CEVHERİ (+18)

By lalelikoyunkavalcisi

2M 67.4K 19.4K

+18 ve üzeri içindir. More

BÖLÜM • 1
BÖLÜM • 2
BÖLÜM • 3
BÖLÜM • 4
BÖLÜM • 5
BÖLÜM • 6
BÖLÜM • 7
BÖLÜM • 8
BÖLÜM • 9
BÖLÜM • 10
BÖLÜM • 11
BÖLÜM • 12
BÖLÜM • 13
BÖLÜM • 15
BÖLÜM • 16
BÖLÜM • 17
BÖLÜM • 18
BÖLÜM • 19
BÖLÜM • 20
BÖLÜM • 21
BÖLÜM • 22
BÖLÜM • 23
BÖLÜM • 24
BÖLÜM • 25
BÖLÜM • 26
BÖLÜM • 27
BÖLÜM • 28
BÖLÜM • 29
BÖLÜM • 30
BÖLÜM • 31
BÖLÜM • 32
BÖLÜM • 33
BÖLÜM • 34
BÖLÜM • 35
BÖLÜM • 36
BÖLÜM • 37
BÖLÜM • 38
BÖLÜM • 39
BÖLÜM • 40
BÖLÜM • 41
BÖLÜM • 42
BÖLÜM • 43
BÖLÜM • 44
BÖLÜM • 45 • FİNAL
• ÖZEL FİNAL •

BÖLÜM • 14

44.7K 1.5K 448
By lalelikoyunkavalcisi

Merhaba kuzular,

O kadar çok yorum geliyor ki hepinize burdan teşekkür etmek istedim.

Sayenizde artık yazmadan duramıyorum. 😅 O kadar hevesle bekliyorsunuz ki ben de size kıyamayıp sürekli bölüm yazıp atıyorum.

O yüzden fazla uzatmadan,

İyi Okumalar!

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Gizem ve Ece, "Hassiktir bu o!",

Başak, "Bu adinin burada ne işi varmış?",

Ağzımı açıp konuşacağım sırada kızlar beni dinlemeden harekete geçmişti.

"Başak! Gizem! Ece! Durun bir ya!",

Kızların asla beni takmıyor oluşuna sinirlensemde ne yapacaklarını merak etmiyor değildim. Arkalarından koşamadığım içinde oturup Aras'a doğru yürümelerini izledim.

Barış, "Aras kim ya?",

"Barış bir dur Allahını seversen ya!",

Ona bakmadan söylendiğim sırada kızlar Aras'ın yanına gitmişlerdi. Aras'ın yanındaki öğrenciler ortalıktan hemen kaybolmuştu.

"Rezil oldum ya!",

Çınar, "Rezil olmakla kalmadın bence şu an dersten kaldın.",

Çınar'ın yüzüne bakıp gözlerimi devirdim.

"Teşekkürler çok iyi moral kaynağısın!",

Çınar bir şey söylemeyince tekrar Aras'a döndüm. Aras karşısındaki üç kadına şaşkın ifadelerle bakıyordu. Allahım ne olur al canımı!

Gizem belindeki ellerini Aras'ın önünde sallayıp kızdığını görebiliyordum.

Barış, "Aha Gizem olayı devraldı. Aras denen o piç sıçtı.",

"Barış Allah aşkına şu sevgiline sahip çık! Aras benim hocam! Sayelerinde dersten kalıcam.",

Dediğimde Barış'ta harekete geçip kızların yanına doğru gitmişti.

Barış, Gizem'i tutup uzaklaştırmaya çalıştığında bu sefer bağıran Ece olmuştu. Ece'yi ilk kez kavga ederken görüyordum. Aslında bu halleri oldukça komik olsada bunu tüm kampüsün önümde yapmaları oldukça kötüydü.

