HAZAN VAKTİ

By eminenurckr

320K 15.1K 1.7K

Ruhu yara bere dolu bir adam Ali Asaf Demir. Hüznün vakti olan bir kadın Hazan Tekin. Ve bu da onların hikaye... More

Bölüm 1: Son Kez
Bölüm 2: Üç Yıl
Bölüm 3: Büyümeyen Adamlar
Bölüm 4: Kaybetme Korkusu
Bölüm 6: Ameliyat
Bölüm 7: Hayal
Bölüm 8: Paramparça
Bölüm 9: Cemre
Bölüm 10: Fırtına
Bölüm 11: Unutmak
Bölüm 12: Hediye
Bölüm 13: Davet
Bölüm 14: Sevebilir Misin ?
Bölüm 15: Hayatımın İkinci Yarısı
Bölüm 16: Rüya
Bölüm 17: Hazan'ın Hikayesi
Bölüm 18: Kıskançlık
Bölüm 19: Tutulmayan Sözler
Bölüm 20: Yanmak
Bölüm 21: Ali Asaf'ın Hikayesi
Bölüm 22: Katil
Bölüm 23: Affetmek
Bölüm 24: Alparslan Tuna
Bölüm 25: Aşığım !
Bölüm 26: Ölene Kadar
Bölüm 27: Evlen Benimle !
Bölüm 28: Kabullenişler ve Vazgeçişler
Bölüm 29: Derya & Muzaffer
Bölüm 30: Beni Bırakma !
Bölüm 31: Geri Gel !
Bölüm 32: Teklif Ve Doğum Günü
-DUYURU/KESİT-
Bölüm 33: Düğün
Bölüm 34: Veliahtlar
Bölüm 35: Son Pişmanlık
Bölüm 36: Final
-DUYURU-
-ÖZEL BÖLÜM-
Alin ve Ali Emir'in Hikayesi/Duyuru
-EN ÖNEMLİSİNDEN DUYURU-
-ÖZEL BÖLÜM 2-
Duyuru/Alparslan Tuna'nın Hikayesi

Bölüm 5: Tuna

8.9K 479 36
By eminenurckr

Hoppaaalllaaaa ben geldimmm !

İyi okumalar canlar bölümler bitene kadar her gün bölüm gelmeye devam edicek  :)

"Günaydın !" gülerek dostunun kaldığı odaya girdi, Ali Asaf. Önlüğünü giymiş, hastanedeki herkesin nefesini kesen karizması ve yakışıklılığıyla güne başlamıştı. Her ne kadar endişeli olsa da aynı coşkuyla karşılık veren dostlarına baktı. Esra'nın göz altları çökmüş, gözlerinin içi ağlamaktan kan toplamış, birkaç günde epey bir kilo vermişti. Derin bir sızı baş gösterdi Ali Asaf'ın içinde. Esra her zaman, hiç sahip olamadığı kız kardeşi gibiydi.

Tıp fakültesini Esra, Tuna ve Ali Asaf beraber bitirmişler, asistanlıkları da dahil olmak üzere bütün görevlerini beraber yapmışlar, acil koridorlarında beraber koşuşturup o koridorlarda yorgunluktan beraber uyumuşlardı. Sonra aralarına Melis katılmış, mahşerin dört atlısı gibi onlarda hastanenin dört atlısı olmuşlardı. Şimdi onların aşkına en yakın tanık kendisiyken bu hallerini görmek genç adamı kahrediyordu. Yine geç kalmıştı, bir şeylere. Melis'e geç kaldığı gibi Tuna'ya da geç kalmaktan ölesiye korkuyordu. Melis onun hiç kapanmayan yarasıydı. Onu kaybetmesiyle kendini de kaybetmişti. Ama Tuna onun için bambaşkaydı. Evet üç senedir yanında değildi ama nefes aldığını biliyordu. Melis'ten sonra ne kadar yaşamak gibi olmasa da yaşıyordu. Ama Tuna'yı kaybederse yaşayabilir miydi bilmiyordu.

