HAZAN VAKTİ

By eminenurckr

327K 15.3K 1.7K

Ruhu yara bere dolu bir adam Ali Asaf Demir. Hüznün vakti olan bir kadın Hazan Tekin. Ve bu da onların hikaye... More

Bölüm 1: Son Kez
Bölüm 2: Üç Yıl
Bölüm 3: Büyümeyen Adamlar
Bölüm 4: Kaybetme Korkusu
Bölüm 5: Tuna
Bölüm 6: Ameliyat
Bölüm 7: Hayal
Bölüm 8: Paramparça
Bölüm 9: Cemre
Bölüm 10: Fırtına
Bölüm 11: Unutmak
Bölüm 13: Davet
Bölüm 14: Sevebilir Misin ?
Bölüm 15: Hayatımın İkinci Yarısı
Bölüm 16: Rüya
Bölüm 17: Hazan'ın Hikayesi
Bölüm 18: Kıskançlık
Bölüm 19: Tutulmayan Sözler
Bölüm 20: Yanmak
Bölüm 21: Ali Asaf'ın Hikayesi
Bölüm 22: Katil
Bölüm 23: Affetmek
Bölüm 24: Alparslan Tuna
Bölüm 25: Aşığım !
Bölüm 26: Ölene Kadar
Bölüm 27: Evlen Benimle !
Bölüm 28: Kabullenişler ve Vazgeçişler
Bölüm 29: Derya & Muzaffer
Bölüm 30: Beni Bırakma !
Bölüm 31: Geri Gel !
Bölüm 32: Teklif Ve Doğum Günü
-DUYURU/KESİT-
Bölüm 33: Düğün
Bölüm 34: Veliahtlar
Bölüm 35: Son Pişmanlık
Bölüm 36: Final
-DUYURU-
-ÖZEL BÖLÜM-
Alin ve Ali Emir'in Hikayesi/Duyuru
-EN ÖNEMLİSİNDEN DUYURU-
-ÖZEL BÖLÜM 2-
Duyuru/Alparslan Tuna'nın Hikayesi

Bölüm 12: Hediye

7K 388 42
By eminenurckr

Merhabalarrr canolar :) 

İyisiniz umarım, sınava girenlerin sınavları iyi geçmiştir inşallah :)

İyi Okumalar :)

Tuna sonunda evine geldiği için mutluyken, ne onun ne de Esra'nın dilinden şükür düşmüyordu. Uzandığı koltukta biraz doğrularak elinde tepsiyle gelen karısına baktı ve her gördüğünde olduğu gibi içi huzurla doldu. Elindeki çorba kasesinin olduğu tepsiyi kucağına bıraktığında etrafta oğlunu göremeyince kaşlarını çattı Tuna. "Uyudu mu ?" gülümseyerek kocasına baktı Esra, anında Tuna'nın da yüzünde bir gülümseme olmuştu; o kadar korkmuştu ki Esra onu bir daha yanında yüzündeki gülümsemesiyle bu evde göremeyeceği için şimdi doya doya bakmak istiyordu, saatlerce izlemek istiyordu. "Uyudu hayatım...Tuna ?" karısının endişeli sesi kulaklarına dolduğunda kaşları çatıldı. "Ne oldu ?"

"Ali ve Hazan..." yüzü eski haline dönen hatta suratında keyifli bir gülümseme oluşan kocasına baktı anlamayarak. "Sevgilim sen merak etme, ben o işi halledeceğim."

"Tuna, Hazan çok üzülür. Ali'yi biliyorsun, Hazan'ı çok yıpratır. Kabullenmeyecek..."

"Hayatım sen kocana güven, ikisi de yaralarını saracak ben eminim." Kocası kadar pozitif düşünemeyen Esra'nın içi yeniden endişeyle dolsa da bir şey söylemedi. Tek yaptığı birbirlerini yakmamaları için dua etmek oldu.

"Ya sen bırak o suratsızları da kocanla ilgilen kadın ! Hastayım ben ilgiye ihtiyacım var !" kocasının sitemlerine küçük bir kahkaha atan Esra usulca yerinden kalkıp kocasının kucağındaki tepsiyi kenara koydu. "Koca bebeğim..." diyerek kocasının yanına kıvrıldığında yaşadığı huzuru anlatamazdı ve bunu kaybetmediği için ne kadar şükretse azdı.