Çınar, "Vay canına, bu kızlar şeytan mı?",

Aras'ın çatık kaşlarına baktım. Sinirlenmişe benziyordu. Mavi gözleri beni bulunca, tepkisizce bana baktı. Karşısındaki saydıran kızları umursamadığı belliydi. Onu sinirlendiren başka bir şey vardı. Az çok anlayabiliyordum.

"Allah aşkına Çınar, gidip şu Ece'yi getirir misin! Şu an dersten kalmayı geçtim okuldan atılacağım!",

Dediğimde Çınar kıkırdayarak kızların yanına doğru koştu. Barış, Gizem'in ağzını kapatmış sürükleyerek yanıma getiriyordu.

"Allah kahretsin gerçekten!",

Gizem, "Ya Barış beni bırak! O adiyle işim bitmedi!",

"Gizem yeter! Okuldan atılacağım artık!",

Oturduğum yerden kalkıp, ağrıyan bileğimi görmemezlikten gelerek çıkışa doğru yürümeye başladım. Tüm kampüse rezil olmuştuk. Bugün mutlulukla geldiğim okuldan ağlayarak çıkıyordum.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

2 Gün Sonra

Gizem, "İnci! Artık dışarıya çıkmayı düşünüyor musun?",

"Beni yalnız bırakın!",

Kapının önündeki sesler kesildiğinde pikeyi tekrar üzerime çektim. Okulun ilk gününden sonra eve gelip odama kapanmıştım. İki gündür de odamdan dışarıya çıkmıyordum.

Ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Tek isteğim her şeyin yolunda olduğu zamanlara geri dönmekti.

Odamın kapısı tekrar tıklatıldığında üstümdeki pikeyi çektim. Yine ne istiyorlardı?

Ece, "İnci eğer o kıçını kaldırıp hazırlanıp okula gelmezsen polisi arayacağım! Çocukça davranışlarını bırak artık!",

Bunu diyen de Aras'ın suratına 'psikopat' diye bağıran kişiydi. Gözlerimi devirip yatmaya devam ettim.

Ece, "İnci! Saklanarak hiç bir şeyi çözemezsin! Bak biz gidip özürümüzü diledik! Dekan seninde özür dilemeni istiyor! Kalkıp hazırlan artık!",

Çok düşünceli Aras beyimiz bizden şikayetçi olmamıştı. Dekana kadar giden konuda bizi savunmuş, kendisinin hoca olduğunu bilmediklerini söylemişti. Atılmaktan kıl payı kurtulmuştuk yani. Dekanda bizim, hocamızdan özür dilememizi istemişti. Kızlar özürlerini dileselerde ben odamdan çıkıpta okula gitmediğim için özür falan dilememiştim.

Başak, "İnci, bak biz özür dileriz. Seni savunmaya çalışmıştık. Aras'ın öğretmen olduğunu bilmiyorduk ki! Yeter artık, dışarıya çık biz arkadaşımızı çok özledik!",

Dediğinde dayanamadım. Bir yerde onlarda haklılardı. Aras'ın öğretmen olduğunu nereden bileceklerdi. Ben bile bilmiyordum ki. Ayrıca Aras'a sorulması gereken hesap bitmemişti. Türkiye'de başka üniversite mi yoktu da benim olduğum okula gelmiş, o da yetmemiş rehberlik hocam olmuştu.

Daha fazla oyalanmadan ayaklandım. Bileğimdeki şişlik inmişti ama çok fazla üzerine basınca ağrısı devam ediyordu. Odamdaki lavaboma girip soyundum. İki gündür davar gibi yatmanın sonucuyla saçlarım yağ içindeydi.

Duşumu aldıktan sonra dolabıma gidip beyaz gömleğimi ve kot pantolonumu giydim. Saçlarım ben giyinene kadar kurumuştu. Fazla zamanım kalmadığı için tarayıp açık bıraktım.

