Üçüncü Göz (SY)

By Shoanleer

571K 28.5K 7K

Mert'in Türkiye'den Tibet'e giderek kendisini Nirvana yolunda geliştirme çabaları, Yu-Mi'nin işe karışmasıyla... More

1-Tapınakta
2-Güçleri kullanmak
3-Astral seyahat
4-Siyah gölgeler
5-Ölüler nerede?
7-Görüler sıklaşıyor
8-Gökyüzü defni
9-Hacı Anne
10-Tutsak
11-Koreli kız
12-Lee Kang Ho
13-Gizemli cihaz
14-Ajanlarla yolculuk
15-Restoran
16-İzinsiz giriş
17-Lee Yu-Mi
18-Beklenmedik ziyaretçi
19-Meclis alanı
20-Lotte park
21-Cinlerle anlaşma
22-Yu-Mi'yi kurtarmak
23-Teykel ve George
24-Öğrenmek bildiğini hatırlamaktır
25-Yu-Mi'nin halası
26-Do Hyun'la seyahat
27-Dertler bitmiyor
28-Yanılsamalar
29-Hafıza kaybı
30-Beynin derinliklerinde
31-Aynadaki yazı
32-Başbakan
33-Büyük buluşma
34-İyileşme süreci
35-Hacı Anne'nin fedakârlığı
36-Hacı Anne'nin cenazesi
37-Asfanit
38-Güvenli ev
39-Açığa çıkmak
40-Basın toplantısı
41-Görüdeki adam
42-Mert'e saldırı
43-Kang Ho'nun cihazı
44-Akıl hastası
45-Son sığınak
46-Gerçekçi rüyalar
47-Vel ba'su ba'del mevt
48-Uyanmak
49-Teklif
50-Araştırma
51-Düşmanı tespit etmek
52-Bilinmezliğe doğru
53-Kuzey Kore
54-Tünel
55-İntikam hissi
56-Dostum ölmedi
57-Şeytanla anlaşma
58-Cihazın gelişimi
59-Tibet'ten çağrı
60-Baba ve seçim
61-Sonuçlara katlanmak
62-Manevi destek
63-Yeni bir düşman mı?
64-Aynı güçler
65-Beklenmedik yardım
66-Düşmanı kurtarmak
67-Ji Won'un oyunu
68-Sevmediğim sevgilim
69-Hatırlanmaya değenler
70-Geçit
71-İki ülke arasında
72-Arapsaçı
73-Yalnızlıktan kurtulmak
74-Yeniden özür dilemek
75-Lobsang'ın akıbeti
76-Lobsang'ı beklerken
77-Dr. Jung
78-Mert'in ailesi
79-Kötü varlık
80-Görü gerçekleşiyor
81-Final öncesi
82-FİNAL

6-Clairvoyance

14.4K 531 42
By Shoanleer

Bu bölüm yeniden düzenlendi


Tenzin'i, biricik dostumu izlerken, gözlerini açmadan "yoksa bana âşık mı oldun?" dedi. Yüzümdeki gülümseme iyice yayıldı. Kaybettiğimi sandığım dostumun başında dikilirken, daha öncesinde kâbus gördüğümü fark etmediğim için kendi kendime hayıflandım.

"Uyan uykucu, konuşacaklarımız var" dedim.

Tenzin zaten fazla uyuyan biri değildi. Uyandığında tamamen dikkatini bana vermişti. Yüzümdeki gülümsememin arkasındaki endişe ve korku hislerimi algıladığını biliyordum.

"Kâbus görmüşsün" dedi zihnimdekileri algılayarak. "Seni çok etkilemiş olmalı."

"Seni kaybettiğimi düşündüğümde yaşama isteğimi kaybettim. İnanmak istemiyordum ama bu kâbuslar çok zeki yaratıklar değiller galiba, gerçek olmadığına dair ipucu bulunca gerçeği algıladım."

"Sana daha önce de söyledim, onlar yaratık değil. Gördüğün kâbuslar senden sadır oluyor. Bu durumda zeki olmayan sensin" dedi gülerek.

Benimle dalga geçmesini önemsemedim. Yanında sağ salim durduktan sonra, istediği kadar dalga geçebilirdi.

"Bunlardan korunma yolları yok mu? Her astral çıkışta bu tür tehlikelerle yüz yüze mi kalacağım?"

Bana sır vermek ister gibi kendisine doğru eğilmemi işaret etti. Kulağımı ağzına yaklaştırdığımda "ben acıktım, kahvaltı edelim sonra anlatacağım" dedi.

Yine tongaya düşmüştüm. Elinden tutup ayağa kalkmasına yardım ettim. Yer yatağı olarak kullandığı hasırı toplayıp kaldırdı, yemek için mutfağa doğru ilerledik.


Türkiye'deki Mert'in annesi

"Osman Bey, dün gece rüyamda Mert'i gördüm. Başı dertte gibi gözüküyordu. Arayıp hatırını sorsak mı acaba?" dedim Mert'in babasına.

"Hanım biliyorsun tapınakta cep telefonuna izin yok. Acil durumlar haricinde, üstadın sabit hattını aramamamızı istemişti. Kendi başına idare edecek kadar büyük kerata."

"Biliyorum ama içim rahat değil. Bir görüşsek de gece rahat uyusam."