"Kız süpürgesiz cadı, sen gittikçe sevimsiz mi oluyorsun ne ?"

"Ali Asaf, seni kocama dövdürtürüm tepemi attırma bak !" oda da küçük bir kahkaha tufanı yaşandı. "Senin kocan ne yapabilir kızım bana, yediği dayakları sor bir ara..." alayla sırıtmış dostuna bakmıştı. "Hadi lan oradan, lisede az mı götünü kurtardım !" Ali Asaf dostunun bu lafı üzerine sinsice sırıtmıştı. Onun neyden bahsedeceğini anlayan Tuna'nın yüzünde korku dolu bir ifade oluşmuş Ali Asaf'a kaşlarını yapma der gibi kaldırmıştı. Neler olduğunu anlamayan Esra kaşlarını çatarak ikisine bakıyor aralarında ki olayı çözmeye çalışıyordu. "Sanki bana söylemek istediğin bir şey var Ali..."

"Biz lisedeyken-" diye başladığı sırada kapının açılmasıyla lafı yarı da kalmış içeri geleni görünce Tuna "Kurtarıcı meleğim!" diye bağırmıştı. Onun bu haline gülen Esra ve Ali Asaf kapıdan gelene baktılar.

"Tuna'cım bu hainler seni esir mi almışlardı yoksa..." sahte bir endişeyle söylenen Hazan'a aynı oyunculukla cevap veren Tuna'yla kahkahaları bütün hastanede yankılanmıştı. "Kurtarıcı meleğim, sen olmasan bu iki neşterli beyin deşen, beni deşeceklerdi...."

Hazan kapıdan girdiğinden beri kendisi bile farkında olmasa da büyük bir hayranlıkla onu izleyen bir Ali Asaf vardı odada. Genç kadının doğal halleri ve en başta herkesi etkisi altına alan güzelliği içten içe daha fazla hayranlık beslemesine neden olmuştu. Bu duyguları kendisine itiraf etmesi o kadar zordu ki...O da kolaya kaçıp kendine itiraf etmemek üzere tozlanmış raflar arasına kaldırmıştı.

"Evet Tuna Bey bu kadar goy goy yeter ameliyat için sizi hazırlasın hemşireler." Ali Asaf'ın sözleriyle odadaki gerginlik tekrar gün yüzüne çıkmıştı. "Ali'yle beni yalnız bırakır mısınız ?" Esra ve Hazan sessizce odadan çıkarken Ali Asaf gergin ve üzgün bir şekilde dostuna baktı.

"Ali...Biliyorsun bu...Yani ameliyat çok riskli ve-"

"Tuna ! Umarım veda konuşması yapmaya çalışmıyorsundur." Sinirle söylenen Ali Asaf, patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Sanki bir şey olsa haykıra haykıra ağlayacaktı. O kadar korkuyordu ki onu da kaybetmekten, dayanamazdı buna. "Ali ! Ne yapayım, yaşama ihtimalim yüzde beş ! Bırak da vedalaşayım...Ben çok mu mutluyum daha oğlumun doğru düzgün baba dediğini duyamadım...Esra'ya doyamadım daha...Seni üç yıl aradan sonra yanımda görmüşken gitmek fikri beni mahvetmiyor mu sanıyorsun ?" Ali Asaf, çaresizce arkadaşının yatağının yanına çöktü. Belki ağzından bir sözcük çıkmadı ama gözleriyle çok şey anlattı. Özür diledi, af diledi, güven bana dedi, pişmanlıklarını dile getirdi...

