İdol: taekook

By aanonimyazarlik

993K 83.6K 82.2K

"Kararlarım beni iyi veya kötü yargılamanız için değil, istediğim hayatı yaşamak için varlar" 04.05.2019 More

1| Onunla olan her anım özel.
2| Çok safsın.
3| Seninleyken her zaman gülüyorum.
4| Seni büyütmüşüm gibi hissettim.
5| Tanrım, lütfen Taehyung benden önce iyileşsin.
6| Sevmen yeterli, Jungkook.
7| Yedi güzel adam.
8| Hünerlerinizi görmek isterim, Bay Kim.
9| Fan kulübüme katılabilirsin, istersen tabi?
10| Altı mükemmel adamın kardeşi.
11| Neyse, en azından yabancıya gitmedi desene?
12| Gurur verici olurdu.
13| Uyanma vakti, sevgilim.
14| Lütfen pratiğimize devam edelim.
15| Kabul etmekten başka çarem yoktu.
16| Çok utanıyorum.
17| İçeri geç, yakından göreceksin zaten.
18| Taehyung'un ilgi saati gelmiş.
19| Burnu büyük olanın-
20| 'Hyung' fetişi mi?
21| Ödeşme zamanı.
22| Jungkook, hiç mi şans veremezsin bana?
23| Ben olmasını istemiyorum.
24| İlişkilerinin adını koydum bile.
25| Sen de gelsen keşke.
26| Hakkını akşama kullanacağını sanıyordum?
27| Sana gerçekten çok kızgınım.
28| Yeterince belli ettiğimi düşünüyorum.
29| Saç diplerin için üzgünüm sevgilim.
30| Aşırı masum olan çocuklar.
31| Değilim.
32| Güzel planmış.
33| You are the cause of my euphoria.
34| Gerçekten çok güzel görünüyoruz.
35| Benim kadar güzel değildi, değil mi?
36| Yoongi hyung yine her zamanki formunda.
38| Eski defterleri açmayalım lütfen.
39| Tebrik ederim.
40| Gözlerime bak, Taehyung.
41| Sadece iyi hissetmeni istiyorum.
42| 7-1=0
43| Biz olarak kalmaya devam edelim.
44| Tırmalayınca birkaç gün sızlamaya devam ediyor.
45| İyileştirsen bile iz kalacak.
46| Final: Never Not.

37| Bana yeteceğini falan mı düşündün?

26K 1.5K 2.4K
By aanonimyazarlik

---

S O N U N D A

---

"Oğlum, bu tatile dinlenmek için çıktınız sanıyordum? Neden seni bir kez bile dinlenirken görmüyorum?"

Annem bu durumdan hoşnut olmadığını belli ederek konuştuğunda dudaklarımı büzerek hareket etmeyi, daha doğrusu tatil dönüşünde yapacağımız dönüşün koreografisini üstünkörü de olsa çalışmayı bırakmıştım.

"Jungkook eminim ki her zaman böyledir. Yani yerinde durmuyordur, sürekli dans ediyor veya spor yapıyordur." Demişti Junghyun hyungum muftaktan gelerek masaya tabakları yerleştirirken. "Değil mi Taehyung?"

Birkaç saniye sonra muftaktan elinde tencereyle çıkan sevgilim dudaklarımın hafifçe kıvrılmasına neden olmuştu.

"Kesinlikle tam da düşündüğün gibi hyung" demişti kısa bir an bana bakıp tekrar önüne dönerken. "Asla yerinde durmuyor. Bir şey de diyemiyoruz, en azından karşılığını alabiliyor diye mutluyuz" diye eklediğinde öylece ayakta dikilmeyi bırakıp annemin yanına gitmiştim. Dizleri ağrıdığı için masayı hyungum ve Taehyung kuruyordu. Ben de ortalıkta dolanıyordum öylece. Anneme yardım etmek dışında evde pek iş yapmazdım.

"Ben böyle mutluyum" demiştim kollarımı annemin küçük bedenine sararken. "Ayrıca bana diyor ama Taehyung hyung ve diğerleri de sürekli hareket halindeler."

"Belli zaten, geçen geldiği zamana göre zayıflamış" diyerek göğsüme yaslandığında annemin saçlarına bir öpücük bırakmıştım.

Evet, geri dönüşümüz öncesinde kısa bir tatile çıkmamızın bize iyi geceleğini düşündüğümüz için bireysel olarak tatile çıkmıştık. Ama Taehyung hyungun annesi ve babası, kız kardeşiyle birlikte çok önceden planlanıp başlanmış olan bir dünya turundalardı. Tamamen gezi amaçlı gitmişlerdi. Taehyung önce onların yanına, şu an Prag'da geziyorlardı, gidecekti fakat uçak yolculuklarını sevmediğini, giderse daha da yorulacağını söyleyip buralarda kalacağını söyleyince onu davet etmekten çekinmemiştim. Ailesinin bir hayali olan dünya turu, birkaç kez daha böyle tatile denk gelmişti ve o zamanlardan birinde de yine bize gelmişti. Bir keresinde de Jimin hyungla birlikte gitmişti.

"Her şey hazır, iyiyseniz sizi masaya alalım, değilseniz hemen bir tabak hazırlayıp getirebilirim?"

Taehyung tatlı tatlı, utangaç bir şekilde konuştuğunda gülmemek için dudaklarımı dişlemiştim. Bakışları bana kaydığında o da gülecek gibi olmuştu ama kendisini tutmuştu.

"Hayır hayır, ben iyiyim" diyerek kollarımdan kurtulup ayağa kalkmıştı annem. Masaya doğru ilerlerken ben de peşinden gitmiştim. Taehyung kendi kendine başıyla onayladıktan sonra tencerenin kapağını açmış ve yemekleri sıra sıra tabaklara yerleştirdikten sonra gelip yanıma oturmuştu. Benim karşımda annem vardı, Taehyungun karşısında ise Junghyun hyungum. Babam ise işteydi, henüz gelmemişti.

