MAFYANIN KIZI

By denissaym

3M 135K 51.9K

Açıklamayı falan geçin, hikayeyi öğreneceksiniz zaten. İsmi kadar dramatik bir kitap değildir. Eğlenmek, haya... More

MK - 1 / Zoraki Öpücük
MK - 2 / Tuhaf Tesadüf
MK - 3 / Kayıp Şehir
MK - 4 / Savaşın İntikamı
MK - 5 / Karanlık Korkusu
MK - 6 / Savaş Tehlikeli!
MK - 7 / Birlikte Uyumak
MK - 8 / Gizemli Teklif
MK - 9 / Bıçaklanma ve Öpücük
MK - 10 / Denizin İntikamı
MK - 11 / Kaçırılma Olayı
MK - 12 / İhanet ve Kurtarılma
MK - 13 / Davet Gecesi
MK - 14 / Yırtılan Poster
MK - 15 / Erdem ve Selin
MK - 16 / Dövüş Günü
MK - 17 / İnandın Mı?
MK - 18 / Seviyor Musun?
MK - 19 / Çürük Patates
MK - 20 / Renkli Gece
MK - 21 / Kıskançlık Krizi
MK - 22 / Doğum Günü
MK - 23 / Huzurumu Çizdim
MK - 24 / Seni Görmek İstedim
MK - 25 / Savaşa Aşık Olmak!
MK - 26 / Randevumuz Vardı
MK - 27 / Aptal Aşıklar
MK - 28 / Katlanamıyorum
MK - 29 / İlerlersem Duramam
MK - 30 / DKTT Konseri (ÖZEL BÖLÜM)
MK - 31 / AHP Gecesi
MK - 32 / Sevgiliye Laf Sokulmaz
MK - 33 / Dövme
MK - 34 / Kraliçemsin
MK - 35 / Gül De Öpeyim
MK - 36 / Öpmesem Uyuyamazdım
MK - 37 / Kıskanma Oyunları
MK - 38 / Aidiyetini Resmileştiririm
MK - 39 / Komşunun Çocuğu
MK - 40 / Şüphe
MK - 41 / Nefesim
MK - 42 / Aç Gözlerini
MK - 43 / Erkekler Ağlamazmış
MK - 44 / Trip Time
MK - 45 / Doktor Bey
MK - 46 / İftira
MK - 47 / Hasta Ziyareti
MK - 48 / Rüya Gibi Bir Gece
MK - 49 / Bazı Sırlar
MK - 50 / Senden Nefret Ediyorum
MK - 51 / Basketbol Maçı
MK - 52 / Savaş Sen İyi Misin?
MK - 53 / Kavun Bey
MK - 54 / Ben Bir Bok Yedim
MK - 56 / Kabus
MK - 57 / Annem Öğrendi !
MK - 58 / Kızmak Yok Mu?
MK - 59 / Parti
MK - 60 / Yine Hastane
MK - 61 / Gökay Ailesi
MK - 62 / Seni İstiyorum
MK - 63 / Tatil
MK - 64 / ÖZEL BÖLÜM 2
MK - 65 / Plaj Kavgası
MK - 66 / Güçlü Olmak
MK - 67 / Savaş Gökay
MK - 68 / İşler Kızışacak
MK - 69 / Beni Sınama
MK - 70 / Maç
MK - 71/ Rövanş
MK - 72 / Seks Canavarı
MK - 73 / Temsilci
MK - 74 / Verebileceğin En Güzel Şey
MK - 75 / İstemiyorum Onu!
MK - 76 / ÖZEL BÖLÜM 3
MK - 77 / Ben Hamileyim
MK - 78 / Baba Olacağım
MK - 79 / Kalp Atışı
MK - 80 / Kız İsteme
MK - 81 / İmza Meselesi
MK - 82 / Parmaklarımın Arasından
MK - 83 / Korkuyorum
MK - 84 / Alışveriş
MK - 85 / Sandal
MK - Ara Bölüm
MK - 87 / Test Sürüşü
MK - 88 / Bekarlığa Veda
MK - 89 / DÜĞÜN
MK - 90 / Balayı
📎MK (ÖZEL) / Cinsiyet
📎MK (ÖZEL) / Bebekler
📎 MK (ÖZEL) / Kalabalık Pazar
📎 MK (ÖZEL) / İddia Meselesi
📎 MK (ÖZEL) / Rapunzel

MK - 55 / İstanbul Yanacak

19.2K 1.1K 418
By denissaym

Multimedia : Deniz Atakan

Bölüm şarkısı : No. 1 - Olmasa da Olur

Ya birşey soracağım? Ben bu şarkıları boş yere koyuyormuş gibi hissediyorum. Siz bunları dinliyor musunuz?

________________🍁🍁🍁_______________

Savaştan :

Ayaklarımı uzattığım masadan bir saplantı geldi. Kafamı kaldırıp baktım.

"Abi sen bizi duymuyor musun?"

"Dalmışım" diye mırıldanırken sigaramı söndürüp toparladım.
"Birşey mi buldunuz?"

Selim tekerlekli sandalyesini kullanarak yanıma kadar geldi. Kucağındaki bilgisayarı masaya koydu.

"Bizim çocuklar şimdi geldi. İki gündür adamdan kaydı almaya çalışmışlar ama direnmiş. Bugün de biraz tartaklamışlar. Işte kayıt." dedi ve ekranı gösterdi.

"Bu Denizlerin dağıtmak için gittiği gece kulübü" dedim ve Selime döndüm.
"Ne alakası var?"

"Deniz seni aramadan önceki gece burda değil miydi? Hatta sana şok olacağın birşey söyleyeyim, seni ararken de buradaymış. Sadece izle."

Deniz o gece oradaydı ama Gökhan ve diğerleri de oradaydı, bu yüzden hiç kurcalamamıştım. Kayıt başlayınca dikkat kesildim.

İlk önce ekrana gece kulübünün eğlence sahası geldi. Selim ekranı zoomlayıp Denizin ve Yiğitin dans ettiği yerleri gösterdi. Herşey normal gibiydi.

"Burda birkaç şey dikkatimi çekti Savaş. Deniz hiçbirşey istemediği halde barmenin bir tanesi sürekli içki getiriyor ona. Ve sadece ona özel yapıyor bunu."

Kaşlarımı çattım.
"Ne yani ? Ne olmuş?" dedim anlamayarak.

"Bilmiyorum ama bir gariplik var."

Kamera kaydı devam etti. Deniz bir süre sonra etrafa tutunmaya başlıyordu. Yiğit yanına gidip yarım ediyordu ama sonra Deniz ondan uzaklaşıyordu. Ve kameranın görüş alanından çıkıyordu.

Selim bu sefer diğer kameranın açısını açtı.

" Bak şimdi buraya dikkat et." dedi ve başlattı.

Denizin yanına kafası kapşonlu yüzü görünmeyen bir herif geliyor ve kolundan tutup çektiriyordu. İstemsizce öfkelendim ve burnumdan solumaya başladım.

"Bu kim lan?"

"Bilmiyorum abi ama, Denizin hareketlerine bak, sarhoş. Çekiştiren kişiyle konuşmaya çalışıyor ama adam dinlemiyor. Benim tanıdığım Deniz buna izin verir mi? Sarhoş olsa bile?"

Aklıma ilk tanıştığımız gece geldi. O gece de sarhoştu ama onu öpmeme izin vermemişti.
" Asla. "diye mırıldandım.

Selim kaydı devam ettirdi.
Adam Denizi asansöre götürdü ve kapı kapandı.

" Asansörde kamera yok muymuş?" diye sordum.
Selim " Malesef " dediğinde ağır bir küfür mırıldandım.

Sonra koridor kaydını açtı. Adam kulübün üst katındaki otel odalarından birine aldı Denizi. O an yüreğim sızladı. Aklıma gelen saçma fikri kovmaya çalıştım. Deniz asla böyle birşey yapmazdı. Sarhoş ya da uyanık...

Selim "Odada neler oldu bilmiyoruz ama ertesi sabah var. Savaş izlemek istemezse.." derken sözünü sertçe kestim.

"Aç şunu."

Kayıtta Deniz kucağında ceketi ve çantasıyla odadan çıkıyordu. Saçları dağınıktı. Selim bu kısımda ekranı büyüttü ve Denizin yüzüne odakladı.
O an yüreğimdeki sızı arttı.
Deniz ağlıyordu. Gözlüklerini çıkarıp taktı ve yoluna devam etti. Sonra da kamera odağında çıktı zaten.

Ekrana bakakalmıştım. Sadece bu.

"Savaş, bak bu işin sonu hayır değil. Ama kesin hüküm vermemek lazım. Görüyorsun, akşam kızı adam kimse artık zorla sokuyor odaya..."

Kafamı iki yana salladım. İki ihtimal vardı. Ya Deniz beni aldatmıştı, ya da o gece istemediği bir ilişkiye girmişti yani tecavüzdü.
Gözlerimi doldu. Hiçbir tepki veremedim. Sadece ekrana bakabildim. Donmuş kayıtta gözyaşlarının ıslattığı yüzü vardı. Kalbim ağrıdı. Bu nasıl olabilirdi?

Bilmem kaç dakika sonra kendime geldim. Yutkundum.

"2 saatiniz var. Bana o adamı bulun." dedim ve mekandan çıktım.

🌹🌹🌹🌹

Denizden :

İki gün olmuştu.

O günden beri ne Savaşın sesini duymuş ne de haber almıştım. Erdem, Öykü.. Sürekli arıyorlardı ama onlara konuşamayacağımı söylüyordum. Dinlenmek istiyordum. Yiğit arada bir uğruyordu ama ona baş ağrılarımı ve miğde bulantımı belli etmemek için savaşıyordum. Çünkü biliyordum ki onu Savaş gönderiyordu. İyi olduğumu sanmasın istiyordum. Yoksa herşey yetmezmiş gibi bir de ona üzülürdü. Savaşa çektirdiğim cehennem azabını düşündükçe kendimi parçalamak istiyordum.

Gökhan sabahtan beri arıyordu ama açmıyorumdum. O kadar çok başım ağrıyordu ki! İki günden beri hayatımda yaşamadığım kadar baş ağrısı ve miğde bulantısı yaşıyordum. Annem sürekli doktora girmekte ısrar etse de istemiyordum. Vicdan azabındandır diye düşünüyordum.

Odamın kapısı açıldı. Ama yataktakş vaziyetimi değiştirmeden "Anne iyiyim artık ağrı da kalmadı uyumak istiyorum sadece." diye yalan söyledim.

Kapı kapandı ve adım sesleri yanıma kadar geldi. Gözlerimi kapatıp gitmesini bekledim.

"Kalk yataktan."

Gökhan ?

Gözlerimi açıp öfkeli yüzüne baktım.
"Sen napıyorsun burda ?"

Elindeki çorba tepsisini komidine koydu ve üzerimi açtı.
"Hemen kalkıyorsun."

Yüzümü buruşturup "Yaa.." diye sızlandım.
Hiç itiraz kabul etmeden beni koltuk altlarımdan tutup kaldırdı ve oturmamı sağladı. Karşıma oturup çenemde kaldırdı ve yüzüne bakamamı da sağladı.

"Çorban soğuyana kadar sana birkaç soru soracağım. Kaçamak cevap istemiyorum. Sonra da ağrı kesici ilaç alacaksın."

İlaç... Bir yerden tanıdık gelmişti. Hatta o geceden! Başıma aniden bir ağrı saplanınca acıyla inledim. Evet o geceydi! O gece, ilaç ile alakalı birşeyler olmuştu. Başımdaki sızı daha da arttı.

" Deniz ne oluyor? İyi Misin? Başın mı ağrıyor? "

Gökhanın telaşlı sesi beni kendine getirdi ve derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Birkaç saniye sonra ağrı gitti.

"İyyim." diyebildim sadece.

"Bana bak kızım hastasın sen!"

"Gökhan arada sırada başım ağrıyor sadece o kadar!"

Gökhanı sakinleştirmek için bir ton laf etmem gerekti. Sonra neyseki sakinleşti.

"Sen soru soracaktın." dediğimde kaşlarını çattı.

"Akıl mı bıraktın ki.." diye mırıldandı.

"Deniz, Savaştan ayrıldın. Hiçbir sebep söylemedin. İki gündür kimseyle konuşmuyorsun. Hastasın ve kendine dikkat etmiyorsun... Kızım bak sabrım taşıyor artık... Eğer Savaş birşey yaptıysa söyle, ecdadını sike..."

"Hayır Gökhan ! Savaş birşey yapmadı. Aksine herşeyi ben berbat ettim. Ama konuşmak istemiyorum.." diye sözünü kestiğimde sevimsizce sırıttı.

"Üzgünüm kedicik ama konuşmak zorundasın çünkü Savaş iki gündür ortalığı ayağa kaldırdı. Ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Birşeyler öğrenmiş, konuştuk. "

Kaşlarımı çatıp" Ne öğrenmiş!? "diye sordum korkarak.

" Sana birşey soracağım. " dedi ve dudaklarını yalayıp devam etti.
" O gece bize eve gideceğini yazdın. Sonra da seni görmedik. O gece neredeydin Deniz. Sakın yalan söylemeye kalkma.. "

Gözlerim doldu. " Gökhan... "diye sızlandım.

Gökhan ise öfkelenmişti. " O gece eve gitmediğini biliyorum Deniz. Savaş başka birşey söylemiyor, ama eve gitmediğini biliyorum. Ne bok yedim bilmiyorum ama bana söylemelisin çünkü sabrım kalmadı.. "

Dolan gözlerim boşaldı ve ağlamaya başladım.
"Ya ben o geceye dair hiçbirşey hatırlamıyorum! Oraya nasıl gittiğimi bile! Sonrasında neler olduğunu, ne bok yediğimi... Sadece uyandım ve..."

Ağlamam şiddetlendi. Kendimi tutamadım. Hıçkırıklara boğuldum.

"Ve.. Ne Deniz ?"

Ağladığımı görünce beni kollarına aldı.
"Güzelim bak, senin için yapamayacağım hiçbirşey yok, Savaşın da öyle... O yüzden bize herşeyi anlatman lazım.."

Burnumu çektim. Ne olabilirdi ki...
"Savaşa söylemeyeceğine söz ver." dedim. Bir süre bekledi sonra söz verdi.

"Gökhan uyandığımda çıplaktım. Odada biri vardı... Bir erkek... Ben sanırım... Sanırım..."

"Şhhht !" diye susturdu beni ve kendine bastırdı. Ama o da şok olmuş gibiydi. Birkaç dakika boyunca hiçbirşey söylemedi. Sonra, saçlarımı okşamaya başladı.

" Sen bu yüzden ayrıldın. Ama birşey tam oturmuyor Deniz... Hiçbirşey hatırlamayacak kadar sarhoş olmazsın sen.."

Kafamı iki yana sallayıp ondan ayrıldım ve gözlerine baktım.
"Sarhoş olmadan öncesini.. O klübe geldiğimi bile hatırlamıyorum... Bana ne oluyor bilmiyorum.."

Gökhan yutkundu. "Odadaki kimdi?"

Kafamı iki yana salladım.
"Bunu sana söylemeyeceğim. Asla söylemem, hazır olduğumda onunla ben yüzleşeceğim." dedim.
Zaten Enes iki gündür beni arıyordu. Ama açmamıştım.

Gökhan sessiz kaldı. Bir süre sonra gözlerime baktı.

"Bunu Savaşa söylemelisin Deniz.."

Gözlerim yine doldu.
"Biliyorum... Ama nasıl söyleyebilirim? Ne düşünür? Benden nefret eder!"

Kafasını salladı. "Senden nefret edemez. Ama eninde sonunda öğrenecek. Kamera kayıtlarına ulaşmış. Bana ne bulduğunu söylemiyor ama birşey bulduğu kesin. Çok öfkeli Deniz... Bana o gece ne olduğunu sordu. Bende mesajı gösterdim..."

"Mesajı bende görebilir miyim?" dedim aniden. Neden bilmiyorum ama görmek istedim.
Telefonu çıkarıp mesajı gösterdi. SMS olarak atılmıştı. Ben SMS atmazdım ki...

"Eve gidiyorum, beni merak etmeyin...."

Kaşlarımı çattım. Yutkundum.
"Gökhan.." diye mırıldandım.

"Bu mesajı ben yazmış olamam..."

Gökhan kaşlarını çatıp telefonu elimden aldı ve mesajı inceledi.

"Gökhan ben yazım hatası olmadan tek bir cümle kurmadım hayatımda... Üstelik şuna bak, noktalama işaretleri bile var.. O kadar sarhoşken birde... Üstelik ben sms atmam wattsaptan yazarım. Bunu ben yazmadım eminim!"

Gökhan bana hak verdi.
"Evet haklısın... Ama bunun anlamı ne? Telefonunu senden başka kim açabilir Deniz.?"

Parmağımı işaret ettim. "Ben sarhoşken parmağımı birinin oraya bastırması yeterli..."

Enes benim isteyerek ona gittiğimi söylemişti. Öyle olsa mesajı ben yazardım... Telefonumu kimseyle paylaşma huyum yoktu.

"Anlaşılan yalan söylemiş.. Ama neden?"

"kim yalan söylemiş..?" diyen Gökhana döndüm.

"O geceki adam... Yalan söylemiş.."
Yataktan fırlayıp banyoya geçtim. Gökhan ne yaptığımı soruyordu ama ona sonra anlatacağımı eve gitmesini söyledim. Zorla da olsa ikna ettim. O gider gitmez üzerimi giyindim. Çantamı alıp içine mini silahımı koydum.

Anlaşılan Enes bey bir haltlar karışıyordu...

🌹🌹🌹🌹

Selim gelen bildirim sesiyle irkildi. Savaşı izlemeye dalmıştı. Bunun sonunun iyi bitmeyeceğini adı gibi biliyordu. Savaş bugün izlediği kamera kayıtlarından sonra saatlerce kimseyle konuşmamıştı. Sadece Gökhan gelmişti, ona da o gece hakkında birkaç soru sormuştu. Bu kadar. Kuşkusuz aklında tek bir soru vardı...
Deniz o adamı istemiş miydi?
Her iki seçenek de kötüydü, çok kötüydü.
Ama Savaşın ne düşündüğünü de biliyordu.
Savaş Denizin sarhoşluk etkisi ile o adama isteyerek gittiğini düşünüyordu. Yoksa Deniz Atakan, susmazdı bunu adı gibi biliyordu.
Zaten Savaş böyle düşünmüyor olsa bu kadar sakin olmazdı.

Gerçi sakin görünüyordu ama içinde fırtınalar koptuğu belli idi.
Selim kafasını iki yana sallayıp gelen bildirime baktı. Savaşın e-postasına gelmişti.

Aradıkları adamdan haber geldiğini umarak mesajı açtı. Ama gördüğü şey Selimin nutkunu tutmasına neden oldu. Deniz ile Enes...
Derhal videoyu kapattı. Savaşa bunu nasıl gösterecekti?

"Bir haber mi var?" diyen Savaşa cevap veremedi. Bunun üzerine Savaş sigara içmekte olduğu koltuktan kalktı ve yanına geldi.

"Haber var mı Selim?"

"Aaa... Şey.. Siktir et ya. Önemsiz birşey.."

Savaş öfkeyle bilgisayarı aldı.
"Şu durumda hiçbirşey önemsiz değil!"

Ama ekrana bakarken dondu kaldı.

"Savaş... Abi önce sakin ol.. Eminin bir açıklaması va..."

Savaş adeta kükredi. Kıpkırmızı olana, sesi tükenene kadar çığlık attı. Elindeki bilgisayarı kaldırıp duvara fırlattı. Tekrar bağırmaya başladı. Boynundaki damarları şişmişti. Az önce bilgisayarı attığı duvarı yumruklamaya başladı.

"Alayının belasını sikerim ulan! Sikerim! Böyle işi sikerim ! Bu ne lan !"

Kendi kendine bağırmaya devam ederken sesi duyan Yavuz ve Ege içeri girdi. Hep birlikte Svaalı tutmaya çalıştılar. Onu sakinleşmek için iknaya çalışıyorlardı ama nafile. Savaşın düşünebildiği tek birşey vardı.

Nasıl?
Nasıl olur da onun dokunmaya kıyamadığı tenine bir başkası dokunur? Üstelik Deniz buna nasıl izin verir? Genç adamın kalbi acımaya başladığında sustu. Gözlerinden damlalar düşmeye başladı. Dizleri bedenini kaldırmaz olunca çöktü.

"Nasıl yapar lan?" diye inledi. "Daha bir kere bile benim olmadı. Nasıl başkasının olur?"
Sesi fısıldar gibi çıkıyordu.

"Nasıl?"

Diğerleri birşey söyleyemediler. Savaş dakikalarca öyle kaldı. Bir süre sonra kalktı. Sesi bir demir kadar soğuktu.

"Hazırlanın."

🌹🌹🌹🌹

Verilen adrese doğru geldiğime emin olmak için tekrar kontrol ettim. Eski bir binaydı ama çok büyüktü. Düşünmeden içeri girdim. Bu binanın çatı katında oturduğu yazıyordu.
Garip bir yapısı vardı binanın. Çatı katına çıktım. Ama eve benzemiyordu.

Girişte büyük bir koltuk vardı ve onun dışında mobilya yoktu. Yerde halı ya da ortalıkta mutfak yoktu. Tavanı oldukça yüksekti ve bu tavan balkona benzeyen yerse bitiyor, sonrası direk gökyüzüne açılıyordu. Burda yaşıyor olamazdı.

Etrafa şaşkınca bakınırken onu duydum.

"Burda yaşamıyorum merak etme."

İrkilerek yerimden sıçradım. Arkamdan sinsice yanaşmıştı.

"Neden beni görmek istedin? En son beni öldürecek gibiydin?"

Kısa bir süre gözlerinde kin gördüm. Sonra yerini gülümsemeye bıraktı. Yutkundum.

"Konuşmamız lazım.."

Kafasını salladı ve bana ortadaki koltuğu işaret etti. Çekinerek de olsa oturdum. Nedense içimde bir korku vardı. O da oturdu ve bana iyice yanaştı.

"Seni dinliyorum.."

"Enes, ben düşündüm. O gün biraz ani tepki verdim. Açıkçası korkmuştum. Yani, Savaşı bilmiyorsun... Bunu öğrenirse seni yaşatmaz. Sonuçta benim sevgilimdi ve ben... Neyse ne.. Bunları söylemeye gelmedim. O gece sana sarhoşken geldiysem, bunun bir sebebi olmalı. Yani belki de içten içe senden hoşlanıyorumdur diye düşündüm. Son... "

Bana yaklaşmaya başladığında sustum. Yine miğdem bulanmıştı. Kendimi tuttum.
Ellerini belime yerleştirdi ve okşamaya başladı. Gözlerimin tam içine bakıyordu. Bu şekilde rol yapmaya devam edemezdim.
Gözlerini kıstı.
"Yalan söylüyorsun." diye tısladı.

"Be-ben yalan söylemiyorum. Ciddiyim.."

"Kes !"

Kaşlarımı çattım. Benimle bu şekilde konuşamazdı. Öfkelenmeye başlamıştım ve aynı zamanda başım da ağrımaya başladı.

"Beni arayıp konuşmak istediğini söyledin, sonra da yanıma silahla geldin. Korkunç bir oyunculukla bana yakınlaşmaya çalışıyorsun.."
Gözlerimi kısıp hafifçe gülümsedi.
"Aklından ne geçiyor Deniz Atakan.?"

Geri çekilip ayağa kalktığımda o da kalktı.
"Ben her zaman yanımda silah taşırım. Seninle ilgisi yok."

"Evet o gece de vardı. O gece de altımda inlerken çantanda bir silah vardı..."

Öfke bütün vücuduma yayılırken başımdaki ağrı arttı. "Ben seninle yatmadım! Bunlar yalan! Sen yalan söylüyorsun!" diye bağırdım.
Enes ise güldü.
"Ne yani, seninle yatmış rolü yapmak için bunca şey hazırladım öyle mi?"

Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. Kafamı iki yana sallayıp "Bilmiyorum... Ama benden nefret ediyorsun. Bunu görüyorum. O gece telefonuma girip arkadaşlarıma mesaj attın. Bunu ben yapmışım gibi gösterdin! Bir ilaçtan bahsettin.. Bunu hatırlıyorum !" dediğimde gülüşleri arttı.

"Sen onlara mesaj atmamı istedin. Zira, çok sabırsızdın.."

Çantamdan silahı çıkardım ve ona doğrulttum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Sadece doğruyu söylemesini istiyordum. O geceyi hatırlayan bir tek o vardı. Ne olduğunu bilen... Ayrıca başım çatlıyor ve dönüyordu.

" Doğruyu söyle! "diye haykırdım.

Silahı çekmeme hiç şaşırmadı.
Alayla güldü.
" Hangi kısmı anlatmamı istersin? Açıkçası yatakta mükemmeldin. "

Gözlerim doldu.
"Kes sesini! " diye bağırdım. Tam o sırada kapı sertçe açıldı. Hatta kırıldı.
İçeriye altı tane silahlı adam girdi. Ardından da Savaş...

Beni görünce şaşırdı ama gözleri çok farklı bakıyordu. Nefretle bakıyordu.... Başımdaki ağrı şiddetlendi. Onu unutmaya çalıştım.

"Bak sen... Prenses de buradaymış.."

Gözlerim doldu. Sesinden kin akıyordu. Öğrenmişti, biliyordu! Ve benden nefret ediyordu. O an kalbim sıkıştı.

Enes ise hala alaylı tavrından vazgeçmemişti.
"Hoşgeldin Savaş.. Deniz de tam benden o geceyi anlatmamı istiyordu. Pek kibarca istemedi ama olsun..." dedi ve güldü.
"Seni şimdi daha iyi anlıyorum dostum... Hatun yatakta çok iyi!"

Bunu söyler söylemez kendimden geçtiğimi sandım. Öfkeden çıldırmak üzereydim. Savaş da öyleydi. Enesin ayak ucuna iki el ateş etti.

"Kapat o sikik sesini. Senin hesabın sonra."

Nefret dolu gözleri bana döndüğünde gözlerim doldu. Kafamı iki yana salladım.

"Yemin ederim hiç birşey hatırlamıyorum. Savaş yemin ederim!"

Savaşın dudakları alayla kıvrıldı. Nasıl bu kadar acımasız oluyordu?
Bana nefretle bakmasına daha kaç saniye dayanabilirdim?
Adamlarına Enesi almalarını işaret etti ve bana yöneldi.

"Hep öyle söylerler... Ama ne var biliyor musun sevgilim? Bu gerçekleri değiştirmez! İhaneti değiştirmez..."

Üzerime doğru geliyordu. Bütün nefreti ile... Baş ağrım ve dönmelerim artık dayanılmazdı. Gözyaşlarım boşalırken daha fazla bana öyle bakmasına dayanamadım. Elimdeki silahı kendi kafama doğrulttum.

Savaşın o an bütün sakinliği, bütün bıkkınlığı kayboldu. Gözleri kocaman açılmıştı ve olduğu yerde durdu.

"Deniz ver o silahı bana. Sakın saçma sapan birşey yapma.."

Gözlerimi silip burnumu çektim. "Bana nefretle bakma Savaş. Buna dayanamam."

"Deniz ver o silahı bana!"

Kafamı iki yana salladım. Ne anlamı vardı ki? Savaşın benden nefret ettiği bir dünyada neden yaşayacaktım?
Dudaklarım titredi, sesim titredi.

"Hayır... Burda herşey bitecek... Ben bir bok yedim ve herşeyi berbat ettim. Şimdi benden nefret ediyorsun.. Böyle yaşayamam.. Şimdi herşeyi düzleteceğim." derken baş ağrım şiddetlendi ve gözlerim kararmaya başladı. En son Savaşın ismimi seslendiğini duydum. Sonrasında bayıldım.

🌹🌹🌹🌹

"Açıkçası bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm ama, hasta uyuşturucu almış. ***** tipi çok kuvvetli bir madde, ve kaldıramayacağı kadar yüksek dozda... Şimdi prosödür gereği ailesinin burda olması gerek."

Gökhan ve Savaş doktorun söylediklerinden sonra birkaç saniye donakaldılar. Denizin midesi yıkanmıştı, zehirlendiğinden şüphelenmişlerdi ama uyuşturucu da neyin nesi? Gökhan söylenenleri sindirdiğinde öfkeyle doktora baktı.



"Doktor sen ne diyorsun!? Sen ne dediğinin farkında mısın? Deniz hayatı boyunca bir defa bile uyuşturucu almadı... Ne alaka..."

Savaş ise düşünceliydi. Zihninde geriye dönüp olanları birleştirmeye çalıştı. Gökhanın dediğine göre Deniz o geceden kalan hiçbirşeyi hatırlamıyordu. O geceden beri baş dönmeleri ve miğde bulantısı vardı. Birkaç saniye sonra ***** tipi uyuşturucuyu da düşününce dank etti.

"Gökhan... Gökhan dur bir..."

"Lan oğlum sen de bir sus! Deniz öyle birşey yapmaz! Niye yapsın ?"

Savaş Gökhanın kolunu tuttu ve kendine çevirdi.
"Olum uyuşturucu sana tanıdık gelmiyor mu?"

Gökhan birkaç saniye düşündü. Sonra durdu.
"Siktir!" diye bir küfür mırıldandı.

Savaş doktora dönüp "İşin yoksa dışarı çık doktor." dedi. Doktor, zaten az çok tanıdığı bu insanlardan ölesiye korkuyordu. İkiletmeden hasta odasından çıktı. Zaten Deniz mışıl mışıl uyuyordu.

Gökhan odadaki tekli koltuğa oturdu sakince.
"İstanbul'da bizden başka hiçkimse satmaz bu illeti... "

Savaş bir elini beline diğer elini de ağzına götürdü.
"Şimdi yerine oturmaya başladı. O geceki kamera kayıtlarında Denize sürekli kaynağı belirsiz bir şekilde içki geliyordu. Sonra Enes denen piç gelip kızı kolundan tutup götürüyor... "


Savaş devamını getiremedi. Gözleri yatakta uyuyan, kablolara rağmen hala dünyalar güzeli kadına baktı. Birde onu suçlamış, ihanet ettiğini düşünmüştü. Oysaki, her şeyin mağduru o idi. Herifin biri ağır dozda uyuşturucu verip onu etkisiz hale getirmişti ve sonra da.. Sonra da ona sahip olmuştu!

Savaş bu uyuşturucunun etkilerini iyi biliyordu. İnsan kendisini ve bütün hatıralarını kısa süreliğine silerdi. Bu, o videoyu da açılıyordu. Neden Denizin o adam kendisini öperken ona karşılık verdiğini...
Kim olduğunu bilmiyordu ki... Ya da karşısındakinin kim olduğunu...

Gökhanın da aklından aynı şeyler geçiyordu. Ellerini başının arasına aldı. Gözyaşlarını tutamadı ve sessizce aktılar.
"Benim kediciğime.. Nasıl kıymış lan? Ne istemiş lan?"
Sesi fısıldar gibiydi...
Savaş ayakta durmakta zorlandığını hissetti. Hastane odasının duvarına yaslandı. Gözleri  Denizin üzerindeyken genç adam öfkeyle solumaya başladı.

"Bu memleketin anasını sikerim. Bu memleketteki her kulun anasını sikerim! Bundan sorumlu herkesin.!"

Savaşın yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi ve kayboldu.
Bedeninde saf öfke dolanıyordu. Bakmaya kıyamadığı kadına insanlar nasıl zarar verirlerdi? Sebebi ne olabilirdi? Ne olursa olsun, dedi. Ne olursa olsun, İstanbul bu gece yanacaktı.

"O herifi doğduğuna pişman edeceğim!"

________________🍁🍁🍁_______________


O şarkıları dinleyin insafsızlar sizin için koyuyorum.

İyi geceler 

❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1M 5.7K 4
DENİZ ARAS KUMSAL GÜÇLÜ
3.6K 1.1K 27
O beni mavi sanıyordu,boğuştuğum siyahları bilmeden.✯ Mavi ⁠♡ Ömer Nota
11.9K 533 23
Aşk mı? İntikam mı? ..."Biliyorum, bu hayatta çok kötü şeyler yaptım. Bu yaptıklarım affedilemezdi. Yaptığım ilk andan beri hep pişmanlık duydum. Se...
364K 20.4K 85
- Sana neden zakkum diyorlar? Yamuk sırıtışı beni kendi dünyasının dışına iterken '' fazla safsın'' der gibi haykırıyordu. - Biraz düşün be...