Yaşıyoruz İnadına | GAY

By TwoFacedHearts

2.1M 119K 76.5K

🔞/ Argo, cinsellik içerir "Bazen yanlış tren seni doğru istasyona götürür. " ➷Eşcinsel karakterlerin olduğu... More

I.
II.
III.
IV.
V.
VI.
VII.
VIII.
IX.
X.
XI.
XII.
XIII.
XIV.
XV.
XVI.
XVII.
XVIII.
XIX.
XX.
XXI.
XXII.
XXIII.
XXIV.
XXV.
XXVI.
XXVII.
XXIX.
XXX.
XXXI.
XXXII.
XXXIII.
XXXIV.
XXXV.
XXXVI.
XXXVII.
XXXVIII.
XXXIX.
XL.
XLI.
XLII.
XLIII.
XLIV.
XLV.
XLVI.
DUYURU (kerem ve umut)
XLVII.
XLVIII.
XLIX.
PİS ADAM WATTY
L.
LI.
LII.
LIII.
LIV.
LV.
LVI.
LVII.
LVIII.
LVIV.
LX
LXI.
LXII.
LXIII.
LXIV.
LXV.
LXVI.
LXVII.
LXVIII.
LXIV.
LXV.
FİNAL 1.1
FİNAL1.2

XXVIII.

37.6K 2.2K 888
By TwoFacedHearts

Sonunda be biçızlar diyeceğiniz bir bölüm benceee ama okuyup siz karar verin ajsjdjdjjdjd

(DÜZENLENDİ/ RANDOMLARIM NE ÇİRKİNMİŞ)

İyi okumalarr🍀

**

Sevilmek için hep yumuşak başlı olup asla zeki olmamalıyım. Her zaman gülmeliyim ve herkesle aynı fikirde olmalıyım. Hep kibar ve dost canlısı davranmalıyım... Eskiden böyle düşünürdüm. Böyle bir insan olursam yargılanmayacağımı sanan aptalın tekiydim. Nasıl tahammül ediyordum? Ya da şu an hiçbir şeyi alttan alamayacak kadar tahammülsüz mü olmuştum? Ne ara bu kadar hata yapan bir insana dönüşmüştüm?

Fark etmeden gereğinden fazla olgunlaştığımı düşünüyordum. Yaşım daha yirmi altı bile değilken bu kadar kasvetli bir hayatı omuzlarımda taşıyordum. Bir yandan da düşününce artık kendime daha dürüst olabiliyordum. 'Böyle olmalısın' demek yerine 'ben böyleyim' diyebilmek de güzeldi.

"Evlat! Geldik. "

Dışarıya bakan gözlerimi taksiciye çevirdim. Daha sonra geldiğimiz yere bakıp cebimdeki tek nakiti uzattım. Adam yüzünü ekşiterek buruşuk kağıtlığı eline aldı. Ona boş boş baktıktan sonra kapıyı çarparak indim. Ayaklarımı sürerek girdiğim bahçe kapısından Barsın evine yürüdüm. Üç gündür yüzüme bakmayan, baksada keşke bakmasa daha iyiydi,dedirten adam kim bilir beni nasıl bir suratla bekliyordu. Canımı sıkanlar listesinin başını Barsın bana sinirli olması çekiyordu. Korkağın teki olduğum için daha çok göreceğim bu tavra alışmam gerekiyordu belki de.

Söz ettiği gibi evi o hale getiren kişiyi bulmuş ve evin toparlanması için yardım etmişti. Ama bunun haricinde iki yabancı gibi davranıyordu. Bunun bu kadar canımı acıtacağını düşünemezdim. Bu düşünemeyeceğim kadar sancılı bir duyguydu.

Soğuktan kızaran elimle zile bastım. Bir süre bekledim.Kapıyı açan olmayınca tekrar bastım. Bu sefer fazla beklemeden açılan kapı ile bir adım geriledim. Soğuktan buharlaşan nefesimin görüş sağladığı kadarıyla uykulu yüzüne baktım. Boş bakışları beni görünce şaşkınlıkla açıldı. Daha sonra kaşların çatıp üzerimi süzdü.