***

O gün hastanedeki yoğunluktan Ali Asaf'ın yokluğunu bile ancak hastaneden çıkarken fark etmişti ama davette göreceği için içi rahattı. Bir yerden başlamalıydı, bu davet bulunmaz hint kumaşıydı bunun için. Arabasına binerken hediye almadığını fark edince elini alnına vurup kısık sesli bir küfür mırıldandı. Eli boş gidemezdi ama daha önce böyle bir yerde bulunmamıştı. Meltem annesi ve Bora babasının evlilik yıl dönümlerini hep beraber yetimhanenin bahçesinde yemek yer kutlarlardı ama bunun öyle bir şey olmayacağını biliyordu. Eline telefonu alıp ona yardımcı olabilecek tek ismi aradı. "Alo ?" Esra'nın naif ses tonu kulaklarına dolduğunda yüzünde istemsizce bir gülümseme oluşmuştu. Esra'yı seviyordu, bu kısa zamanda çok iyi iki dost olma yolunda büyük adımlar atmışlardı. "Esra ! Nasılsın ?"

"İyiyim canım sen nasılsın ?" kadının neşeli sesi arabanın içini doldururken kontağı çevirdi. "İyiyim, huysuz kocan nasıl ?"

"İyi maşallahı var koca bebeğin..." ikisi de kahkaha atmaya başladığında Tuna'nın homurdanmalarıyla gülmeleri artmıştı. Birkaç saniye sonra sakinleştiklerinde Hazan utana sıkıla söyledi aklındakileri.

"Esra, Alp hocanın evlilik yıl dönümü davetine katılacak mısınız ?"

"Evet, yoksa sende mi geliyorsun ?" Esra'nın heyecanlı sesi kulaklarına dolduğunda rahat bir nefes verip gülümsedi usulca. "Evet, bugün Alp hoca davet etti ama ne giyeceğimi de bilmiyorum ne alacağımı da..." sıkıntılı bir nefes verdi Hazan. "Konum atıyorum Hazan, yarım saate burada ol !" bir şey demesine izin vermeden kapanan telefona şaşkınlıkla baktı Hazan. Kocası neydi ki karısı ne olsundu ! Deliler diye söylenerek arabayı konumun gösterdiği yöne sürdü. Tabi ki Tuna ve Esra'nın yüzündeki gülümsemelerden bir haberdi, Hazan.

Yaklaşık yarım saat sonra siteden içeri girip iki katlı şirin evin önüne park etmişti arabasını. Derin bir nefes alarak arabadan inip kapıyı çaldı. Esra'nın sevimli yüzünü gördüğünde yüzünde istemsizce bir gülümseme kondu dudaklarına. Kendisine sarılıp içeriye davet eden kadının arkasından içeri girdi. Onu ayakta karşılayan Tuna'yla da aynı samimiyetle sarıldığında tekli koltuğa oturdu. Havadan sudan konuşmalarla gerginliğini azaltmaya çalışsa da karşısındaki çiftin imalı bakışları buna izin vermiyordu. En sonunda dayanamadı. "Yahu, ne bakıyorsunuz öyle !?" Tuna'nın yüzüne yerleşen muzip gülümseme başka zaman olsa Hazan'ı güldürürdü. "Nasıl bakıyormuşuz ?"

"İmalı imalı !"

"Aa, Allah kuru iftiradan sakınsın değil mi karıcım ?" gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran karısı kendisine bakıp kafasını salladı, Tuna'nın yüzündeki gülümseme büyürken Hazan sinirden köpürüyordu. "Tuna !"

"İtiraf et !" Tuna'nın meydan okuyan heyecanlı sesine karşı, alaylı bir şekilde gülümsedi Hazan. "Beni bununla mı korkutuyorsun Tuna Deniz ?" kıza şaşkınlıkla bakan Tuna ve Esra'yla Hazan'ın yüzünde gerçek bir gülümseme oluşmuştu. "Asaf'a aşığım ve onun için onunla bile savaşırım." Yüzünde kendinden emin bir ifade oluşan kıza daha ne kadar şaşırabileceklerini bilmiyorlardı. Kısa bir süreli sessizlikten sonra Tuna şaşkınlığını üzerinden atıp minnetle gülümsedi kıza. "Bende senin yanındayım, Hazan. Onu senden başkası bize geri veremez biliyorum." Esra gözündeki yaşlara rağmen kocaman gülümsedi karşısındaki kıza "Çok acı çekti o Hazan, onu bize geri ver. Bende her zaman yanındayım."

