Darcy (Düzenleniyor)

By Darciest7

133K 12.7K 2.4K

Tanıtım İçeride Mevcuttur, kitap sıfırdan bir restorasyon aşamasında olduğundan dolayı tekrardan güncellemiş... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7 - Pernoa Krallığı, Meydandaki Olay ve Akademi Seçmeleri
Bilgilendirme 1
Bölüm 8 - Leona ve Parçalanan Küre
Bölüm 9 - Beklenmedik Olaylar ve Seth Sarayı
Bölüm 10 - Pernoa Arenası
Bölüm 11 - Arena Ödülleri
Bölüm 12 - Meydan Savaşı 27 Olayı
Bölüm 13 - Ormanda Gözlem ve Sorgu
Karakterler -1
Bölüm 14 - Darcynin Planı ve Son 16
Bölüm 15 - Bekleme Salonu ve İlk Dövüşün Başlangıcı
Bölüm 16 - Son 8 için Darcy vs Stan
Bölüm 17 - Felicity vs Alice, Darcy vs Shred
Bölüm 18 - Shred ve Arena Finali için son dövüş
Bölüm 19 - Final Maçı ve İmparatorluğa Yolculuk
Bölüm 20 - Araç içi
Bölüm 21 - Taht Odası
Bölüm 22 - Ishtar ve Third Eye Akademisi Yolculuğu
Bölüm 23 - Third Eye ve İlk Ders Öncesi
Bölüm 24 - Rileyle İddia ve Prestij Görevi
Bölüm 25 - Senklon Ormanı
Karakterler -2 ve Elfler
Bölüm 26 - Lucyi Takip ve İlizyon Arkası
Bölüm 27 - Son Nesil ve Akademiye dönüş
Bölüm 28 - Ishtarın Evinde İlk Gece
Bölüm 29 - Teknikler ve Eğitime gidecekken
Bölüm 30 - Son Neslin Arka Ormanları
Bölüm 31 - Rüya
Bölüm 32 - Günahlar ve Bar
Bölüm 33 - Akademiye dönüş ve Eğitim Arenası
Bölüm 34 - Antrenman Dövüşü ve Reddedilen Görev
Dünya Haritası
Bölüm 35 - İmparatorluğa Dönüş ve Kervandan önce
Bölüm 36 - İlk Öpücük ve Suikast Denemesi
Bölüm 37 - Suikastçı sorgusu ve Finn Olayı
Bölüm 38 - 10 Araç ve Kervandaki İlk Sabah
Bölüm 39 - Haydut Baskını ve Pernoaya varış
Bölüm 40 - Pernoa Yanıyor!
Bölüm 41 - Pernoanın Sonu ve Batan Güneş Zindanı
Bölüm 42 - Zindana Varış
Bölüm 43 - Zindan 1. Kısım
Bölüm 44 - Zindan 2. Kısım
Bölüm 45 - Zindandan ayrılış
Bölüm 46 - Kaçamak ve Lonca
Bölüm 47 - Maceracılık ve Han
Bölüm 48 - Rileyle ilk Gece
Bölüm 49 - İmparatorluk ve Şüphe
Bölüm 50 - Yıldızlı Gece
Bölüm 51 - Yıldızların Altında ve Tanrı
Bölüm 52 - Anlaşma ve Ejderdiş Arenası
Bölüm 53 - Percia Kıta Şampiyonası
Bölüm 54 - Darcyi Haketmiyorsun
Bölüm 55 - Bayrak Oyunu 1. Aşama
Bölüm 56 - Scarın Karanlık Geçmişi Kısım 1
Bölüm 57 - Scarın Karanlık Geçmişi Kısım 2
Bölüm 58 - Bayrak Oyunu 2. Aşama
Bölüm 59 - Galip ve Deşifre
Bölüm 60 - Başpiskopos Klaus
Bölüm 61 - Dibe Vuruş
Bölüm 62 - 45 Saniye!
Bölüm 63 - Beklenmedik Misafir
Bölüm 64 - Kuzey Toprakları
Bölüm 66 - Farklı Olasılıklar ve Ürkütücü Saray
Bölüm 67 - Amaçsızlık ve Özlenmeyen Yer
Bölüm 68 - Doğrular ve Siyah Lotus
Bölüm 69 - 4. Percia Açık Artırması
Bölüm 70 - Orman Evine Dönüş
Bölüm 71 - İntui ve Lonca
Bölüm 72 - Suikastı Engellemek
Bölüm 73 - Kaza Süsü mü?
Bölüm 74 - Bir Süre Daha
Darcy Season 2 PV
Bölüm 1 - 2 Yılın Ardından
Bölüm 2 - Denizlerin Kabusu
Bölüm 3 - Kabusun sonu ve Toplantı
Bölüm 4 - 3 Şart ve Elise ile Fiona
Bölüm 5 - Köle Mührü mü?!
Bölüm 6 - İkilemde kalmak
Bölüm 7 - Lily Stili
Bölüm 7.5 - Bana Katıl
Bölüm 8 - Uyuyakalmak
Bölüm 9 - Uyuyakalmak 2. Kısım
Bölüm 10 - Uyuyakalmak 3. Kısım
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 26.5
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 33.5 - Scarın Mektubu
Bölüm 34
Duran zaman

