Freedom | Soukoku | ✅

By odasakum

39K 3.2K 3K

Biraz cringedir. Çok eskiden yazdığım için biraz kötü oldu ama yinede emek var. Okuyan herkese teşekkür ederi... More

1. Yapacak Mısın?
3. Tesadüf Müydü?
4. Dazai Mi?
5. En Büyük Aptal Sensin
6. Atsushi
7. Yaşıyoruz
8. Seni Öpebilir Miyim?
9. Kilit Sistemi
10. Akutagawa
11. Kolumu Bırak
12. Çünkü Biri Eksikti
13. Kunikida
14. Bir Gün Zamanımız Tükenecek (+18)
15. Küçük Bir Lider
16. Hiç Yaşamamış Olmak
17. Bencil
18. İmkansız Mı?
19. Zaman
20. Yanlış Olan Bu Dünya (İlk Kitap Son)
21. Hazır Mısın?
22. Öldürmedim
23. Hak Ettin
24. Git
25. Sadece Bir Cümle
26. Demek Öyle
27. Geçmiş
28. Her Şey İyi Olacak
29. Tanıdık Biri
30. Zamanımız Tükenene Kadar (FİNAL)

2. İnsanlar Neden Uzun?

2.9K 227 401
By odasakum

Bir yaz günü, neredeyse herkes tatilde ve ya dışarıda olurdu. Güneş onları ısıtırken denize girerler, bazıları evlerinde vantilatörle serinlemeye çalışıyordu. Bazı yerlerde güneş bulutların arkasına saklanmış sadece aydınlatıyorken, bazı yerlerde ise kavurucu bir sıcak yapıyordu. Bunların terk ortak yanı güneşin aynı olmasaydı. Denizi ışıldatanda oydu, kumları kavuranda, sahilde insanları mutlu edende oydu, suç işledikleri için ceza alan insanları uykularından kaldıranda oydu.

Pencerelerin gizemini hala çözememiş olan Chuuya sıcak gün ışıklarının odaya girip direk gözüne değdiği için uyanmaya başlamıştı. Gözlerini açtığında nerede olduğunu düşündü. Burası, bu yatak, bu tavan onun ezberlediği şeyler değildi. Burası onun evi değildi. Tam hızlıca kalkacakken aklına dolan anılar ile sakinleşti. Yataktan inecekken hücrede bağıran Atsushi ile göz göze geldi.

"Chuuya-san uyanmışsın! Günaydın." Chuuya bu çocuğun hala neden bu kadar enerjik olduğunu çözememişti. 'Günaydın' dedikten sonra Atsushi'nin koşarak Akutagawa'nın yatağı üstünde zıplaması arasında çok bir süre yoktu.

Chuuya üstünü giyerken, Atsushi'nin 'Hadi hadi uyan' kelimeleri ile Akutagawa'nın attığı dayak seslerini dinliyordu.

Gerçekten çok iyi anlaşıyorlar diye düşünmeden edememişti.

Yokohama Hapishanesi denizin ortasında olmasına rağmen etrafı kalın duvarlarla sarılıydı. Denizden geçsen bile, bu duvarları atlatmak oldukça zordu. Bu yüzden hapishane kendini salmış gibiydi. Tabi belli bir saat dışında hücreden dışarı çıkılmaz, yemekler sadece belli bir saatte verilirdi.

6 numaralı hücreden dört kişi demir kapıyı açarak çıkmıştı. Bu dört kişi Atsushi, Akutagawa, yeni gelen Chuuya ve Tachihara'ydı. Hücredeki diğer kişi, yani Hirotsu kendini yorgun hissettiği için gelmeyeceğini söylemişti.

Yokohama Hapishanesi küçük bir adanın üstündeydi, kendi içinde ağaçlar bile bulunduruyordu ada. Duvarların içinde iki ayrı bina vardı, biri uzunca bir kenarı kaplar, içinde gardiyanların yerleri, yemekhane ve gerekli bir kaç yer bulundururdu. Diğeri ise suçluların kaldığı yerdi. Dört duvar gibi olan ads, yan yana iki kenarında binaları bulundurur diğer alanları ise yeşilliklerle kaplı güzel yerler oluştururdu.