"Eğer..." derin bir nefesle soluklandı adam. "Bana bir şey olursa...Esra yıkılacaktır ama sen onu toplayacaksın. Hazan da sana yardımcı olacaktır. Ve oğlum...Ali Emir adaşına iyi bak baba amca yarısıdır Ali Asaf. Benim yokluğumu aratma ona, kendin gibi yetiştir. Güçlü, akıllı, korkusuz...Ben...Esra, Emir ve senin için ayrı ayrı videolar hazırladım. Eğer bana bir şey olursa çalışma odamdaki kasada şifresi aynı, biliyorsun." Dolu gözlerinin aksine yüzünde bir gülümsemeyle baktı, dostuna. "Sen kardeşim, bana bir şey olursa yıkılamazsın çünkü toplaman gereken bir ailem olacak. Bu sefer kaçmayacağını biliyorum Ali Asaf..." Ali Asaf, göz yaşları arasında kafasını sallamakla yetindi. "Bir de son isteğim...Artık mutlu ol, bunu kendine çok görme. Melis de böyle isterdi." Tuna konuşmasını bitirdiğinde Ali Asaf sıkıca sarıldı kardeşi gibi gördüğü adama. İki adam çocuk gibi birbirine sarılıp ağlarken ikisinin de aklından aynı şey geçiyordu; daha yaşanacak çok şey var.

Dakikalar sonra birbirlerinden ayrıldıklarında Ali Asaf kapıya doğru yürüdü. "Esra'yı yolluyorum şimdi..." dedikten sonra hızlıca çıktı. Esra'ya Tuna'nın onu beklediğini söyledikten sonra hızla merdivenlere yöneldi. Esra, onu fark etmeden içeri girerken; Hazan, genç adamın peşine takılmıştı.

"Esra'm..." kapıdan giren güzel karısını görünce ilk gün ki aşkla parladı adamın gözbebekleri. "Tuna !" kollarına atılan kadına sıkıca sarılırken o da sessizce ağlıyordu. "Bebeğim, bana bak..." Tuna, karısının yüzünü elleri arasına aldı; parmaklarını kadının çıkık elmacık kemiklerinde dolaştırdı usulca. "Karım...Eğer bana bir şey olursa..." karısının dudakları arasından kaçan hıçkırıkla yüzü acıyla kasıldı. "Eğer olursa, oğlumuza iyi bak...Sen çok güçlüsün Esra, ona hem anne hem baba olacaksın söz ver bana !" Esra kafasını sağa sola sallıyor, hıçkırarak ağlıyordu. "Bana söz ver Esra ! Oğlumuzu ne olursa olsun geri plana atmayacaksın ! Kendini harap etmeyeceksin...Bir gün bana sen ölürsen bende ölürüm demiştin ya, ölemezsin Esra'm benim için oğlumuz için yaşama sımsıkı sarılman gerekiyor. Seni çok seviyorum güzel karım. Aklının hayalinin alamayacağı kadar aşığım sana ve şayet bu diyardan gidersem tek sevincim bu olacak. Sana aşık ölmek."

Önce bir hıçkırık koptu Esra'nın dudaklarından. Yüzünün her yerini öptü adamın. Aklını kazımak istercesine baktı yüzüne, her baktığında aşkı doldu taştı gözlerinden. "Sana aşığım kocam. Sana yemin olsun, bende bu diyardan senin aşkınla gideceğim. Ve oğlumuza çok iyi bakacağım, onu babası gibi kahraman yetiştireceğim." Titrek bir nefes aldı. "Ama sen yine de bize geri gel. Ne beni sensiz ne oğlunu babasız bırakma, sevgilim..." gerisi iki ayrı yürekte dualar, hıçkırıklar ve kor ateşlerdi.

***

Hızlı adımlarla yürüyen adama yetişmek için neredeyse koşuyordu Hazan. Adamın çatıya çıktığını görünce kaşlarını çattı. Çatının kapısını şiddetle açan adamın peşinden çıktı çatıya. Adamın halini gördüğünde endişe oturdu bakışlarına. Ellerini saçlarından geçiriyor, gözlerini kapatıp titrek nefesler alıyordu. Bu hali genç kadının yüreğine dalga dalga bir acı yaydı. Hazan bu duruma anlam veremezken daha önemli bir meselesi olduğunu fark edip, kendisine geldi. En son istediği şey ölen sevgilisi için omzunda ağlayan bir adamdan etkilenmekti.