Hazan dolu dolu gözleriyle dostlarına gülümsedi. Daha önce hiç böyle insanlarla karşılaşmamıştı. Bu insanlar kendilerini o kadar çabuk aralarına alıp benimsemişlerdi ki, kendisi bile ilk defa bu kadar çabuk birileriyle samimiyet kurmuştu. Ve buna şaşıramıyordu bile ama ilk defa şansın ondan yana olduğunu hissediyordu. "İyi ki varsınız."

Birkaç dakikalık sessizlikten sonra ilk konuşan Tuna olmuştu. "Kayınvalidenle, kayınpederine ne alacaksın ?" muzip gülümsemesiyle konuştuğunda Hazan suratına bir yastık fırlatırken Esra kahkahalara boğulmuştu. "Tuna !"

"Ne var kızım hem bak Ela abladan iyi kaynana bulamazsın söyleyeyim." Tuna ve Esra kahkahalara boğulurken Hazan çatık kaşlarla onlara baksa da o da dayanamamış kahkahalarla gülmeye başlamıştı. "Gerçekten Hazan ne alacaksın ?" Esra'nın sorusuna omzunu silkmekler yetindi, kendisi de bilmiyordu ki daha önce Meltem annesi haricinde hiç orta yaşlardaki bir kadına hediye almamıştı. "Bilmiyorum ki Esra, ne sever Ela hanım ?"

"Yani Ela abla çok maddiyatta gözü olan bir kadın değil. Biz Tuna'yla özel tasarım bir kolye yaptırdık ama çok önceden vermiştik siparişi senin öyle bir şey için vaktin yok."

"Ne iş yapıyor Ela hanım ?" şaşkınlıkla ona baktı Esra ve Tuna. "Kızım hiç araştırmadın mı sen ?" diyen Tuna'ya gözlerini devirdi Hazan. "Tuna, hastaneden kafamı çıkaramıyorum. Alp hocanın babası olduğunu bile iki gün önce öğrendim."

"Gerçekten hayatımda gördüğüm en tuhaf kadınsın." Kafasını iki yana sallayan Tuna'ya omuzlarını silkmekle yetindi. "Ela abla üniversitede matematik bölüm başkanı."

"Matematik kitabı mı alsam ?" Hazan'ın sorusuyla inanamazcasına ona baktılar. "Tamam, tamam şaka yaptım !" diyerek gülmeye başladı Hazan. Derin bir nefes alan arkadaşlarıyla daha fazla güldü.

İki saat geçmiş ama hiçbir şey bulamamışlardı, oflayarak kafasını ellerinin arasına aldı Hazan. Nefret ediyordu hediye almaktan, herkes istediği şeyi söyleseydi oda gidip alsaydı ne olurdu ki ? "Buldum !" Esra'nın heyecanlı sesiyle ona baktılar. "Plaklar !"

"Hayatım, Ela ablada olmayan plak mı var ?" Esra bilmiş bir şekilde ona baktı. "Var, hem de ne olduğunu biliyorum ama bulabilir miyiz ben onu bilmiyorum." Heyecanla arkadaşına baktı Hazan. "Sen söyle ben bulurum !"

"George Enescu'nun 'Enesco Plays Bach Sonatas' albümü Hazan, Ela abla hiçbir yerde bulamamıştı. Bulamazsan da Ela abla inci çok sever incili bir set alabilirsin." Yüzünde kendinden emin bir gülümseme oluşan Hazan ayağa kalktı. "Yarın görüşürüz, çok teşekkür ederim." Deyip ikisine de hızlıca sarılıp evden çıktı. Arkasından şaşkınlıkla bakan bir çift bıraktığından habersizdi.

Arabasına biner binmez telefonunu çıkartıp Muzo ismini aradı. Birkaç saniyelik çalmadan sonra açılan telefondan şaşkın bir ses duyuldu. "Hazan ?"

"Muzo konum at, işim düştü sana." Deyip kapadı telefonu, birkaç dakika sonra gelen konumla yüzünde memnun bir gülümseme oluşmuş ve arabasını konuma doğru sürmeye başlamıştı.