Dört kişi binadan çıkmış yavaş adımlarla çarprazdaki binaya giren diğer insanları takip ediyorlardı. Atsushi genelde konuşan taraf olurdu, Chuuya da tek kelime etmeden ortama ayak uydurmaya çalışırdı. Hala öyle devam ediyorken, Atsushi önlerinde bir adamı fark edip ona hızlı adımlarla ulaşmaya başladı. Uzun sarı saçları, alttan bağlanmış, uzun boyuyla ciddi adımlarla yürüyordu. Atsushi en sonunda bir isim söyleyerek onun durmasını sağladı.

"Kunikida-san!" sarı saçlı adam arkasını döndü hemen, ona gülümseyen çocuğa gülümseyerek olduğu yerde durup diğerlerinin gelmesini bekledi. Atsushi yanına geldiğinde ellerini beline koymuş, dudaklarını büzüp somurtarak konuşmuştu.

"Kunikida-san neden bu kadar hızlı gidiyorsun!?" elini sağa sola sallayıp kısa bir cevap verdi Kunikida. "Alışkanlık işte."

Daha sonra diğerleride ikilinin yanlarına geldiler, diğerleri Kunikida ile çok samimi değil gibiydi, ne günaydın ne de bir söz söylemişlerdi. Kunikida, aralarında daha önce görmediği bir yüz olunca ona dönüp sordu.

"Yeni gelen sensin öyle mi?" Chuuya kafasını kaldırıp kendinden 30 cm uzun olan adama baktı, sinirleri gerilsede çok belli etmeden başını sallayıp konuştu. "Nakahara Chuuya." Kunikida onun bakışlarına odaklanmak için kafasını iyice eğmek zorunda kalmıştı. O da kendini tanıttıktan sonra ortam iyice gerilmişti.

Tanrı'm bu ortamı yok edebilecek birini gönder lütfen!! Yalvarırım.

Atsushi düşünceler içinde kalmıştı, hadi gidelim gibi sözler söylese Chuuya'ya bir şekilde etki etmeyeceğini hissediyordu, çünkü lanet olası etrafında kapkaranlık bir aura vardı. Yinede deneyeceğim derken, bir ses yardımına yetişti.

"Günaydın." bir kelime bile herkesi o tarafa döndürüp güzel duygular hissetmesine yardımcı oluyormuş demek ki diye düşündü Atsushi.

Atsushi, Akutagawa ve Tachihara aynı anda karşılık verdi.

"Günaydın Odasaku-san."
"Günaydın Odasaku-san."
"Günaydın Odasaku."

Odasaku isimli adamın yüzünde bir mimik bile oynamadan yanlarına gelip Kunikida'ya baktı.

"Neden beni beklemeden gittin?"

"Seni neden bekleyecek mişim?"

"...Haklısın."

"..."

Atsushi onları dinlerken kıkırdamaları kahkahalara dönüştü ve Akutagawa'ya yaslanarak gülmeye devam etti.

Kunikida dişlerini gıcırdatmaya başlamıştı bile, ellerini yumruk yapıp Atsushi'nin başına sertçe vurmaya başlamasıda geç olmamıştı. Akutagawa'nın arkasına onu korur diye geçen Atsushi bir taraftan onu bırakması için ondanda dayak yiyordu.

Kenarda boş gözlerle üç kişi onları izliyordu. Chuuya sadece Atsushi adına üzülmüştü ama neden ayırsındı ki? İzlemekte güzeldi.

Onlar kavgalarına devam ederken, Odasaku elleri ceplerinde yanındaki kısa adama döndü. "Oh yeni gelen sen misin?"

Chuuya yanına dönüp onun yüzüne baksa, artık kavga eden beş kişi olacakdı.

LANET İNSANLAR NEDEN BU KADAR UZUN??!

Başını sallayarak 'Nakahara Chuuya' diye söyledi. Odasaku hmladıktan sonra ileriye gidip üç kişiyede birbirinden ayırdı ve önden yemekhaneye ilerlemeye başladı.