"Ne işin var burada? "

Bu sefer kaşları çatılan ben olurken kafamı yana yatırıp gözlerini es geçen gözlerimi kehribarlarına diktim. Kararsız bir sesle konuştum:

"Beni sen çağırdın...bugün için. "

Kafasını benim gibi yana yatırdı. Hatırlamaya çalışıyordu. Ne olur hatırla Bars. Ne olur kalbime bu endişeyi düşürme.

"Ben mi çağırdım? Seni? "

Hatırlamadı. Ne attığı mesajı ne de ertesi günü uyarı niyetine dediği "Perşembe günü 17:00'de" sözlerini hatırlamadı.Endişeden elim ayağım titrerken gülmeye çalıştım. Başarılı olamayan mimiklerim onun beni süzen gözlerinde kayboldu. Ona sarılma isteğimi yok etmek için ellerimi yumruk yaptım.

"Ben... Yanlış hatırlıyorum sanırım. Bir şey konuşmak için gelmiştim. Rahatsız ettiysem özür dilerim. "

Kaçabilirdim. Nasıl olsa hatırlamıyor, diyip biraz daha korkularımdan kaçmayı seçebilir ve buradan siktir olup gidebilirdim. Ama onu bu halde bırakmaya ne kalbim ne de vicdanım el vermiyordu. Titreyen çeneme bakıp iç geçirdi.

"Geç içeriye. "

Sesi en az hava kadar soğuktu. Peşinden içeriye girdiğimde sıcak gören bedenim şimdiden rahatlamıştı. Montumu ve beremi çıkartıp astıktan sonra salona geçip oturdum. Mutfaktan iki kupayla çıkarken dudaklarımı yaladım. Kokusu burnuma dolan kahveyi uzattığında çekinerek elime aldım. Karşıma otururken ve bana bakışlarını dikerken kahveden bir yudum almak bile zordu. Acaba ne konuşacaktım bu halde!

"Seni dinliyorum. "

Ne güzel! Umarım fazla saçmalamam.

"Nasılsın? "

Kaşları alayla kalkarken kahvesini bırakıp arkaya yaslandı. Kollarını göğsünde bağladı.

"İyiyim. "

Bana sormaması bile hâlâ sinirli olduğunu gösteriyordu.

"Imm..."

"Derdini söyleyecek misin artık!? "

Sinirli bir sesle konuştuğunda dudaklarımı büzdüm. Bakışları bir kaç saniyeliğine dudaklarıma kayarken çabuk toparlamıştı.

"O gün söylediklerim için hâlâ sinirli misin? O yüzden mi böyle davranıyorsun?"

"Sinirli değilim. Ben sadece olması gerektiği gibi davranıyorum. "

"Ama doğru hissettirmiyor. "

Sözlerimle çenesi kasıldı. Eski buz adam haline dönmesi ona sınırımızı fazlasıyla aştığımızı göstermiş olmalıydı.

"Ne istediğine karar ver? "

"... "

"Bana bak! "

Kaçırdığım gözlerimi sert sesini duyunca gözlerine diktim.

"Ben senin gel gitlerini çekemem anladın mı?! Kafam yeterince sik gibi bir de sen yoruyorsun beni! "

"SEN KENDİNİ HİÇ GÖRMÜYOR MUSUN!? "

Dayanamayıp sesimi yükseltirken gözlerini bir kaç saniyeliğine yumup sakinleşmeye çalıştı. Ona bağırılmasından hoşlanmıyordu. Kezâ bende öyle!

