CEVHERİ (+18)

By lalelikoyunkavalcisi

2M 67.4K 19.4K

+18 ve üzeri içindir. More

BÖLÜM • 1
BÖLÜM • 2
BÖLÜM • 3
BÖLÜM • 4
BÖLÜM • 5
BÖLÜM • 6
BÖLÜM • 7
BÖLÜM • 8
BÖLÜM • 9
BÖLÜM • 10
BÖLÜM • 11
BÖLÜM • 12
BÖLÜM • 13
BÖLÜM • 14
BÖLÜM • 15
BÖLÜM • 16
BÖLÜM • 18
BÖLÜM • 19
BÖLÜM • 20
BÖLÜM • 21
BÖLÜM • 22
BÖLÜM • 23
BÖLÜM • 24
BÖLÜM • 25
BÖLÜM • 26
BÖLÜM • 27
BÖLÜM • 28
BÖLÜM • 29
BÖLÜM • 30
BÖLÜM • 31
BÖLÜM • 32
BÖLÜM • 33
BÖLÜM • 34
BÖLÜM • 35
BÖLÜM • 36
BÖLÜM • 37
BÖLÜM • 38
BÖLÜM • 39
BÖLÜM • 40
BÖLÜM • 41
BÖLÜM • 42
BÖLÜM • 43
BÖLÜM • 44
BÖLÜM • 45 • FİNAL
• ÖZEL FİNAL •

BÖLÜM • 17

39.8K 1.4K 135
By lalelikoyunkavalcisi

Suratımda hissettiğim tokatın acısıyla gözlerimi açtım. Nerede olduğumu bilmiyordum. Karşımdaki kadının yüzündeki iğrenç gülümsemeyi gördükçe midem bulanıyordu.

"Nerdeyim ben?",

Telaşla sorduğum soru üzerine Lale kahkaha attı.

"Ne istiyorsunuz benden?",

İkinci sorum daha cevaplanası gelmiş olacak ki Lale konuşmaya başlamıştı.

"Ah be güzellik her şeyi kendi üzerine alınmaktan ne zaman vazgeçeceksin?",

Etrafa bakış attığımda buranın bir depo veya fabrika gibi bir yer olduğunu anlamıştım. Her yer yıkık döküktü. Arkamdan sandalyeye bağlanan ellerimi çekmek için uğraşsamda başarılı olamamıştım. Çok sıkı bağlanmıştı.

Deponun demir kapısı sürüklenerek açıldığında içeriye Will girdi. Hemen ingilizce konuşmaya başladım,

"Bırak beni! Benden ne istiyorsun?",

Will beni umursamayarak Lale'ye bakıp konuşmaya başladı.

Lale, "Aradın mı?",

Will, "Aradım. Delirmiş gibiydi. 1 saate 10 Milyon doları getirmediği takdirde kızı öldüreceğimizi söyledim.",

Lale, "Sence getirecek mi?",

Will, "Getirmemesi imkansız. Kızı nasıl sevdiğini kendisi söyledi.",

Dediğinde şok olmuş şekilde onları dinliyordum. Ne saçmalıyorlardı böyle? İçimdeki korku giderek artıyordu. 10 Milyon dolar ne demekti? Gerçekten beni öldürebilirler miydi?

"Will, bırak beni gideyim lütfen! Ben sana ne yaptım? Ne istiyorsun benden?",

Will, "Senden bir şey istemiyoruz.",

Lale, "Sevgilinden istiyoruz.",

Dediğinde şok olmuştum. Sevgilimi Çınar olarak biliyorlardı. Çınar'dan ne isteyebilirlerdi ki? 10 Milyon doları Çınar hayatta getiremezdi.

"Çınar'da o kadar para yok!",

Dediğimde Lale kahkaha attı.

"Sen sandığımdan da aptal çıktın! Çınar'dan değil, Aras'tan.",

Dediğinde şok olmuştum. Aras'ın zengin olduğunu nerden biliyorlardı. Will, Aras hakkında hiç bir şey bilmiyordu ki. Nerden öğrenecekti, ben bile gerçek kimliğini yeni öğrenmiştim.

"Aras mı?",

"Evet aptal. Aras Rüzgar Cevheri'den.",

Lale'nin Aras'ın gerçek kimliğini bilmesine imkan yoktu. Neler oluyordu böyle?

"Sen nerden biliyorsun?",

"Hadi ama! Londra'da tek başına yaşan bir erkeğin kaçamakları olmayacak mı sandın?",

"Ne?",

"Aras'ı senden önce tanıyordum. Bazı ihtiyaçlarını karşılamak içindi.",

Dediğinde mideme yumruk yemişe döndüm. Aras'ın sürtüğünün ne işi vardı Will'le? Ayrıca Will'i nerden tanıyordu?