"Asaf Hocam..." sessiz bir mırıltı gibi çıkan sesi onu şaşırtırken, yavaşça adama yaklaştı. "Sakin olun..." Ali Asaf, onu çok duyuyor gibi değildi. Hala saçlarını çekiyor, ona bakıyor ama görmüyordu. Ellerini adamın saçını çeken ellerine doğru uzattı. Bunu yapmak aklında yoktu, resmen elleri ondan bağımsız hareket etmişti. "Hazan..." genç adam uykudan uyanır gibi irkilmiş bir kıza bir ellerine bakıyordu. "Asaf..." sakince mırıldandı. "Ellerini saçlarından çek..." bir kere daha irkildi adam. Hızlıca ellerini saçlarından çekerken, Hazan da ellerini kendine doğru çekmişti.

Bakışlarını Hazan'dan çekip çatıdaki manzaraya döndürdü, yanındaki kadının da ona ayak uydurduğunu biliyordu. Uzun süren bir sessizlikten sonra, gözlerini manzaradan çekip tekrar yanında ki kadına döndü Ali Asaf. O kadar güzeldi ki kadın...Saat sabahın çok erken saatleriydi, güneş yeni yeni kendini gösteriyor kadının yüzüne vuruyordu. Güneşten daha kızıl olan saçları, sabah esintisinde uçuşuyordu ahenkle. Kızın ifadesiz yüzünden hiçbir şey anlaşılmasa da çok güzeldi. O kadar çok hayran kalmıştı ki kadına bunu sorgulamadı bile. Kadın o kadar doğal ve güzeldi ki yerinde kim olsa ona hayran olurdu, bunu çok iyi biliyordu.

"Başaracaksın Asaf...Dostların için, adını taşıyan o küçük çocuk için başaracaksın...Ben de sana yardım edeceğim." Gözlerine bakmadan konuşan kadına bir kere daha hayran olmaktan kendini alamadı adam. Kadın o kadar kendinden emin ve güven verici konuşmuştu ki, buna ihtiyacı olduğunu o zamana kadar fark etmemişti bile. Kolunu kızın omzuna atıp göğsüne doğru çekti. Neden yaptı, nasıl yaptı asla anlamadı Ali Asaf. Sanki o kontrol etmiyordu hareketlerini, sadece gözlerini önündeki manzaraya dikip kızdan yayılan vanilya kokusunu soludu.

Hazan ise şaşkınlıktan konuşamıyordu. Bu adam onu neden kendine çekip göğsüne yaslamıştı ? Ve bu adam neden bu kadar güzel kokuyordu ? Hazan hayatı boyunca bu kadar huzurlu olduğu başka bir anı hatırlamıyordu. Kalbi sınırları zorluyordu ama bu anı bozmak için hiçbir şey yapmadı. Yapabileceğini de sanmıyordu. Tek bir dua vardı dudaklarında Allah'ım ne olur bu adama aşık olmayayım. Ruhu yara bere dolu olan bir kadına, yaralı bir adamın iyi geldiği nerde görülmüştü ki ?

Birkaç dakika sonra gelen telefonla birbirlerinden ayrıldılar. Hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler. Onlar öyle sanıyordu, peki kalpleri onlarla hem fikir miydi ?

Bugün de Tuna mahvetti bizi. 

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı paylaşmayı unutmayın, sağlıkla kalın :)

Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 132K 73
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
1.3M 20.8K 19
18+ sahneler ve fotoğraflar olacak,rahatsız olabilecek arkadaşlar okumasın.! ~ 0579......: Benim ol desem nankörlük etmiş olur muyum? Bir anda bildir...
7.1K 605 87
yağmur sonrası, karanlıkta bir şehir, içinde ben... yürüyorum kaldırımda, sessiz adımlarımla...
69.4K 5.2K 26
Sana gizliden gizliye aşık oluyorum Jungkook. Bu kaçınılmaz bir şekilde gerçek, acı verici ama yine de sana aşık oluyorum sevgilim. » diary || # 1 »...