"Bir iyisin bir kötü. Farkında değilsin ama SÜREKLİ BENİMLE İLGİLENİP KAFAMI KARIŞTIRIYORSUN! "

"KES SESİNİ! "

"HAYIR! Susmayacağım. Başta benden nefret ettiğini söyledin. Beni nefretine alıştırdın. Daha sonra bana ihtiyacın olduğunu söyleyip beni sana alışmaya mecbur ettin. Kendimi yanında sığıntı gibi hissetmemi sağlayıp ne olduğunu anlamadan sana iyi geliyormuş gibi hissettirdin. Senin için hiçbir şey olduğumu düşünürken beni kıskanmaya başladın! "

"SİKTİR ORADAN! KISKANMIYORUM!"

"BEN APTAL DEĞİLİM!"

Sesim kısılırken sinirden kırmızıya çalan esmer tenine rağmen susmadım:

"Öyle gözüküyor olabilirim ama değilim. Dile getirmemem başından beri ikilemli tavırlarını görmediğim anlamına gelmiyor. Bana sormak yerine bence sen ne istediğine karar vermelisin. Benden gerçekten nefret mi ediyorsun? Bana sempati beslemene gerek yok. Kendini buna zorunlu hissetmene ihtiyacım yok! ACIMANA ASLA!Sadece benim aklımı karıştırma!  "

"Defol git! "

"Gitmiyorum."

"Onur, bana bunu neden yapıyorsun? "

Sakin ama etkili bir sesle hiç düşünmeden konuşmasıyla gözlerim doldu. Ayağa kalkarken gözlerim ondaydı. O ise gözlerini bile isteye kaçırıyordu. Bu yüzden üzerine yürüyüşümü görmedi. Yanına varıp yüzüne eğildim. Ellerimle yanaklarını kavrarken gözleri sonuna kadar açılmıştı.


"Hadi yapalım o şeyi "

Konuşmasına fırsat vermeden dudağına yapıştım. Ellerim omuzlarına düşerken kötü düşünceleri def etmeye çalışıyordum.

Karşılık vermediği halde aralık dudaklarından dilimi soktum. Kasılan bedeni bir saniye gevşemezken karşılık vermeden beni geri çekti. Utanarak gözlerimi açıp gözlerine baktım. Afallamıştı ama siniri her saniye katlanıyor gibiydi.

"Ne yaptığını sanıyorsun!? "

Resmen bağırırken bedenim titredi.

"Merak etme... Ben duymam gerekeni duydum. Yapmam gerekeni yapıp gideceğim. "


Geldiğimden beri ilk defa gözünün dönüşüne şahit oldu elalarım. Beni bir anda koltuğa yatırırken üzerime çıktı. Sertçe abandığı dudaklarımı öpmeden ısırdığında acıyla inledim. Isırdığı yeri öpmeye başladığında karşılık verdim. Kollarımı ensenine sararken daha çok çektim kendime. Hırsla dudaklarıma asıldı. Dudaklarımızı sesli bir şekilde ayırırken dudağımın kenarından akan salyama aç gözlerle baktı. Kazağımı bir çırpıda çıkardığında bende ellerimi tişörtünün eteklerine götürdüm. Ne istediğimi anlayıp çıkarmama yardım ettikten sonra tekrar dudaklarıma eğilip öpmeye başladı. Dili dilimi okşarken  eli kemersiz pantolonumun içerisine girip erkekliğimi kavradı. Aldığım zevkle inledim. Hareketleri ilk defa bu kadar sertti. Pantolonumla birlikte baksırımı da çıkartıp kendininkini de çıkarttı. Tamamen çıplak kaldığımızda tekrar üzerime eğildi. Boynumu emip oradan meme ucumu kadar indi. Meme ucumu sertçe emmesiyle belimi koltuktan kaldırdım.

"Ah! "

Karnıma öpücükler kondururken ellerimi saçına koyup çekiştirdim. Bu hareketimle hızlanırken kasığıma dişini geçirdi.

"Bars! "

Acı ile inlememe rağmen durmayıp erkekliğimi ağzına aldı.