***

Önünde durduğu ormanın içindeki depoya sanki her gün geliyormuş gibi sakindi. Şuan buraya ait gibi görünmede o bu yerlerin hepsinden geçmişti. Kapıda onu görenler tuhaf tuhaf baksa da bir şey demiyorlardı. "Hazan abla !" yanına gelen Hasan'ı görünce yüzünde bir gülümseme oluştu. "Hasan !" yanına gelen çocuğu kollarına aldı. Hasan 18 yaşında yetimhaneden yeni çıkmış bir çocuktu. On sekizine girince kapının önüne konmuş, bir gece parkta yatarken Hazan bulmuştu onu. Bir pansiyona yerleştirmişti zorla, Hasan çok gururlu bir çocuktu. Ama Hazan'ın hikayesini dinleyince ona razı gelmişti. Sınava girmiş tıp kazanmıştı ama ne çalışacak bir iş ne de kalacak bir yer bulamayınca Hazan'da onu Muzo'ya getirmişti. "Muzo nerede ?"

"İçeride abla seni bekliyordu." Hasan'a kafasını sallayıp içeri girdiğinde bambaşka bir dünyaya girmiş gibiydi. Her yerde bilgisayarlar ve çalışan insanlar vardı. Muzo yani aslında Muzaffer yetimhanede beraber büyüdüğü en yakın arkadaşıydı. Her zaman çok zeki bir çocuk olan Muzaffer, Yıldız Teknik'te bilgisayar mühendisliği kazanmış ve birincilikle bitirmişti. Birkaç sene önce kimsenin emrinde çalışamayacağına karar vermiş kendine bir şirket kurmuştu. Aslında bir binaya geçebilecek maddi desteği Hazan ona sağlayabileceğini söylese de kesinlikle reddetmişti ve kendi emekleriyle kurmayı istemişti her şeyi. "Muzo !" kendisine doğru gelen dostuna sıkıca sarıldı. "Neredesin sen kızıl ?" kardeşi gibi gördüğü kıza sitem ederken aslında onun ne kadar çalıştığını ve buna rağmen kendisini hiç unutmadığını biliyordu. Hazan Tekin, hayatında görüp görebileceği en vefalı insandı. "İş güç be Muzo biliyorsun..."

"Dalga geçiyorum yavrum, hadi gel odama geçelim. Hasan çay kap gel bize !"

"Tamam abi..." diyerek giden Hasan'la beraber onlarda Muzaffer'in deponun içindeki odasına geçtiler. "Sen şimdi akşam akşam neden geldiğimi merak ediyorsundur..." kafasını sallamakla yetindi Muzaffer. "Bir plak var o bana yarın akşama lazım !" kaşları çatılan Muzaffer'in kızın bu isteğine anlam veremediği belliydi. "Neden yarın akşama lazım ?"

"Müstakbel kayınvalideme yıl dönümü hediyesi olacak canım !"

Hazan'ın normal bir şey söylermiş gibi söylediği sözlere kahkahalarla gülmeye başlayan Muzaffer, kızın ciddi halini görünce gülmesi durmuş kaşları çatılmıştı. "Ne saçmalıyorsun kızım sen, evleniyor musun ?" bağıran arkadaşına yüzünü buruşturarak baktı Hazan. "Ay bir dur be ! Anlatacağım bağırmayı kesersen !" arkadaşının susarak beklentiyle kendisine bakmasıyla Hazan olayları kısa bir özet geçerek anlattı. Bir süre aralarında oluşan sessizlikten sonra ilk konuşan Muzaffer oldu. "Hazan, bu adam seni çok yaralar be kızım ! Ama biliyorum ne dersem vazgeçmezsin, sadece buradayım ben biliyorsun." Hazan'ın gözleri dolarken oturduğu yerden kalkıp dostuna sarıldı sıkıca. Dostları iyiki vardı. Onun desteği sağlamdı şimdi Ali Asaf beyler düşünsündü !

Muzoyu çok seviceğinize eminim ben çok sevdim kendisini çünkü dksşfkdf

Aliiii kork oğlum Hazan ve yandaşları geliyor fklskdfdsk 

Umarım beğenmişsinizdir, sağlıkla kalın :)))))

Continue Reading

You'll Also Like

2.3K 535 20
Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye bakıştık, sonra beni zorla koltuğa oturttu. Koltuğun kolçaklarına ellerini dayayıp yüzüme doğru tehlikeli bir me...
54.8K 4.9K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."
19.2K 1.7K 23
Kolay kolay neşesini kaybetmeyen Selvi, Tam hayatının aşkına kavuşmuşken, avucunu yalamak zorunda kalır. Gene de pes etmez, Ona göre imkansız diye...
44.1K 3.9K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...