"Hadi bizde gidelim Chuuya-san." Tachihara ona bakarak gülümsedi, Chuuya'da başını sallayarak arkalarından ilerlemeye başladılar. Chuuya'nın aklını kurcalayan bir kaç soru vardı ve şu anda ortamın güzel olduğunu düşünüp Tachihara ile sohbet başlamaya karar verdi.

"Odasaku'yu herkes çok seviyor sanki?" Tachihara gülümseyerek ona baktı. "Onu tanısan sende neden sevdiklerini anlarsın."

Chuuya aklının bir köşesine , Odasaku'yu daha iyi tanıyacağını yazdı. Diğer sorulara geçmişti ardından. "O ikisi aynı hücrede mi?" Tachihara onun neden bunları sorduğunu bilmiyordu, sanki meraktan değilde bir şeyi araştırıyormuş gibi sorguluyordu. Yeni olduğu için çok düşünmeden sorusuna yanıt verdi.

"Evet, Odasaku, Kunikida, Ango ve Dazai. Dört kişi, 5 numaralı hücrede kalıyor bizim hücrenin yanında aslında ve oldukça yakınız onlarla her gün gireceğine eminim."

"Ah...güzel."

"Efendim?"

"Anladım diyorum."

Tachihara garip bakışlar atsada, yemekhanenin girişine adım attıkları için susup içeriye girdi.

Yemekhaneye gelmişlerdi, normal bir sıra durduktan sonra yemekleri almaya başlamışlardı. Onların ne zamandan beri bu hapishanede olduğunu bilmiyordu Chuuya. Ama herkes epeyi birbirini tanıyor gibiydi. Atsushi önceden yemeğini almış bir masadan el sallıyordu Chuuya'ya.

"Buraya Chuuya-san buraya!"

"Ah...pekala." Chuuya onun neden bu kadar bağırdığını sorgulamadan masaya ilerledi. Dört tarafındada sandalyeler olan dikdörtgen şekilde bir masaydı. Bir tarafında Chuuya oturuyor onun iki yanında Akutagawa ve Tachihara oturuyordu. Bir çarpazlarında Kunikida, diğer çarprazlarında ise Atsushi oturmuş, tam karşılarında ise Odasaku oturuyordu.

Boş boş muhabbetlerden bahsederken birden kendileri dahil tüm masalar sessizliğe gömülmüştü. Chuuya tek kaşını kaldırıp, bu sessizliğin sebebini sorgularken Atsushi ayağa kalkıp el salladı. Chuuya hepsinin onun tam arkasındaki bir şeye baktığını anlamıştı. Arkasını dönmeden varlığını hissedebiliyordu.

"Günaydın millet~" tüm yemekhaneyi sessizliğe gömebilecek birinin güler yüzlü biri olduğunu tahmin etmemişti ama. Hala yüzünü göremezken yavaşça yanlarına yaklaşıyordu.

"Günaydın Dazai-san!" Atsushi ve Akutagawa aynı anda konuşmuştu ardından Odasaku 'Günaydınlar Dazai' diyerek yemeğine döndü. Chuuya başını kaldırdı sonunda Dazai'nin kim olduğunu görebilecekti.

Mavi gözlerinin bir çift kahverengi gözlere takılacağını bilmiyordu oysaki. Kahve ve dalgalı saçları yüzüne mükemmel bir şekilde uymuş, aynı renkte gözlerini ise derin bir gizlilik sarıyordu.

Dazai mavi gözlere biraz daha baktıktan sonra masaya oturdu ve konuşmaya başladı. "Sen yeni gelen çocuk musun?"

Çocuk mu...?

Chuuya bu tabiri duyunca kaşlarını çattı ve ters ters Dazai'ye bakmaya başladı. Atsushi ise ortamı germemek için çabalıyordu. "Ah Dazai-san Chuuya-san aslında seninle aynı yaşta..."

"Haa gerçekten mi? Çok küçük duruyor hahaha."

Chuuya başını masaya eğmiş yumruklarını sıkarken dayanması gerektiğini söylüyordu kendine.