Başımı arkaya atarken saçını daha çok çektim. Gözlerim kararırken hiç bu kadar zevk aldığımı hatırlamıyordum. Dilini erkekliğimin ucuna değdirdiğinde kendimi ona ittim. Biraz daha devam ederse boşalacaktım. Bu yüzden doğrulup onunda doğrulmasını sağladım. Vücudu yana doğru devrilirken üzerine oturdum. Öpmeye başladığımda beklemeden karşılık verdi. Eli kalçalarımı kavrayıp sıkarken inleyerek erkekliğine baskı yaptım. İlk sesli inlemesini bahşederken parmağını hiç beklemediğim anda içime soktu. Sert olması canımı yakarken duraksadım. Bunu fark etse de durmadı. İkinci parmağını daha sert bir şekilde içime iterken dudaklarımdan ayrılıp boynuma yöneldi. Boynumu emerken inlemelerim salonu dolduruyordu. Canımı yakması ve benim bundan bu kadar zevk almam psikopatçaydı. Başım omzuna düştü. Boynuna sarılırken üçüncü parmağını da içime gönderdi.

Dayanamadığımı anlaması için titrek bir nefes bıraktım.

"Bana ne istediğini söyle! "

Kollarım boynunda sıkılaşırken sakinleşmek için kokusunu soludum. Parmağını hızlıca içime itip çıkardığında resmen bağırarak inledim. Parmaklarını çıkartırken oturduğum dizlerinden kalkıp erkekliğinin üzerine sertçe oturdum.

"Bunu içimde istiyorum. "

Gözlerine perde inişini görmemle sırtımın tekrar koltuğu bulması bir oldu. Parmaklarını ağzıma iterken istediğini yapıp boylu boyunca yaladım. Elini ağzımdan çektiğinde konuştum:

"Pantolonumun cebinde... "

Başta ne dediğimi anlamasa da gözlerim erkekliğine kaldığında anlamıştı. Gülecek gibi olurken pantolonumun cebinden prezervatifi aldı. Takarken yeni dikkat ettiğim detayla kalkıp kaçmak istedim. Siktir! O çok büyüktü.

Dudaklarıma eğilip gözlerimin içine baktı. Kendi tükürüğü ile deliğimi çevresini ıslattı.Girişimde hissettiğim erkekliğiyle kasılırken dudağımın kenarını daha sonra çenemi öptü. Aniden içime doğru kaymasıyla büyük bir çığlık attım. Nefesim kesilirken gözyaşlarım kendini serbest bırakmıştı.

"ÇIKAR! ACIYOR!"

Titrek sesle konuşmam üzerine şakaklarımı öptü. Bir süre alışmam için beklemesi bile beklenmedikti. Konuşmuyor sadece bana istediğimi veriyordu. Daha yarısı girmiş erkekliğini son hız içime iterken daha önce hissetmediğim acı ve zevk karışımı bir his kanımda gezmeye başladı. O da kontrolünü tamamen kaybederken  sert bir şekilde yeniden girip çıktı.

"Siktir.Ah..."

Hırsla inlemesine eşlik ettim. Kalçalarımdan tutup bacaklarımı kaldırmamı sağladı. Belim koltuktan kalkarken onu zevk noktamda hissetmemin afallamasını yaşıyordum.


O çok sertti ve ben bundan deli gibi zevk alıyordum.

"Bars orası...lütfen... Daha sert! "

Nazik olmasını istediğim adama şimdi daha sert olması için yalvarıyordum. Kafayı yemiş olmalıydım!

Dediğimin aksine zevk noktama yavaş  yavaş vurmaya başlamasıyla sızlandım. Eli meme ucumu çekiştirirken aynı noktaya deli eden bir yavaşlık vurmaya devam etti. Sırtını çizen tırnaklarım büyük ihtimalle sonradan canımı yakacaktı.