Bölüm 65 - Mağara ve Pişmanlık

919 99 16
By Darciest7

    Bulutlu bir Salı Öğleninden selamlar efenim.

    Yaklaşık 2355 kelimelik bir bölüm ile karşınızdayım.

    Normalde bölümü dün atacaktım ama Tembelliğim tuttu heheh~

    İyi okumalar dilerim
-----------------------------------------------------------------------------------

   Darcy burnunu çekerken Rüzgarda uçuşan kar ve çökmüş sisin etkisi yüzünden görüşü neredeyse sıfıra inmişti. Scar ve Shleas, Darcynin dibine sokulmuştu. Darcy kafasını kaldırdığında kendi üzerlerine gelen bir silüet gördü. Etrafında yarasaya benzer birkaç canlının uçuşup çıkardıkları sesi duyarken biraz daha odaklandığında sağ gözünün kırmızı bir renkle parladığını farketti. Elinde Tırpan benzeri bir silah taşıyan bu kişinin, Bu soğuğa rağmen üzerinde kısa etek ve kapşonu görünce hayal gördüğünü sanarak gözlerini kırptı.

?

   Gözlerini tekrar açtığında az önceki silüetin yok olduğunu görerek mırıldandı.

  "Üzerindeki kan kırmızısı kapşon sanki dumandandı.. hayal gördüm herhalde."

   Scarın bağırmasıyla kendine geldi.

  "MAĞARA GÖRDÜM DARCY!!!! ŞURDA!"

   Darcy, Scar ve Shleas, Scarın işaret ettiği mağaraya girdiler. mağaranın zifiri karanlık olduğunu gören Darcy sol elinde bir ateş oluşturdu.

  "Bakalım, fırtına geçene kadar kalabileceğimiz bir mağara mı acaba?"

   Darcy mağaranın içinde ilerlemeye devam ederken Scar ve Shleas şapkalarını çıkartmıştı ve temkinli bir şekilde Darcyi takip ediyordu.

   Darcy mağaranın daha da daraldığını önüne baktığında farkederek mırıldandı

  "Mağara daralıyor, arkamda durun ve sessizce yürümeye devam edin."

  "Hmhm."

  "Hıhı."

   Yaklaşık 4 dakika daha alçalıp yükselen soğuk duvarların arasından yürüdükten sonra birkaç metre ilerilerinde mağaranın yavaş yavaş aydınlandığını farketti.

   Scar rahatlamış bir ses tonuyla konuştu.