Odamın kapısını açtığımda kızların sesi aşağıdan geliyordu. Odaları boştu. Merdivenlerden inip mutfağa girdiğimde kızlar şaşkınca bana bakıyordu. Başak kıkırdayarak bana gelip sarıldığında ben de ona sarıldım.

Ece, "Biliyordum dayanamayacağını."

Dediğinde ona bakıp göz kırptım. Ne yapabilirdim ki karşımdaki üç güzeli asla kıramıyordum. Başakla ayrıldığımızda konuştum.

"Hadi çıkalım. Sormam gereken bir hesap var!",

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Karşımdaki kapının hemen yanındaki isme baktım.

'Aras Rüzgar Cevheri'

Ailesi sanırım bu ismi çok düşünmüşlerdi. Bu kadar uzun isim mi olurdu? Deneme kodlarken sürenin yarısı geçerdi. Ama doğru bu adamın deneme kodlayacak biri olduğunu düşünmemeliydim. "O Cevheri ailesini tek veliahtıydı." Her yerde yazan cümle tekrar aklıma gelince gözlerimi devirdim. Çok sıkıntıysa ailesi bir çocuk daha yapsaydı. Ha bu arada evlatlık alınan Aslı, "Veliaht" olarak sayılmıyordu. Ne acı! Bazen Aras'a kızamıyordum. Onun bu kadar bencil yetiştiren ailesine kızıyordum. Zenginde olsan hiç bir şey farketmiyormuş demek ki. Çocuk büyütmek için bireylerin vicdanının olması gerekiyormuş.

Merdivenlerden tanımadığım bir kız inince düşüncelerden sıyrılıp derin bir nefes aldım. Tekrar onu göreceğim için heyecanlanamam hataydı. Saçmalıktı!

"Tık tık.",

"Gel.",

İçeriden Aras'ın tok sesini işitince midem kasıldı. Kusma isteğimi bastırarak kapıyı açtım. Aras'ın bakışları önündeki A4'lerin üzerindeydi.

"Öhöm.",

Yalancı bir öksürükle Aras'ın dikkatini çekemeye çalıştım. Aras bakışlarını bana çevirdiğinde tek kaşını kaldırdı. Az önce ilgisini ayırmakta güçlük çektiği kağıtları bırakıp arkaya yaslandı. İlk gün gördüğüm zamandan beridir değişmeyen muzip sırıtışı yine yüzündeydi.

"Gelebilir miyim hocam?",

"Tabii.",

Tekrar derin bir nefes alıp içeriye girdim. Kapıyı kapatıp Aras'ın masasına doğru yaklaşmıştım. Önündeki koltuklara oturmaya tenezzül etmeden hemen konuya girdim.

"Sizden özür dileriz. Hem kendi adıma hem de arkadaşlarım adına. Sizin burada hoca olduğunuzu bilmiyorlardı. Nerden bileceklerdi zaten, onca üniversite varken burada çalışmanız hepimizi şoka soktu.",

Alttan alta mesajımı vermeyi de eksik etmiyordum. Ayrıca hoca olmasına da pek takılmıyordum. Takılabilmeme imkanım yoktu. Ben bu adamla bir kaç ay öncesine kadar yatıyordum. O yüzden şimdi saygılı olmak bile komiğime gidiyordu. Çok saçma sapan bir durumun içerisindeydik.

"İnci ne söyleyeceksen dolandırmadan söyle!",

Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Hiç bir şey olmamış gibi davranması salaklıktı. Başka açıklaması olamazdı.

"Diyorum ki, sevgili hocamızın bir sahtekar olduğunu yönetim biliyor mu?",

Aras oturduğu koltuktan kalkıp bana doğru gelmeye başladığında avuçlarımı sıktım. Omuzlarımı dikleştirip kararlı bir şekilde ona bakıyordum. Bana yaklaştıkça boyum yanında kısalıyor kafam geriye doğru düşüyordu. Bu adamın bu kadar uzun ve iri olduğunu nasıl unutmuştum?