"Lütfen...Hızlan... "

Gözlerinin içine dolu dolu baktığımda inleyip hızını arttırdı. Tenin tene çarpma sesi kulaklarıma dolarken elini erkekliğime attı. İki taraflı aldığım zevkle gözlerim kaydı. Diğer elini boynuma götürüp okşayarak sıkarken bu yaptı kendimi ona itmeme sebep oldu. Son kez hızlıca içime girmesiyle gözlerim kayırken kendimi bıraktım. Titreyerek gövdesine boşalırken yüzümde oluşan ifadeyi izleyip ardımdan geldi. Boynuma doğru uzanıp zevkten titreyen bedenim üzerine bıraktı kendini. Henüz nefeslerimiz düzene girmezken dediğiyle yutkunamadım bile:

"Bir kere daha."

Bana bu kadar aç ve hevesli gözlerle bakarken nasıl hayır diyecektim. Yorgunluktan ölecektim! Galiba yılların acısını benim üzerimden çıkarma konusunda haklı çıkacaktım.

**

Telefonuma art arda mesaj gelmesiyle yarım yamalak açtığım gözlerimi ekrana diktim. Umut nerede olduğumu soruyordu. Sahi neredeydim? Neden bu kadar sıcaktı?

Vücudumu döndürmek istediğimde bedenime daha çok sarılan kollarla gözlerim hiç uykum yokmuş gibi açıldı. Kafamı yan çevirip boynumdaki yüze baktım. Aklıma yaşadığımız anlar bir biri dolarken utançtan ağlayacak gibi hissettim. En son üçüncüyü yaptığımızı hatırlıyorum. Büyük ihtimalle yorgunluktan bayılmış olacağım ki onun odasında bu şekilde yatıyordum. Kafamı çevirip yüzünü inceledim. Derin bir uykudaydı. Uyuyabildiğini görmek güzeldi. Keşke kimseye ihtiyaç duymadan rahatca uyuyabilseydi. Yüzüne kalkan parmaklarım iznini sormadan göz kapaklarında dolaştı. Onu böyle savunmasız gördüğümde sevesim geliyordu. Yanaklarından dudaklarına geçen parmaklarımı ani bir hareketle tutmasıyla irkildim. Uykulu gözlerini açarken nefesini tutmuş onu gözlerimi kırpıştırarak izleyen bana durgun bakışlar attı. Yüzümü incelerken sessiz olması beni geriyordu.

"Nasıl hissediyorsun? "

"Güzel.Yani iyiyim. "

Kafasını sallayıp vücudumdaki kollarını çekti. Sıcaklığı yanımdan kaybolurken yüzüme bakmayan düz yüzü kalbimi sıkıştırdı. Üzerini giyinirken yataktan doğruldum. Onun hiçbir şey  demeden gideceğini düşünürken beni yanılttı:

"Banyo yapıp aşağıya in. Yemek yedikten sonra eve bırakırım seni. Masanın üzerine bıraktığım ağrı kesiciyi de içersin. "

İlgilenmiyormuş gibi gözüksede yaptığı açıklama kalbimin onun adına atması  normaldi. Kafasından neler geçiyordu? Canı benim yüzümden mi sıkkındı yoksa hastalığı yüzünden mi?  Bilmek istiyordum.

***

Evin önünde durduklarında Bars, Onurdan tarafa bakmadı. Bunu fark eden çocuğun titrek nefesini duysada bu sikik duruma son vermeye kararlıydı. Bugün Onurun dediği her şeyde haklı olması, zaten günlerdir kafasında dönüp durun 'ne oluyor lan bana? ' düşüncesini tastiklemiş ve onu kendine getirmişti. Kendini günden güne kaybediyordu ona karşı.

"Görüşürüz?"

Cılız ve kararsız sesini duyduğunda tüyleri diken diken oldu. Birinin mutsuzluğunu ne zamandır bu kadar dert edinir olmuştu? Derin bir nefes alıp giden çocuğu durdurma isteğini bastırdı. Onun eve girmesini bekledi. İçeriye girdiğinde arabayı çalıştıracaktı ki sokağın başından gördüğü maskeli adamla bu eylemi durdurdu. Farları söndürürken  bakışlarını eve kilitleyen adamı dikkatlice inceledi.