  "Sanırım nihayet mağara bitiyor ha?"

  "O kadar emin olma.."

  "N.?!"

   Darcynin sözüyle Scarın dili önündeki manzarayla tutuldu. Shleas mağaranın daha da büyümesiyle uçurumun ucuna yürümeye başladı.

?


   Scar, Shleası izlerken Darcy de Shleasın baktığı yere bakıyordu. Shleas nefesini yorgun bir tonda dışarıya vererek arkasına döndü. Hemen arkasında bulunan Darcyle ürkerek geriye doğru bir adım atmıştı ki ayağı boşluğa kaydı.

  "Eek!!"

   Elini Darcye doğru uzatırken Darcy Shleasın elini tutarak kendine çekti. Shleası fazla sert çektiği için Arkasına doğru fırlattı. Scar anın verdiği adrenalinle tuttuğu nefesini rahatlayarak dışarı verirken Shleasın yanına eğildi.

   Shleas derin nefes alırken kanayan dizlerine aldırmadan kalçasını tuttu.

  "T-teşekkür ederim Darcy."

  "Bu kadar ürkeceğini düşünmemiştim, benim hatam. Mağara uzadıkça uzuyor, ayrıca önümüzde de yaklaşık 5 metre genişliğinde bir uçurum var.."

   Gözlerini mağaranın öbür tarafından ayırıp Shleasa  ve Scara doğru dönerken sollarındaki eski bir tapınağın girişine benzeyen tüneli görmüştü.

   Shleasın yanına çöktüğünde Scarın Shleasın dizlerindeki kanı bir bez parçasıyla silmesini izlemeye başladı.

  "Ah.."

  "Çok acıyor mu?"

  "Hay-ah..ır"

  "Su ve bez parçası, üzgünüm biraz acıyacak gayet normal. Yanımızda bir Rahibe ya da Su veya Doğa Büyücüsü olsa daha iyi olurdu.."

   Scarın lafını keserek Elini Shleasın dizine koydu. Scar hafif öfkeli bir şekilde Darcye seslendi, hemen solunda olmasına rağmen emeklerinin boşa gitmesinin etkisiyle sesi bayağı yüksekti.

  "Ah!!"

  "NE YAPIYORSUN?!!!"

   Darcynin elinden çıkan siyah dumanlar Shleasın soyulmuş dizlerinden içeriye girdi.

   Darcy elini çektiğinde Shleasın dizlerinde herhangi bir şey meydana gelmeyince Scar konuştu.

  "Ahh~ Hayatım..  Bir şey olması mı gerekiyordu?"

   Darcy ayağa kalkıp dizlerini sirkelerken Scarın bakışlarını hissedip konuştu.

  "Sadece bacağındaki acıyı hissizleştirdim. Soyulan deri kendisini daha sonra yenileyecek de olsa o zamana kadar dizinde bir acı hissetmeyecek."

   Scar bunu duyduktan sonra Shleasa dönerek baktı, Shleasın kafasını salladığını gördüğünde bir şey demeden sargı bezini Perkislonla kesip Dizine sardı. Bu sırada Darcy Eski Tapınak tüneline bakıyordu.

  "Tapınağa mı girelim yoksa Karşıya mı geçelim?"

   Dedi Scar ve Shleasa bakmadan. Shleas yavaş yavaş ayağa kalkarken Scar konuştu.

  "Tünele girelim, belki güzel bir şeyler buluruz." Dedi Kendinden emin bir ses tonuyla. Darcy de başını sallayarak konuştu.

  "Bence de girelim.. Shleas?"

  "Ehh.. içeride önümüze çıkabilecek yaratıklardan veya tuzaklardan endişelenmiyor musunuz?"

   Darcy ve Scar birbirine bakıp gülümseyerek aynı anda konuştular.

  "Hayır."

  "Hayır endişelenmiyoruz."

   Shleas da gülerek üzerindeki tozu sirkeledi ve omuz silkerek konuştu.

  "Heheh~ o zaman gidelim."

   Üçlü, Girişin iki yanında bulunan heykele bakarken Darcy konuştu.

  "Gerçekten de tapınak.. ha?'

   İçerisinin yine karanlıklaşmasıyla Darcy yine sol elinde bir ateş yakarak yolu aydınlattı. Eskimiş ve parçalanmış duvarları izlerlerken Darcy meraklı bir şekilde duvara dokundu.

  "Dikkatli ol!" Dedi Scar

  "Dokunmamla çökmez merak etme. Kaç yüz yıllık dersiniz? Bu kadar çatlağa rağmen ayakta kalabilmesi büyüleyici bir şey.."

    Yürümeye devam ederlerken yine yolun bir delikten aydınlandığını görerek hemen solda duran totemi gördü. Yolun kenarlarının örümcek ağlarıyla kaplı olduğu bu duvarların ve yolun uzun zamandır kullanılmadığını gösteriyordu.

?

   Tünelden ilerlemeye devam ederlerken sonunda düzgün bir yola çıkmalarıyla Shleas derin bir nefes aldı.

  "Nihayet~ örümcekler çok sinir bozucuydu.. "

  "Örümceklerden mi korkuyorsun yoksa?" Alaylı bir şekilde sordu Scar.

  "Korkmak değil de tuhaf hissediyorum.. böyle tüylü tüylü hareketli minik şeyler ıyyyy"

   Darcy ve Scar kahkahalar atarken Shleas da yanak şişirerek başını öbür tarafa çevirmişti ki az önceki alandan daha farklı bir yere çıkıldığını farkeden Darcy

  "Şhh.." diyerek susturdu Scarı.

?

   İleride ışığın yine arttığını görerek şüpheli bir şekilde mırıldandı.

  "Mağara ne kadar büyük.. bu ışık nereden geliyor.. bu yerde tuhaf bir şeyler var.."

   Sağdaki yolun birkaç metre sonra duvarla Sona erdiğini gören Scar, Darcye seslendi.

  "Bak.. burası sona eriyor, neden böyle bir şey yapmışlar?".

  "Bilmiyorum.. burası bana Batan Güneş Zindanını hatırlatıyor.."

  "Batan Güneş Zindanı mı?"

  "Uzun hikaye." Diyerek sustu Darcy.

   Yosun ve örümcek ağı tutmuş duvarların arasından ilerlemeye devam ederlerken Darcy ışığın nereden geldiğini anlamak için sağa baktı. Kara bulutlarla kaplı gökyüzünü görerek şaşkın bir ifade ile konuştu.

  "Biz mağarada değil miyiz? Nasıl gökyüzünü görebiliyoruz?!"

   Shleas elini dışarıya çıkarıp birkaç saniye durdu.

  "Kar taneleri de elimize geliyor.. demekki bu saçma bir göz yanılgısı falan değil. Acaba şuan Dağın öbür tarafında mıyız?"

   Darcynin düşünceli ifadesini görerek suskunlaştı. Darcy içinden Wess  ve Duane ile konuşuyordu.

  "Kuzey Topraklarında böyle bir yer var mı?"

  "Burası bir Tapınak Darcy, Zihnimde öyle kazılı. Muhtemelen az sonra Tapınılan bir yer.. heykel falan görürsün yani." Dedi Wess ilgili bir sesle.

   Darcy, Scar ve Shleas tünelden çıktığı anda önlerindeki 3 metre boyundaki heykele baktılar. Bir elini yukarıya kaldıran heykelin bakışlarının da yukarıda olduğunu farketti.

   Etrafındaki odaya daha dikkatli bir şekilde bakan Darcy heykele doğru birazcık yaklaştı.

  "Kızlar.. odanın bu kadar eski olmasına rağmen bu heykel niye bu kadar yeni duruyor?"

  "Büyülü olabilir mi.." dedi Scar fikir öne sürerek

   Darcy, Shleasın "Tsch" dediğini duyup Shleasa döndü.

  "Büyülü olmayabilir.. en azından Karanlık büyü değil."

   Darcy, heykelin eline çarpan ışığa doğru baktı. Elinin tam üzerine düşen ışığın yine küçük bir delikten geldiğini görerek mırıldandı.

  "Her yer delik delik.. geliş acısını ayarlamış gibiler resmen."

  "Darcy bu heykel olması gerektiği gibi durmuyor.." dedi Wess şüpheli bir şekilde.

   Darcy tek kaşını kaldırarak sordu

  "Nasıl yani?"

  "Bu heykel nasıl desem.. bir Melek Heykeli ama Meleğin kanadı yok. İçinde çok güçlü bir Işık Elementi hissediyorum."

   Darcy heykelden uzaklaşarak incelemeye başladı.

   Beyaz soğuk taşlardan oluşan bu heykel 3 metre boyutundaydı ve sağ elini ışığa doğru kaldırmıştı. Kafası da ışığın geldiği yere doğru bakıyordu. İnce beli ve hafif büyük göğüsleri bile çok detaylıydı. Üzerindeki taşlar o kadar özenle işlenmişti ki Heykelin üzerinde bulunan kıyafetin ince olduğu tahmin edilebilirdi. Ayaklarına doğru baktığında sanki elinde çok önemli ve estetik bir şey tutan bir duruştaydı. İnce bacakları ve ayakları narin gözükürken sol ayağı yere tam basıyor, sağ ayağı da 45° parmak ucuna doğru kalkmıştı. Shunpo atarak heykelin arkasına atladı ve arkasına baktı. Uzun saçlarının belinin yarısına kadar geldiğini gördü. Wessin dediği melek kanatlarına bakarken gördüğü şeyle konuştu.

  "Wess! Bu meleğin bir kanadı yok!"

  "?!!"

   Wessin bir şey diyemeyip şaşkın bir şekilde mırıldandığını duyarak sustu. Scar ve Shleas heykelin önünden Darcye seslendi.

  "Darcy bu heykelin sol eli Siyahlaşmaya başladı!"

  "Ne siyahlaşması?"

   Darcy bir shunpo daha atarak Scar ve Shleasın önüne geldi ve heykelin sol eline baktı. Sol elindeki siyahlık yavaş yavaş kolunu kaplamaya devam ederken meleğin iki gözünden de birkaç damla yaş aktığını gördü.

  "H-heykel.. ağlıyor mu?" Dedi Scar inanamayarak

  "..." Darcy suskun bir şekilde heykele bakmaya devam ederken Wessin sesini duydu kasvetli ve kederli bir sesti bu.

  "Bu heykel.. benim heykelim."

  "Ne?" Dedi Duane şaşırarak.

  "Harbiden ne?"

  "Meleklerde bir kanadın olmaması Dünyaya bağlanmak anlamına geliyor, Elin siyahlaşması da Tanrı harici birisini efendin olarak kabul etmek.. eğer böyle bir şey olursa da artık bir melek olmuyorsun, en azından tanrı huzurunda."

  "Neden böyle hüzünlüsün o zaman? Beni efendin olarak seçtiğin icin pişman mısın?"

  "Hayır! Değilim.. her ne kadar artık bir melek olmadığımı bilsem de heykelimin bu hale geldiğini görmek beni üzdü. Seninle bir alakası yok Darcy."

   Darcy birkaç saniye daha Wessle konuştuktan sonra Heykelin yavaş yavaş kırılıp yere düşmesinin çıkardığı sesle kendisine geldi.

   Scar ve Shleasa bir şey demeden arkasını dönüp çıkışa doğru yürümeye başladı. Arkasına bakıp Wessi daha da çok üzmek istemediği için geldiği yoldan geriye dönmeye başladı.

   Bu sırada heykel tamamen siyahlaşmıştı ve kafasından başlayıp parçalara ayrılıp yere düşmeye devam ediyordu. Ağır taşların yere düşme sesi koridor boyunca yankılanırken  Darcy yolun yarısında tam açık koridorda sendeleyip diz çöktü.

  "Hayatım!"

  "Darcy!"

   Darcynin gözleri her ne kadar kapalı da olsa gözleri tamamen buz mavisi rengini aldı. Bilinci yavaş yavaş kaybolurken kulaklarında Scar ve Shleasın sesi yankılanıyordu.

   Gözlerini açtığında kendisini bir koridorda yürürken gördü. Bu koridorun Riley ve Ruby İmparatorluğundaki Binanın o hayranlık uyandıran koridoru olduğunu gördü.

Temsili

   Tek farkı şu anki koridorun sadece güneş ışığıyla değil  yüzlerce mumla da aydınlanıyor olmasıydı. Vücudunu kontrol edemiyor, sadece gözlerinden görebiliyordu.

  "Tuhaf hissediyorum." Diye düşündü.

   Elinde bir zincir tuttuğunu hisseden Darcy meraklı bir şekilde ne olduğunu anlamaya çalışırken Odaya girdi. İmparatorluk Taht odasına girince küçük dilini yutacak gibi oldu.

   Taht odası paramparça olmuştu ve Tahtın üzerinde Kendi baltası saplanmıştı. Taht bu balta sayesinde ikiye ayrılmış ve elma gibi iki yana açılmıştı. Duvarlara baktığında İmparatorluk bayrağının da yırtık olduğunu, İmparatorun resminin de paramparça bir şekilde yerde olduğunu farketti.

   Darcy koridorda yürümeye devam ederken kırık tahta çıkan merdivenlerin dibinde kendisini bekleyen birisini gördü. Her ne kadar hareketlerini kontrol edemese de gözlerini kısabiliyordu.

  "Ruby.." diye mırıldandı.

   Elindeki zincirdeki kişiyi öne doğru fırlattı. Taklalar atarak Rubynin önüne düşen kişi geri geri kaçarken Ruby sağ ayağıyla kaçan kişinin sırtına basıp onu durdurdu. Yaşlı bir sesle inlerken Darcy sol eline baktı.

   Sol elinin tamamen siyah olduğunu gördü ve hayranlıkla düşündü.

  "Hass.. Ben ne ara bu kadar kaslanmışım!"

   Rubye tekrar baktığında Rubynin de bayağı güzellestiğini gördü. Üzerindeki buz mavisi elbise kanlanmışken gözlerindeki soğukluğu gördü, Hemen ayağının altındaki kişiye bakarken gözlerindeki soğukluğu.

  "Ruby.."

   Ruby duyduğu sesle kafasını kaldırıp Darcye baktı. Gözlerindeki soğukluk kayboldu ve yaşlanmaya başladı. Gözyaşları yere düşerken Ruby topuklu ayakkabısıyla adamın boğazına basıp boğazını deldi. Kendi kanında boğulan adama aldırmadan Darcye yaklaşıp içten bir şekilde sarıldı.

  "Aşkım.."

   Darcy, Rubynin uzun saçlarını okşarken Ruby gözlerini kaşıyarak Darcyden ayrıldı. Darcy tahta doğru yürürken konuştu. Sesindeki yorgunluk belli oluyordu.

  "Sonunda.. 17 yılın sonunda.. Bütün Dünyayı dize getirdik demek.."

  "Evet aşkım çok şeye mâl oldu ama başardık.."

  "Neye mâl oldu?"

   Ruby boğazındaki düğümlenmiş his sayesinde zor konuştu.

  "Her şeye.."

  "Ama ben bunu istememiştim Ruby.." dedi Darcy baltasını tahttan çıkarırken. Baltaya bakarken Ruby konuşuyordu. Baltanın üzerindeki Kurt motifi sönüktü ve balta artık Pembe-Kırmızı tonlarında değil, sadece sert bir kırmızı ile parlıyordu.

  "Evet.. kimse bu şekilde bitmesini istemezdi."

   Darcy merdivenlerden sallana sallana inerken Rubynin gözlerine baktı. Rubynin hüzünlü gözlerle kendisine baktığını görmüştü.

  "Bana kızgın değilsin değil mi?"

  "I-ıh. Bu dünya kurtarılmayı haketmiyordu zaten."

   Ruby ile Darcy kapıdan çıkarken Ruby son kez arkasına bakıp yerdeki ölüye baktı. Az önceki boğazına bastığı kişiye seslendi.

  "Elveda baba.."

   Koridorda yürürlerken Darcy, Rubye sarılmış bir şekilde yürümek için baltayı sağ eline aldı.

  "Her bir İmparatorluk ve Krallığı ele geçirdik. İsyanımız başarılı oldu, Kilise yıkıldı ama.."

  "Yönetecek insan kalmadı.. değil mi?"

  "Ne yazık ki evet."

   Darcy ve Ruby hüzünlü bir şekilde düştükleri durumu tekrardan konuşurken koridorda yürüyorlardı.

   Her katta yüzlerce cesedin kopmuş uzuvlarının arasından geçerlerken sonunda binanın kapısına geldiler. Darcy gördüğü manzarayla şok olmuştu.

  "Her yer paramparça.. bir tane bile bina ayakta değil." Diye düşündü.

   Darcy önündeki merdivenlere bakarken merdivende ölü bir şekilde yatan Rileyi gördü. Gözlerinin açık olduğunu gören Darcy yaklaşıp Diz çöktü ve gözlerini yavaşça kapattı.

   Ruby ellerini önünde birleştirmiş bir şekilde Darcyi izlemeye devam ediyordu.

  "Elveda benim en güvendiğim askerim ve sevdiğim kadın. Umarım artık canın acımıyordur da diğer kızlarla birlikte bizi bekliyorsunuzdur. Seni Seviyorum."

   Ruby sessizce ağlamaya devam ederken Darcy ayağa kalkıp Rubynin gozlerinden sızan yaşları sildi.

  "Şhşhşh.. ağlama bebeğim.."

  "A-ama! Ama biz bunları haketmedik!"

   Ruby avazı çıktığı kadar bağırırken Darcy, Rubye sarıldı. Ruby birkaç dakika daha Darcynin koynunda ağlamaya devam ettikten sonra nihayet ayrıldı.

   Darcy arkasındaki güneşin batmak üzere olduğunu farkederek yandan hüzünlü bir gülümsemeyle konuştu.

  "Gitme zamanımız geldi.. ha?"

  "İlk ben gideyim.. senin ölümünü de kaldıramam.." dedi Ruby sol cebinde tuttuğu küçük bıçağı çıkarırken.

   Darcyle birlikte el ele tutuşurlarken Ruby son kez gün batımına bakıp sevdiği adamı izledi ve yaklaştı. Darcyle yavaş bir şekilde öpüşürken dudakları titriyordu.

  "S-seni bırakmak istemiyorum.. ellerimi b-bırakma.. korkuyorum." Dudaklarını Darcyden ayırarak konuşmuştu.

   Rüyada olan Darcynin içi titrerken asıl Darcy başını sallayarak son kez öptü.

   Rubyi binanın duvarına yaslayıp onunla birlikte çöktü. Ruby soğuk betonda otururken Darcy hemen önünde diz çökmüştü.

   Ruby küçük bıçağı boynuna dayayarak durdu. Elleri titremeye devam ederken burnunu çekti.

  "G-geç.. k-k-kalma aşkım.." dedikten sonra boynunu yandan keserek bıçağı bıraktı. Kanlar hızlıca boynundan boşalırken Darcye gülümseyerek bakıyordu.

   Darcy farkında olmasa da sağ eliyle betona bir şey yazıyordu. Rubynin nefesi sıkılaşırken gözlerinden yaşla akmaya başladı ve 10 saniye içerisinde son uykusuna daldı.

   Son saniyelerde Darcynin elini bırakıp gözleri son kez mutlulukla parladı ve elini Darcynin yüzüne doğru uzatıp mırıldandı.

  "Rii-leey.. Da-rcy.. ge-li.."

   Darcy, Rubynin hayata gözlerini yumdugunu anlayınca içinde tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı ve ağlamaya başladı.

  "AAAAAHHHHAAAAAA!!!" Birkaç dakika boyunca avazı çıktığı kadar bağırıp agladiktan sonra suskunlaştı.

   Rubynin yanındaki bıçağı alırken alnını son kez öptü ve gözü  Rubynin hemen sağında yerde yazan yazıyı farketti.

  "D♥R"

   Darcy ayağa kalkarak merdivenlerin başına yürüdü. Güneşin battığını ve havanın karardığını görerek iç çekti.

  "Gördüğüm son gün batımı.. En güzel olduğunu söyleyemem ama son olduğunu söyleyebilirim.."

   Merdivenlere oturarak yerlerdeki kurumuş kanlara baktı. Etraftaki sessizliğin keyfini çıkarırken parçalanmış İmparatorluk bayrağına takıldı gözleri.  Yerdeki yüzlerce askere bakarken kimisinin paramparça olmuş kafası, kimisinin çeşitli uzuvları farklı farklı yerlerdeydi.

   Sol elinde siyah bir alev oluşturdu ve sağ eliyle küçük bıçağı alıp ısıtmaya başladı. Isıtırken de Annadan öğrendiği ninniyi mırıldanıyordu.

  "Küçük kız.. küçük kız.. çamların arasında, güneşin hiç doğmadığı zaman nerede uyudun.."

   Küçük kız kelimesine kıkırdarken soğuk havaya karşı sıcak nefesini dışarı verdi.

  "Dünyadaki Yaşayan son kişi de Dünyayı az sonra terkedecek..."

  "...İnsanlarla uğraşmaktan İlahları bile katledemedim.. Pişmanlıklarla dolu hayatımda mutlu olduğum tek an sizin yanınızda olduğum zamandı kızlar.. pişmanlıklarımdan sıyrılıp sizin yanınıza geliyorum.."

   Bıçağı boynuna dayayarak şuana kadar kaybettiği değer verdiklerinin ismini son kez mırıldandı.

  "Wess..Lesly..Harley..Lucy..Anna..Ruth..Heather..Leona..Riley..Ruby..Ishtar..Scar..Shleas..."

   Boğazına bıçağı yavaş yavaş sokarken yüzünde kocaman bir gülümsemeyle geriye doğru yattı. Kafasını kanlı betona yaslasa da umursamadan bıçağı birden sertçe boğazına soktu.

  "...Duane.. Anne.. Baba.. geliyorum."

    Ağzından sızan kanlara rağmen gülümseyen Darcy bilincini kaybetmeden hemen önce mırıldandı ağlamaklı bir ses tonu vardı.

  "Öfkeyi de yüz üstü bıraktım.."

-----------------------------------------------------------------------------------
        Bu bölüm 2351 kelimeden oluşmuştur.

    Acaba Darcy neden böyle bir rüya görüyor?
   Darcy pişmanlıklarla dolu bir hayat yaşadığını söylemişti, acaba bu Geleceğe ait olasılıklardan birisi mi?
   Darcy bundan sonra ne yapacak?

    İyi günler dilerim efenim.

Continue Reading

You'll Also Like

90.7K 7.1K 12
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...
2.4M 100K 26
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...
23.4M 1.4M 77
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
169K 14.3K 39
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...