"Peki bu yönetim, senin bana yatma teklifinde bulunduğunu biliyor mu?",

"Ne?",

Kararlı ve dik duruşum bir anda bir balon gibi patlamıştı. Öfkem tüm vücuduma hakimiyetini ilan etmişti.

"Sen ne saçmalıyorsun?",

"Yönetimin kime inanacağını anlamış olman gerekirdi.",

"Ya sen ne biçim bir insansın! Hayatımı yeterince mahvetmedin mi! Daha ne istiyorsun benden?",

Aras tekrar muzipçe sırıtarak masasına doğru yürüdü. Kalçasını masaya yaslayıp kollarını önünde doladı.

"Ne istediğimi anladığını sanıyordum.",

Kaşlarımı daha çok çattım. Nerden anlayacaktım ne istediğini. Defolup gitsin istiyordum başka bir şey istemiyordum ki. Hayatımı yeterince mahvetmişti, daha fazlasına gerek var mıydı?

"Ne istiyorsun Aras?",

"Seni."

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Önümdeki kağıdı karalamakla o kadar meşguldüm ki yanıma oturan Çınar'ı farketmemiştim.

"Oo külkedisi hoş geldin.",

Onun bana taktığı lakabı umursamayarak kağıdı karalamaya devam ettim. Öfkeden yerimde duramıyordum. Gidip Aras'ın ağzını yüzünü dağıtasım vardı. Tabii bu durum imkansız olduğu için hayal bile edemiyordum. Sadece düşünüyordum.

"Külledisi ne alaka?",

Çınar'a bakmadan sessizce konuştum, hocanın ders anlatışını dinliyormuş gibi yapmaya devam ediyordum.

"Ayakkabının tekini bırakıp gitmek çok cesurcaydı.",

Dediğinde gülümsedim. Doğru ayakkabım onda kalmıştı. Çantalarımı kızlar almışlardı ayakkabımı kimse umursamamıştı.

"Saklıyorum deme!",

"Elbette sakladım. Biraz daha okula gelmeseydin kapı kapı ayakkabınla dolaşacaktım.",

Kıkırdadığımda önümüzdeki bir kaç kişi bize bakmıştı. Öksürüp gülme isteğimi bastırdım. Bu çocuk gerçekten komikti.

"Bana ısmarlayacağın öğle arası yemeğini iple çekiyorum.",

Dediğinde suratına bakıp tek kaşımı kaldırdım.

"Ne yemeği?",

"Vay canına, yaptığım iyilikler boşuna mıydı?",

"Evet.",

İçime içime güldüğümde Çınar bana meydan okurcasına bakıp konuşmaya başladı,

"O zaman susmamı gerektirecek rüşvetim olmadığına göre beni engelleyemezsin!",

Neyden bahsettiğini anlamamıştım,

"Aras hocayla, İn-"

Birden bağırarak konuştuğunda önümüzdeki iki sıra bize doğru bakmıştı. Zeynep hoca kaşlarını çatmış ne yaptığımızı sorgular biçimdeydi. Çınar'ın ne söyleyeceğini anlar anlamaz ağızını kapatmıştım. Allahım başımdaki bela sayısını niye bu kadar arttırıyorsun yarabbim ben de senin bir kulunum! Tüm dikkatler üzerimizdeyken elimi Çınar'ın ağzından çekip gülümsedim.

"Aras hoca ödev verdi mi diye soruyordu.",

Sınıftaki meraklı gözlere açıklama yaptığımda Zeynep hoca dersine kaldığı yerden devam ettiğinde rahat bir nefes aldım.

"Bu susma payımı vereceğin anlamına mı geliyor?",

Çınar kulağıma doğru yaklaşıp fısıldadığında bacağına tekme attım.

