıştı. Ne yapacaktım ben? Aras ile evlenmeye hazır mıydım? Az önce beni bırakacağını düşündüğüm adam bana evlenme teklifi ediyordu. Şaka gibiydi. Bu gerçek olamazdı.

Elimi koluma götürüp cımcıkladım. Canım acıyordu. Demek ki rüya değildi. Aras'ın bana beklentiyle bakan yüzüne bakmayı sürdürürken konuştum.

"Evet! Binlerce kez evet!",

Dediğimde Aras beni kollarının arasından alıp etrafımızda döndürmüştü. Kahkahalarımız birbirine karışmıştı. İkimizde delicisine mutluyduk!

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

"Cidden bunu yapıyor muyuz?",

"Evet yapıyoruz.",

"Aras bizi öldürecekler biliyorsun değil mi?",

"Ölürken bile yanımda sen olacaksan ölmekten korkmuyorum.",

"Aras kızlar beni eve almayacak.",

"Sen de benim evime taşınırsın.",

"Aras, annen beni kesecek!",

"Ben seni korurum.",

"Aras, ben korkuyorum.",

"Ben de.",

"Ya beceremezsek. Ya evli olunca her şey değişirse?",

"Biz de tekrar baştan başlarız.",

"Aras...",

"İnci, güzelim. Bak kimse kolay olacağını söylemiyor. Evet kızlar beni öldürecekler. Evet annem seni öldürecek. Evet herkes bize düşman olacak ama en sonunda bizim mutlu olduğumuzu görünce pes edecekler. Çünkü biz herkesin imrenerek bakacağı bir çift olacağız.",

Dediğinde ışıldayan maviliklerine bakıp gülümsedim.

"Bayan Saygın, Bay Cevheri sıra sizde.",

Konsolosluktaki nikahın kıyılacağı yere doğru yürümeye başladık.

Üzerimde son dakika aldığım beyaz kısa bir elbise vardı. Tabii her şey aceleyle olduğu için gelinlik alacak vaktim yoktu.

Bakışlarımı Aras'a çevirip onu baştan aşağıya süzdüm,

O da yanında getirdiği lacivert takımını giymişti. Damatlıkla göremediğim için içim biraz buruktu.

Bilmiyorum, neden böyle bir şey yapıyordum? Neden daha doğru düzgün tanımadığım, ailesiyle bir kere görüştüğüm, 4 ay öncesine kadar ayrılmayı düşündüğüm adamla şimdi nikah kıyıyordum ki? Çok mu aptaldım?

Aras'a bu kadar bağlanmam normal miydi? Şahitleri bile tanımadığımız bir şekilde evlenmeye razı mıydım? Ailem yerine koyduğum kızların haberi olmadan, herkesten her şeyden habersiz evlenmeye hazır mıydım? 21 yaşında daha okulumu bitirmeden Aras'ın karısı olmaya hazır mıydım?

Bakışlarımı Aras'a çevirdim. Masadaki uzun konuşma devam ederken Aras'ta bana doğru baktı. Mavi gözleri, gözlerime değdiğinde nefesim kesildi. Masanın altındaki elimi kavrayıp sıktığında bana cesaret verir gibiydi. Mavi gözlerindeki ışıltı o kadar güzeldi ki insanın akıp gidesi geliyordu.

Karşımdaki adam bu günden sonra benim olacaktı. Ben de onun. Bu her şeye değer miydi? Yaşadığımız onca şeye rağmen bu doğru bir karar mıydı?

"Siz İnci Saygın hanımefendi, Aras Rüzgar Cevheri beyi kocalığa kabul ediyor musunuz?",

Masanın başında oturan adamın bana sorduğu soruyla Aras'a bakamaya devam ediyordum. Aras'ın bakışları adama kaymıştı.

Aras'ın karısı olmaya hazır mıydım?
Derin bir nefes alıp onca yaşadığımız anıları düşündüm.

Aras bana yalan söylemişti, kimliğini saklamıştı, kendince geçerli bir sebebi de vardı ama buna rağmen onu terketmiştim. Çünkü güvenimi sarsmıştı. Kalbimi kırmıştı.

Sonra Aras yanıma gelmiş, öğretmenim olmuş tekrar bendeki benliğini hatırlatmıştı. Tek tek yaralarımı sarmıştı.

Her şeyi düzelteyim derken bir darbe daha almıştım, Cansu ile yakınlaşmıştı. Güvenim bir kez daha sarsılmıştı. Yine ayrılmıştım.

Ama bu ayrılık 24 saatten kısa sürmüştü. Tekrar bendeki değerini hatırlatmış, kırılan kalbimi tamir etmek için uğraşmıştı.

Bu sefer daha fazla çabalamıştı. İşinden istifa etmişti, beni ailesiyle tanıştırmıştı. Benim için bir çok şey yapmıştı. Her attığı adımla güvenimi tekrar kazanmıştı. Şimdi de ailesini karşısına alarak benimle evleniyordu.

Ona güvenim bugün artık sonsuzluğa ulaştığını hissediyordum. Eskiden yaptığı hataları bir bir düzeltmiş, açtığı yaraları iyileştirmişti.

Elimi boynumdaki inci kolyeme götürdüm. İncisi büyümüş ve yavrulamıştı. Bunu da Aras sayesinde başarmıştı.

Kolyemdeki incinin yavrulaması bana bir umut oldu. Küçük inciyi büyütmüş olgunlaştırmıştı. Aynı bendeki sevgi gibi.

Aras onca zorluklara onun için göğüs gereceğim bir adamdı. O doğruyla yanlışı ayırt etmekte bazen zorlansa da en sonunda doğruyu yapacak kadar yürekliydi. O benim ciğerlerimi çektiğim oksijenin nedeniydi. Aras benim ruhumdu. Aşkımdı. Sevgimdi. Mutluluğumdu. Hüznümdü. Kıskançlığımdı. Kızgınlığımdı. Öfkemdi. Adrenalinim ve tutkumdu. O benimdi ben de onun.

Aras bu dünyadaki en değerli varlığımdı. Onsuz yaşamayı bile düşünemiyordum.

Bakışlarımı beklentiyle bakan adama çevirdim. Derin bir nefes çekip gülümseyerek konuştum,

"Evet."

Continue Reading

You'll Also Like

72K 5.9K 23
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
136K 12.4K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
58.4K 2.7K 24
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
6.5K 592 18
"Fakat Efnan..." sertçe yutkunduğumda yumru boğazıma oturdu, tekinsiz sesiyle devam etti. "Korkak gözlerinin bedenime her değdiği an bana bir yaratık...