( Miceal'ın ağzından )
Bety'nin beni müdür odasında bırakması gerçekten mucize gibi bir şeydi. Yaptığım rol sayesinde istediğim yere gelebilmiştim. Şimdi geriye tek bir şey kalıyordu. Camdan aşağı sarkıp müdür odasını ateşe vermek. Ben buradan uzaklaşırken onlar ya çıkan yangınla ilgileneceklerdi ya da yangından dolayı çıkan isyanla. Bu hapishanenin tek korkuluksuz penceresi bu odadaydı. Bende gerizekalıların sayesinde bu odadaydım. " Annecikmiş kuş kafalı kız seni "
Pencereden yerin yüksekliği fazla yoktu. Kendimi sarkıp aşağı inecektim ama yangını çıkarmak için öncelikli olarak yanıcı bir alet bulmalıydım. Hemen alelacele çekmeceleri karıştırmaya başladım. Ne yazikti burda da yok. Lanet olsun burda da yok. Yangın çıkaramadan inecektim mecburen. Lanet olsun bu dosyanın içindeki puro mu? Aha aradığım şey buradaymış.
(Hapishane yangınından bir bölüm)
Bu odadaki eşyaların yüzde doksanının yanıcı eşya olması harika bir şey. Şimdi ses çıkarmadan bu eşyaları vir araya getirmeliydim. Yeterli sanırım bu kadar. " kulağını sevdiğim kuş kafalı gardiyanı hiçbir şey duymuyor, hahaha " Şimdi bir kıvılcım. Evet budur bebeğm " şimdide aşağıya atlayalım. " hooop " işte bu iş bu kadar.
Kimsenin haberi olmadan anahtarları almalıyım. Tarkan'ın bile haberi olmamalı. "Allah'ın katil köpeği. Şimdi senden habersiz anahtarları alayımda gör sen."
Öncelikli olarak ormanlık alana saklattığım aracı buldum. Sonra uzun bir yolculuk yaptım. Herkes kaçtığımı öğrenmiş olmalıydı. Türkiye'ye yaklaştığımda torpidodaki telefonla Edım'ı aradım ve Tarkan'ın anahtarını getirmesi gerektiğini söyledim. Kırk dakika sonra Edım'la buluşmuştuk. Anahtarı getirmişti gerizekalı. Hemen anahtarı aldım ve Edım'a Tarkan'ın istediğini söyledim. Kolay inanmıştı. Onu geride bırakıp ikinci anahtarı almak için yola koyuldum. İkinci anahtarı Tarkan bana vermişti. Ailesini öldürdüğü adama nasıl güvenebilirdi? Bilmiyorum.
(Yuakarıdaki şey anahtarın bir tanesi)
Bu sefer ki yolculuğum Afyonkarahisar'dı. İkinci anahtarı memleketime saklamıştım. Yine uzunca bir yolculuktan sonra memleketime geldim. Şimdi Afyonkarahisar'ın o yüksek kalesine çıkıp anahtarı alacaktım. Umarım kimse bulamamıştır. Merdivenlerin yarısını kat ettiğimde nefes nefese kalmıştım. Hangi akla hizmet anahtarı buraya sakladım bilmiyorum. Çok yorulmuştum ve dinlenmek için merdivenlerden birine oturdum. Kafamdaki şapka ve gözümdeki güneş gözlüğü beni kamufule ediyordu. Biraz dinlendikten sonra tekrar ayağa kalktım ve tırmanmaya başladım. Heycanlı olduğum için hızlı hızlı çıktım merdivenleri. Nihayet istediğim yerdeydim ama etraf kalabalıktı. Biraz sakinlemesini bekledim ve en uygun bir zamanda bıraktığım yerde anahtarın olup olmadığını kontrol ettim. İşte burdaydı. Anahtarımı aldım ve hemen aşağı inmek için hareket ettim. Yanımdaki amcanın radyosundaki haber ilgimi çekti ve dinlemek için biraz bekledim.
(Afyonkarahisar Kalesi)
Elsone Bety Hapishanesi'nde nedeni bilinmeyen yangından dolayı isyan çıktı. Yüzlerce mâhkûm firar etti...Daha fazla dinlemeye gerek duymamıştım. Elimdeki anahtarlara baktım...
Artık tüm her şey bitmişti. İki anahtarda bendeydi. Ben oyun kuracak ben başlatacak ve ben bitirecektim. Bu anahtar sayesinde zengin olacaktım. Tüm dünyanın kontrolü elimdeydi. Tabi Tarkan'dan da ailemin intikamımı alacaktım...
BÖLÜM SONU...
BÖLÜM SORULARI...
Sizce bu anahtarlar ne işe yarıyor?
Miceal neden Tarkan'a ihanet etti?