"Afiyet olsun çocuklar"

Annem yemeğe başlamamız için gülümseyerek konuştuğunda biz de aynı şekilde mırıldanmış, yemekleri iştahla yemeye başlamıştık. Hiçbir ünlü şefin yemeği gerçekten annemin yemekleri kadar güzel değildi benim için. Zaten her zaman ev yemeklerine düşkün olan biriydim, anneminkiler ise değişmeyen favorimdi.

"Taehyung, bak bunu denemelisin. Annem bol acılı peynirli tavuğu harika yapar"

Junghyun hyungum tavuk dolu tabağı Taehyunga uzattığında Taehyung bir an duraksamıştı. Elbette nedenini biliyordum.

"Taehyungun acıyla pek arası yok, sonradan kaşınmaya başlıyor."

"Ama deneyebilirim, sorun değil"

Taehyung biraz mahcup olmuşcasına anneme baktığında annem ona gülümsemiş ve başını iki yana sallamıştı.

"Sorun değil Taehyung, yemesen de olur. Keşke daha önceden söyleseydiniz de başka bir şeyler yapsaydım"

"Hayır hayır, lütfen siz istediğiniz şeyleri yapmaya devam edin. Beni düşünmeyin"

Utanmış bir tavırla mırıldandığında sevdiğini bildiğim peynirli salatayı alarak tabağına biraz daha koyarken mırıldanmıştım.

"Taehyung, saçmalama lütfen"

"Jungkook, o senin hyungun. Adıyla hitap edip durmasana? Ayrıca saçmalama da ne demek? Daha saygılı konuş lütfen"

Annem yine söze atladığında dudaklarımı büzerek omuz silkmiştim.

"Sorun değil gerçekten, alıştık artık bu tür şeylere. Çok uzun zamandır birlikteyiz sonuçta"

"Taehyung, gittikçe daha da kibarlaşıyorsun ve bu çok tatlı. Keşke Jungkook da sana benzese. Hala aynı şımarık"

Annem belli ki bugün beni gömmeye meyilli bir günündeydi. Mızmızlanarak yüzümü astığımda hepsi birlikte kıkırdamıştı.

"Sen de hep onu övüyorsun. Çok beğendiysen oğlun o olsun, beni de evlatlık verirsin artık?"

"Olur, bunu düşünebilirim" diyerek meydan okurcasına bana bakıp güldüğünde alt dudağımı büküp hafifçe dışarı doğru uzattığımda kırpıştırdığım gözlerimi o sırada anahtarla açılan kapıya çevirmiştim.

"Baba!" Yerimden kalkarak kapıya doğru koştuğumda babam önce afallasa da beni hemen kucaklamıştı. "Annem beni evlatlık vermek istiyor. Taehyungu almak istiyor"

Mızmız bir şekilde konuştuğumda yanağımı okşayarak saçlarımı geriye doğru taramıştı.

"Kimse benim oğlumu benden alamaz." Dediğinde yüzümde memnun bir gülümseme oluşmuştu. Devam ettiğinde ise tekrardan yüzüm asılmıştı sahte bir tavırla. "Ama Taehyung da çok iyi bir seçenek, o yüzden önce biraz düşünmeliyiz hayatım"

Annem küçük bir kahkaha attığında ben çocuksu bir tavırla babama sırtımı dönerek ona küsmüş, trip atmıştım. O ise kıkırdayarak benden daha birazcık geniş ve yapılı olan bedeniyle beni sıkıca arkamdan sarmış, boynuma bir öpücük bırakmıştı.

"Tamam tamam, küsme hemen. Kimseye vermem ben oğlumu. Hayatım, sen de üzerine gitme. Biliyorsun huyunu. Hemen alınıyor"

Konuştuğu sırada benimle birlikte yürüyerek masaya doğru geldiğinde ondan ayrılıp yerime oturmuştum. O da ellerini yıkadıktan sonra masaya gelip baştaki yerine oturmuştu.

"Erken geleceğini bilseydim beklerdim seni" demişti annem onun tabağını doldururken. Babamsa önemli olmadığını mırıldanarak bir şeylerden yemeye başlamıştı.

"Taehyung, nasılsın bugün? Jungkook ilgileniyordur umarım seninle?"

"Teşekkür ederim efendim, gerçekten iyiyim. Ve evet, ilgileniyor benimle."

"Bizim oğlanın biraz aklı havadadır, gerçi bizim kadar tanıyorsundur onu sen de. O yüzden soruyorum"

Babamın sözlerine karşın hepsi kıkırdadığında ben isyan edercesine mırıldanmıştım. Ama içten içe hoşuma gitmiyor değildi çünkü annem ve babamın Taehyungla iyi anlaşması, doğal olarak, gerçekten çok am çok önemliydi.

"Neden bugün ikiniz de beni gömüyorsunuz?"

"Bir şey demiyoruz oğlum, gömsek böyle mi gömeriz? Açarız eski defterleri-"

"Tamam! Açmayalım. Böyle devam" diyerek ellerimi iyi yana salladığımda ailem gülerken Taehyung merakla bana bakmıştı. Birden ellerimden birini alnına, diğerini yanağına yerleştirerek mırıldanmıştım. "Hiçbir şey değil hyung, unut bu duyduklarını, unut, unut, zihin kontrolü, unut, unut. Unuttun mu?"

"Neyi?"

"Aferin benim oğluma. Yaramazlık yapmayan çocuk kadar harika bir çocuksun" diyerek gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda Taehyungun gözleri büyümüş ve ellerimi nazikçe iterek kısık sesle mızmızlanmıştı. Annemler olayı anlamasalar da benim hareketime ve Taehyungun tatlılığına karşı kıkırdamıştı. Taehyungun aklına dolan şeyleri tahmin edebiliyordum. Dizlerini birbirine bastırarak dudaklarını yalamış ve önündeki tabaktan bir şeyler yemeye devam etmişti. Keyifli bir gülümsemeyle ben de önüme dönerek yemeğimi yemeye devam etmiştim.

"Saçlarını sürekli farklı renklere boyadığını görüyorum" demişti babam çok da uzun sürdürmediği sessizliği bozarak. "Ona rağmen hala çok güzel görünüyorlar" dediğinde bakışlarımı Taehyunga çevirerek gülmüştüm.

"Sadece saç dipleri birazcık acıyormuş, öyle değil mi Taehyung?"

Taehyung ciğerlerini derin bir nefesle doldurup geri bırakmış ve bakışlarını önce bana sonra babama çevirerek başını sallamıştı.

"Bakım yaptırıyorum. Elbette yıpranıp dökülüyorlar ve saç diplerimde bazen acı oluyor ama büyük bir şey değil. Saçlarım ve yüzüme iyi bakmam gerekiyor sonuçta" dediğinde babam gülümseyerek bakışlarını onun yüzünde dolaştırmıştı.

"Yüzün de çok güzel görünüyor. Fanlarınızın sayfalarını takip ediyorum, herkes senin yüzünün güzelliği karşısında hayran kalıyor"

"Teşekkür ederim ama o kadar da değil gerçekten. Biraz abartılıyordur büyük ihtimalle"

"Bence abartı değil, gerçekten de çok güzelsin." Diyerek omuz silktiğinde annem ve hyungum da babama katılınca Taehyung utangaç bir şekilde teşekkür ederek kocaman gülümsemişti.

Ailem bile onun karşısında büyüleniyorken ben nasıl büyüsüne kapılıp ona aşık olmazdım ki?

Yemeğin devamında ise sakince sohbet etmiştik. Beni sinirlendirmeye çalışmışlar, biraz gömüp biraz övmüşlerdi. Taehyunga iltifat ettikleri her an Taehyung kedi gibi uysallaşarak utangaç bir şekilde reddetmeye çalışmış, sonunda da teşekkür ederek kabullenmişti. Yanaklarında tatlı bir pembelik oluştuğunda o kadar güzel görünüyordu ki onu oracıkta öpemediğim için kendime lanetler yağdırmıştım.

Yemekten sonra annem daha iyi hissettiğini söyleyerek bizim masayı toplamamıza izin vermemiş, babamla birlikte halledebileceğini söyleyerek bizi odamıza göndermişti. İki katlı evimizin üst katına çıkıp odama girdiğimiz gibi ilk işim Taehyunga sarılarak onu öpmek olmuştu.

İçeri girip kollarımı beline doladığımda anında yanaklarıma tutunarak beni kendisine çekmiş, bizi tatlı bir öpücüğün içine sürüklemişti. Ama dudaklarımızın şişmesinin sıkıntı yaratabileceğini bildiğimizden bu öpüşmeyi kısa tutmuştuk. Dudaklarımız ayrıldığında az önce öpemediğim için üzüldüğüm yanaklarına birkac öpücük bırakıp onu geri geri itmiş ve yatağa düşmesini sağladıktan sonra ben de üzerine uzanmıştım.

"Kapı kilitli değil" demişti çekingen bir şekilde mırıldanarak saçlarımla oynamaya başladığında boynuna derin bir öpücük verip biraz orada kalarak soluklanmıştım.

"Asla izin almadan içeriye girmezler" dediğimde dudaklarını büzerek başını hafifçe sallamıştı. Arasına uzandığım bacaklarını belime sararak kollarını da boynuma sararak bana sıkıca sarıldığında ona yatağın el verdiği kadar karşılık vermiştim.

"Annenlerin arkasından iş çeviriyormuşuz gibi hissediyorum" dediğinde saçlarını okşamaya başlamıştım. Gerildiğini görebiliyordum. "Beni üçüncü oğulları gibi seviyorlarken bu durumda olmamız beni kötü hissettirdi. Keşke hemen söyleyebilsek"

"Taehyung, böyle hissetmene gerek yok. Böyle bir şeyi düşünmedikleri için seni damat olarak göremezler ya? Söylesem annemlerin beni anlayışla karşılayacağına eminim. Ama utanıyorum. Az bir ihtimal de olsa yanlış düşünmelerinden çekiniyorum. O yüzden biraz biraz belli edip onlara alıştıra alıştıra söylemeyi planlıyorum"

"Biliyorum. Yine de kendimi garip hissediyorum. Bunu öğrendiklerinde akıllarında soru işareti olacağına emin olduğum birkaç şey var. Öncelikle diyecekler ki, biz bu çocuğu evimizi açıp onu ağırladık. Biz salonda otururken onu oğlumuzla baş başa bıraktık. Verdiği karşılık bu mu?"

"Taehyung, saçmalama. Ben böyle düşünmeyeceklerine eminim. Hatta ben Junghyun hyungumun bir şeylerin farkında olduğuna da eminim. Sakın böyle şeyler düşünerek kendini üzme sakın. Hem sen böyle düşünürsen ben de düşünmek zorunda kalırım. Kötü hissetmemi ister misin?"

"Hayır, sadece- bilmiyorum Jungkook. Engelleyemiyorum"

"Engelletiriz" demiştim gülümseyerek çenesini öperken. Uzandığım yerde biraz daha yukarı kayarak yüz yüze gelmemizi sağladığımda tehlikeli bölgelerimiz tamamen birbirine yaslıydı. Taehyung belimden tutarak ağırlığımı azaltmamı istese de bunu yapmamıştım. Dudaklarımı dudaklarına bastırıp geri çektiğimde ellerini sırtıma ve kalçamın belimle birleştiği noktaya, başlagıç kıvrımıma yerleştirmişti.

Açıkçası şu an bu kadar cesur olmamın tek nedeni, birazdan annemlerin evden gidecek oluşuydu. Birkaç mahalle aşağıda olan komşumuzu ziyarete gideceklerini, daha doğrusu onların balkonunda çay keyfi yapacaklarını biliyor oluşumdu. Zaten Junghyun hyungum her gece atölyesine gidiyor ve orada sabahlıyordu. Yani uzun bir süre evde sadece ikimiz olacaktık ve sanırım bazı şeyleri aştığım için bu süreyi çok verimli kullanmamızı sağlayacaktım.

"Jungkook?"

Annemin sesini duyduğumuzda kendimi yavaş bir hareketle Taehyungun yanına attığımda cevap vermiştim.

"Gelebilirsin anne"

"Bizimle gelmek istediğinize emin misiniz diye sormak için gelmiştim. Biliyorsun, Eunhee ve Jeohyun da orada olacak. Belki Taehyungu tanıştırmak istersin?"

"Hayır anne. Hyungumu kimseyle tanıştıramam. O benim hyungum." Diye şımarıkça mırıldanarak bir bacağımı Taehyungun üzerine atıp bir kolumu da ona satmıştım. Annem bu halimize gülerek başını iki yana sallamıştı.

"Sadece, çocuğu rahat bırak." Diyerek güldükten sonra bize veda etmiş, odadan çıkmıştı. Annem çıkar çıkmaz Taehyung derin bir nefes vermiş ve kaşlarını çatarak bana bakmıştı.

"Beni zor durumda bırakmaktan zevk alıyorsun değil mi?"

Başımı sallayarak keyifle sırıttığımda gözlerini devirse de bana dönerek bir elini üzerindeki bacağıma yerleştirmiş, dizimden başlayarak kalçama kadar okşamaya başlamıştı. Uyluklarımı arada sıkarak alt dudağını ısırdığında gülüşüm daha da genişliyordu. Ona sokularak boynunda soluklanmaya başladığımda saçlarıma öpücükler bırakmaya başlamıştı.

Ne kadar süre böyle kalmıştık bilmiyordum ama bana oldukça kısa gelen süreci duraksatan babamın gür sesi olmuştu.

"Jungkook, biz gidiyoruz. Junghyun az önce çıktı. Alıyoruz, isterseniz uyursunuz"

Alt kattan seslendiğinde karşılık olarak 'tamam' diye bağırmıştım. Taehyung kulaklarını tıkayarak yüzünü buruştursa da bunu umursamamış, dikkatle aşağıyı dinlemiştim. Birkaç saniyenin ardından kapının kapandığını duyduğumda dudaklarım kıvrılırken biraz geri çekilerek bakışlarımı Taehyunga çevirmiştim.

"Ne?" Demişti hafifçe kaşlarını çatarken. Yüzümdeki sırıtıştan ne demek istediğimi gayet iyi anlasa da anlamamazlıktan gelmişti.

"Hadi biraz birbirimizi sevelim" demiştim içimden geçenlerin aksine masum masum ona bakarak. Dudaklarımı çenesine bastırıp ona sesli bir öpücük verdiğimde uyluğumdaki eli hareket etmeye, bacağımı başlamıştı. Parmaklarımı çenesine yaslayarak başını biraz eğmesini sağlamış ve direkt olarak dudaklarımızı birleştirmiştim. Başta masum masum onu öperken dilimi dudaklarının üzerinde gezdirip içeriye kabul etmesi için dudaklarına baskı yaptığımda beni bekletmeden karşılamış, dilini dilime sürterek bacağımı daha sıkı kavramıştı. Tüylerim diken diken olurken elimi ensesine yerleştirip kısa saçlarını çekiştirmeye başlamıştım.

Öpücüğümüz gittikçe derinleşirken Taehyung birkaç kere durmak için atak yapsa da asla izin vermeyerek ona sıkı sıkı tutunmuştum. Öyle ki bir elim ensesindeyken diğeriyle onun elini tutmuş, oradan destek alarak üzerine çıkmıştım. Bacaklarını aralayarak bana yer açtığında hemen tehlikeli bir şekilde yerleşmiş, onu öpmeye devam etmiştim.

Üst dudağı dudaklarımın arasında adeta ezilirken damağını ve dilini yoklayan dilim onun inlercesine bir ses çıkartmasına neden olmuştu. İstediğim şeye yaklaşıyor oluşum beni heyecanlandırırken gülmemek için çabalamıştım. Öpücüğümüz bozulsun istemiyordum çünkü.

Ama elbette nefessiz kaldığımızda mecburen bozulmuştu. Nefeslerimiz birbirine karışırken kısık gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Beni anlamaya çalıştığını fark edebiliyordum. Bu yüzden de ona yardımcı olarak, gözlerinin içine baka baka bir elimi ikimizin arasına sokmuş, aşağıya indirerek eşofmanının üzerinden onu kavramıştım. Göz bebekleri büyüyüp saniyeler içinde daha da kararırken alt dudağına minik bir öpücük verip onu daha sert kavramıştım. İnlerken beli kavislenerek yükselmiş ve göğüslerimizin birbirine çarpmasına neden olmuştu. Dudaklarından çıkan kısık sesli inleme ise dudaklarımın kıvrılışına eşlik etmişti.

"Sana dokunmayı özledim" demiştim sessiz ama dürüstçe. Tamam, birbirimize dokunuyorduk yeterince ama bu özlememe engel değildi.

"Bu kadar doyumsuz biri olduğun için şanslı hissediyorum" demişti benden tamamen bağımsız bir şey söyleyip gülerken. Bense omuz silkerek elimi eşofmanının içine sokmuş, pamuklu iç çamaşırının üzerinden onu okşamaya başlamıştım. Dudaklarını ısırarak başını yastığa bastırdığında ortaya çıkan boynuna birkaç ıslak öpücük bırakmıştım. Soluklarıma karışan kokusu beni mest ederken elim iç çamaşırını da aşarak uyarılan uzunluğunu çıplak bir şekilde kavramıştım. Yumuşak doku parmaklarımın arasında sertleşmeye devam ederken yavaş hareketlerim onu delirtmeye başlıyor gibiydi.

Ama bugün genel olarak yavaş olacaktım. Yeterince vaktimiz vardı ve ben bu özel anı, doyasına yaşayacaktım.

"Umarım beni ortada bırakma gibi bir planın yoktur" demişti. Aralık gözleri tüm dağılmışlığıyla gözlerime kenetliyken dudaklarımı seksi olduğunu düşündüğüm bir gülüşle hareketlendirmiştim.

"Hazır uygun vaktimiz varken sence böyle bir salaklığı yapar mıyım?"

Alt dudağını ısırarak başını geriye attığında cevap vermek yerine inlemesinin tek nedeni hafifçe sıkıştırdığım parmaklarımın ona verdiği zevkti. Kendisini bana itmeye çalışırken tek kolumdan destek almaktan yorulduğum için birden durup dizlerimin üzerinde doğrulmuştum. Taehyung yüzünde bariz bir şaşkınlık ve yarım kalmanın verdiği rahatsızlıkla bana bakarken gülerek üzerimdeki tişörtten kurtulmuştum. Aynı şeyi onun da yapması için temiz olan elimi ona uzattığımda mızmızlanarak elimi tutmuş ve tişörtünden kurtularak tekrar uzanmıştı. İhtiyaç dolu bakışları yüzümde dolanırken utanmadan eşofmanını yavaşça çıkartmış, nemlenen iç çamaşırını da çıkartıp onu tüm çıplaklığıyla karşımda bırakmıştım.

Esmer teni, incecik beli ve geniş omuzlarıyla birlikte o kadar güzel görünüyordu ki, ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha hatırlamıştım.

Bacaklarını iyice aralayarak olduğum yerde geri gittiğim sırada derin bir nefes alarak karnının içeri göçmesine nedne olmuştu. Bir eli otomatik olarak saçlarıma giderken parmaklarımı sertliğine sararak kaydırmaya başlamıştım. İnleyerek kendini bana itmeye çalışırken kusursuz görünüyordu ve şu an benim için kıvranıyor oluşu beni gururlandırıyordu.

Dudaklarımı önce sertliğininin ucuna sararak emmeye başladığımda ondan başladığımızdan beri, şu ana kadarki en yüksek inleyişi duymuştum. Saçlarıma asılarak kendisini bana itmeye çalıştığında ellerimi beline sabitleyerek onuengellemiştim. Bunun için önce biraz daha alışmam gerekiyordu.

Dudaklarımı yavaşça ilerletmeye başladığımda belindeki elimin bileğini sıkıca sarmıştı boştaki parmakları. Yanaklarımı içeriye çekerek ona daha zevkli bir an sunduğumda mızmızlanırcasına inlemiş, kendisini bana itmemek için kasmıştı. Bense henüz ulaşmadığım noktaları elimle okşarken dilimi kalın sertliğine dolayarak ona daha fazla zevk vermeye çalışıyordum. Belirginleşen damarları üzerinde dilimi sertçe gezdirerek onu delirtiyor, dudaklarının arasından çıkan her sese karşı daha da tahrik oluşumu destekliyordum. Açıkçası hazır olsam ve cesaretli davransam da korktuğum da bir gerçekti fakat onun zevk alıp mutlu olduğunu gördükçe daha iyi hissediyordum.

"J-jungkook, dur" diye mırıldanarak saçlarımı çekiştirdiğinde buna izin vermemiş ve ellerini itip onu biraz daha derine almıştım. Öğürme refleksimin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum fakat zorlayarak daha da derine aldığım an iki eli de saçlarıma yerleşmiş, beni sıkıca sarmıştı. İstemsiz olduğunu bilsem de saçlarıma tutunarak sertçe çekiştirmiş, derin derin nefesler alıp verirken kesik kesik inlemeye başlamıştı.

Elimden geldiğince kuvvetli bir şekilde emiyorken o bacaklarıyla beni sıkıştırmaya çalışmıştı. İstemsizce yaptığını bilsem de beni kısıtladığı için bacaklarını tutarak ayırmıştım. Kendi bacaklarımı karnımın altına doğru çekip toplayarak biraz yükselmiş ve bir elimi kasıklarına yerleştirip nefesimi tutmuştum. Tekleyen kalbim yüzünden bu normalden daha zor gelse de umursamamış, dudaklarımı daha da ilerleterek sadece birkaç saniyeliğine de olsa burnum pürüzsüz kasıklarına değecek kadar ona yaklaşmış, boğazımı zorlamasına izin vermiştim. Derin bir inleme dudaklarının arasından çıkarken birkaç saç telim ellerinde kalacak şekilde saçlarımı çekmiş, kendisini bir kez bana itmişti. Daha fazlasına izin vermeden tamamen geri çekilerek soluklandığımda başını inleyerek geriye atarak elini kendisine sarmıştı. Tabi buna izin vermeyerek onu ben kavradığımda vakit kaybetmeden hızlıca çekiştirmeye başlamıştım. Arada dilimle sertliğinin ucunu yokluyor, kasıklarına öpücükler bırakarak derin sesiyle inlemesini sağlıyordum. Birkaç dakika henüz geçmişti ki yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. Bedeninin kasılışına ve dudaklarını sertçe ısırışına şahitlik ederken onun bir tanrı olduğunu düşünmeye başlamıştım. O kadar kusursuz görünüyordu ki yemin ederim sadece ona bakarak bile kendimden geçip dokunulmadan boşalabilirdim. Ki bunu da yapmamış değildim.

Tamamen rahatladıktan sonra gözlerini tavana dikerek birkaç saniye boyunca öylece durmuştu. Sonrasında ise gözlerini bana çevirerek dudaklarını kıvırmış, dağınık bir gülümsemeyle elini bana uzatmıştı. Elimi peçeteyle silip peçeteyi odanın herhangi bir yerine fırlattıktan sonra hemen üzerine çıkmıştım. Dudaklarımız buluşurken elleri çıplak sırtım ve iç çamaşırımın üzerinden kalçam arasında gidip gelmişti. Kısa bir öpüşmenin ardından beni yanına düşeceğim şekilde itip bu sefer o üzerime çıkmıştı. Dudaklarını boynuma bastırıp ıslak öpücükler ve sert olmayan ısırıklar bırakarak aşağılara inmiş, her zaman hassas olduğunu bildiği göğsümün ucunu dudaklarının arasına alarak kuvvetli bir şekilde emmeye başlamıştı. Ensesindeki saçları kavrayarak hafifçe çekiştirdiğimde dilini devreye sokmuş, kısık kısık inlememe neden olmuştu.

Geri çekildiğinde nemlenen tepeciklerim soğuk havanın etkisiyle bedeniki titrettiğinde Taehyung keyifle gülmüş ve karın kaslarıma öpücükler bırakmaya başlamıştı. Alt dudağımı ısırarak tek elimle alnıma yapışmaya başlayan saçlarımı geriye taramış ve parmakları iç çamaşırımı indirirken istemsizce gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Aldığım derin nefesler yüzünden fazlaca şişip duran ciğerlerim onun da dikkatini çekmiş olacaktı ki tek eliyle karnımı okşamış, rahatlamam için belimin aşağısındaki kemiklerime öpücükler bırakmıştı.

Elleri sertliğimi sardığında dudaklarını yaklaştırıyordu ki omuzlarına yerleştirdiğim ellerimle onu durdurmuştum. Daha fazla geciktirirsem tüm cesaretim kaçar diye korkuyordum. O yüzden bana bakan gözlerine kararlılıkla bakarak başımı iki yana sallamıştım.

"Ağzına olmak değil, içimde olmanı istiyorum" demiştim sessizce. Kaşları hafifçe çatılırken dudaklarını aralamıştı ama ona izin vermeden devam etmiştim. "Sadece parmaklarını da değil, tamamen seni hissetmek istiyorum. Sakın sorgulama ve dediğimi yap" diyerek bana güvenmesini istercesine yanağını okşadığımda alt dudağını sertçe ısırıp bıraktıktan sonra birden yükselmiş ve dudaklarımızı birleştirmişti. Geniş omuzları ve boynunu okşayarak alt dudağını daha birkaç saniye emebilmiştim ki geri çekilerek dudaklarını dudaklarımın etrafında, çenemde dolaştırmıştı. Gözlerimi kapatarak kollarımı ona sarmış ve tamamen kendimi ona teslim etmiştim. Kalbim gürüldercesine atıyordu ve bedenim heyecandan artık kasılmaya başlamıştı.

Dudakları boynumda dolandıktan sonra omzuma bir öpücük bırakmış ve dizleri üzerine doğrularak geriye doğru gitmişti. Bacaklarımı okşayıp dizlerime birer öpücük verdikten sonra yanıma uzanıp bir yastık almış ve belimin altına yerleştirmişti. Vakit kaybetmeden bacaklarımın arasındaki yerini aldığında başımı geriye atarak derin derin soluklanıyordum ki bacaklarımı tamamen aralamamı sağladıktan sonra girişimde hissettiğim dudaklarla birlikte nefesim kesilmişti. Bu zamana kadar parmakları haricinde hiçbir şeyi ağırlamayan deliğim kasılırken ilk defa tattığım hisle birlikte midemden yoğun bir duygu yükseldiğini hissetmiştim. Dudaklarının bıraktığı öpücüğün ardından hissettiğim dili ise daha önce duymadığına emin olduğum bir tonda inlememe neden olmuştu. Beynim sanki sıcak sular tarafından haşlanıyormuş gibi hissediyordum. Her bıraktığı dil darbesi adeta kulaklarımı uğuldatıyordu. Gözlerimi kapatarak başımı olabildiğince geriye attığımda içime bir kısmı da olsa giren dili ağlamaklı bir inlemeyle odayı doldurmama neden olmuştu. Seri hareketlerle dili deliğimi becerirken beklemediğim, daha doğrusu ayrılmasını istemediğim bir anda geri çekilerek toplarımın dudakları ve dilinden nasibini almasını sağlayıp üzerimde yükselerek parmaklarını dudaklarıma uzatmıştı.

Titreyen dudaklarımı aralayarak onu seve seve kabul ettiğimde hiçbir mimiğimi kaçırmak istemezcesine yüzümü izlemiş, yanağıma ve çeneme defalarca öpücükler bırakmıştı. Yeterince ıslandığına emin olduktan sonra parmaklarını geri çekip hala yüzümü izlerken orta parmağını deliğimin etrafına sürtmüştü. İçime ittiğinde büyüyen gözlerim ve dudaklarımın arasından çıkan kesik nefes asla gözünden kaçmamıştı. Elmacık kemiklerimin üzerine ve dudak kıvrımıma birkaç öpücük bırakırken işaret parmağı da içimdeki yerini almıştı. Vakit kaybetmeden uzun parmaklarını derinlerime iterken deliğimi genişletmeye çalışmıştı. Başarılı mıydım bilmiyorum ama kendimi kasmamaya çalışarak ona yardımcı olmaya çalışıyordum.

Biraz geri çekilerek beni izlemeye başladığı sırada dudaklarını sertçe ısırıyordu. Görüntümün nasıl olduğunu bilmesem de kendimi seksi hissediyordum ve açıkçası onun altındayken özgüvenli ve rahattım. O da aynı şekilde düşünüyor olmalıydı ki benimle cinsel içerikli anlar yaşarken asla utanıp kızarmıyor, aksine değişik şeyler denemek isteyip duruyordu. Bu konuda aynı fikirde oluşumuz açıkçası beni gerçekten mutlu etmişti çünkü hayallerimde sürekli sıradan bir seks hayatı olan bir ilişki yoktu.

Kanattığı dudaklarını okşamak için elimi yanağına yerleştirdiğim sırada üçüncü parmağını da içime itmiş, kavradığım yanağını istemsizce sıkmama neden olmuştu. Belim hafifçe havalanırken elimi yanağından çekerek biraz uzamış olan tırnaklarımın çıkardığı izi okşamıştım. O sırada Taehyung dudaklarını avcuma bastırıp parmaklarını çektiğinde istemsizce nefesimi tutmuştum. Bunu fark etmiş gibi dudaklarını boynuma bastırırken ellerini dizlerimin altına geçirip bacaklarımı iyice aralayıp kendime doğru çekmeme neden olmuştu.

"Hazır mısın?" Dediğinde başımı sallayarak onu onaylamış ve derin bir nefes verip alarak ellerimi yatağa yerleştirmiştim. Ben çarşafları parmaklarıma doladığım sırada o kendisini birkaç kez çekiştirdikten sonra sertliği deliğime yaslandığında gözlerim istemsizce büyürken aklıma rüyam gelmişti. O an hissettiğim şeylerin kat kat fazlasını hissettiğim su götürmez bir gerçektim

Kendisini yavaşça bana ittiğinde daha yarısını bile alamamışken hissettiğim doluluk ve acı hissi yüksek sesle inlememe neden olmuştu. Müstakil bir evde, diğer evlerden daha uzak bir şekilde evimizin oluşu şu an gerçekten işe yaramıştı çünkü inlemelerimi birilerinin duymaması imkansız olurdu.

Taehyungun zevkle kasılan yüzü gözlerime takılırken onu izlemiştim. Alt dudağını ısırarak kendini yavaşça bana itiyordu. Bakışları alt tarafta, birleşen bedenlerimizdeyken bir elini bana uzatmış parmaklarımızı birbirine dolamıştı. Bakışları yüzüme çevrildiğinde acıyla kasılan yüzümü fark ederek içime tamamen girdikten sonra birkaç saniye beklemişti.

"Acıyor" diye mırıldandığımdan parmaklarımı sıkıp bıraktıktan sonra üzerime eğilmiş, iki yanımdan destek alarak ona sarılmam için fırsat yaratmıştı. Ellerimi sırtına yerleştirerek onun boynuma bıraktığı öpücüklere odaklanmaya çalışmıştım ama içimde semsert bir organ varken rahatlamak şu an için gerçekten zordu.

"Hareket edeceğim, yine acıyacak ama alışacaksın. Tamam mı bebeğim? Keşke acımamasının bir yolu olsa ama yok. Özür dilerim"

Mırıldandığı sırada tekrar hareketlendiğinde başımı geriye atarak dişlerimi birbirine bastırmış, kesik kesik inlemeye başlamıştım. Taehyungun zevk dolu inleyişleri benim acı dolu inlemelerimle karışırken bile ahengimiz o kadar güzeldi ki, gerçekten mest olmuştum. Hareketleri bir tık hızlandığı sırada acı hissi yavaş yavaş azalıyor gibi hissetmiştim. Daha doğrusu acıya alışıyordum ve beynim gerçekleri yeni yeni fark ediyordu.

Taehyungla gerçek anlamda sevişiyordum. İçimdeydi, üzerimdeydi. Yüzündeki zevk kasılmalarının, zevk dolu inleyişlerinin nedeni bendim.

Beynimin yeni yeni alışıyorken bu fikre, fark ettiğim şeyler kendime olan güvenimi tekrar yükseltmiş, hissettiğim acı hissini birden düşürmüştü. Hislerimin ciddi bir yükselişe geçtiğini hissederken dudaklarımı ısırarak tırnaklarımı acımadan sırtına geçirmiş ve bacaklarımı kendime daha da çok çektiğim anda içimde öyle bir yeri ezmişti ki saliseler içinde gözlerim büyümüş, dudaklarım aralanmışken gerçekten aldığım nefes kesilmişti. Taehyung bedenimin kasıldığını fark ettiğinde önce kendini durduracak gibi olsa da tuttuğum nefesi zevk dolu bir inlemeyle geri bıraktığımda dudaklarına seksi bir gülüş oturtup dizlerinin üzerinde doğrulmuş, uyluklarımdan beni kavrarken kendisini sertçe aynı yere itmişti.

İtmesiyle birlikte gecenin en yüksek inleyişi odada yankılanırken Taehyungun kıkırdadığını duymuştum. Sikeyim ki kıkırdayışı bile o kadar seksiydi ki beni parçalasın istemiştim o an. Neyse ki benim dememe gerek kalmadan alt dudağını sertçe ısırmış ve bacaklarımı daha sıkı tutup kendime çekmemi sağlarken hareketlerini daha hızlı bir hale getirmişti.

Beynim çektiği acıyı unutarak tamamen zevke odaklandığında pelte pelte olduğumu hissetmiştim. Düşünmeyi tamamen durdurup gözlerimi Taehyungun seksi bedenine sabitlemiş ve daha sert olabilmek için kendimi ona itmeye çalışmıştım. Ama olduğumuz pozisyon buna pek müsait değildi. O yüzden istediğimi elde edemeyerek inlemeye devam ederken mızmızlanmaya başlamıştım.

"Ne istiyorsun bebeğim?" Demişti nefes nefese kalmış bir şekilde. Bana bakan gözleri o kadar parlaktı ki aldığı zevki hisseder gibi olmuştum. "Yeterli değil mi bu hız?" Dediğinde dudağımı ısırarak başımı iki yana sallamıştım. O ise başımı iki yana sallar sallamaz durduğunda daha çok mızmızlanmıştım.

"Güzelim, eğer uçmak istiyorsan-" demiş ve kendisini içimden çıkartıp azıcık geri çekilmişti. Derin bir nefes verdikten sonra dağınık bir ifadeyle dudaklarını kıvırmıştı. "Dizlerinin üzerine" dediği gibi dermanı olmasa da dizlerimi hareket ettirerek dirseklerim ve dizlerimin üzerine geçmiş, belimi kırarak kalçamı ona tamamen sunduğumda yediğim sert şaplak derin bir inlemenin boğazımdan kopmasına neden olmuştu. Kendisini tekrar içime ittiğinde başım öne düşerken iyice gerilmiş, kalçam kasıklarına yaslandığında zevkle inlemiştim.

Hareketleri tam da dediği gibi harika bir hıza ve sertliğe ulaşırken yarın yürümekte zorluk çekeceğimi düşünmeyi istememiştim. Tamamen içime girip çıkan sertliğe ve verdiği zevke odaklanmış, deli gibi inlemeye devam etmiştim.

Dakikalarca aynı hassas noktama sertçe vurup ezerek beni mahvetmişti. Ben ikinci kez, kendime dokunmadan boşalırken, kendimi kastığım için darlaşan deliğim onu deli emişti. O da kasılmaya başladığında şimdiden ikinci turu yapacağımıza emindim o yüzden asla onun boşalmasını engellemeye çalışmamıştım. Seviştiğimiz süre boyunca olan en sert vuruşlarını bana armağan ettikten sonra geri çekildiğinde yeni boşaldığım için bedenim titriyordu.

"İçime gel" demiştim kısık bir sesle. Nefes nefeseydim ve gerçekten titriyordum. Beni dinleyerek kendini birkaç kez çekiştirdikten sonra ilk sıvısını kalçalarıma bırakıp sonrasında kendisini içime itmiş, tamamen rahatlayana kadar da kalçalarını bana itmeye devam etmişti. İçimi gıdıklayan sıvı onun geri çekilmesiyle birlikte akarken  bedenim tekrar sertçe titremişti.

Taehyung nefes nefese kalmış bir şekilde kalçama yaslandığında başımı arkaya çevirerek alt dudağımı ısırmış ve onu hafifçe ittikten sonra yutkunarak ona dönmüş, dizlerimin üzerinde doğrulmuştum.

"Bu bana yetmez" demiştim omuzlarına tutunurken. Gözleri avını bulmuş bir kaplan gibi gözlerime çıktığında elimi sertliğine sararak onu okşamaya başlamıştım. "Hem daha beni üzerinde kıvrılırken görmedin bile?" dediğimde dudaklarını kıvırarak elini belime sarmış, beni kendisine çekerek dudaklarıma ıslak bir öpücük vermişti.

"Bana yeteceğini falan mı düşündün?" Diyerek dudaklarını boynuma bastırmış, kendisini birden yanıma bırakarak elini bana uzatmıştı.

"Hadi bebeğim" demişti gülümseyerek alt dudağını dişlerken. Elini tutup ona giderek kasıklarının biraz altına oturduğumda kısık sesle devam etmiş, zaten tavan olan özgüvenimi benimle birlikte göklere çıkartmıştı. "Beni en sevdiğin şeyi yaparak sür" demişti. "Belini en güzel şekilde kıvır, üzerimde dans et"



___

Gece gece sizi kudurtmaya geldim :))

Kontrol etmeden attım, hatalar olabilir umarım absürt yerlerde değildir sjfnsjf vee şu ana kadar yazdığım en uzun smut falan olabilir wjfmksmcjsjd aslında bu kadar uzun tutmayacaktım ama bunu uzun bir süredir beklediğiniz için iyi ve tatmin edici olmasını istedimm

Kendinize iyi bakınnn💜❤️

Continue Reading

You'll Also Like

4.2K 520 6
Gel bahçelerime misafir ol, yıldızlarım ağırlasın seni bağışla bana bir parıltı o güzel yüzünden. Sevgilim. Adını ağzımda yoklamak ne zordu eriyip gi...
1.4M 106K 24
jeon jungkook, kan kırmızısı dudakları ile tüm zamanların en vahşi öpüşen omegası olabilirdi.
1.7K 123 6
📍Çeviriler Bana aittir📍 Çizimler: Akedavr Taehyung'un dövme dükkanında eğitim aldıktan sonra çalışan bir sanat öğrencisi ve Jungkook'un dövmesini y...
31.9K 3.6K 23
"Arabanız da sizin gibi öylesine temiz ki, onu feci halde kirletmek istiyorum Dedektif Jeon." #𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 #𝐂𝐫𝐢𝐦𝐢𝐧𝐚𝐥 [01.03.2021] ©Bety