Osman Bey, teslim olmuş bir tavırla "peki ama orası ile aramızda 6 saat fark var. Öğleden sonra arayalım olur mu?" dedi.

"Ne yapalım o kadar beklerim artık" dedim ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim.

Eşime söylemediğim şey ise, Mert'in bulut gibi belli belirsiz şeklinin etrafında gördüğüm karanlıktı. Belki benim vehmimdi ama bu konudan bahsetmemem uygun gelmişti. Eşim dini vecibelerini yerine getirmeyen, kâğıt üzerindeki Müslümanlardandı.

En iyisi ben Hacı Anne'ye danışmalıydım. Çevremizdeki en bilgili insan oydu. Bunları daha fazla düşünmeden sofrayı kurmaya devam ettim.

Tibet

Sabah üstat tarafından çağırıldığımda, annemin telefonda olduğunu söylemişti. Önemli bir şey olmasa aramazdı, meraklandım.

"Alo anne, bir sorun mu var?" dedim endişe ile.

"Ah oğlum ben senin için endişeleniyorum, sen ise benim için" dedi.

Gece gördüğü kâbusu anlattı ve iyi olup olmadığımı sordu. İyi olduğuma ikna ettim ve babamın hatırını üstünkörü sordum. Aramız biraz gergin olduğu için benimle konuşmak istememesine şaşırmamıştım.

Telefonu kapattığımda, üstadı selamlayıp Tenzin'in yanına koştum. "Annem dün gece yaşadıklarımı görmüş ve kâbus olduğuna inanıyor."

Tenzin hiç de şaşırmış görünmüyordu. "Annenin algıları da senin gibi gelişmiş anladığım kadarıyla. Kâbus gören kimseler bunu çok ciddiye almaz hatta çoğu zaman, çok yedikten sonra sıkıntıdan gördüklerini düşünürler. Annen seni ve gölgeleri görüp ciddiye aldığına göre, büyük potansiyele sahip."

"Annemin de üçüncü gözü açık mı diyorsun?" dedim şaşkınlıkla.

"Tam olarak değil ama İslam'ın emirlerini yerine getiren insanların âlemi algılaması farklı oluyor. Kutsal kitaplarını okuyarak kendilerini geliştirip, bizim yıllarımızı vererek çözdüğümüz olguları daha çabuk çözümleyebiliyorlar."

"Anladım sanırım. Ben burada kendimi geliştirmek için uğraşırken, asıl önemli kaynağın elimin altında olduğundan habersizmişim."

Gün boyunca kabuslar ve astral seyahat üzerine sorduğum soruları sabırla cevaplayan Tenzin, sonunda pes etti ve meditasyon yapmak için yanımdan ayrıldı.

Bende meditasyon yapmak için hazırlandım. Zihnimi boşaltıp özüme yöneldiğimde, amacım sadece sakinleşmekti.

Aylar birbirini kovaladı. Kâbuslarla karşılaştığım astral çıkışlarımda, kendimi onlardan uzak tutmayı öğrenmiştim. Buna rağmen, zaman zaman ruhum aniden bir yerlere çekiliyor ve daha önce hiç görmediğim yerlerde daha önce karşılaşmadığım insanları izliyor ve sonrasında yatağımda uyanıyordum.

Böyle geçen bir gecenin ardından, Tenzin'e danışmaya karar verdim. Yaşadıklarımı anlattığımda, aylar öncesinde yaşadığım kâbustan sonra, ilk kez ilgisini çekmeyi başarmıştım.

"Mert büyük ilerleme kaydetmişsin. Clairvoyance denilen hâli yaşıyorsun. Yakın gelecekte olabilecek olayları, karşına çıkabilecek kişileri ve yerleri görmüşsün. Hiç tanımadığın insanlarla ve görmediğin yerlerle karşılaştığında bu seni şaşırtacak, çünkü sen onların gerçekliğinden emin değilsin ama hepsi gerçek ve yakın zamanda karşına çıkabilir."

"Gördüğüm insanlar gerçekten bir yerlerde yaşıyorlar diyorsun yani. Peki, neden onları görmek için ruhum oraya çekiliyor" dedim.

"Bunu ancak o insanlarla karşılaşınca anlayacaksın. Aranızdaki bağlantıyı bilmiyorum ama çözülür, merak etme" dedi beni teselli ederek. "Bir dahaki sefere o insanları gördüğün yerleri tanımlamaya çalış, belki bir ipucu elde ederiz."

-DEVAM EDECEK-

Clairvoyance : Durugörü.

Continue Reading

You'll Also Like

14.7K 1.6K 10
"Sonsuz yaşamın acı bir arayış içinde geçecek. Duygularını kaybedeceksin. Kırlardaki solgun bir ot tanesi kadar hissiz olduğunda yediklerin ağzında s...
38.7M 1.7M 56
Hikayeyi güncellemeyi unutmayın
21.1K 1.7K 45
DİKKAT! Bu roman, ScifiTR Okuma Listesinde yer almaktadır. Taht Oyunları ve Yüzüklerin Efendisi serilerini seviyorsanız bu seri tam da size göre. Yir...
13.5K 1.7K 17
Dünyanın beyaz, gri ve siyah bölgelere ayrıldığı, iyilerin hep güzel ve sağlıklı kaldığı kötülerinse cezalarını çektiği yeni düzende Annesoylu iki kı...