"Seninle tanıştıktan sonra hayatından çıkmam için bana 500 bin dolar verdi. Sence bu kadar para tek başına yaşayan bir adamdan çıkar mıydı? Elbette hayır!",

Düşüp bayılmalı mıydım? Bir sürtüğe 500 bin dolar mı vermişti? Bir de güya her şeyi bıraktığını söylüyordu adi! En başından beridir yalan söylüyordu.

"500 bin doları senin için feda eden adam daha ne kadar paralar verirdi değil mi ama! Mantıklı düşününce senin peşine düşmemem imkansız olurdu. Ve bu takip sonucu sevgili dostun Will ile tanıştım.",

Dediğinde bakışları Will'e dönmüştü. Şerefsiz! Tahmin etmem gerekirdi onun bu kadar pislik biri olduğunu.

"Çok zaman kolladık ama bir türlü seni kaçıramadık. Sonrada ülkeden ayrıldın. Ama tahmin et ne oldu, Aras'ta arkandan geldi! İşte bu fiyatının iki katına çıkarmamızı sağladı.",

Dediğinde ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bu nasıl bir dolaptı böyle? Bunlar nasıl paralardı? Nasıl bu kadar kötü olabiliyorlardı?

"Will lütfen bırak beni! Yanılıyorsunuz Aras o parayı sizi getirmeyecek!",

Kendimi sıktıkça göz yaşlarım gözlerime hücum ediyordu. Güçsüz görünmek istemesemde göründüğümün farkındaydım.

"Üzgünüm İnci, 5 Milyon dolar senden daha değerli.",

Dediğinde bir şey diyemedim. Kime minnet ediyordum ki? Bu pisliğin böyle bir şey yapacağını tahmin etmem gerekirdi. Aras parayı getirmezse ne olacaktı? Öldürecekler miydi beni? Peki ya getirirse, bizi öylece bırakacaklar mıydı? Hiç sanmıyorum. Her ihtimalin sonu ölüm gibi duruyordu.

Gözlerimdeki yaşlar artık barajın kapakları gibi açılmış ve akmaya başlamıştı. Para için insanlar nasıl birbirine zarar verebiliyorlardı ki?

"Lütfen bırakın beni! Nolur bırakın!",

Diye söylendikçe karşımdaki çift sesimden rahatsız oluyorlardı. Lale arkasından bir tapanca çıkartıp bana doğrulttuğunda nefesim kesilmişti. Kalbimin deli gibi çarptığını hissedebiliyordum.

"O çeneni kapat yoksa vururum.",

Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Göz yaşlarım dudaklarıma ve sonrada yere akıyordu.

"Will benimle gel!",

Will, laleyle birlikte depodan çıktıklarında derin bir nefes aldım. Benim burdan kaçmam lazımdı. Kapının önünde hararetli şekilde konuştuklarını görebiliyordum. Ama kalbimin hızlı atan sesinden ne konuştuklarını duyamıyordum. Bakışlarımı deponun içerisinde gezdirdiğimde hemen sağımda ahşap paneller gördüm. Ahşap panellerin arkasında kırılmış cam parçalarını görünce içimde bir umut ışığı belirdi.

Ama onlara nasıl ulaşacaktım? Vücudum ve ellerim sandalyeye bağlıydı. Ayaklarımın bağlı olmaması bir mucize miydi? Asıl aptal onlardı. Kim ayakları bağlamazdı ki? Ayaklarımın üzerine kalkmaya çalıştığımda biraz zorlandım.
İkibüklüm şekilde yavaşça yürümeye başladım. Camların önüne geldiğimde alamadım. Ellerim arkamdaki sandalyeye bağlıydı. Ayaklarımda oraya yetişmiyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu vaziyette daha fazla duramazdım.

Deponun kapısı hareketlenince kendimi yere attım. Sanki sandalyeden düşmüş gibi yaparken ağlamayı da ihmal etmiyordum.

"Şu orospuyu yerden kaldır!",

Lale, Will'e verdiği emirle Will hemen yanıma gelip beni yerden kaldırmıştı. Saçlarım yüzümün önüne düşmüştü. Will saçlarımı geri çekip kulağımın arkasına koyarken konuştum.

"Lütfen Will! Biz arkadaştık ne olur bırak beni gideyim.",

"Üzgünüm İnci.",

Will arkasını dönüp tekrar depodan çıkıp Lale'nin yanına gitti. Arkasındaki kapanın kapanmasıyla avucumdaki cam parçasını iplere sürtmeye başladım. İplerin yavaş yavaş kopma sesini duyabiliyordum. Allahım lütfen yardım et bana!

Ellerimin etrafındaki ipler yere düşünce hemen bedenimin üzerindeki iplerin düğümünü açtım. Ellerim kan içerisindeydi. Sanırım cam parçası ellerimi kesmişti. Sandalyeden kurtulduğumda mutluluktan ölmek üzereydim.