"Sen nerden biliyorsun?",

"O günki olaydan anlamamak imkansızdı. Ayrıca sen yokken Aras hocanın öldürücü bakışlarının sana değil bana olduğunu anladım. Sanırım seni benden kıskandı.",

Dediğinde derin bir nefes aldım. Aras her şeyi belli edecekti. Resmen musallat olmuş cin gibiydi. Aslında cin değilde yunan tanrısı daha uygun olurdu.

"Tamam be tamam, teklifin ne?",

Çınar'ın tehditlerine boyun eğip teklifini sorduğumda sırıtıyordu. Bana boşuna yardım etmediğini anlamalıydım.

"Susmama karşılık hafta içi öğlen yemekleri senden.",

Dediğinde derin bir iç çektim. Benim bursum bana zor yetiyordu bir de başıma ikinci bir boğaz çıkmıştı. Lanet!

"İyi tamam. Ama bunu birine bahsettiğini duyarsam senin gözlerini oyarım.",

"Merak etme!",

Çınar yanağımdan makas aldığında eline vurdum.

Zeynep hoca, "Tamam arkadaşlar bugünlük bu kadar. Herkese afiyet olsun!",

Herkes ayaklandığında ben halen oturuyordum bu kalabalıkla birlikte sınıftan çıkasım yoktu. Öğle arası olduğu için tüm fakülteler aradaydı.

"Dışarıda yiyelim.",

Çınar beyin bitmek bilmeyen isteklerine gözlerimi devirip sıradan kalktım.

"Oldu paşam başka emrin?",

"Şimdilik bu kadar külkedisi!",

Kolunu omzuma attığında gülmemek için kendimi zor tuttum. Aslında benimle oyun oynadığının farkındaydım. Olanları söyleyecek olsa en başından söylerdi bu zamana kadar susmazdı. Hele anlattığına bakarsak beni değilde Aras'ı tehdit etmesi daha mantıklı olurdu.

Birlikte sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldiğimizde Aras'ın kapısının önü kız öğrencilerle dolup taşıyordu.

"Seninki çok popüler.",

Çınar'ın benim ki dediği şahsın Aras olduğunun farkındaydım. Bu duruma sinirlensemde bir şey söylemedim. Okuldan çıktığımızda telefonum titremişti. Arka cebimdeki telefonu alıp gelen bildirimlere baktığımda kızlarla olan gruptan geldiğini gördüm.

Ece
"Öğlen yemeğinde ben yokum, Engin hocayla hastaneye gidiyoruz."

Gizem
"Ben de yokum. Okuldan erken çıktım. Barışlayım.",

Başak
"İnci?",

"Çınar'la yemeğe gidiyoruz Başak gelmek ister misin?",

Başak
"Yok okuldan çıkacak vaktim yok. Yetiştirmem gereken etek var. Size afiyet olsun!",

"Tamam sana da!",

Telefonumu kapatıp tekrar cebime koyduğumda konuştum.

"Nerde yemek istersin?",

Çınar etrafa bakış attıktan sonra konuştu,

"Buraları öğrenci kaynıyor daha sakin bir yere gidelim.",

"Var mı aklında bir yer?",

"Şu sokağın aşağısında restoran/bar tarzı bir yer var.",

Dediğinde birlikte sokağa giriş yaptık. Çok geçmeden girdiğimiz restoranda çok kişi yoktu. Başak'ın hocasını gördüğümde gülümsedim. Sanırım hocalar daha çok gözden uzakta yemek yemeyi tercih ediyorlardı.

"Her gün her gün dışarıdan ısmarlamam. Bugünlük bir şey bu. Genelde okulun yemekhanesinde yiyeceğiz.",

Dediğimde Çınar omuz silkti.

"Tamam ya! Sen de çok tutumlu çıktın.",

"Kusura bakma, zengin bir aileye mensup biri değilim.",

Bazılarımızın olduğu gibi... Bütün gün Aras'ın cümlesi kafamda dolaşıp duruyordu. Benden ümidini nasıl kesmezdi anlamıyorum. Oysa ki onu kesin bir dille reddetmiştim. Halen beni kazanmak için uğraşacağını söylemesini aşamıyordum. Bu adam benim başıma gelen en büyük felaketti.