"Şimdi siktim seni. "

Arabayı üzerine doğru sürmeye başladığında adamın panikleyip kaçmaya başladığını gördü. Bars gibi zeki bir adam için bu eylem komikti. Dar sokaklarda adamın peşinden sürerken bir önceki sokakta adamın sapacağı arayı tahmin etmek onun için zor değildi. Arabayı sağa kırıp arka sokaktan geçip piçin gireceği bir sonraki sokağa önceden gitti. Adama tam arabayla çarpmadan önünde frene bastı. Arabadan hızlıca inerken kaçmaya çalışan adamı ensesinden tutup duvara vurdu. Acıyla yere düşen adam çabuk toparlayıp yumruk atmaya çalışırken Bars yüzüne uzanan elden kaçıp büktü. Adamı yere devirip üzerine çıkarken yüzüne yumruğu geçirdi. Kan tüküren şerefsiz yakasından tutup kaldırdı.

"Konuş! "

Sesi öyle sertti ki adam korku ile yutkundu. Demek bahsettikleri Bars Eraslan böyle biriydi.  Korkutması için bağırmasına bile gerek yoktu.

Bars yakasındaki elini sıkılaştırırken ölüm soğukluğunda bir sesle konuştu:

"Ya şimdi konuş ya da bir daha konuşamamanı sağlamamı izle orospu çocuğu. Evi neden gözlüyordun?"

"A-abi-"

"DÜZGÜN KONUŞ DALYARAK! "

"İsim veremem abi... Bırak gideyim! "

Bars sinir bozucu bir gülüş takındı. Yakasını tuttuğu adamı yüzü koyun duvara yasladığında bir eliyle ellerini ters kelepçe yaptı. Diğer eliyle yokladığı cebinden çıkan çakıyı sırıtarak eline aldı.

"Hiç şaşmaz mı be? Hep de sağ cep amına koyayım!"

Çakının açıldığını gösteren metalik sesle tuttuğu adam çırpınmaya başladı. Yüzünü eliyle kaldırıp tiksinerek sıfatına baktı. Soğuk metalı yüzünde sürterken konuştu:

"Ne diyorsun... Sustuğun her saniye bir çizik? "

"Abi yapma...ne olur! "

Bars ilk çiziği atarken adamdan acı bir ses çıktı. Kan kokusunu burnuna vururken midesinin yandığını hissediyordu.

"TAMAM DUR! SÖYLEYECEĞİM DUR! "

"Söyle! "

"Fazlı Eraslan... Amcanız Fazlı Eraslan. "

Bars çakıyı düşünürken bütün bedeni sinirle titredi. Tiksinç bir öfke geziyordu vücudunda. Öyle ki adamın yüzünü duvara bastırdığını arkasından ensesine darbe alınca farkına varmıştı. Başına giren ağrı ile yere çömelerken kulaklarının çınlaması ve gözlerinin kararıp geri gelmesinin verdiği olanakla iki adamın koşarak uzaklaşmasını izledi.  Giren ağrı iki katına çıkarken iki elini birden şakaklarına koyup yere doğru eğildi. Nefesi sıklaşırken zihninde yankılanan sesle gözleri doldu.

'Anne!Yapmayın.'

Zihninin ona oyuncak olarak sunduğu çocuk sesini saatlerce soğuk zeminde durup düşündü. Berbat ve yalnız hissettiği bir gerçekti. İçine doğan Onuru arama isteğini bile gerçekleştiremeyek kadar kilitlenmişti kulaklarında yankı yapan sese.


Uwuu ama kıyamıyorum hiç birine :(

MUTLU KALINNN🌸🧡

Continue Reading

You'll Also Like

806K 46.1K 31
"Karanlığın içinde bir ışık parlıyor,artık yalnız değilsin Akay." gay kurgu,threesome
4M 248K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
967K 53.3K 41
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
19.3K 517 21
Depresif Michael Clifford ve Bağımlı Luke Hemmings iki üvey kardeşler. Ama aralarında beklenmedik bir bağ var. Birbirlerini iyileştirecek güce sahip...