Etrafıma baktığımda demir kapıdan başka çıkışın olmadığını gördüm. Pencereler yüksekteydi ve oraya tırmanacak gibi değildi.

Yerdeki taşlardan birini alıp camları kırık pencereden dışarıya attım. Zemine sert düşüş sesi etrafta yankılanınca, Lale'nin sesini duydum.

"Git bak o ses neymiş?",

Elimdeki diğer taşıda diğer tarafa attığımda demir kapının aralığından Lale'nin de öbür tarafa gittiğini gördüm. Hemen koşturarak depo kapısını yavaşça açıp dışarıya çıktım. Sağ ve sol tarafa gidemezdim. Tek yönüm dümdüz koşup sonra ormana girip izimi kaybettirmekti.

Ayaklarım adrenalin heyecanıyla hemen işe koyulmuştu. Arkamdan bağırmalarını duyabiliyordum. Arkama bakmadan son hızla koşup ormana girdim. Ormanda izimi kaybettirmek çok kolay olurdu. Arkamdan silah sesini duyunca daha hızlı koşmaya başladım.

"İnci dur!",

Will'in ingilizce bağrışlarını duydukça koşmam daha da artmıştı. Kollarımı yüzümü kesen çalılıklar bile hızımı yavaşlatamıyordu. Ağaçların arasından yol gördüğümde oraya doğru koşturdum. Bir araç geçebilirdi.

"İnci!!",

Will'in sesi az öncekine göre daha yakından geldiğinde kendimi yola attım. Siyah bir araç son anda fren yaptığında bana çarpmadan durabilmişti. Araçtan inen adamı görmem derin bir nefes alıp, göz yaşlarımın akıp gitmesine neden oldu.

"İnci?",

"Aras!",

Aras'a doğru koşup sarıldığımda o da bana sarılmıştı. Dudaklarını alnıma bastırıp, saçlarımı okşuyordu.

"Aras çabuk götür beni!",

Hemen arabanın kapısını açtığımda silah sesiyle durmak zorunda kalmıştık. Lale elindeki silahı bana doğrulttuğunda ellerimi havaya kaldırdım.

"İnci o arabadan uzaklaşıp bana doğru gel!",

Bakışlarımı Aras'a çevirdiğimde olumsuz anlamda kafasını sallamıştı. Lale silahı bir kere daha ateşlediğinde yerimden sıçramıştım.

"Çabuk."

Göz yaşları içerisinde Lale'ye doğru yürümeye başladım.

"Dizlerinin üzerine çök!",

Lale aramızda bir metre mesafe kaldığında verdiği emirle dizlerimin üzerine çöktüm. Sırtım Aras'a dönüktü.

"Parayı alayım yakışıklı!",

"Lale, bırak kızı gitsin!",

"Olmaz. Önce para!",

Arkamdaki arabanın kapısının sesini duymuştum. Sanırım Aras çantayı arabadan alıyordu.

"Al burda istediğiniz miktar var! Şimdi kızı bırak!",

Hemen yanıma fırlatılan çanta sesiyle ürküp yerimden zıpladım. Şu an korkudan tir tir titriyordum. Göz yaşları içerisinde son duamı ederken ağaçların arasından Will çıkmıştı.

"İnci!",

Lale'nin dikkati bir saniyeliğine dağılınca Aras, Lale'nin üzerine atlayıp elindeki silahı almak için hamle yapmıştı. İkisinin boğuşmasına an ve an şahit oluyordum. Yerimde buz kesmiş gibi kıpırdamadan sadece olanları seyrediyordum. İnme inmiş gibiydi. Ne konuşa biliyor ne de hareket edebiliyordum.

Bir silah sesi daha işittiğimde çığlık attım. Çığlığım ağaçların arasında dolaşmış, uyuyan kışları uyandırmıştı. Lale ve Aras'ın yere düştüğünü görünce ikinci çığlığımı attım.

"ARAS!"

Etrafta yankılanan polis siren sesleriyle Will yanımdaki para dolusu çantayı alıp kaçmıştı. Ben halen donmuş bir biçimde yerde yatan ikiliye bakıp deli gibi ağlıyordum.

"Aras!",

Continue Reading

You'll Also Like

108K 4.2K 40
Bazen yaşadıkları ağır gelir insana. Sorgular durmadan onu, bunu, kendini, yaşadıklarını ya da yaşayamadıklarını. Bu kadar haksızlığı da hak etmedim...
132K 15.1K 36
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
198K 8.8K 37
Sıradanların aksine mahvolan bir hayat... Platonik aşkı yüzünden hayatı yeterince zorken saplantısı olan adam tarafından tecavüze uğrayan Aisha siyah...