Yanımıza garson gelip elindeki menüleri uzatmıştı. Fazla aç olmadığım için salata kısmına bakıyordum.

"Ne yiyeceksin?",

Çınar'ın sorusuyla bakışlarımı ona çevirdim,

"Senin bir tavsiyen var mı?",

Buraya daha önce gelmiş gibi davranıyordu.

"Buranın ızgara köftesi efsanedir.",

Dediğinde düşündüm. Fazla aç olmasamda Çınar'ın mimiklerindeki ve yüzündeki ifadeye bakacak olursak gerçekten lezzetli bir şeye benziyordu.

"İyi o olsun.",

Elimdeki menüyü bıraktığımda Çınar garsonu çağırmıştı. Garson hemen yanımıza gelip siparişlerimizi yazmaya başladı.

"İki ızgara köfte iki de ayran değil mi?",

Garsonun son kez teyit etmek için söylediği cümleyi kafamla onayladım. Aldığı onayla yanımızdan ayrılan garson önümüzdeki menüleri de almayı ihmal etmemişti.

"Ee anlat bakalım, Aras hocayla aranızdakilerde neyin nesi?",

Bunu merak etmese şaşardım zaten. Dirseğimi masaya dayayıp elimi çenemin altına koydum.
Derin bir nefes alıp Aras'la tanışma anımdan sabahki konuşmaya kadar kısa bir özet geçmiştim. Gereksiz detayları atlamayı unutmadım. Mesela, Aras'ın kimliği hakkında yalan söylemesini. Ya da beni tekrar kazanmak için üniversitemde hoca olmasını. Bunlar önemsiz detaylardı(!)

Çınar, "Çokta geçmiş bir aşk hikayesi gibi görünmüyor. Bana soracak olursan adam halen sana aşık.",

Umrumda değildi. Aşık olması ona güvenmemi sağlamıyordu. Ya da zengin bir zampara olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. O terkedilmenin acısını çıkarmak için benimle uğraşıyordu. Biliyordum. Onun beni sevdiğini düşünmüyordum, sevseydi en başından gerçeği söylerdi. Ben bile onu hiç tanımıyorken ailemi nasıl kaybettiğimi anlatmıştım.

"Cehenneme kadar yolu var. Benden uzak olsunda.",

Dediğimde Çınar arkamdaki bir yere odaklanmıştı. İçime doğan düşünceyle başımı öne eğdim. Çınar'ın gerilen yüzüne bakıp konuştum,

"Lütfen bana geldiğini söyleme!",

Dediğimde Çınar bakışlarını bana çevirip gülümsedi.

"Yalnızda değil.",

Dediğinde içimdeki merak duygusu kabarmıştı. Kiminle gelmişti ki? Hemen arkama dönüp kapının oraya baktığımda gözlerim Aras'ın gözleriyle birleşti. Elini sarışın bir kadının beline koymuştu. Sarışın kadına dikkatle baktığımda yeni gelen araştırma görevlilerinden olduğunu görmüştüm.

Hiçte zaman kaybetmeyip tuzağına başka bir kadını düşürme çabasını takdir etmek gerekirdi. Bir de utanmadan, 'Buraya senin için geldim. Seni çok seviyorum, tekrar güvenini kazanacağım.' demesini biliyordu. Böyle mi kazanacaktı güvenimi?

Tekrar önüme dönüp Çınar'a baktım. Yüzüme sırıtarak bakıyordu.

"Bu mu bitmiş ilişkin?",

Dediğinde gözlerimi yumdum. Neden bu kadar öfkeleniyordum ki? Sonuçta bekardı. Sevgili bile değildik. İstediğini yapabilirdi.