Dayan dayan...İlk günden böyle olma!

"Dazai, Ango neden gelmedi?" Odasaku merakla Dazai'ye bakarak cevap bekliyordu Dazai ise önündeki yemekleri yerken oflayarak konuştu. "Her zamanki şeyler işte işi varmış falan, ahh bu gidişle açlıktan ölecek, Odasaku bir bak derim sadece senin sözünü dinliyor zaten."

"Hm...peki."

"Ah durun size gördüğüm rüyayı anlatacağımm!"

...

Sabah yemeği, dışarı gezintisi ve akşam. İlk gününün bu kadar çabuk geçeceğini tahmin etmemişti Chuuya. Aslında şu ana kadar tahmin etmediği çok şey olmuştu. Ama asıl olayları şimdi başlatması gerekiyordu.

Hücrede müsait bir an bulup dışarıya çıktı ve ortak banyolara ilerledi hızlıca.

Dazai yatağında oturup nasıl öleceğini düşünürken, bu düşüncelerinden demir bir kapı sesi ayırmıştı. Önceden mafya olduğu için kulakları fazlasıyla keskindi. Diğerleri bu saatte dışarı çıkmazlar diye düşündü, eğer onlar değilse bu kapı sesi neydi? Yataktan kalkarak kendi hücrelerin kapısını açtı, koridora anlamsızca bakarken yanlarındaki hücrenin kapısının kapalı olduğunu fark etmişti. Yanlış mı duymuştu? Bu olabilir bir ihtimal miydi? Hücresine geri dönecekken iri yarı bir adam koridordan hızla geçerken Dazai'ye çarpmıştı.

Dazai bir anda bunu beklemediği için afallayarak duvara çarptı. "Hey önüne baksana-" diye çıkışacakken bu adamı daha önce neden görmediğini merak ediyordu. Neredeyse hapishanedeki çoğu kişiyi tanır onlarda Dazai'yi tanırdı ama bu adam, bu adamı daha önce görmemişti.

"Yanlış bir şeyler var..." o düşünürken adam çoktan hızla ilerleyip ortak banyoların olduğu yere gitmişti. Dazai yaslandığı duvardan ayrılıp üstüne çeki düzen verip yavaş adımlarla adamın gittiği yolu takip etmişti.

'Ortak Banyolar' yine bir demir kapının yanında yazan yazıydı bu. Bu banyolar çokca kullanılmazdı aslında, çok can sıkıntısı olanlar veya acil suya ihtiyaç olduğunda girilen bir yerdi. Burda kimse böyle ortak bir yerde banyo yapmazdı ne de olsa. Dazai demir kapının kilitli olmadığını fark edince bir şeyler üzerine tahmin yürütsede kapıyı açtığı anda böyle bir manzara ile karşılaşacağını düşünmemişti.

Biraz önce ona çarpan iri adam turuncu saçlı bir adamın giysilerini çıkarmaya çalışıyordu. Kapı gıcırdayıp açıldığı anda ikiside aynı anda oraya dönmüştü. Chuuya aniden bir şeyi hatırlamış gibi bağırmaya başladı.

"PİÇ HERİF BIRAK BENİ!!"

"Sakin ol güzelim~"

İkisi yerde debelenirken, Dazai'nin gözü kararmıştı bile. O girdikten sonra bile adamın hangi cesaretle devam ettiğini anlamamıştı. Bir iki adım attı, kemikli ince uzun parmakları sıktı, bir kıt sesi geldikten sonra adım sesleri kesilmiş bir adamın yere düşme sesi gelmişti.

***
Düzenlendi ✅

Evet konu burda biraz daha farklı oluyor. Yorumlarda Dazai'ye ana bacı sövenleri bazıları anlayamayacak üzgünüm...

Continue Reading

You'll Also Like

4.8K 419 16
Snezhnaya yüksek duvarlarla dışarıdaki tehlikelerden korunan bir uygarlık merkezidir. Eğer duvarlar örülü olmasaydı insanlık yok olmuş, her biri bire...
141K 5.4K 41
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama...
537K 43.7K 34
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
4M 150K 84
Savaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyo...