DUYGUNUN ÖTESİNDE +18

By rekolya

782K 26K 6.7K

♣️+18 sahneler vardır! Rahatsız olacaklar okumasın!♣️ Dudakları dudaklarıma imzasını bırakırken elim arsızca... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Duyuru
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52

12

19K 655 121
By rekolya

"Görkem yalnız bırak bizi." Ne kadar sakin görünse de sert olan sesi odanın etrafında yankılanmıştı. Görkem sanki içini okumuş gibi odadan çıkarken oturduğum koltukta öylece beklemeye başladım.

"O delik omzunla bir bok yapabileceğini mi sanıyorsun?!" küfredermişçesine çıkan sesi koltuğa sinmeme sebep olurken düşünmeden edemedim. O an omzum hiç  aklıma gelmemişti.

"Başıma bela olmaktan başka bir sike yaradığın yok!" ister istemez içimdeki güven duygusunu teker teker sökerken sessiz kalmakta kararlıydım. Bir sike yaramıyordum. Ama bu benim suçum değildi.

"Sana kafanın dikine gitme demedi mi Görkem?!" azarlamaları devam ederken daha fazla dayanamayıp odadan çıkmaya kalktığımda masadaki bardağı fırlattı. Yüzümü sıyırıp duvarda parçalanmasıyla şaşkınlıkla ona baktım.

"Sana git dedim mi?!" olduğum yerde kalıp olan biten şeyleri kafamın içinde yeniden yaşıyordum. Bu kadar sinirlenecek ne vardı?  Onun hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordum. O onun özeli diye düşünecek durumda değildim bu saatten sonra. Çünkü onun özelinde benimle ilgili şeyler vardı. Benim hakkımda olan şeyleri söylemek zorundaydı.

"O zaman söyle her şeyi! Sonra hayatından istediğin gibi siktir olup gideyim ne dersin?! Hatta direk öldür beni! Bu saate kadar kalman hataydı!" içimde tuttuklarım anında dışarı taşmıştı. Ne kadar şu durumda vereceği tepkilerden korksam da umrumda değildi.

"Gitmek istiyor musun?!" dedi kendinden emin ve sert sesiyle. Evet istiyordum. Ondan kurtulmak istiyordum. Bu çektiklerim bitsin istiyordum. Hayatımı yaşamak istiyordum.

Ama yapamazdım...

Babam belki masumdu. Bu olayların altında yatan kişi babam olmayabilirdi. Ve bunu kanıtlamadan gitmeyecektim. Eğet babam masumsa Alpay'ın onu öldürmesine müsade edemezdim.

Ama Alpay'ın söylediklerinden sonra babanı öldürmesini göze aldın.

İçimden geçenler acı çekmeme neden olurken bir kez daha sert bir dille söyledi.

"Gitmek istiyor musun?!" sesimi çıkarmayıp kendimi koltuklardan birine attım. O ise sırtını koltuğa yaslayıp gözlerini üzerime dikti.

"Bende öyle düşünmüştüm."
İçeriye Görkem girerken gözleri yerdeki cam kırıklarına takıldı. Bakışları ikimizin üzerinde dolanırken daha fazla beklemeyip Alpay'a döndü.

"Acar bekliyor."

"Planı uygula Görkem. Bu aptalın saçının teline zarar gelmesin. Acar'ı ben hallederim.
Eve geldiğimizde konuşacağız." gözleri son anda beni bulurken Görkem kolumdan tutup kaldırdı. Ne yani dövüşmeyecek miydim? O zaman hiçbir bilgi alamazdım. Buna izin veremezdim.

"Ölene kadar dayak yesem bile ben oraya gideceğim Alpay! Şu an elimdeki tek şans buyken seni dinleyeceğimi aklının ucundan geçirme!"

"Görkem!" dediği anda kolumdan tutulup çekilmem bir oldu.

"Gör-" ağzımı eliyle kapatıp vücudumu diğer koluyla sarınca altında kıvranmaya başladım. Şans elime gelmişken geri alamazlardı. 

Kaybedecektin zaten. Ve sana hiçbir şey söylemeyecekti.

Belki bir umut...

"Eve gittiğinde akıllı durursan ve sesini çıkarmazsan geldiğimde merak ettiğin bütün soruları cevaplandıracağım." Bir kez daha beni kandırmasına göz yumamazdım. Ona güvenmiyordum. Başından beri güvenmeye çalışsam da olmuyordu. O yalan söyleyerek istediği gibi hareket ediyordu. Beni de diğerleri gibi kandırıryordu. Belki de kendi hayatı için babama taraf almamı sağlamıştı. Masum olmasını umduğum babamı.
Görkem ellerini çektiğinde gözlerinde bir parça yalan aradım. Ama güven veriyordu. Ve ben o güvenine inanmıyordum.

"Sana inanmıyorum." dedim kısık çıkan sesimle. O ise kendinden emin ve rahat bir şekilde oturduğu koltuğa sırtını yasladı.

"İnanmaktan başka şansın yok."

Hayata bir yaprağın dala tutunduğu gibi tutunuyorduk. Ve sonrasında nasıl sararıp tutunmaktan vazgeçtiyse bizde vazgeçiyorduk. Belki de ben artık o yapraklar gibi son vakitlerimi geçiriyordum. Sararıp dökülmeye mahkumdum.

"Ne düşünüyorsun?" dikiz aynasından kesişen gözlerimi çekip dışarıyı izlemeye başladım.

"Düşündüklerim çok umrunuzdaydı(!)" Görkem camı açıp rüzgarla saçlarımın savrulmasına neden olurken sesimi çıkarmadım. Belki de biraz esmeye ihtiyacım vardı.

"Düşüncelerine önem vermeseydik eğer elini kolunu sallaya sallaya ne evin içinde rahat dolaşabilirdin ne de dışarıya çıkabilirdin." dediklerinde haklı olabilirdi fakat tek özgürlüğüm dışarı yanımda biri olup çıkmam ya da evde rahat dolaşmam değildi. Özgürlük sadece bunlarla sınırlı kalmıyordu.

"Düşüncelerime önem verseydiniz şu an bu arabada değil Acar'ın karşısında gerçekleri öğreniyor olurdum Görkem."

"Kendine bu kadar çok mu güveniyorsun?" Hayır. Asıl kendime güvenmiyordum. Fakat öğreneceklerim için dayak yemeye razıydım.

"Evet dersem beni geri götürecek misin?"

"Cevabımı biliyorsun Tutku. Belki de diğer kızlar gibi olma zamanın gelmiştir." dikiz aynasından yüzüne ciddi misin der gibi baktım.

"Diğer kızlar? Ben siz hayatıma girmeden önce gayet mutlu ve huzurluydum."

"Cesetlerle mi?" alayla bakıp gülünce sinirlenip sesimi yükselttim.

"Evet cesetlerle!" gülmeye başladığında gözlerimi kapayıp sabır diledim. Şu yaşadığımız şeylere rağmen nasıl gülebiliyordu anlamıyordum. Hepsi kafayı yemişti.

"Hayata bir daha gelmiyorsun. Ne kadar kötü bir durumun içinde olsan da mutlu olmaya bakmalısın."

"Siz topluca kafayı yemişsiniz. Daha on beş dakika önce kavga ettik Görkem."

"Bu mutlu olmaya engel değil." müzik açıp son sese getirdiğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Görkem ne durumda olduğumuzu unuttun herhalde! Gülmemi bekleme benden!" sesimi duyması için bağırırken bana dönüp güldü. 

"Bugün hiçbir şey olmamış gibi yaşa! Emin ol çok iyi hissedeceksin!" dediğinde sinirden gülmeye başladım. Şarkıya eşlik ettiğinde daha çok gülmeye başladım. İlk gün geldiğimle bu halde değildi.

"Aç sanrofu." sırıtarak düğmeye bastı. Otomatik açılan sanrofla arka koltuğa geçip vücudumun yarısını dışarı çıkardım
Rüzgarı iliklerime kadar hissediyordum. İşte bu oldukça zevkliydi.

"Ne yapacağını iyi biliyorsun." dediğinde gülmeye devam ettim. Kısa bir süre olsa da bazı şeyleri unutmama yetmişti. Vücudumu içeri geri sokup ön koltuğa geçtim. Bana bakıp kahkaha atmaya başlayınca anlamsızca baktım.

Aynadan kendime baktığımda saç baş dağılmış bir haldeydim. Anın etkisiyle bende gülünce kahkahalarımız eve varana kadar devam etti.

Eve vardığımızda kızlar evde yoktu. Kutay'la Mete de bara gitmişlerdi. Evde sadece Barış ve Savaş vardı. Onlar da odalarına çekilmişti. Görkem oturma odasında bilgisayarın başında bir şeylerle ilgileniyordu. Levent desen hastanedeydi. Alpay ise hala gelmemişti. Zaten bu saatten sonra da geleceğini düşünmüyordum. Saat öğleden sonra dörde geliyordu. Gece falan gelirdi.

"Otursana." Görkem'in dediğiyle ayakta olduğumu farkedince tekli koltuklardan birine geçtim. O sırada Görkem'in telefonu çaldı. Alpay umuduyla beklerken İnci olduğunu fark ettim.

"Kim yapacak o zaman?"

"..."

"Tamam kapa." merakla ona bakarken bilgisayarı kenara koyup mutfağa ilerledi. Peşinden gidip ne olduğunu anlamaya çalıştım. Buzdolabını açıp içine baktığında ofladı.

"Ne oldu?"

"Her şey sebze." bunun için niye oflamıştı? Sebze sevmiyor muydu?

"Buzdolabında olması gereken bir şey değil mi zaten?" dediğimde dolabı kapatıp bana döndü.

"Bizde genellikle yemekleri Nil yapar. Evli olunca insan illa bir şeyleri yapmayı öğreniyor sonuçta. Kızlarla bugün gecikeceklermiş. Anlaşılan pizza söyleyeceğiz." dediğinde kaşlarım istemsizce çatıldı. O sebzeleri dolapta bekletirse çürürlerdi. Zaten soluyorlardı.

"Saçmalama. O sebzeleri kullanman lazım. Hayır yemeyeceksiniz neden alıyorsunız o zaman?" kolumla onu kenara yitip buzdolabını açtım.
Her şey neredeyse sebzeydi fakat birkaç parça ette vardı.

"Tavuğu kullanmayacaksanız buzluğa koyun."  diyip tavuğu çıkardım. Tezgaha bıraktıktan sonra Görkem'in şaşırmış bakışlarıyla karşılaştım.

"Ne? On yıllık tıp eğitimi gördüm diye beceriksiz mi sandın beni?"

"Şaşırtıcı bir şekilde diğer kızlara benzedin."

"Bu ilk ve sondu emin olabilirsin." dediğimde güldü.

"Bizimkiler sebze sevmiyor. O yüzden her gün pizza yiyoruz." dediğinde elimle dolabı gösterip:

"O zaman neden dolabın içi sebze dolu?" dedim.

"Nil inatla alıyor çünkü. Güzel de yapamıyor. Ters tepkilerle karşılaşırsan şaşırma yani." dediğinde sebzeleri tezgaha çıkarmaya başladım. Aldıklarına göre yemekte zorundalardı.

İsraf edeni Allah sevmez.

Annemin sesi kulaklarıma dolarken gülümsedim. Onu çok özlemiştim. Babam acaba anneme ne tür bir yalan uydurmuştu? Kızımız kaçırıldı diyecek hali yoktu ya. Büyük ihtimalle seminere katılma yalanımı söylemişti. Tabi yurtdışı olanını.

"Ne yapacağını biliyor musun?"

"Tabikide hayır. Fakat bir hafta sebze yemeye hazırlıklı olun." dediğimde sıkı bir oflama duydum. İstemsizce güldüğümde o da güldü.

"Düşündün mü bir şeyler?"

"Tavuğu sebzelerle fırına vereceğim. Yanına da güzel bir çorba ve pilavla bugünü kapatırız."

"Tatlı da yapsana."

"Başka emrin?" dediğimde ellerini pes edercesine kaldırdı. O sırada aklıma gelen fikirle gülümsedim.

"Dolaptaki ıspanağı versene."

"Bunu yapma bence."

"Niye?"

"Ispanak baş düşman. Hem fırında yemek yapmayacak mıydın?" dediğinde elimle kafama vurdum. Sebzeye bu kadar düşman olmak doğru değildi.

"Tatlı yapacağım Görkem. Yemediğiniz için kullanıyorum zaten."

"Tatlı?"

"Gitsene Görkem sen. Vakit nakittir. Keyfim yerindeyken eğlenerek bir iş yapıyorum şurada."

"Lan Nil sebze yapma demedik mi?" Kutay'ın sesi salona yayılırken Görkem bana bakıp işte bende bundan bahsediyordum der gibi bakıyordu.

"Görkem sen dolaptaki kremayı pastanın üzerine sürmeye başla."

"Ne?"

"Duydun işte. Sabahtan beri ayaktayım. Bir işe yara." dediğimde pes edercesine buzdolabına ilerledi. Bende sandalyelerin birine oturup izlemeye başladım.

"Bunu da mı görecektik?" Kutay mutfağa dalarcasına girerken Görkem, Kutay'a sert bir bakış attı.

"Kutay bas git belanı benden arama."

"Hanımcılık kazansın. Lan o ne?!" Of Kutay of.

"Kek gerizekalı." Görkem'in cevabıyla gülümserken içimden geçirdiğim cümleyi söyledi.

"Yeşil kek mi olur?"

"Pizza yemekten yemek kavramını unutmuşsun aptal!"

"Yine mi sebze?

"Gel Mete anasını satayım sende gel." Görkem bıkmışça söylenirken kremayı keke sürmeye devam ediyordu. Anneme benziyordu. Tavırları tepkileri.

Bir önlüğü eksik.

"Seni bilgisayardan tezgaha mı atadılar? Ne bu hal?" Mete'nin dalgasıyla ağzımın içini ısırırken Görkem'in dediğiyle gülmeye başladım.

"Hanımcılık kazandı."

"Bu sebze yemeği ne iş? Nil nerede ve küçük cadının burada ne işi var?" bakışlar bana dönerken arkamda hissettiğim vücutla yerimde sıçradım.

"Savaş ödümü kopardın!"

"Bende buradayım." Barış'ın da olaya dahil olmasıyla Alpay ve Levent dışında bütün erkekler buradaydı.

"Görkem o nasıl tip lan? Görkem'din Görkemsu olmuşsun."

"Şu kremayı halledeyim belanı sikeceğim bekle."

"Valla bu halden sonra sikerse ben sikerim." Barış dalgaya devam ederken kapı sesi duymamla hızla ayağa kalktım. Erken gelmişti. Gözleri beni bulurken yüzümdeki gülümseme silindi. Ama beklemediğim bir tepki verdi.

"Güzel kokuyor. Yemek mi yaptı Nil?" dediğinde omzumda bir el hissettim. Görkem'di bu.

"Bugünkü yemekler Tutku'dan." gözleri yeniden beni bulurken tek kaşını kaldırdı. Ne kadar nefret etsemde çekiciydi. Hemde fazlasıyla.

"Sabah olanlardan sonra gayet iyi duruyorsun." dedikleri sinirimin yeniden birikmesine neden olurken Görkem gözlerini üzerime dikti.

"Sakin ol. Çakırkeyif olmuş." demesiyle en azından biraz da olsa kendime geldim.

"Ben şunu bir kendine getireyim." yanımdan ayrılıp Alpay'ın koluna girerken mutfağa geri girdim. Ve dört çift gözle karşılaştım. Tezgaha ilerleyip yemekleri salondaki masaya götürürken dizdiğim tabaklara çorbaları koymaya başladım.

"Kızlar nerede?"

"Bu gece geç geleceklermiş. Levent'te galiba nöbette." dedim ve çorbayı koymaya devam ettim. Herkes teker teker sofraya otururken Kutay ilk defa yemek görmüş gibi çorbaya bakıyordu. Nil bunlara ne yediriyordu da bunlar bu haldeydi?

"Alpay gelmiyor mu?" Arkamı dönüp masaya oturan Görkem'i görmemle Mete gibi bir cevap bekledim.

"Geliyor. Kendine geldi biraz." dediğinde ses çıkarmadan sebze yemeğini masadan destek alarak tuttum.

"Evet herkes tabaklarını uzatsın." kimse tabak uzatmayınca derin bir nefes verdim.

"Hadi ama daha tatmadınız bile."

"Ben biraz alırım." Görkem'in anlayışlı tavrına karşılık gülümseyip tabağına az da olsa koydum. Herkes Görkem'in tepkisini bekliyordu. Bir lokma alıp yavaş yavaş çiğnerken bir anda durmasıyla tepkisini ölçmeye çalıştım.

"Nil'in yaptıkları bunun yanında bir hiç."

"Siktir lan! Yiyelim diye yapıyorsun?"

"Sen yemesen de olur. Ben yerim." Savaş ve Barış tabaklarını uzatınca onlara da verdim. Onlarında tepkileri olumlu yönde olunca Mete de olaya dahil oldu. Kutay ise yememekte hala ısrarcıydı.

"Kutay daha tatmadın bile."

"Nil de ilk yaptığında böyle demişti. İştahım ka-"

"Bana bak! Sabahtan beri ayaktayım senin mızmızlanmanla mı uğraşacağım?! Herkes yediğine göre sen de yiyeceksin. Mete'nin bile sesi çıkmıyor sen kim köpek?!" Mete'nin hoşuna gitmiş olacak ki gülüp Kutay'ın beline geçirdi.

"Tamam ver deneyeceğim. Yalnız bu saatten sonra KADINLARIM listesinden çıkarılacaksın. Bunu göze alıyorsan ver."

"Göze alıyorum hadi ye." görende beş yaşındaki çocuk sanar. Bir çatal alıp yüzünü buruşturarak çiğnerken bir çatal daha almasıyla gülümsedim.

"Beğendin mi Kutay?" dediğimde bana göz kırpıp yemeğe başladı. Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer diye boşuna dememişler.
Masaya geçip otururken merdivenlerden inen Alpay'ı görünce hareketlerini kestirmeye çalışıyordum. Sabah bizi yanından gönderdikten sonra hiç görmemiştik. Gözlerinin altı morarmış ve yorgun görünüyordu. Kimin umrunda!

Senin umrunda.

Değil. Sadece her insan gibi onu da düşünüyorum. Boş yere doktor olmadım herhalde.

Sandalyesini çekip masaya yerleşirken yemeğime döndüm. Her şeyi konuştuktan sonra göz kontağı kuracaktım. Ne kadar bu dediğime inanmasam bile.

"Bu hale nasıl geldin? Bugün erkenden çıkıp gittin. Kimseye bir şey de söylemedin." Savaş'ın her zamanki sorgulayıcılığıyla baş başayken gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Söyleyip söylemediğimi tartmaya çalışıyordu galiba.

"Biraz hava almaya ihtiyacım vardı." konuyu kapatmaya sebep olan cümleyi söyledikten sonra yemeğini yemeğe başladı. Ne zaman yaptığım bir şeye yorum yapmıştı ki? Sen kimsin ki o sana yorumda bulunsun?

En azından ellerine sağlık diyebilirdi.

"Neden şu an bana bir şeyler söylemek yerine içmeye devam ediyorsun?" odasına kadar gelip artık her şeyi anlatsın diye bekliyordum. Fakat o bunu umursamadan  içmeye devam ediyordu. Eve zaten sarhoş gelmişti lakin hala içiyordu.

"Sor sorularını." dedi umursamazca. Alnından akan ter beni şüphelendirirken yüzünün bembeyaz olduğunu fark ettim.

Hasta görünüyordu.

"Sorularımı cevaplamamak için hasta mı oldun?" geldiğinden beri garip olan davranışları yüzünden sinirim bozulurken yanına gidip alnına dokundum. Ateşi felan yoktu. Ama garip bir şekilde çok soğuktu.

"Alpay?" omzundan sarsıp kendine gelmesi için çabalıyordum.

Bu normal değil.

"Şaka kaldıracak durumda değilim." gözlerini kapatıp kafasını arkaya yaslamıştı. Konuşmaya gücü yok gibi duruyordu.

"I-ışığı kapat." ağzından zorla çıkan kelimelerle beraber ışığı kapattıktan sonra yanına gittim. Soğuk terliyordu. Genellikle bu tür durumlarda baygınlık geçirilirdi.  Yüzünün bembeyaz kesilmesi bu yüzdendi belki de. Yaslandığı koltuktan kaldırmak için yeltenirken acıyla inlemesiyle geri çekildim. O sırada elimde hissettiğim yoğun sıvıyla yüzüne şaşkınlıkla bakarken o ise acıyla gülümsüyordu.

"A-Alpay?" sırtından akan kan elime bulaşmıştı. Ve ben hareket edemiyordum. Nasıl bu hale gelebilmişti? Bize siz gidin ben hallederim demişti.

Yoksa!

Küçükken kurtardığı çocuğa bunu yapmazdı.  Evladı sayılırdı. Kıyamazdı. O kadar ileriye gidemezdi.

Alpay, Acar'la aranda nasıl bir bağ var?

Bu anı beklermiş gibi baktı bana. Anladığımı anlamış gibi. Bu zamana kadar nasıl dayanmıştı bu acıya? Canının acısına rağmen yemek masasına oturup bizimle yemek yemişti. Acıyı hafifletmek için sarhoş olmuştu. İçimi okumuş gibi baktı bir müddet ve:

"Ellerine sağlık zavallı." dedi.

_______________________________________________
2122 kelime. 🤣
Diğer bölümler artık bomba gibi bölümler olacak. +18 bölümler başlayacağı için rahatsız olanların artık oraları hızlı hızlı geçmelerini rica edeceğim. Bir iki güne yeni bölüm gelecek. Son olarak desteklerinizi ve votelarınızı benden esirgemediğiniz ve bana bir hak tanıdığınız için çok teşekkür ederim.
😊😊😊

Continue Reading

You'll Also Like

157K 836 18
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
5.3M 288K 30
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
93K 730 42
gözyaşlarımı dinlemeden bir anda içime girdi dudağı dudağımda bir eli göğsümde diğer eli kadınlığımdaydı...
91.9K 5.3K 32
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...