"İstersen kalkalım?",

Çınar'ın önerisiyle tekrar gözlerimi açıp ona baktım. Artık Aras'ı aşmam gerekliydi. Bu böyle devam edemezdi. Onu bir dönem boyunca görecektim bu gerçeği kabullenmeliydim.

"Gerek yok iyiyim böyle. Ayrıca yemekler geliyor.",

Dediğimde garson elindeki tabaklarla yanımıza geldi. Izgara köftenin kokusu burnumu doldururken acıktığımı farkettim. Gerçekten lezzetli ve iştah açıcı duruyordu.

Aras'ın varlığını umursamayarak, ilk kez havadan sudan konuşmuştum. Çınar oldukça komik ve eğlenceli bir karakterdeydi. Ayrıca zeki olduğununda farkına varmıştım. Aslında biraz çalışsaymış tıpı kazanabilecek kafadaymış. Ama işte tembel ruhluydu.

"Biraz da sen bahset.",

Çınar önündeki bitmiş tabağını alan garson gittiğinde konuştum. Geldiğimizden berdir onun anlattıklarını dinlediğim için konuşmayı tercih etmemiştim. Ama şimdi sorusunu cevapsız bırakamazdım. Sonuçta ben onu tanımıştım. Annesi ilk okul öğretmeni, babası da lise müdürüymüş. Aslında babası hep mimar olmak istiyormuş, Çınar da evin tek oğlu olarak babasının bu hayalini kendi yerine getirmeye karar vermiş. Mimarlığı isteyerek tercih etmediğini sansamda aslında onunda istediği bölüm olduğunu söylemişti. Hatta dersleri gördükçe iyi ki seçmişim demekten kendini alamamış.

Merakla vereceğim cevabı bekleyen Çınar'ın üzerindeki gözlerimi önümde yarısı yenmiş yarısı duran pirinç pilavına çevirdim. Çatalımla oynarken konuşmaya başladım,

"Ben 5 yaşındayken ailemi trafik kazasında kaybettim. O kazadan sonrada bir süre Başak'ların ailesinde kaldım. Sonra da darüşşafaka da. İşte şimdi burdayım.",

Dediğimde Çınar'ın ilk defa yüzünün düştüğüne şahit olmuştum.

"Ben çok üzgünüm. Başın sağolsun.",

"Teşekkür ederim."

Elim boynuma gittiğinde inci kolyemin olmayışıyla biraz daha sarsıldım. Ne zaman kendimi kötü hissetsem o kolyeye dokunuyordum. Gözlerim istemsizce Aras'a kaydığında dikkatle bana bakıyordu. Kolyemin onda kalan eşyalarımın arasında olma ihtimali var mıydı? Bilmiyorum ama bu ihtimal bile biraz olsun bana umut kaynağı olurdu. Umarım ondadır diye geçirdim içimden. Bir ara gidip ona bunu soracaktım.

Bakışlarımı tekrar Çınar'a çevirdiğimde cebimdeki telefon titremişti.

Tanımadığım bir numaradan mesaj geldiğini görünce kaşlarımı çattım.

Bilinmeyen Numara,
"Aradığın bu mu?"

Continue Reading

You'll Also Like

11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
103K 3.3K 6
Eğer hayat bana ikinci bir seçim hakkı daha vermiş olsaydı bu hakkı Kılıç Şahbazoğlu'undan boşanmak için kullanırdım.
43.2K 1.9K 39
"TUTKU KOKANLAR SERİSİ 1" Genç kız işini bitirip kabinden çıktı askıda duran beyaz havlusuna sarındı saçlarınıda minik havlusuna sarıp dışarıya çıktı...
594 55 5
Aşkın muazzam yolculuğuna hazır mısınız? Kurgu tamamen şahsıma ait olup noter onaylıdır. Kopyalanma halinde resmî işlem başlatılacaktır.